Arama sonuçlarınız

  1. ceylannur

    Marangozun Evİ

    Marangozun Evİ
  2. ceylannur

    Para Ağacı

    Para Ağacı Bizde olsa ne olurdu bilmiyorum ama İngiltere Yorkshire'deki bu kertenkele yüzeyine benzeyan ağaç para ile kaplı daha doğrusu gövdesine binlerle para gömülmüş. Şu anda koruma altında olan ağaça çok eskiden beri dilek dilemek için insanlar paraları öyle bir gömmüşler ki ağaç...
  3. ceylannur

    Kar Tanesinin İçindeki Gizli Fünya

    Kar Tanesinin İçindeki Gizli Fünya Kar tanesinin içindeki gizli dünya Kışın beyaz simgesi karın altında yatan gizli dünyaları hiç düşündünüz mü? Her bir kartanesi kendi kristal yapısıyla ayrı bir dünyaya sahiptir. İşte elektron mikroskopla büyütülmüş taneler... Modern teknolojiyle...
  4. ceylannur

    Taş Ev

    Taş Ev
  5. ceylannur

    MU’CİZAT-I AHMEDİYE (a.s.m.)

    Ahmediyeyi (a.s.m.) gösterir. İşte, nübüvvet-i Ahmediyenin (a.s.m.) direği, şu mecmudan teşekkül eden dağ gibi kuvvetli bir direktir. Şimdi, cüz’iyatta ve misallerde, sû-i fehimden gelen şüphelerle, o metin sakf-ı muallâyı sebatsız ve kabil-i sukut görmek ne derece akılsızlık olduğunu anladın...
  6. ceylannur

    MU’CİZAT-I AHMEDİYE (a.s.m.)

    "Ehl-i Suffeyi çağır." Ben kalbimden dedim ki: "Bu sütün bütününü ben içebilirim; ben daha ziyade muhtacım." Fakat emr-i Nebevî için onları topladım, getirdim. Yüzü mütecaviz idiler. Ferman etti: "Onlara içir." Ben de o kadehteki sütü birer birer verdim. Herbirisi doyuncaya kadar içer, diğerine...
  7. ceylannur

    MU’CİZAT-I AHMEDİYE (a.s.m.)

    sahipleri de Yahudiler. Câbir, pederinin asıl malını guremâya verdi, kabul etmediler. Halbuki, bağındaki meyveleri, kaç senede deynine kâfi gelmeyecek. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ferman etti: "Bağın meyvelerini koparınız, harman ediniz." Öyle yaptılar. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü...
  8. ceylannur

    MU’CİZAT-I AHMEDİYE (a.s.m.)

    On Birinci Misal: Nakl-i sahih ile, Hazret-i Ali ve Fatımatü’z-Zehrâ velîmesinde, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, Bilâl-ı Habeşîye emretti: "Dört beş avuç un, ekmek yapılsın ve bir deve yavrusu kesilsin." Hazret-i Bilâl der: Ben taamı getirdim. Mübarek elini üstüne vurdu. Sonra taife...
  9. ceylannur

    MU’CİZAT-I AHMEDİYE (a.s.m.)

    Aleyhissalâtü Vesselâmdan iyâli için taam istedi. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm yarım yük arpa verdi. Çok zaman o adam iyâliyle ve misafirleriyle o arpadan yediler. Bakıyorlar, bitmiyor. Noksaniyetini anlamak için ölçtüler. Sonra bereket dahi kalktı; noksan olmaya başladı. Resul-i Ekrem...
  10. ceylannur

    MU’CİZAT-I AHMEDİYE (a.s.m.)

    Üçüncü Misal: Hazret-i Ömer ibnü’l-Hattab ve Ebu Hüreyre ve Selemetübnü’l-Ekvâ ve Ebu Amratü’l-Ensarî gibi, müteaddit tariklerle diyorlar ki: Bir gazvede ordu aç kaldı. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâma müracaat ettiler. Ferman etti ki: "Heybelerinizde kalan bakıye-i erzakı toplayınız."...
  11. ceylannur

    MU’CİZAT-I AHMEDİYE (a.s.m.)

    temessül edip yakaza halinde onun sohbetiyle müşerref olan Celâleddin Süyutî gibi allâmeler ve muhakkikler, ehâdis-i sahihanın elmaslarını, sair sözlerden ve mevzuattan tefrik ettiler. İşte, bahsedeceğimiz hadiseler, mucizeler, böyle elden ele-kuvvetli, emin, müteaddit ve çok, belki hadsiz...
  12. ceylannur

    MU’CİZAT-I AHMEDİYE (a.s.m.)

    dört nevini icmâlen beyan etmişiz. İşte buradaki nevi ile beraber, Kur’ân’ın lisanıyla gaybdan haber verilen o dört büyük nevi beraber düşün. Gör ki, ne kadar kati, şüphesiz, parlak, kuvvetli, kavî bir bürhan-ı risalettir ki, bütün bütün kalbi, aklı bozulmayan, elbette iman edecek ki, zât-ı...
  13. ceylannur

    MU’CİZAT-I AHMEDİYE (a.s.m.)

    Hem, nakl-i sahih ile, o zamanda vücudu olmayan Basra ve Bağdad’ın vücuda geleceklerini ve Bağdad’a dünya hazinelerinin gireceğini 1 ve Türkler ve Bahr-i Hazar etrafındaki milletlerle Araplar muharebe edeceklerini ve sonra onlar çoklukla İslâmiyete girecek, Araplara Araplar içinde hâkim...
  14. ceylannur

    MU’CİZAT-I AHMEDİYE (a.s.m.)

    katlini niyet ederek Medine’ye gelmiş. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm Umeyr’i gördü, yanına çağırdı. dedi: "Safvan ile maceranız budur." elini Umeyr’in göğsüne koydu; Umeyr "Evet" dedi, Müslüman oldu. 1 Daha bunlar gibi pek çok sahih ihbârât-ı gaybiye vuku bulmuş. Meşhur kütüb-ü sitte-i...
  15. ceylannur

    MU’CİZAT-I AHMEDİYE (a.s.m.)

    Ebu Süfyan dedi: "Ben korkarım, birşey demeyeceğim. Kimse olmasa da, şu Batha’nın taşları ona haber verecek, o bilecek." Hakikaten, bir parça sonra Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm onlara rast geldi, harfiyen konuştuklarını söyledi. O vakit Attab ile Hâris şehadet getirdiler, Müslüman...
  16. ceylannur

    MU’CİZAT-I AHMEDİYE (a.s.m.)

    Hem Sürâka’ya ferman etmiş ki: -1- diye, "Kisrânın iki bileziğini giyeceksin." Hazret-i Ömer zamanında Kisrâ mahvedildi; ziynetleri ve şahane bilezikleri geldi, Hazret-i Ömer Sürâka’ya giydirdi. Dedi: -2- ihbar-ı Nebevîyi tasdik ettirdi. Hem ferman etmiş ki: -3- diye, "Kisrâ-yı Fars...
  17. ceylannur

    MU’CİZAT-I AHMEDİYE (a.s.m.)

    Hem, nakl-i sahih-i kati ile, ferman etmiş ki: -1- deyip, "Hayber Kalesinin fethi Ali’nin eliyle olacak." Me’mulün pek fevkinde, ikinci gün bir mucize-i Nebeviye olarak, Hayber Kalesinin kapısını Hazret-i Ali çekip kalkan gibi istimal ederek fethe muvaffak olduktan sonra kapıyı yere atmış...
  18. ceylannur

    MU’CİZAT-I AHMEDİYE (a.s.m.)

    Hem, nakl-i sahih-i kati ile, İmam-ı Ali’ye (r.a.) demiş: "Sende, Hazret-i İsâ (a.s.) gibi, iki kısım insan helâkete gider: Birisi ifrat-ı muhabbet, diğeri ifrat-ı adâvetle. Hazret-i İsâ’ya, Nasrânî, muhabbetinden, hadd-i meşrudan tecavüzle-hâşâ-’ibnullah’ dediler. Yahudi, adâvetinden çok...
  19. ceylannur

    MU’CİZAT-I AHMEDİYE (a.s.m.)

    Hem, nakl-i sahih-i kati ile, ferman etmiş ki: -1- Yani, "Sakif kabilesinden biri dâvâ-yı nübüvvet edecek ve biri hunhar zalim zuhur edecek" deyip, nübüvvet dâvâ eden meşhur Muhtar’ı ve yüz bin adam öldüren Haccac-ı Zalimi haber vermiş. Hem, nakl-i sahih-i kati ile, -2- deyip, İstanbul’un...
  20. ceylannur

    MU’CİZAT-I AHMEDİYE (a.s.m.)

    Şimdi, ey bedbaht, kalbsiz, biçare adam! "Muhammed-i Arabî akıllı bir adamdı" diye o şems-i hakikate karşı gözünü yuman biçare insan! On beş envâ-ı külliye-i mu’cizâtından birtek nevi olan umur-u gaybiyeden, on beş ve belki yüz kısmından bir kısmını işittin. Mânevî tevatür derecesinde kati bir...
Üst Alt