Hasret ruzgari
Aktif Üyemiz
Abdüllah bin Müslim bin Kuteybe ise sünnîdir. Her ikisinin de (Me’ârif) adında kitâbı vardır. (Muhammed ibni Cerîr Taberî) de ikidir. Biri, büyük târîh sâhibi olan sünnîdir. Öteki, bid’at sâhibidir. Taberî târîhini (Alî Şimşâtî) adında bir bid’at sâhibi ihtisâr etmişdir.
Tuhfe kitâbında, hurûfîlerin hîle ve yalanlarının yirmiyedincisi olarak diyor ki:
11 — (Siyâh bir câriye kız, Hârünnürreşîdin serâyında, şî’ayı övdü. Ehl-i sünneti kötüledi. Ehl-i sünnet âlimleri ve kâdî Ebû Yûsüf orada idi. Hiçbiri cevâb veremedi) diyorlar. Kızın adı Hüsniyye imiş. Şimdi bu kitâb (Hüsniyye) adı ile, Anadolunun her yerinde satılmakdadır. Hâlbuki, bu hikâye bid’at ehli âlimlerini küçültmekdedir. Çünki, asrlardan beri, hiç bir bid’at sâhibi, bu câriye kadar olamadı. Hiçbir meclisde, Ehl-i sünnet âlimlerini “rahmetullahi teâlâ aleyhim ecma’în”, onun gibi susduramadılar. Hep yenildiler. Keşki o câriyenin yolunu öğrenselerdi, mahcûb olmakdan kurtulurlardı. Hüsniyye kitâbındaki hikâyeleri (Murtezâ) adındaki bir hurûfînin yazdığı anlaşılmakdadır. Murtezânın bir yehûdî dönmesi olduğu (Esmâülmüellifîn) kitâbında yazılıdır.
12 — Hazret-i Alî şehîd olunca, İbni Sebe’ yehûdîsinin adamları, ya’nî hurûfîler, hazret-i Hasenin yanındaki müslimânların arasına sızdılar. Kırkbin kişi, onu halîfe yapıp, hazret-i Mu’âviye ile harb etmeğe teşvîk etdiler. Hazret-i Alîye yapdıklarını hazret-i Hasene de yapmak, Onu da şehîd etmek istiyorlardı. Ona karşı saygısızlık yapıyorlardı. Hattâ Muhtâr Sekafî, bir kerre, Onun seccâdesini mubârek ayaklarından çekdi. Başka bir mel’ûn, mubârek ayağına kazma ile vurdu. İki asker karşılaşınca, hazret-i Mu’âviyenin kazanacağını anlıyarak, hazret-i Hasenin yanından ayrıldılar. Bu hıyânetlerini, kendi adamları olan Murtezâ adındaki zındık (Tenzîhül-enbiyâ) kitâbında sıkılmadan yazmakdadır. Hattâ (Kitâbül-füsûl) kitâblarında, hazret-i Hasenin yanında bulunan İbni Sebe’ adamlarının hazret-i Mu’âviyeye mektûb yazdıklarını, (Hücum et! Haseni sana bırakacağız) dediklerini bildirmekdedir. Hazret-i Hasen, bu hâinleri anlıyarak sulh istedi. Hazret-i Mu’âviye “radıyallahü teâlâ anh” de, Onun mubârek vücûdüne bir zarar gelmesini istemediğini, her nasıl isterse, öylece sulh yapacağını bildirdi.
13 — Hazret-i Mu’âviye “radıyallahü teâlâ anh” vefât edince de râhat durmadılar. İslâmiyyeti içerden yıkmak için tâm fırsatdır, dediler. Hazret-i Hüseyne “radıyallahü teâlâ anh”, seni halîfe yapacağız, diyerek haber gönderdiler. Mekkeden Kûfeye çağırdılar.
Tuhfe kitâbında, hurûfîlerin hîle ve yalanlarının yirmiyedincisi olarak diyor ki:
11 — (Siyâh bir câriye kız, Hârünnürreşîdin serâyında, şî’ayı övdü. Ehl-i sünneti kötüledi. Ehl-i sünnet âlimleri ve kâdî Ebû Yûsüf orada idi. Hiçbiri cevâb veremedi) diyorlar. Kızın adı Hüsniyye imiş. Şimdi bu kitâb (Hüsniyye) adı ile, Anadolunun her yerinde satılmakdadır. Hâlbuki, bu hikâye bid’at ehli âlimlerini küçültmekdedir. Çünki, asrlardan beri, hiç bir bid’at sâhibi, bu câriye kadar olamadı. Hiçbir meclisde, Ehl-i sünnet âlimlerini “rahmetullahi teâlâ aleyhim ecma’în”, onun gibi susduramadılar. Hep yenildiler. Keşki o câriyenin yolunu öğrenselerdi, mahcûb olmakdan kurtulurlardı. Hüsniyye kitâbındaki hikâyeleri (Murtezâ) adındaki bir hurûfînin yazdığı anlaşılmakdadır. Murtezânın bir yehûdî dönmesi olduğu (Esmâülmüellifîn) kitâbında yazılıdır.
12 — Hazret-i Alî şehîd olunca, İbni Sebe’ yehûdîsinin adamları, ya’nî hurûfîler, hazret-i Hasenin yanındaki müslimânların arasına sızdılar. Kırkbin kişi, onu halîfe yapıp, hazret-i Mu’âviye ile harb etmeğe teşvîk etdiler. Hazret-i Alîye yapdıklarını hazret-i Hasene de yapmak, Onu da şehîd etmek istiyorlardı. Ona karşı saygısızlık yapıyorlardı. Hattâ Muhtâr Sekafî, bir kerre, Onun seccâdesini mubârek ayaklarından çekdi. Başka bir mel’ûn, mubârek ayağına kazma ile vurdu. İki asker karşılaşınca, hazret-i Mu’âviyenin kazanacağını anlıyarak, hazret-i Hasenin yanından ayrıldılar. Bu hıyânetlerini, kendi adamları olan Murtezâ adındaki zındık (Tenzîhül-enbiyâ) kitâbında sıkılmadan yazmakdadır. Hattâ (Kitâbül-füsûl) kitâblarında, hazret-i Hasenin yanında bulunan İbni Sebe’ adamlarının hazret-i Mu’âviyeye mektûb yazdıklarını, (Hücum et! Haseni sana bırakacağız) dediklerini bildirmekdedir. Hazret-i Hasen, bu hâinleri anlıyarak sulh istedi. Hazret-i Mu’âviye “radıyallahü teâlâ anh” de, Onun mubârek vücûdüne bir zarar gelmesini istemediğini, her nasıl isterse, öylece sulh yapacağını bildirdi.
13 — Hazret-i Mu’âviye “radıyallahü teâlâ anh” vefât edince de râhat durmadılar. İslâmiyyeti içerden yıkmak için tâm fırsatdır, dediler. Hazret-i Hüseyne “radıyallahü teâlâ anh”, seni halîfe yapacağız, diyerek haber gönderdiler. Mekkeden Kûfeye çağırdılar.