Kıyamet'in küçük alametleri

MURATS44

Özel Üye
40) Yırtıcı Hayvanların ve Cansız Varlıkların İnsanlarla Konuşması

بِسْمِ اللهِ، اَلْحَمْدُ ِللهِ وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَى رَسُولِ اللهِ وَبَعْدُ
40) Yırtıcı Hayvanların ve Cansız Varlıkların İnsanlarla Konuşması Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Bir kurt, koyun sürüsüne gelip sürüden bir koyun kaptı. Çoban da koyunu kurttan çekip aldı. Kurt bir tepeye çıkıp çömelerek oturdu.
Sonra çobana:
−Sen Allah’ın bana rızık olarak verdiğini benden aldın, dedi.
Adam:
−Allah’a yemin olsun ki, bugünkü gibi böyle konuşan bir kurdu görmemiştim, dedi.
Kurt, çobana:
−Bundan daha hayret vericisi, iki kara taşlık arasındaki hurmalıklarda bir adam, geçmişteki olmuş şeyleri ve bundan sonra olacak şeyleri haber veriyor, dedi.

Adam Yahudi idi. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e gelip olanları haber verdi.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) o adamı tasdik etti.
Sonra:
‘Kıyametten önceki alametlerden bir alamet de kişi (evinden) çıkar, ayakkabısı yahut kamçısı ailesinin kendinden sonra neler yaptığını haber vermeden dönmemesi yakındır!’ buyurdu.”
Ahmed 2/306
Ebu Said el-Hudri (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Nefsim elinde bulunduran zata yemin ederim ki, yırtıcı hayvanlar insanlarla konuşmadan, kamçısının ucu ayakkabısının kemeri kişi ile konuşmadan ve kişinin uyluğu arkasında ailesinin ne yaptığını kendisine bildirmeden kıyamet kopmaz!’ buyurdu.”
Tirmizi 2272
Şeyh Hamud şöyle demiştir:
“Yırtıcı hayvanların insanlarla konuşması, kamçının, ayakkabının, insanın uyluğunun kendisiyle konuşması, ağaçların ve taşların Yahudileri göstermesi gibi kıyamet alametleridir. Bu olayların hiçbiri mecazi değildir, hakikat olarak gerçekleşecektir!”
 

MURATS44

Özel Üye
41) Musibetlerin Şiddetinden Dolayı Ölümün Temenni Edilmesi

بِسْمِ اللهِ، اَلْحَمْدُ ِللهِ وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَى رَسُولِ اللهِ وَبَعْدُ
41) Musibetlerin Şiddetinden Dolayı Ölümün Temenni Edilmesi
Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Bir adam diğerinin kabri yanından geçerken ‘keşke şunun yerinde ben olsaydım’ demeden kıyamet kopmaz!’ buyurdu.”
Buhari 6970
İbni Battal (Rahmetullahi Aleyh) şöyle demiştir:
“Fitneler ortaya çıktığı zaman kabirdekilere gıpta edilir ve ölüm temenni edilir. Bu, ancak batıl ve ehlinin galip gelmesinden, günahların ve münkeratın ortaya çıkmasından ve dinin elden gitmesinden korkulduğu içindir.”
İbni Hacer (Rahmetullahi Aleyh) şöyle demiştir:
“Bu temenni, herkes için genel bir hüküm değildir! Hayır ehli için özel bir durumdur. Diğerleri ise diniyle alakalı olmasa da canına, ailesine yahut malına gelen bir musibet sebebiyle böyle bir temennide bulunabilir.”
Zeynuddin Irakî şöyle demiştir:
“Bu olayın her beldede, her zamanda bütün insanlarda olması gerekmez. Aksine bu temenniyi herhangi bir zamanda, herhangi bir yerde bazı kimseler yaptığında mutabakat sağlanmış olur. Temenninin kabirlere uğramayla ilişkilendirilmesinde, o zamanın insanlarının çok şiddetli fesat içinde olduklarını hissettirme vardır.
Şöyle ki kişi bazen kötü halini göz önünde bulundurarak ölümü temenni edebilir. O, bir ölüyü seyredip kabirleri görünce tabii olarak ondan irkilir, korkuyla kaçar ve ölümü temenni etmez. Şiddet güçlenip fazlalaştığı zaman kabrin vahşeti vb. olumsuzluklar onu ölümü temenni etmekten vazgeçiremez!
Bununla beraber ölümü temenni etmenin yasak oluşu da bu temenniyi ortadan kaldırmaz. Çünkü bu hadisin anlamı, gelecekte olacak bir olayı haber vermektir. Bu sebeple ölümü temenni etmeyi yasaklayan şer’i hükümle çelişmez!”
 

MURATS44

Özel Üye
42) Rumların Çok Olması ve Müslümanlarla Savaşmaları

بِسْمِ اللهِ، اَلْحَمْدُ ِللهِ وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَى رَسُولِ اللهِ وَبَعْدُ
42) Rumların Çok Olması ve Müslümanlarla Savaşmaları Müstevrid Kureşi, Amr bin As’ın yanında iken:
“Ben Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in:
‘Rumlar, insanların en çoğuyken kıyamet kopar’ buyurduğunu işittim’ dedi.
Amr bin As:
−Söylediğine dikkat et, dedi.
Müstevrid:
−Ben Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’den duyduğumu söylüyorum, dedi.”
Müslim 2898
Avf bin Malik (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Tebük gazvesinde deriden yapılmış bir çadır içerisindeyken Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in yanına geldim, şöyle buyurdu:
“Kıyametin kopmasından önce altı şeyi say! Benim ölümüm! Sonra Beytu’l-Makdis’in fethedilmesi! Koyunların kırıldığı gibi sizi yakalayıp helak edecek veba salgını! Sonra malın çoğalması ki bir kimseye yüz dinar verilir, buna karşın o kişi kızmaya devam eder! Sonra Arap evlerinden girmedik hiçbir ev bırakmayan bir fitne! Sonra sizinle sarı ırk arasında bir barışın olması! Bu barışın akabinde onlar antlaşmayı bozarlar ve her bayrağın altında on iki bin kişi olduğu halde seksen bayrak altında size saldırırlar!”
Buhari 2967
Nafi bin Utbe (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Biz bir gazvede Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile beraberdik. Orada Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’den dört kelime ezberledim. Onları daima elimde hazır tutuyorum.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştu:

‘Sizler Arap yarımadasını fethetmek için savaş yapacaksınız, Allah onun fethini nasip edecek. Sonra Fars diyarının fethi için savaşacaksınız, Allah onun da fethini nasip edecek. Sonra Rumlarla savaşacaksınız, Allah onun da fethini müyesser kılacak. Sonra Deccalle savaşacaksınız, Allah onun da zaferini nasip edecek.’
Nafi:
−Ey Cabir! Biz, Rumlara karşı zafer kazanılana kadar deccalin çıkacağını zannetmiyoruz, dedi.”
Müslim 2900
Müslümanlarla Rumlar arasında meydana gelecek harbin vasfı da gelmiştir. İmam Müslim (Rahmetullahi Aleyh)’in Sahih’inde, Cabir bin Yuseyr (Radiyallahu Anh)’dan şöyle naklediyor:
“Kûfe’de kırmızı bir rüzgâr esmişti. Derken ‘Ey Abdullah ibni Mesud! Kıyamet saati geldi’ demekten başka bir konuşma ve hali olmayan bir adam çıkageldi.
Abdullah ibni Mesud (Radiyallahu Anh) dayanmakta iken doğruldu, oturdu ve:
−‘Miras taksim olunmaz hale gelmedikçe ve ganimetle sevinilmedikçe kıyamet kopmaz’ dedi.
Sonra:
−‘Şu taraftan’ diyerek Şam tarafını gösterdi.
Sonra:

−‘Müslümanlar aleyhine bir düşman toplanır’ dedi.
Ben:
−‘Rumlar mı?’ diye sordum.
Abdullah ibni Mesud (Radiyallahu Anh):
−‘Evet’ dedi.
Sonra devamla:
−‘İşte bu savaş sırasında şiddetli bir saldırı olur. Müslümanlar ölüme şartlanmış ancak galibiyetle dönen öncü birliklerini ileri sürerler. Bunlar gece girip de savaşamayacakları ana kadar düşmanla savaşırlar. Netice de Müslümanlar da düşman da döner. İki ordudan hiçbiri galip değildir. Öncü birlikler yok olup gitmişlerdir.
Sonra Müslümanlar yine en öne ölüme şartlanmış ancak galibiyetle dönen öncü birliklerini çıkarırlar. Aralarına gece girip de çarpışmaya mani olana kadar bunlar savaşırlar. Gece basınca İslam ordusu da düşman ordusu da geri çekilirler. Her iki tarafın da öncü birlikleri yok olup gittikleri halde iki ordudan hiçbiri galip değildir.
Sonra Müslümanlar yine ölüm kalım harbi yapacak, ancak galibiyetle dönecek öncü birliğini çıkarır. Ordular akşama kadar harp ederler. Akşam olunca İslam ordusu ile düşman ordusu geri çekilirler. Öncü birlikleri yok olup gittiği halde iki taraftan hiçbiri galip değildir.
Artık dördüncü gün olunca İslam ordusundan kalanlara hücum ederler. Bunun üzerine Allah-u Teâlâ, hezimeti düşman üzerine yazar. Öyle muazzam bir savaş olur ki benzeri görülmemiştir. Hatta bir kuş onların yanından uçsa, bir türlü onları geride bırakamaz. Nihayet ölü olarak yere düşer. Bir baba, yüz fert olan oğullarını harbe gönderir, nihayet onlardan sadece bir kişinin sağ kaldığını görür.
Artık hangi ganimete sevinilsin, hangi miras taksim edilsin? Onlar bu durumda iken daha büyük bir kötülük çıktığını duyarlar. Birisi onlara gelerek: Deccalin onların zürriyetleri içinde çıktığını, onlara halef olduğunu ilan eder. Bunun üzerine İslam orduları ellerindeki ganimetleri bırakırlar ve vatanlarına dönerler. On kişilik süvari grubunu öncü olarak gönderirler.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Ben o süvarilerin isimlerini, babalarının isimlerini ve atlarının renklerini de bilmekteyim. Onlar o zaman yeryüzündeki süvarilerin en hayırlılarıdır (yahut en hayırlılarındandır)’ buyurdu.”
Müslim 2899
İbni Munir (Rahmetullahi Aleyh) şöyle demiştir:
“Bugüne kadar Rumlar bu sayıda karada savaşmamışlardır. Bu olay henüz meydana gelmemiştir. Bu hususta müjde ve uyarı vardır. Fakat bu ordunun çokluğu ile beraber zafer Müslümanlarındır.
Yine bu hadiste Müslümanların ordu sayısına da işaret vardır. Şu anda olduğundan kat kat fazla olacaktır. Bu savaş, ahir zamanda ve Deccal çıkmadan önce Şam’da vuku bulacaktır. Hadisler buna işaret etmektedir. İstanbul’un fethine hazırlık olarak Müslümanlar Rumlara karşı zafer kazanacaklardır.”
 

MURATS44

Özel Üye
43) İstanbul’un Fethedilmesi

بِسْمِ اللهِ، اَلْحَمْدُ ِللهِ وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَى رَسُولِ اللهِ وَبَعْدُ
43) İstanbul’un Fethedilmesi Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Bir tarafı denizde bir tarafı karada olan bir şehir (İstanbul) duydunuz mu?’ diye sordu.
Sahabeler:
−Evet, ya Rasulallah! dediler.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘İsmail oğullarından yetmiş bin kişi o beldede savaşmadıkça kıyamet kopmaz! Oraya geldikleri vakit kılıçla savaşmazlar, ok atmazlar! ‘La ilahe illallah Allah-u Ekber’ derler, şehrin deniz tarafı düşer. Sonra yine ‘La ilahe illallah Allah-u Ekber’ derler şehrin diğer tarafı düşer. Sonra üçüncü defa ‘La ilahe illallah Allah-u Ekber’ derler onlar için bir gedik açılır, onlar da şehre girerek ganimet elde ederler. Onlar ganimetleri taksim ederken birisi gelir de:
‘Deccal çıkmıştır!’ diye bağırır. Onlar da her şeyi bırakıp geri dönerler!’ buyurdu.”

Müslim 2920
İstanbul’un savaşsız olarak fethedilmesi henüz meydana gelmemiştir! Enes bin Malik (Radiyallahu Anh) şöyle diyor:
“Konstantiniye’nin fethi kıyametin kopmasıyla beraberdir.”
Tirmizi’nin şeyhi Mahmud ibni Gaylan (Rahmetullahi Aleyh) şöyle demiştir:
“Bu hadis, gariptir! Konstantiniye, Rumların şehridir. Deccal zamanında fethedilecektir. Konstantiniye, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in ashabının bir kısmı zamanında fethedilmiştir.”
Tirmizi 2340
Doğrusu sahabe zamanında İstanbul fethedilmemiştir! Muaviye, oğlu Yezid’i aralarında Ebu Eyyub el-Ensarî (Radiyallahu Anh)’ın da bulunduğu bir ordu ile İstanbul’a göndermiştir. Ancak fetih başarılamamıştır. Sonra Mesleme bin Abdulmelik, İstanbul’u kuşatmıştır. O da fethi başaramamıştır. Ancak İstanbul’da bir mescit yaptırmak üzere idarecilerle anlaşmıştır.
Ahmed Şakir (Rahmetullahi Aleyh) şöyle demiştir:
“İstanbul’un yakın yahut uzak gelecekte fethedilmesi hadislerde müjdelenmiştir. O fetih, Müslümanlar yüz çevirdikleri dinlerine döndükleri zaman gerçekleşecek sahih fetihtir. Bu asırdan önceki Türk’lerin fethine gelince bu, en büyük fethe hazırlıktır.
Şu an İstanbul kafirlerin elinde sayılır! Çünkü Müslümanların elinden çıkmıştır! Nedeni ise Türk’ler orada yeni bir devlet kurmuşlardır. Bu yeni kurulan devletin, İslami bir devlet değil de lâik bir devlet olduğunu açıklamışlardır! İslam düşmanı kafir devletlerle sözleşmeler imzalamışlar ve kendi çıkardıkları küfür kanunlarıyla hükmetmişlerdir! İnşallah, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in müjdelediği İslami fetih orada gerçekleşecektir.”
Umdetu’t-Tefsir Ahmed Şakir’in ihtisar ettiği İbni Kesir Tefsiri 2/256
 

MURATS44

Özel Üye
44) Kahtanlı Birinin Ortaya Çıkması

بِسْمِ اللهِ، اَلْحَمْدُ ِللهِ وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَى رَسُولِ اللهِ وَبَعْدُ

44) Kahtanlı Birinin Ortaya Çıkması

Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Kahtanlı bir adam çıkıp değneği (asası) ile insanları yönetmedikçe kıyamet kopmaz!’ buyurdu.”
Buhari 3320
Kurtubi (Rahmetullahi Aleyh) şöyle demiştir:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in:
‘insanları asası ile yönetir’ ifadesi insanların doğru yolda olmasından, ona bağlılıklarından ve onda bir araya gelmelerinden kinayedir. Asanın bizzat kendisi kastedilmemiştir. Bu asa, insanların Kahtanlıya boyun eğmelerinin ve onun insanlara lider olmasının bir deyimidir. Ancak asa denilmesi, Kahtanlının diktatör olmasına ve insanlara katı davranmasına da işaret olabilir.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyuruyor:
“Azatlı kölelerden Cehcah isimli biri melik olmadan gece ve gündüz gitmez! (Kıyamet kopmaz!)”
Müslim 2921
Bu, Kahtanlı Cehcah değildir! Çünkü hadiste bahsedilen Kahtanlı, hür insanlardandır! Yemen ehli, neseplerinin son bulduğu Himyer, Kinde, Hemedan vb. kabilelerine ayrılan Kahtan’a nispet edilmiştir. Cehcah ise azatlı kölelerdendir. Bu görüşü, Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh)’ın naklettiği yukarıdaki hadis teyit eder.
 

MURATS44

Özel Üye
45) Yahudilerle Savaşılması, Ağaçların ve Taşların Konuşması

بِسْمِ اللهِ، اَلْحَمْدُ ِللهِ وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَى رَسُولِ اللهِ وَبَعْدُ

45) Yahudilerle Savaşılması, Ağaçların ve Taşların Konuşması

Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Siz Yahudilerle savaşmadıkça kıyamet kopmaz! Arkasında Yahudi’nin saklandığı taş:
−‘Ey Müslüman! Arkamda Yahudi var, gel onu öldür!’ der’ buyurdu.”
Buhari 2740
İbni Hacer (Rahmetullahi Aleyh) şöyle demiştir:
“Hadiste, kıyametin kopmasına yakın, ağaç ve taş gibi cansız varlıkların konuşması gibi alametlerin zuhuru anlatılıyor. Bu hadisin zahir manasına göre, adı geçen cansız varlıklar gerçek manada konuşacaklardır. Yahudilere gizlenmeleri fayda vermeyecektir, şeklinde mecazi manası da muhtemeldir, ancak birinci mana daha doğrudur.”
Şeyh Hamud şöyle demiştir:
“Birinci mananın doğruluğu kesindir, burada mecaz ihtimali var demek uygun olmaz! Özellikle hadislerde cansız varlıkların ve hayvanların konuştuğu, Yahudileri gösterdikleri açıkça belirtilmiştir. Bu da mecaz ihtimalini ortadan kaldırır. Cansız varlıkların konuşmalarını mecaz manaya hamletmek, ahir zamanda Yahudilerle savaşılırken çıkacak olan mucizenin varlığını ortadan da kaldırmaktır.
Yahudilerle, Müslümanların savaştığı diğer kâfirleri eşit tutmaktır. Çünkü Yahudiler mutlaka ağaçların ve taşların arkasına saklanacaklardır. Bununla birlikte Yahudiler hakkında söylenen başkası hakkında söylenmemiştir. Müteakiben bu işaretle ve cansız varlıkların gerçek manada Müslümanlarla konuşup Yahudilerin yerini göstermeleriyle, Yahudilerle yapılan savaşın özelliği bilinmektedir.
Şeyh Yusuf Vabil şöyle demiştir:
“Yine gargada ağacının ‘Yahudilerin yerini haber vermeyecek’ diye diğer varlıklardan ayrı tutulması da buna işarettir. Çünkü bu ağaç, Yahudilerin ağaçlarındandır. Bu olay da konuşmanın hakikat olduğuna işaret eder. Şayet burada kastedilen, varlıkların mecazi anlamda konuşması olsaydı, gargad ağacını istisna etmede hiçbir mantık olmazdı!”
 

MURATS44

Özel Üye
46) Fırat Nehrinin, Altın Bir Dağı Saklaması

بِسْمِ اللهِ، اَلْحَمْدُ ِللهِ وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَى رَسُولِ اللهِ وَبَعْدُ

46) Fırat Nehrinin, Altın Bir Dağı Saklaması

Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Fırat nehri, altından bir dağ açıp çıkarmadıkça kıyamet kopmaz! İnsanlar onun üzerine savaşıp birbirlerini öldürürler! Her yüz kişiden doksan dokuzu ölür! Onlardan her biri, kurtulanın ben olacağımı umarım diye temenni eder’ buyurdu.”
Buhari 6973
Şeyh Yusuf Vabil şöyle demiştir:
“Bu altın dağ ile kastedilen petrol değildir. Ebu Abiyye’nin İbni Kesir’in tefsirine yaptığı dipnotta söylediği gibi... Bunun birçok ciheti vardır.
1) Onun hakkındaki kesin ifade “Altın bir dağ” diye gelmiştir. Petrol ise hakikatte altın değildir! Altın, bilinen bir madendir.
2) Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) nehrin suyunun çekileceğini, altından bir dağın ortaya çıkacağını ve insanların onu göreceğini haber vermiştir. Petrol, yerin dibinden, derin mesafelerden aletlerle çıkartılıyor.
3) Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) denizler ve nehirler içinde Fırat nehrini özel kılmıştır. Birçok bölgede olduğu gibi petrol yerden çıkartıldığı gibi denizden de çıkartılıyor.
4) Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bu hazinenin çıkartıldığında insanların birbirlerini öldüreceklerini haber vermiştir. Fırat’tan yahut başka yerden petrol çıkartıldığında insanlar birbirleriyle savaşmamışlardır.”
 

MURATS44

Özel Üye
47) Yağmurların Çok Olması, Fakat Nebatın Az Olması

بِسْمِ اللهِ، اَلْحَمْدُ ِللهِ وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَى رَسُولِ اللهِ وَبَعْدُ

47) Yağmurların Çok Olması, Fakat Nebatın Az Olması

Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘İnsanlar üzerine, kıldan yapılmış evlerin dışında hiçbir evin akmaksızın engel olamadığı yağmur yağmadan kıyamet kopmaz!’ buyurdu.”
Ahmed 2/262, 7567, İbni Hibban 6770
Yine Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Kıtlık senesi, yağmurun yağmadığı sene değildir! Fakat kıtlık senesinde yağmur yağdırılır, yağdırılır da yeryüzü hiç nebat bitirmez!’ buyurdu.”
Müslim 2904
 

MURATS44

Özel Üye
48) Medine’nin, Şerlileri Yok Etmesi ve Ahir Zamanda Harabeye Dönmesi

بِسْمِ اللهِ، اَلْحَمْدُ ِللهِ وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَى رَسُولِ اللهِ وَبَعْدُ

48) Medine’nin, Şerlileri Yok Etmesi ve Ahir Zamanda Harabeye Dönmesi

Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘İnsanlar üzerine bir zaman gelir ki, o zamanda kişi, amcaoğlunu ve yakınını; ‘Gel bolluk memleketine gidelim’ diye çağırır. Bilmiş olsalardı Medine onlar için daha hayırlı idi. Nefsim elinde bulunduran Allah’a yemin ederim ki Medine halkından biri oradan hoşlanmayarak çıkarsa Allah muhakkak ondan daha hayırlısını Medine’de halef kılacaktır. Haberiniz olsun ki Medine şehri demirci körüğüne benzer. Kötü olanı çıkarır atar. Medine şehri, demirci körüğünün demirin kirini dışarı attığı gibi şerli kimseleri dışarı atmadıkça kıyamet kopmaz!’ buyurdu.”
Buhari 1752
 

MURATS44

Özel Üye
بِسْمِ اللهِ، اَلْحَمْدُ ِللهِ وَالصَّل&

بِسْمِ اللهِ، اَلْحَمْدُ ِللهِ وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَى رَسُولِ اللهِ وَبَعْدُ

49) Beytü’l-Haram’a Saygısızlık Edilip Kâbe’nin Yıkılması

Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Haceru’l-Esved ile Makam-ı İbrahim arasında bir kimseye biat edilir. Beytullah’ta savaşı onun ehlinin gayrı hiç kimse helal saymayacaktır! Onlar orayı helal saydığı zaman Arapların helak edilişini sorma! Sonra Habeşliler gelir, orayı öyle bir harap ederler ki ondan sonra bir daha tamir edilmez! Kâbe’nin hazinesini de onlar çıkartır’ buyurdu.”
Ahmed 2/291, Albânî Sahiha 579
Yine Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Kâbe’yi Habeşlilerden iki cılız bacaklı kimse tahrip edecektir!’ buyurdu.”
Buhari 1532
Mekke’de birçok kez savaş meydana gelmiştir. Bunların en büyüğü ise Şia fırkası Gırmıtîlerin hicri dördüncü yüzyılda yaptıklarıdır. Onlar, tavaftaki Müslümanları öldürmüşler, Haceru’l-Esved’i yerinden söküp memleketlerine götürmüşlerdi de uzun bir müddet sonra geri iade edildi.
 
Üst Alt