Hasret ruzgari
Aktif Üyemiz
Onlar azâbdan kurtulucudur. Onlara rahmetimi ve rıdvânımı ve Cennetlerimi müjdelerim. Onlar, Cennetlerde, sonsuz olarak ni’metlere kavuşacaklardır) buyurmakdadır. Abbâs ile Ebû Süfyân “radıyallahü teâlâ anhümâ” îmâna geldiler. Feth yılında Mekkeden Medîneye hicret etdiler. Ebû Süfyânın Tâif gazâsında bir gözü çıkdı. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, Ona Cenneti müjdeledi. Ebû Bekr “radıyallahü anh” halîfe iken yapılan Yermük gazâsında, ikinci gözü çıkdı ve o gazâda şehîd oldu.
27 — (Sıffîn harbinde iki tarafdan yetmiş bin kişi öldü. Bunların yirmibeşbini, Aliyyül Mürtezâ tarafında olanlardandır. İşbu müdhiş kıtâlin müsebbibi kimdir?) diyor.
Bu muhârebeye (Abdüllah bin Sebe’) yehûdîsi ile ona bağlanmış olan ve (Sebe’iyye) denilen zındıkların sebeb olduklarını, (Tuhfe) kitâbından terceme ederek, yukarıda, onaltıncı maddede uzun yazmışdık. Fekat, sebe’iyyeciler, yehûdîlerin bu suçunu Eshâb-ı kirâmın büyüklerinden olan hazret-i Mu’âviyeye yüklemek, böylece müslimânları parçalamak çabasındadırlar.
28 — (Cemel harbinde Âişe-i sıddîka tarafından olan, Aşere-i mübeşşereden, Talha ve Zübeyr ictihâdlarından, hatâlarından rücû’ ile harb yerini terk eylediler) diyor.
Cennetle müjdelenmiş olan bu iki Sahâbî, hazret-i Alî ile harb etmek için ictihâd etmemişlerdi. Resûlullahın çok sevdiği ve Cennet ile müjdelediği bu iki zâta, böylece leke sürmek istiyorlar. Hazret-i Alî, bunlara tesâdüf edip, müslimânlarla harb etmek istemediğini söyleyince, yehûdîlerin tuzağına düşdüklerini anladılar. Bunun için harbden vazgeçdiler.
29 — (Talha ölürken, yanından geçen Aliyyül mürtezânın tarafından birini tanıyıp, elini uzat! Alî nâmına bî’at edeyim demişdir) diyor.
Hazret-i Âişe ile yanındakiler, Basrada, hazret-i Alî ile harb etmek için değil, Onunla anlaşarak, Ona bî’at ederek, fitne ve fesâda son vermek istediklerini bildirmişlerdi. Kısas-ı Enbiyâda, dörtyüzonsekizinci sahîfede diyor ki, (Resûlullah vefât edince, kimin halîfe olacağı görüşülürken, Zübeyr bin Avvâm kılıcını çekerek, Alîye bî’at olunmadıkça kılıcımı kınına sokmam, diyerek ısrâr ediyordu). İşte, Cennetle müjdelenmiş on kişiden biri olan bu Zübeyr, Deve vak’asında, Âişe-i Sıddîkayı, hazret-i Alîye karşı götürenlerden biri idi. Kısas-ı Enbiyâdaki bu yazı, hazret-i Alînin ictihâdında olmıyan Eshâb-ı kirâmın hepsinin, Onu, kendilerinden dahâ yüksek ve halîfe olmağa lâyık bildiklerini ve Onunla anlaşmak istediklerini isbât etmekdedir.
27 — (Sıffîn harbinde iki tarafdan yetmiş bin kişi öldü. Bunların yirmibeşbini, Aliyyül Mürtezâ tarafında olanlardandır. İşbu müdhiş kıtâlin müsebbibi kimdir?) diyor.
Bu muhârebeye (Abdüllah bin Sebe’) yehûdîsi ile ona bağlanmış olan ve (Sebe’iyye) denilen zındıkların sebeb olduklarını, (Tuhfe) kitâbından terceme ederek, yukarıda, onaltıncı maddede uzun yazmışdık. Fekat, sebe’iyyeciler, yehûdîlerin bu suçunu Eshâb-ı kirâmın büyüklerinden olan hazret-i Mu’âviyeye yüklemek, böylece müslimânları parçalamak çabasındadırlar.
28 — (Cemel harbinde Âişe-i sıddîka tarafından olan, Aşere-i mübeşşereden, Talha ve Zübeyr ictihâdlarından, hatâlarından rücû’ ile harb yerini terk eylediler) diyor.
Cennetle müjdelenmiş olan bu iki Sahâbî, hazret-i Alî ile harb etmek için ictihâd etmemişlerdi. Resûlullahın çok sevdiği ve Cennet ile müjdelediği bu iki zâta, böylece leke sürmek istiyorlar. Hazret-i Alî, bunlara tesâdüf edip, müslimânlarla harb etmek istemediğini söyleyince, yehûdîlerin tuzağına düşdüklerini anladılar. Bunun için harbden vazgeçdiler.
29 — (Talha ölürken, yanından geçen Aliyyül mürtezânın tarafından birini tanıyıp, elini uzat! Alî nâmına bî’at edeyim demişdir) diyor.
Hazret-i Âişe ile yanındakiler, Basrada, hazret-i Alî ile harb etmek için değil, Onunla anlaşarak, Ona bî’at ederek, fitne ve fesâda son vermek istediklerini bildirmişlerdi. Kısas-ı Enbiyâda, dörtyüzonsekizinci sahîfede diyor ki, (Resûlullah vefât edince, kimin halîfe olacağı görüşülürken, Zübeyr bin Avvâm kılıcını çekerek, Alîye bî’at olunmadıkça kılıcımı kınına sokmam, diyerek ısrâr ediyordu). İşte, Cennetle müjdelenmiş on kişiden biri olan bu Zübeyr, Deve vak’asında, Âişe-i Sıddîkayı, hazret-i Alîye karşı götürenlerden biri idi. Kısas-ı Enbiyâdaki bu yazı, hazret-i Alînin ictihâdında olmıyan Eshâb-ı kirâmın hepsinin, Onu, kendilerinden dahâ yüksek ve halîfe olmağa lâyık bildiklerini ve Onunla anlaşmak istediklerini isbât etmekdedir.