Arama sonuçlarınız

  1. ceylannur

    MU’CİZAT-I AHMEDİYE (a.s.m.)

    MUCİZAT-I AHMEDİYENİN BİRİNCİ ZEYLİ On Dokuzuncu Söz, Risalet-i Ahmediye ve zeyl-i Şakk-ı Kamer Mucizesine dair olduğundan; makam münasebetiyle buraya alınmıştır. -1- On dört reşahatı tazammum eden On Dördüncü Lem’anın Birinci Reşhası: Rabbimizi bize tarif eden üç büyük küllî muarrif var...
  2. ceylannur

    MU’CİZAT-I AHMEDİYE (a.s.m.)

    Bir İkram-ı İlâhî Ve Bir Eser-i İnâyet-i Rabbâniye mazmununa mâsadak olmak emeliyle deriz: Şu risalenin telifinde Cenâb-ı Hakkın bir eser-i inâyetini ve rahmetini zikredeceğim. Tâ, şu risaleyi okuyanlar ehemmiyetle baksınlar. İşte, şu risalenin telifi, hiç kalbimde yoktu. Çünkü risalet-i...
  3. ceylannur

    MU’CİZAT-I AHMEDİYE (a.s.m.)

    Hâlıkı namına konuşuyor. Hem onu dinleyen bütün ehl-i hakikat, keşif ve tahkikle tasdik etmişler ve ilmelyakîn iman etmişler ki, o kendi kendine konuşmuyor; belki Hâlık-ı Kâinat onu konuşturuyor, ders veriyor, onunla ders verdiriyor. Öyleyse, onun sıdk ve hakkaniyeti, bu dört gayet kuvvetli...
  4. ceylannur

    MU’CİZAT-I AHMEDİYE (a.s.m.)

    Birinci Esas: Hem zâtıyla, hem lisanıyla, hem delâlet-i haliyle, hem kaliyle, kâinatın Sâniine delâlet eden şu delil, hem hakikat-i kâinatça musaddak, hem sâdıktır. Çünkü, bütün mevcudatın vahdâniyete delâletleri, elbette, vahdâniyeti söyleyen zâtı tasdik hükmündedir. Demek, söylediği dâvâ da...
  5. ceylannur

    MU’CİZAT-I AHMEDİYE (a.s.m.)

    Hem Kur’ân’ın içinde öyle bir göz var ki, bütün kâinatı görür, ihata eder ve bir kitabın sayfaları gibi kâinatı göz önünde tutar, tabakatını ve âlemlerini beyan eder. Bir saatin san’atkârı nasıl saatini çevirir, açar, gösterir, tarif eder. Kur’ân dahi, elinde kâinatı tutmuş, öyle yapıyor. İşte...
  6. ceylannur

    MU’CİZAT-I AHMEDİYE (a.s.m.)

    Hem Kur’ân-ı Hakîm vahye istinad ediyor ve vahiydir. Çünkü, Kur’ân’ı nâzil eden Zât-ı Zülcelâl, mu’cizât-ı Ahmediye (a.s.m.) ile, Kur’ân vahiy olduğunu gösterir, ispat eder. Ve nâzil olan Kur’ân dahi, üstündeki i’câz ile gösterir ki, Arştan geliyor. Ve münzel-i aleyh olan Resul-i Ekrem...
  7. ceylannur

    MU’CİZAT-I AHMEDİYE (a.s.m.)

    -1- İşte, şu tefekkür-ü Arabînin tercümesi ve meâli şudur ki: Yani, Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyânın altı ciheti parlaktır ve nurludur. Evham ve şübehat içine giremez. Çünkü arkası Arşa dayanıyor; o cihette nur-u vahiy var. Önünde ve hedefinde saadet-i dâreyn var...
  8. ceylannur

    MU’CİZAT-I AHMEDİYE (a.s.m.)

    İkinci, mercuh mezhep odur ki, Kur’ân’ın bir sûresine muaraza kudret-i beşer dahilindedir; fakat Cenâb-ı Hak, mucize-i Ahmediye (a.s.m.) olarak men etmiş. Nasıl ki bir adam ayağa kalkabilir; fakat eser-i mucize olarak bir nebî dese ki, "Sen kalkamayacaksın," o da kalkamazsa mucize olur. Şu...
  9. ceylannur

    MU’CİZAT-I AHMEDİYE (a.s.m.)

    çok, hem pek çok olduğundan, herhalde muarazaya taraftar çıkıp iltizam ederek herkese neşredeceklerdi. (Nasıl ki, İslâmiyetin aleyhinde her şeyi neşretmişler.) Eğer neşretseydiler ve muaraza olsaydı, herhalde tarihlere, kitaplara şâşaalı bir surette geçecekti. İşte, meydanda bütün tarihler...
  10. ceylannur

    MU’CİZAT-I AHMEDİYE (a.s.m.)

    İkinci Nükte: Hazret-i Mûsâ Aleyhisselâmın zamanında sihrin revacı olduğundan, mühim mu’cizâtı ona benzer bir tarzda geldiği; ve Hazret-i İsâ Aleyhisselâmın zamanında ilm-i tıp revaçta olduğundan, mu’cizâtının galibi o cinsten geldiği gibi, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın dahi zamanında...
  11. ceylannur

    MU’CİZAT-I AHMEDİYE (a.s.m.)

    hem birbirine, hem onlara bakıyor; biri delinse, ötekiler az bir inhirafla görünecek. Meselâ, Sûre-i Sebe’in âhirinde, Sûre-i Fâtır’ın evvelindeki iki -1- birbirine bakar. Bütün Kur’ân’da yalnız üç dan ikisi birbirine bakmaları tesadüfî olamaz. Ve bunların emsali pek çoktur. Hattâ bir...
  12. ceylannur

    MU’CİZAT-I AHMEDİYE (a.s.m.)

    Kur’ân umumunun altında olacak-o ise, yüz derece muhal olmakla beraber, hiç kimse, hattâ şeytan bile olsa diyemez. HAŞİYE1 Öyleyse, Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyan, yazılan umum kitapların fevkindedir. Hattâ, mânâyı da fehmetmeyen cahil âmi tabakaya karşı da, Kur’ân-ı Hakîm, usandırmamak suretiyle...
  13. ceylannur

    MU’CİZAT-I AHMEDİYE (a.s.m.)

    elli sayfada, kırk veçh-i i’câzını icmâlen beyan ve ispat etmiştir. Öyleyse, şu mahzen-i mu’cizât olan mucize-i âzamı o Söze havale ederek, yalnız iki üç nükteyi beyan edeceğiz. Birinci Nükte: Eğer denilse, "İ’câz-ı Kur’ân belâgattedir. Halbuki umum tabakatın hakları var ki, i’câzında hisseleri...
  14. ceylannur

    MU’CİZAT-I AHMEDİYE (a.s.m.)

    Risalesine havale ederiz. Çünkü o risale, o mucize-i kübrâyı, ne kadar nuranî ve âli ve doğru olduğunu kati bürhanlarla, hattâ mülhidlere karşı da ispat etmiştir. Yalnız, mucize-i Miracın mukaddimesi olan Beytü’l-Makdis seyahati ve sabahleyin Kureyş kavmi ondan Beytü’l-Makdisin tarifatını...
  15. ceylannur

    MU’CİZAT-I AHMEDİYE (a.s.m.)

    ve dünyayı âhirete mezraa yapacak ve dünyanın mahlûkatının kıymetlerini ilân edecek ve cin ve inse saadet-i ebediyeye yol gösterecek ve fâni cin ve insi idam-ı ebedîden kurtaracak ve dünyanın hikmet-i hilkatini ve tılsım-ı muğlâkını ve muammâsını açacak ve Hâlık-ı Kâinatın makasıdını bilecek ve...
  16. ceylannur

    MU’CİZAT-I AHMEDİYE (a.s.m.)

    Yedincisi: Nakl-i sahihle sabittir ki, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, bi’setten evvel bir ağacın altında oturdu. O yer kuru idi, birden yeşillendi. Ağacın dalları, onun başı üzerine eğilip kıvrılarak gölge yapmıştır. 1 Sekizincisi: Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ufak iken Ebu...
  17. ceylannur

    MU’CİZAT-I AHMEDİYE (a.s.m.)

    İkincisi: O gece Kâbedeki sanemlerin çoğu baş aşağı düşmüş. 1 Üçüncüsü: Meşhur Kisrânın eyvânı (yani saray-ı meşhuresi) o gece sallanıp inşikak etmesi ve on dört şerefesinin düşmesidir. 2 Dördüncüsü: Sava’nın takdis edilen küçük denizinin o gecede yere batması 3 ve İstahrâbâd’da bin senedir...
  18. ceylannur

    MU’CİZAT-I AHMEDİYE (a.s.m.)

    Hem Hazret-i Osman’ın akrabasından Sa’dî Binti Küreyz, kâhinlik vasıtasıyla, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın nübüvvetini gaibden haber almış. Bidâyet-i İslâmiyette, Hazret-i Osman-ı Zinnureyn’e demiş ki: "Sen git, iman et." Osman bidâyette gelmiş, iman etmiş. İşte, o Sa’dî o vakıayı böyle...
  19. ceylannur

    MU’CİZAT-I AHMEDİYE (a.s.m.)

    Yani, "Ben senin sıfatını İncil’de gördüm, iman ettim. İbn-i Meryem, İncil’de senin geleceğini müjde etmiş."1 Sekizincisi: Bahsi geçen Habeş Padişahı Necâşî demiş: Yani, "Keşke şu saltanata bedel, Muhammed-i Arabî Aleyhissalâtü Vesselâmın hizmetkârı olsaydım! O hizmetkârlık, saltanatın pek...
  20. ceylannur

    MU’CİZAT-I AHMEDİYE (a.s.m.)

    Üçüncüsü: Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın ecdadından olan Kâ’b ibni Lüeyy, nübüvvet-i Ahmediyeyi (a.s.m.) ilham eseri olarak şöyle ilân etmiş: Yani, "Füc’eten, Muhammedü’n-Nebî gelecek, doğru haberleri verecek." 1 Dördüncüsü: Yemen padişahlarından Seyf ibni Zîyezen, kütüb-ü sabıkada...
Üst Alt