Hasret ruzgari
Aktif Üyemiz
Madem böyledir, mü’minim diyen ittiba-ı sünnet etmeli; elhamdülillâh Müslümanım iddiasında bulunan ve 1 itabından kurtulmak isteyen sünnete yapışmalı (ilh.) hakaikı ders veriyor. Bu mektubu almadan evvel Allah hayretsin, bir gece rüyamda büyük bir camide bulunuyorum. Namaz kıldıktan sonra, ben kapıya yakın bir yerde ayakta duruyorum. Baktım, mihrabın sol tarafından küçük ve toplu bir cemaat geliyor. Bana yaklaştıkları zaman, işte Abdülkadir-i Geylânî Hazretleri diye kulağıma bir ses geldi. Gayr-ı ihtiyarî “Meded ya Gavs-ı Âzam!” diyerek, ağlayarak, ayağına kapandım. Mübarek sol elleriyle beni yerden kaldırdılar ve şefkat gösterdiler. Kendileri uzun boylu, çok mehib ve üzerlerinde siyah bir sako, mübarek sakalları siyah, pek az ağarmış. beşuş ve nuranî bir çehre. Mübarek başlarında bir mahrut-u nakıs şeklinde yüksek ve çok beyaz bir sarık vardı. Camiden çıkınca, bitişik bir odada cemaatle beraber oturduğumuzu da hatırlıyorum. Bu rüya bana çok zevk vermekle beraber, dua ve himmetlerinin Hizbü’l-Kur’an üzerinde her zaman mevcud bulunduğuna daha ziyade yakîn hasıl ettirdi.
Hulûsi
***
(Hulûsi Bey’in fıkrasıdır. Eğirdir’de bir kardeşimize gönderdiği mektubdandır)
Üstad Hazretlerinin son Otuzbirinci Mektubun On Üç ve On Dördüncü Lem’alarını havi olan pek kıymetli, nurlu ve hikmetli, serâpâ nur olan hakaik derslerinden derin manalı, şirin, lezzetli, asel-i musaffa nev’inden ekmel eserlerini almakla bahtiyar, cevab takdimine muvaffak olmamakla bedbahtım. Şuracıkta karalamaya niyet eylediğim birkaç satırla, o ders-i hakaiktan aldığım feyzi izah veya duygularımı nakletmek istemiyorum. Çünkü, bu dersin nihayetindeki hususi haşiye, sanki manen beni bir müddet mektub yazmaktan men etti. Zahirî manalar da bu işaretin doğrudan doğruya bu biçareye ait olduğunu göstermektedir. Bu nurlu dersi bir defa (On Üçüncü Lem’a kısmını) İmam Ömer Efendi gibi arkadaşlara okuyabildim.
Hulûsi
***
(Hulûsi Bey’in fıkrasıdır. Eğirdir’de bir kardeşimize gönderdiği mektubdandır)
Üstad Hazretlerinin son Otuzbirinci Mektubun On Üç ve On Dördüncü Lem’alarını havi olan pek kıymetli, nurlu ve hikmetli, serâpâ nur olan hakaik derslerinden derin manalı, şirin, lezzetli, asel-i musaffa nev’inden ekmel eserlerini almakla bahtiyar, cevab takdimine muvaffak olmamakla bedbahtım. Şuracıkta karalamaya niyet eylediğim birkaç satırla, o ders-i hakaiktan aldığım feyzi izah veya duygularımı nakletmek istemiyorum. Çünkü, bu dersin nihayetindeki hususi haşiye, sanki manen beni bir müddet mektub yazmaktan men etti. Zahirî manalar da bu işaretin doğrudan doğruya bu biçareye ait olduğunu göstermektedir. Bu nurlu dersi bir defa (On Üçüncü Lem’a kısmını) İmam Ömer Efendi gibi arkadaşlara okuyabildim.