Hasret ruzgari
Aktif Üyemiz
Aziz kardeşim,
Senin mektubun çok hoşuma gitti. Daha bir müddet yakınımda kaldığın için, Allah’a şükür ediyorum. Bence şu dâr-ı dünyada en kıymettar şey, sıddık bir dosttur. Cenab-ı Hakka yüzbin şükür ediyorum ki, sizler tarik-i Hakta sıddıkların çoğalmasına sebebiyet verdiniz.
Madde 1: İstanbul’dan eski Said’in tedkikat-ı ilmiye neticesinde, ulemaca pek makbul olup, yaldızla tab edilmiş “Nokta” risalesini bana göndermişler.
Bu defa dikkatle mütalaa ettim. Cenab-ı Hakka şükür ettim ki, Eski Said*in fikr-i aklıyla ve iman nazarıyla bulduğu hakaiki Yeni Said* keşf-i kalbiyle, zevk ve vicdanıyla, Kur’an’dan ahz ettiği Yirmi Dokuzuncu Söze mutabık, onu tağyir ve tebdile lüzum bırakmamış.
Yalnız, Eski Said’in kuvvet-i ilim ve nazar-ı aklıyla göremediği ince noktalar var ki, Yirmi Dokuzuncu Sözde vardır. Bilhassa haşrin ahirinde remizli kısmında, dünyayı ahirete tebdildeki makasıd-ı ilahiyeyi Yirmi Dokuzuncu Söz göstermiştir. Hem beka-i ruh ve melâike mebhaslarında mühim yeni noktalar keşfedilmiştir. Nokta risalesinde yoktur. İşte arzunuz varsa o Nokta’yı yadigâr için size göndereceğim.
Madde 2: Otuz İkinci Sözün İkinci Mevkıfında, Üçüncü Maksadı sekiz-on defa okudum. Okudukça benim fazlaca hoşuma gidiyor. Anlaşılıyor ki, ondaki hakikatlere ruhlar çok muhtaçtır. Fıtraten benim ruhuma çok yakın ve münasib olan ruhunuz dahi, belki ondan hoşlanır, haber veriyorum.
Hem de senin ile Hakkı Efendi ve bütün Sözleri tamamen dinleyenlerden sual ediyorum ki, Sözlerde ibare kusurları müstesna olmakla beraber içindeki hakikatler cerh edilebilir mi? Veyahut lüzumsuz şeyler içinde var mı? Veyahut
1- Öyle bir zatın ismiyle ki, yedi gök ve yer ve bunlar içinde bulunan bütün varlıklar Onu (Allah’ı) tesbih eder. Hiçbir şey yoktur ki Onu övgü ile tesbih ediyor olmasın.
2- Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi sizin, ikinizin, kardeşlerinizin ve bilhassa dört Hüseyin’in üzerine olsun.
Senin mektubun çok hoşuma gitti. Daha bir müddet yakınımda kaldığın için, Allah’a şükür ediyorum. Bence şu dâr-ı dünyada en kıymettar şey, sıddık bir dosttur. Cenab-ı Hakka yüzbin şükür ediyorum ki, sizler tarik-i Hakta sıddıkların çoğalmasına sebebiyet verdiniz.
Madde 1: İstanbul’dan eski Said’in tedkikat-ı ilmiye neticesinde, ulemaca pek makbul olup, yaldızla tab edilmiş “Nokta” risalesini bana göndermişler.
Bu defa dikkatle mütalaa ettim. Cenab-ı Hakka şükür ettim ki, Eski Said*in fikr-i aklıyla ve iman nazarıyla bulduğu hakaiki Yeni Said* keşf-i kalbiyle, zevk ve vicdanıyla, Kur’an’dan ahz ettiği Yirmi Dokuzuncu Söze mutabık, onu tağyir ve tebdile lüzum bırakmamış.
Yalnız, Eski Said’in kuvvet-i ilim ve nazar-ı aklıyla göremediği ince noktalar var ki, Yirmi Dokuzuncu Sözde vardır. Bilhassa haşrin ahirinde remizli kısmında, dünyayı ahirete tebdildeki makasıd-ı ilahiyeyi Yirmi Dokuzuncu Söz göstermiştir. Hem beka-i ruh ve melâike mebhaslarında mühim yeni noktalar keşfedilmiştir. Nokta risalesinde yoktur. İşte arzunuz varsa o Nokta’yı yadigâr için size göndereceğim.
Madde 2: Otuz İkinci Sözün İkinci Mevkıfında, Üçüncü Maksadı sekiz-on defa okudum. Okudukça benim fazlaca hoşuma gidiyor. Anlaşılıyor ki, ondaki hakikatlere ruhlar çok muhtaçtır. Fıtraten benim ruhuma çok yakın ve münasib olan ruhunuz dahi, belki ondan hoşlanır, haber veriyorum.
Hem de senin ile Hakkı Efendi ve bütün Sözleri tamamen dinleyenlerden sual ediyorum ki, Sözlerde ibare kusurları müstesna olmakla beraber içindeki hakikatler cerh edilebilir mi? Veyahut lüzumsuz şeyler içinde var mı? Veyahut
1- Öyle bir zatın ismiyle ki, yedi gök ve yer ve bunlar içinde bulunan bütün varlıklar Onu (Allah’ı) tesbih eder. Hiçbir şey yoktur ki Onu övgü ile tesbih ediyor olmasın.
2- Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi sizin, ikinizin, kardeşlerinizin ve bilhassa dört Hüseyin’in üzerine olsun.