Hasret ruzgari
Aktif Üyemiz
Ben burada inşaallah emanetçi olduğum Sözler’i inayet-i Hakla ve duanız berekâtıyla lâyıklı kulaklara duyurabileceğimi ümid ediyorum. Üstadım müsterih olunuz, bu Nurlar ayak altında kalamazlar. Onları dellâl-ı Kur’an’dan enzar-ı cihana vaz eden Hâlik (celle celâlühü) bizim gibi, kimsenin ümid ve tahayyül etmeyeceği âciz insanlarla bile neşr ve muhafaza ettirir. “Bu işi ben sa’yim ile, kudretim ile kazandım.” diyen huddam o gün görecekler ki, o mukaddes hizmet, zâhiren ehliyetsiz görünen, hakikaten çok değerli, diğerlerine devredilmiş olur kanaatındayım. Bu sebeple oradaki kardeşlerimizden Risale-i Nur ile çok alâkadar olmalarını rica etmekteyim.
Hulûsi
***
Risaletü’n-Nur, Mektubatü’n-Nur’un mütalâası, tahrir edilmesi, başkalara neşr ve tebliğe alâ-kadri’l-istitaa çalışılması gibi emr-i hayr-ı azime havl ve kuvvet-i samedanî ve inayet ve lütf-u rabbanî ile muvaffak olduğum zamanlar ki; bu evkatta evvelen ve bizzat bu fakir istifade, istifaza, istiane etmiş oluyor. Bu itibarla mezkûr saatları çok mübarek tanıyor, firakına acıyor, o yaşayışın devamını, tekrarını, kesilmemesini ez-can ü dil arzu ediyorum. Fakat ne çare ki, iğtinam edebildiğim kısacık vakitlerde zihnimi safileştirip Nurların karşısına, dolayısıyla Kur’an’ın mucizeleri mecmuasına ve aziz, muhterem Üstadımın medresesine ve ol seyyidü’l-kevneyn Peygamberimiz Efendimiz (a.s.m.) Hazretlerinin ravza-i saadetlerine ve nihayet Rabbü’l-âlemîn (tealâ ve tekaddes) Hazretlerinin huzur-u lâmekânisine çıkıyorum. Bu sebeple cidden o Nurlarla iştigal etmediğim zamanlar, keşke enfas-ı madude-i hayattan olmaya idiler diyorum.
Hulûsi
***
Geçen hafta muhtelif iki cemaata Yirmi Dördüncü Mektubun Birinci ve İkinci Zeyillerini okudum. Dinleyenler hayran ve bu fakir de o parlak i’caz-ı Kur’an’dan âdeta gaşyoldum. Bu eserinizi Risale-i Nur ve Mektubatü’n-Nur’un en münevverleri safında mütalâa ediyorum. Bu gün Cuma idi. Komşumuz Fethi Bey’e on bir ve on üç numaralı Sözler’i okudum. Dünyevî işlerden tahlis-i nefs ile iğtinam edebildiğim vakitlerde o mübarek nurlu
Hulûsi
***
Risaletü’n-Nur, Mektubatü’n-Nur’un mütalâası, tahrir edilmesi, başkalara neşr ve tebliğe alâ-kadri’l-istitaa çalışılması gibi emr-i hayr-ı azime havl ve kuvvet-i samedanî ve inayet ve lütf-u rabbanî ile muvaffak olduğum zamanlar ki; bu evkatta evvelen ve bizzat bu fakir istifade, istifaza, istiane etmiş oluyor. Bu itibarla mezkûr saatları çok mübarek tanıyor, firakına acıyor, o yaşayışın devamını, tekrarını, kesilmemesini ez-can ü dil arzu ediyorum. Fakat ne çare ki, iğtinam edebildiğim kısacık vakitlerde zihnimi safileştirip Nurların karşısına, dolayısıyla Kur’an’ın mucizeleri mecmuasına ve aziz, muhterem Üstadımın medresesine ve ol seyyidü’l-kevneyn Peygamberimiz Efendimiz (a.s.m.) Hazretlerinin ravza-i saadetlerine ve nihayet Rabbü’l-âlemîn (tealâ ve tekaddes) Hazretlerinin huzur-u lâmekânisine çıkıyorum. Bu sebeple cidden o Nurlarla iştigal etmediğim zamanlar, keşke enfas-ı madude-i hayattan olmaya idiler diyorum.
Hulûsi
***
Geçen hafta muhtelif iki cemaata Yirmi Dördüncü Mektubun Birinci ve İkinci Zeyillerini okudum. Dinleyenler hayran ve bu fakir de o parlak i’caz-ı Kur’an’dan âdeta gaşyoldum. Bu eserinizi Risale-i Nur ve Mektubatü’n-Nur’un en münevverleri safında mütalâa ediyorum. Bu gün Cuma idi. Komşumuz Fethi Bey’e on bir ve on üç numaralı Sözler’i okudum. Dünyevî işlerden tahlis-i nefs ile iğtinam edebildiğim vakitlerde o mübarek nurlu