Arama sonuçlarınız

  1. MustafaCİLASUN

    Ne vakit hıçkırığa kansam, yadınla avunsam!

    Gün geçmiyordu ki naif halini anmayayım Hasretmiş olduğun ülfetin şadıyla ağlamayayım,bu yalnızlığıma kızmamayım İçime dert olan kederi ummanın suhuletine bırakmayayım, yıllarsa sır gibi saklayayım Umudun vecdiyle, ufkumun mecaliyle yeniden başlayayım, şu derd-i gamımı da unutayım O zarif...
  2. MustafaCİLASUN

    Söyle bana ne oldu, kalbimi hicran vurdu!

    Bilseniz ki ne kadar hal fakiriyim... Kıt aklımla ne kadar avareyim ve bencil bir nefesim... Hissiyatı ve inşirahı nerden bilirim, ruhumun hicran damlalarından söz eden bir ademin... Kalbi latifliğinize kefilim, himmet lütfediyorsunuz elhak niyaz eylerim, yadeder ve müteşekkir olduğumu beyan...
  3. MustafaCİLASUN

    Firkatin gözyaşlarımın ahuzarı oldu!

    Bilmem ki hala nerdesin Bilinmeyenlerin adresinde bir sersin, sessizliğin kadirinde seyredensin İçimi burkan, nefesimi sarsan ve ruhuma ızdırap yaşatan bir aşk-ı nefessin Söyle hala neden imtina edersin,çekincelerinin kıskacında kalmış bir asudesin Hiç düşünmez misin Bir can olduğumu neden...
  4. MustafaCİLASUN

    Her lahza sineme açık açık neler söylüyor!

    Her vakit gün çekiliyor Yeniden dirilişin aşkıyle sessizliğin edebine bürünüyor Düşünmek yetmiyor, tefekkür fikiriyat istiyor, muhayyilem iflas ediyor Anlamak, vecdine kanmak, aklın ve idrakin aidiyetiyle tevdi edilenler hıçkırıyor Nedenler karşıma çıkıyor Sual etmek kifayet etmiyor, ihlas...
  5. MustafaCİLASUN

    Söyle bana ne oldu, kalbimi hicran vurdu!

    Gözyaşlarım hiç durmadı Hasret sineme ne derin bir sızı bıraktı,firkatin ruhumdaydı Ne müşkil bir sancıymış yıllarca peşimi bırakmadı, yalnızlığın ahını yaşattı Nereye baksam göçüp gidene ağlasam, ruhumun hicranıyle başbaşa kalsam ne ahtı Ne zaman andımda seni Derin bir keder alıyor yüreğimi...
  6. MustafaCİLASUN

    Düşündükçe içim sızlar ve yüreğim ağlar!

    Hayli uzaktan fark ettim Bir kalabalığın sessizliğine doğru merak ederek ilerledim Nefesler tutulmuş, dikkatler kesilmiş, şaşkınlık hat safhaya ulaşmıştı fark ettim Şahit olduğum manzara karşısında irkildim, niye tepkisiz insanlar diye söylendim Dar bir sokaktı mekan Sessizliğin ve şaşkınlığın...
  7. MustafaCİLASUN

    Sokaklar yılgın,insanlar bilmem ki niye çılgın!

    Masumiyeti ne kadar çok arzuluyorum Kaybolan kalbi ahengi, zihni muvazeneyi, ruhi muhayyileyi bulamıyorum Herşeyin basit olanını sevemiyorum,neden niteliğin bu kadar üzerinde duruyorum Mizan için ne kadar dertleniyorum, hala heveslerinin peşinden mi sürükleniyorum Gençtir, kanı dikine akar...
  8. MustafaCİLASUN

    Ne kadar yalnızdım, bir ömür hicranla yaşadım!

    Sanki muttluluk saklanan bir esrardı Her zaman umut etmek, sabırla nefeslenmek ahirim için kardı Şikayetlenmek ne kadar kalbim için manidardı, edep ile yol almak muhakkaktı Demek ki bir tebessüm veya gülmeye meyil ahvalim, bir ömür kanaati yaşayacaktı Hangi hülyalara dalsam, ahım yanımda...
  9. MustafaCİLASUN

    Hasretin prandasında, firkatin ruhumun ahuzarında!

    Ne yapayım ki Senden sonra ruhum sancılar sağanağında Kalbim burukluğuyla hüzün karasında ve gözlerim boşalınca Başımı öne eğiyorum Hissiyatımı demleyerek hicrana adımlıyorum Yalnızlığın ayazında ve korkular karşısında hasreti anıyorum Çaresizlik sökün ediyor İliklerim tenimin titremelerini...
  10. MustafaCİLASUN

    Sen ağlayınca, yüreğim hicran sağnağında!

    Ne kadar zarif ağlıyorsun Letafetle temaşa ederek sileri yılmadan demliyorsun Kefen güzelliğinde ve ötelerin dirliğinde suhuleti ruhuma zerk ediyorsun Lakin ne kadar layıkım Biliyorumki an ve zamanda bedbin ve yılgın yolcuyum Umutların kadresinde ve geleceğin güzelliğinde hicranla sürekli...
  11. MustafaCİLASUN

    Başagelmeden bilinmiyormuş, meğerse ne zormuş!

    Anladım ki senin yokluğunda Bir yanım hicranın ellerinde çok çaresiz Ne kadar sabrı denesem de olmuyor işte sen gelmeden Her yer ve yanım bom boş Sanki duvarlar üzerime yıkılmak istiyor Bülbülden hiç ses çıkmıyor, kedide ortalıkta görünmüyor Ne dinlediğim şarkıda Ve ne de yudumladığım artanda...
  12. MustafaCİLASUN

    Her vakit ah eden, sabrın aşkında dirilmeyen!

    Nihayet akşam olmuştu Solgun umudumla yolunu beklediğim babam Fevkalade yorgun bir halin sağnağında nefes alıyordu Ne bakacak takati Ve ne de bana nazar edecek gözlerinde feri Yılgınlığın kadrine teslim olmuş perişan kişiliği sancıydı Ömrünü vakfetmişti Gece gündüz demeden vardiyaya...
  13. MustafaCİLASUN

    Mor düşlerim soldu, kalbim sessizce burkuldu!

    Her vakit lahza kendi lisanoyla sormuştu İçinden çıkamadığım ve bir tutkuyla bağlandığım derd-i gamımı Emel adına hezeyanımı, azim namına sarfettiğim hırsımı, içine düştüğüm ahımı İnanç dediğim kuruntularımı, tahkikine erişemediğim hakikatte salan umutşarımı Nasıl olsa bir ömrü zaman...
  14. MustafaCİLASUN

    Ruhuma haz sunan, kalbimi unutmayan an!

    Kimbilir ne kadar serkeştim Kendi aleminde nefeslenen bir kederdim,henüz aşkın farkını fark etmeyendim Öyle mi der geçerdim, sonra bir takım hülyaların sayfalarını aralayan bir ferdim Nereden bilirim, dillenen o aşkı, sevgi ve muhabbet nazarıyla terennüm etmeliydim Eveti elhak ilim irfan...
  15. MustafaCİLASUN

    Bir sine-i bedbinlik var içimde, hüzün nefesimde!

    Öfkemin Kızıllığının çare olamadığını bilirim Kanayan aşk yaramı hiç dindirmeyeceğini de Al düşlerimin Kopan gül yaprağı misali sızısını Terennüm ederdim, akşamın hicran şarkısıyla Divaneliğim Nüksederdi atardım kendimi yere Köşelerin en sefiline, derinliğin hengâmesine...
  16. MustafaCİLASUN

    Hazanın solgun rengiyle, yapayalnızım halimde!

    Sende Kurtarmak için ter dökme Kendine bağlamak için bir gayrete de girme Artık Gidiyorum işte sessizce Kalbimin hüznüyle aşkı ne kadar özlesem de Ruhumun Hicran damlalarıyla Hazanın solgun rengiyle, yapayalnız halimde Sevdaya Hasretin mısralarını Nakşederek yazsam da, hissiyatım ağlıyor işte...
  17. MustafaCİLASUN

    Lisan-ı haldir melalim, hasrettiğimdir ahuzarım!

    Sevgili üstat; zatımla ilgili tespitleriniz için bahtiyar olduğumu bilmenizi isterim. Makale, hikâyelerim için “devede kulak kalır” teşhisiniz biraz manidar geldi. “Nakşeden izler” anı roman çalışmamı ilgili siteye bir bütün halinde ekleme fırsatını bulamamıştım. Bu nedenle bölümler...
  18. MustafaCİLASUN

    Anmak, hicranın sahrasunda savrulmak!

    İçimin yandığı Dilimin hadsiz kuruduğu Günlerden birini yaşıyordum Kendi Halimde çalışıyor günlerimi Aheste bir şekilde geçiriyordum Benliğimde Arandığım aşk sanki derin Ve karanlık bir kuyunun dibindeydi. Oraya Ulaşmam hayli imkânsızdı Yüreğimde bir umut yeşeremiyordu Çok sancılıydı...
  19. MustafaCİLASUN

    Sevmek, senin o naif halinde fizilenmek!

    Ve seni sevmek demek... Yağmurların ıslattığı Güneşin zirve yaptığı Bulutların takip ettiği Hasretini yenebilmektir Sana gelmek demek ... Merakın eskitemediği Meramın anlatamadığı Devanın bulunamadığı Bu yüreğimi sevk etmektir Seni unutmak demek... Yargıcın idam kararını Hücrelerin...
  20. MustafaCİLASUN

    Hangi emel uğruna kaybolduk, farklılaştık!

    Dertleniyorum bazen Kendi halimde düşünürken Otobüs duraklarında beklerken Ayaz kesen simaları temaşa ederken Oysa biliyorum ki bunlar Bizim olan kanlar canlı insanlardı Her birinin haline yansımış kaygılar Ne olacağı belirsiz ilzamlar kanaatler Çocuğun ellerinden tutan Aylarca karnında...
Üst Alt