Hasret ruzgari
Aktif Üyemiz
muhâlif oluyor; vech-i tevfîkı nedir?" suâline karşı, gâyet merakâver ve mantıkî vekatî bir cevap olmakla beraber; "Dalâlette o kadar dehşetli bir elem ve korku var ki, kâfır, değil hayatından lezzet alması, belki hiç yaşamaması lâzım gelirken, ehl-i îmandan ziyâde kendini hayatta mes'ud görmesinin sırrı nedir?" diye suâline karşı gâyet güzel bir temsil ile tam kanaat getirir bir cevaptır.
DOKUZUNCU İŞARET
"Hizbullah olan ehl-i hidâyet, başta enbiyâ ve onların başında Fahr-i Âlem Sallâllahü Teâlâ Aleyhi ve Sellem, o kadar inâyât-ı İlâhiyeye ve imdâdât-ı Sübhâniyeye mazhar olduklan halde, neden hizbüşşeytana karşı bâzan mağlûp olmuşlar? Hem Hâtemü'l-Enbiyânın güneş gibi parlak nübüvveti ve risâletinin komşuluğunda bulunan Medîne münâfıklarının dalâlette ısrarları ve hidâyete girmemeleri ne içindir? Ve hikmeti nedir?" diye suâle karşı herkesi alâkadar edecek güzel ve kuvvetli bir cevaptır.
ONUNCU İŞARET
İblisin, kendini, kendine tâbi olanlara inkâr ettirmek sûretindeki desîse maskesini yırtarak, İblisin pis ve mülevves yüzünü gösterip, vücudunu ispat eder.
ON BİRİNCİ İŞARET
Ehl-i dalâletin şerrinden kâinat kızdıklarını ve anâsır-ı külliye hiddet ettiklerini ve umum mevcudât mânen galeyana geldiklerini, Kur'ân-ı Hakîm mu'cizâne ifade ettiğine dâir merakâver bir beyândır.
ON İKİNCİ İŞARET
Dört suâl ve cevaptır.
"Mahdut bir hayatta mahdut günahlara mukâbil hadsiz bir azap ve nihayetsiz bir Cehennem nasıl adâlet olur?"
Hem, "şeriatta denilmiştir ki: Cehennem ceza-i ameldir; fakat, Cennet fazl-ı İlâhî iledir. Bunun hikmeti nedir?"
Hem, "Seyyiât intişar ve tecâvüz ettiğinden, bir seyyie bin yazılmak, hasene bir yazılmak lâzım gelirken; seyyienin bir, hasenenin on yazılmasının sım nedir?"
Hem, "Ehl-i dalâletin kazandıkları muvaffakıyet ve gösterdikleri kuvvet, ehl-i hidâyette bir zaaf ve hakîkatsizlik olduğundan mıdır?" diye, dört suâle gâyet kısa ve kuvvetli dört cevaptır.
ON ÜÇÜNCÜ İŞARET
Üç Noktadır.
Birincisi: Şeytanın en büyük bir desîsesi, hakâik-ı îmâniyenin azameti cihetinde, dar kalbli ve kısa akıllı ve kâsır fikirli insanları aldatmasına mukâbil, tamamıyla şeytan-ı cinnî ve insîyi de susturacak bir cevaptır.
DOKUZUNCU İŞARET
"Hizbullah olan ehl-i hidâyet, başta enbiyâ ve onların başında Fahr-i Âlem Sallâllahü Teâlâ Aleyhi ve Sellem, o kadar inâyât-ı İlâhiyeye ve imdâdât-ı Sübhâniyeye mazhar olduklan halde, neden hizbüşşeytana karşı bâzan mağlûp olmuşlar? Hem Hâtemü'l-Enbiyânın güneş gibi parlak nübüvveti ve risâletinin komşuluğunda bulunan Medîne münâfıklarının dalâlette ısrarları ve hidâyete girmemeleri ne içindir? Ve hikmeti nedir?" diye suâle karşı herkesi alâkadar edecek güzel ve kuvvetli bir cevaptır.
ONUNCU İŞARET
İblisin, kendini, kendine tâbi olanlara inkâr ettirmek sûretindeki desîse maskesini yırtarak, İblisin pis ve mülevves yüzünü gösterip, vücudunu ispat eder.
ON BİRİNCİ İŞARET
Ehl-i dalâletin şerrinden kâinat kızdıklarını ve anâsır-ı külliye hiddet ettiklerini ve umum mevcudât mânen galeyana geldiklerini, Kur'ân-ı Hakîm mu'cizâne ifade ettiğine dâir merakâver bir beyândır.
ON İKİNCİ İŞARET
Dört suâl ve cevaptır.
"Mahdut bir hayatta mahdut günahlara mukâbil hadsiz bir azap ve nihayetsiz bir Cehennem nasıl adâlet olur?"
Hem, "şeriatta denilmiştir ki: Cehennem ceza-i ameldir; fakat, Cennet fazl-ı İlâhî iledir. Bunun hikmeti nedir?"
Hem, "Seyyiât intişar ve tecâvüz ettiğinden, bir seyyie bin yazılmak, hasene bir yazılmak lâzım gelirken; seyyienin bir, hasenenin on yazılmasının sım nedir?"
Hem, "Ehl-i dalâletin kazandıkları muvaffakıyet ve gösterdikleri kuvvet, ehl-i hidâyette bir zaaf ve hakîkatsizlik olduğundan mıdır?" diye, dört suâle gâyet kısa ve kuvvetli dört cevaptır.
ON ÜÇÜNCÜ İŞARET
Üç Noktadır.
Birincisi: Şeytanın en büyük bir desîsesi, hakâik-ı îmâniyenin azameti cihetinde, dar kalbli ve kısa akıllı ve kâsır fikirli insanları aldatmasına mukâbil, tamamıyla şeytan-ı cinnî ve insîyi de susturacak bir cevaptır.