Arama sonuçlarınız

  1. ceylannur

    MU’CİZAT-I AHMEDİYE (a.s.m.)

    Evet, İncil’de Hazret-i İsâ Aleyhisselâm, çok defalar ümmetine müjde veriyor. İnsanların en mühim bir reisi geleceğini; ve o zâtı da bazı isimlerle yad ediyor. O isimler elbette Süryânî ve İbrânîdirler. Ehl-i tahkik görmüşler. O isimler, "Ahmed, Muhammed, Fârikun beyne’l-Hakkı ve’l-Bâtıl"...
  2. ceylannur

    MU’CİZAT-I AHMEDİYE (a.s.m.)

    Hem İncil’de, esmâ-i Nebevîden Sahibü’l-Kadîbi ve’l-Hirâve, yani, "Seyf ve Asâ Sahibi." Evet, sâhibü’s-seyf enbiyalar içinde en büyüğü, ümmetiyle cihada memur, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmdır. Yine İncil’de, Sahibü’t-Tac’dır. Evet, "Sahibü’t-Tac" ünvanı, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü...
  3. ceylannur

    MU’CİZAT-I AHMEDİYE (a.s.m.)

    Hem İncil-i Yuhanna, On Altıncı Bab, sekizinci âyeti: "O dahi geldikte, dünyayı günaha dair, salâha dair ve hükme dair ilzam edecektir." İşte, dünyanın fesadını salâha çeviren ve günahlardan ve şirkten kurtaran ve siyaset ve hâkimiyet-i dünyayı tebdil eden, Muhammed-i Arabî Aleyhissalâtü...
  4. ceylannur

    MU’CİZAT-I AHMEDİYE (a.s.m.)

    ettirecek. Ve o dahi, Ruhu’l-Eminin talimi veçhile nâsa talim eyleyecek ve beynennâs hak ile hükmedecektir. O bir nurdur, halkı zulümattan çıkaracaktır. Rabbin bana kablelvuku bildirdiği şeyi ben de size bildiriyorum." 1 İşte şu âyet, gayet sarih bir surette, Âhirzaman Peygamberi olan Muhammed...
  5. ceylannur

    MU’CİZAT-I AHMEDİYE (a.s.m.)

    İşte şu âyette, Benî İshak’ın kardeşleri olan Benî İsmail’den ve Hazret-i Mûsâ’dan sonra gelen Peygambere hitap ediyor. Tevrât’ın diğer bir âyeti daha: -1- İşte, "Muhtar"ın mânâsı "Mustafa"dır, hem ism-i Nebevîdir. İncil’de, İsâ’dan sonra gelen ve İncil’in birkaç âyetinde "Âlem Reisi"...
  6. ceylannur

    MU’CİZAT-I AHMEDİYE (a.s.m.)

    İncil’in ikinci bir âyeti: Yani, "Ben Rabbimden, hakkı bâtıldan fark eden bir Peygamberi istiyorum ki, ebede kadar beraberinizde bulunsun." 1 Faraklit, -2- mânâsında, Peygamberin o kitaplarda ismidir. Tevrât’ın âyeti: Yani, "Hazret-i İsmail’in validesi olan Hâcer, evlât sahibesi...
  7. ceylannur

    MU’CİZAT-I AHMEDİYE (a.s.m.)

    Hem ulema-i Nasârâdan, meşhur, bahsi geçen Bahîra-yi Râhib 1 ki, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm Şam tarafına amcasıyla gittiği vakit on iki yaşındaydı. Bahîra-yı Râhib, onun hatırı için Kureyşîleri davet etmiş. Baktı ki, kafileye gölge eden bir parça bulut, daha kafile yerinde gölge...
  8. ceylannur

    MU’CİZAT-I AHMEDİYE (a.s.m.)

    ve Yahudi ve Nasârâ ulemasına ispat ederek iskât etmiş. İşte bu kadar tahrifatla beraber, şu zamanda dahi, meşhur Hüseyin Cisrî (rahmetullahi aleyh), o kitaplardan yüz on delil, nübüvvet-i Ahmediyeye dair çıkarmıştır. Risale-i Hamidiye’de yazmış, o risaleyi de Manastırlı merhum İsmail Hakkı...
  9. ceylannur

    MU’CİZAT-I AHMEDİYE (a.s.m.)

    Evet, madem o kitaplar semâvîdirler ve madem o kitap sahipleri enbiyadırlar. Elbette ve herhalde, onların dinlerini nesheden ve kâinatın şeklini değiştiren ve yerin yarısını getirdiği bir nurla ışıklandıran bir zattan bahsetmeleri, zarurî ve katidir. Evet, küçük hadiseleri haber veren o...
  10. ceylannur

    MU’CİZAT-I AHMEDİYE (a.s.m.)

    mağfiret etti. Fedâle imana geldi ve dedi ki: "O vakit ondan daha ziyade dünyada sevgilim olmazdı." 1 Yedinci hadise: Nakl-i sahihle, Yahudiler, suikast niyetiyle, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın oturduğu yere, üstünden büyük bir taş atmak ânında, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm o...
  11. ceylannur

    MU’CİZAT-I AHMEDİYE (a.s.m.)

    vurmaya gitmiş, gözü kapanmış. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmı Mescid-i Haramda görmedi, geldi. Onu gönderenleri de görmüyordu; yalnız seslerini işitiyordu. Tâ Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm namazdan çıktı; ihtiyaç kalmadığından onun gözü de açıldı. 1 Hem nakl-i sahihle Ebu Bekr-i...
  12. ceylannur

    MU’CİZAT-I AHMEDİYE (a.s.m.)

    unutmuş. Ne kadar çalışmışsa, hatırına getirememiş. Mecbur olmuş, dönmüş. Sonra anlamış ki, ona unutturulmuş. 1 Üçüncü hadise: Gazve-i Gatfan ve Enmar’da, müteaddit tariklerle eimme-i hadis haber veriyorlar ki: Gavres isminde cesur bir kabile reisi, kimse görmeden, tam Resul-i Ekrem...
  13. ceylannur

    MU’CİZAT-I AHMEDİYE (a.s.m.)

    bâhiresi, çok mu’cizâtı gösterir. Evet, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm çıktığı vakit, değil yalnız bir taifeye, bir kavme, bir kısım ehl-i siyasete veya bir dine, belki umum padişahlara ve umum ehl-i dine tek başıyla meydan okudu. Halbuki onun amcası en büyük düşman ve kavim ve kabilesi...
  14. ceylannur

    MU’CİZAT-I AHMEDİYE (a.s.m.)

    Hem Hazret-i Hamza, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmdan niyaz etti ki, "Ben Cebrâil’i görmek istiyorum." Kâbede ona gösterdi. Dayanamadı, bîhuş oldu, yere düştü. 1 Bu çeşit melâikeleri görmek vukuatı çoktur. Bütün bu vukuat, bir nevi mucize-i Ahmediye Aleyhissalâtü Vesselâmı gösteriyor ve...
  15. ceylannur

    MU’CİZAT-I AHMEDİYE (a.s.m.)

    Şu meselede iki cihet var: Birisi: Cin ve melâikenin taifeleri, hayvan ve insanın taifeleri gibi, vücutları kati ve bizimle münasebettar olduğu, Yirmi Dokuzuncu Sözde, iki kere iki dört eder derecesinde bir katiyetle ispat etmişiz. Onların ispatını o Söze havale ederiz. İkinci cihet: Resul-i...
  16. ceylannur

    MU’CİZAT-I AHMEDİYE (a.s.m.)

    İşte, şu hadise-i acibeye işaret ve ifade eden, İmam-ı Busirî’nin Kaside-i Bürdede şu fıkrasıdır: Yani, "Eğer alâmetleri, onun kadrine muvafık derecesinde azametini ve makbuliyetini gösterseydiler, değil yeni ölmüşler, belki onun ismiyle çürümüş kemikler de ihyâ edilebilirdi." Üçüncü...
  17. ceylannur

    MU’CİZAT-I AHMEDİYE (a.s.m.)

    Hem Hazret-i Ömer’den haber veriyorlar ki, demiş: Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın yanına bir bedevî geldi. Arapça "dabb" denilen bir susmar, yani keler elindeydi. Dedi: "Eğer bu hayvan sana şehadet etse ben sana iman getiririm, yoksa iman getirmem." Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm o...
  18. ceylannur

    MU’CİZAT-I AHMEDİYE (a.s.m.)

    Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâma dedi: "Beni çok meşakkatli şeylerde çalıştırdılar; şimdi de beni kesmek istiyorlar. Onun için kızdım." Deve sahibine söyledi: "Böyle midir?" "Evet" dediler. 1 Hem Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın Adbâ ismindeki devesi, vefat-ı Nebevîden sonra...
  19. ceylannur

    MU’CİZAT-I AHMEDİYE (a.s.m.)

    hazır olsaydı, hiç debelenmezdi, sükûtla dururdu. Ne vakit Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm çıksaydı, o kuş başlardı harekete; giderdi, gelirdi, hiç durmuyordu. 1 Demek o kuş, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmı dinliyordu, huzurunda temkinle sükût ederdi. İkinci hadise: Beş altı tarikle...
  20. ceylannur

    MU’CİZAT-I AHMEDİYE (a.s.m.)

    İşte, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın mu’cizât-ı bâhiresi, herbir nevide kati olarak mevcuttur. Cüz’iyâtı dahi, o küllî ve mutlak mucizenin suretleri veyahut numuneleridir. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın, nasıl ki eli, parmakları, tükürüğü, nefesi, sözü, yani duası, çok mu’cizâtın...
Üst Alt