Hasret ruzgari
Aktif Üyemiz
BİRİNCİ DEVÂ
İnsanın hastalığı zâhiren bir nevi dert gibi ise de, dert değil, belki bir nevi derman olduğunu ve ömür sermâyesi sıhhat ve âfiyet ve istiğnâdan gelen bir gafletle zâyi olduğundan, hastalık o zâyiâtı meyvedar bir ömre çevirdiğini haber verir. Gâyet güzel bir devâdır.
İKİNCİ DEVA
İbâdet iki kısım olup, bir kısmı müsbet ibâdettir ki, namaz ve niyaz gibi mâlûm ibâdetler olup, diğeri menfi ibâdettir ki, hastalıklar insana aczini, zaafını hissettirdiğinden, hâlis, riyâsız, mânevî bir ibâdet olduğunu; ve bu hastalıkların, Allah'tan şekvâ etmemek şartıyla, mü'min için bir dakikası bir saat hükmüne geçtiğini; ve bâzı kâmillerin hastalıklarının bir dakikası bir gün ibâdet hükmüne geçtiğini rivâyet-i sahîha ve keşfiyât-ı sâdıka ile sâbit olduğunu bildirir. Gâyet mühim bir devâdır.
ÜÇÜNCÜ DEVÂ
İnsan bu dünyaya keyif sürmek ve lezzet için gelmediğine, mütemâdiyen gelenlerin gitmesi ve gençlerin ihtiyarlanması ve mütemâdiyen zevâl ve firakta yuvarlanması şâhit olduğunu; hem, insan zîhayatın en mükemmeli ve cihâzâtça en zengini olduğundan, geçen lezzetleri ve gelecek belâları düşündüğünden, kederli ve sıkıntılı bir hayat geçirdiğini; hastalık ise, sağlık ve âfiyet gibi gaflet vermediğinden, dünyayı hoş göstermeyip o tahatturların elemlerinden vazgeçirdiğinden, hiç aldatmaz bir vâiz ve bir mürşid hükmünde olduğunu gösterir bir mübârek devâdır.
DÖRDÜNCÜ DEVA
İnsan, hastalıktan şekvâ değil, hastalığa sabretmesi lâzım olduğunu gösterir. Çünkü o, cihâzâtını kendi yapmayıp ve başka bir yerden de satın almadığından; ve mülk sahibi, bahçesini çapalamak, bellemek ve budamak gibi ezâlarla, o sâyede güzel bir mahsul aldığından, o ezâ, o bağın hakkında ezâ değil, belki mahsûlünün yetişmesine medâr olduğundan, şikâyete hiç hakkı olmadığını gösterdiği gibi; insanın da, hastalıkla yapılan tasarruftan şikâyet değil, tahammüle mecbur olduğunu, şiddetli olduğu zaman "Yâ Sabûr!" deyip, sabır ile mukavemet edileceğini haber veriyor.
Beni yediren ve içiren Odur. · Hastalandığımda bana şifâ veren de Odur. (şuarâ Sûresi: 79-80.)