Karagöz Sözlüğü

ceylannur

Yeni Üyemiz
– K –
Kaburcak: Türkistan’da kukla oyununa verilen ad. Kolkorçak.
Kadı: Anadolu’da oyunları düzenleyene verilen adlardan biri.
Kâhya: Anadolu’da oyunları düzenleyene verilen adlardan biri.
8
Kalgı: Anadolu’da dans etmek anlamına gelir.
Kambur: Karagöz oyunu tiplerinden biridir. Beberuhiyi andırır, sırtında
kamburu vardır.
Karacör oyunu: Anadolu’da ilkel kukla oyunu.
Kartela: Tulûat tiyatrosunun kapısına asılan tabela.
Kasebâz: Kâseleri parmaklarının ve değneklerin ucunda çevirerek dans eden
oyuncu.
Kasperle: Almanya ve Avusturya’da baş kuklanın adı. 1890 yıllarında,
Viyanalı komik Larosche’un yarattığı bu tip, bir bakıma Hans Wurst’dan gelmedir.
Saf, neşeli ve başına gelen serüvenlerden hep iyilikle sıyrılmasını bilen halk çocuğu
görünüşü ile Kasperla, daha snra çocuklar için kukla oyunlarının sevilen bir
kahramanı durumuna gelmiştir.
Kasperle tiyatrosu: Almanya ve Avusturya’da baş kuklası Kasperle adını
taşıyan kukla tiyatrosuna verilen ad.
Kavuk devirmek: Ortaoyununda Kavuklu’nun kavuğunu yere düşürmeden bir
baş hareketiyle devirmesi.
Kavuklu: Ortaoyununun Pişekâr ile söz düellosuna giren, en önemli tipidir.
Perdede Karagöz karşılığı Ortaoyununda Kavuklu’ya dönüşür. Kavuklu, dilimli ve
sarıklı bir kavuk, kırmızı çuhadan kaftan giyer. İçinde gömleği olur. Ayaklarında sarı
çedik pabuçlar bulunur. Eski adı Nekre’dir. Kavuklu ortaya peşinde bir cüce ya da
kamburla gelirdi.
Kavuklu arkası: Kavuklu’yu izleyen cüce ya da kambur oyuncu. Elinde bir
zembil ya da fener taşırdı.
Kayarto: Zennelerle birlikte gezen Arap Bacı, halayık.
Kayserili: Karagöz oyunu tiplerindendir. Yerli ağızla konuşur ama İstanbul
törelerini benimsemiş pastırmacı tipi.
Keçelek baz: İran’da ilkel bir güldürü.
Keçel pehlivan: İran kukla oyununun baş oyuncusu. Kel Pehlivan da denir.
Özel bir giysisi yoktur. Başının dazlağı tek özelliğidir. Sofu gibi görünür. Bilgiçtir,
üstelik bütün İranlılar gibi, az çok şair yanı vardır. Karagöz’ün İran’daki karşılığı
olduğu söylenir.
Kekeme: Karagöz oyunu tiplerinden biridir. Kekeleyerek konuşur. İnsanların
kusurları ile alay etmek hoş olmayacağı için artık bu tipler perdeye getirilmiyor.
Kerizci: Karagözcülerin şarkı söyleyene verdikleri ad.
Kırınmak: Anadolu’da dans etmek anlamına.
Kıssahan: İslâm ülkelerinde hikâye anlatıcısı. Meddahla benzer özellikleri
vardır. Ancak oyunucluk yönü meddah kadar gelişmemiştir.
Kızılayak: Anadolu’da oyunları düzenleyene verilen adlardan biri.
Kikirrus: Atellan komedyalarının böbürlenen asker tipi. Kapitano.
Kol: Dans, temsil, taklit ve her türlü oyun oynayan topluluk.
Kolbaşı: Ortaoyununda kolun başında olan ve kola adını veren kimse. Kolun
oyunlarını düzenleyen, onu yöneten kişi.
Kolkorçak: Türkistan’da bulunan el kuklası. Kaburcak.
Kolombina: İtalyan tulûat tiyatrosu olan Commedia dell’Arte türünde kadın
uşak tiplerinin en renklisi. Şuh, kıvrak, iyi yürekli bir kadındır. Çoğu zaman göz alıcı
bir güzelliği vardır.
Komika innamorata: Commedia dell’Arte türünün komik görünüşlü, çoğu
zaman orta yaşlı ya da yaşlı sevgili tipi. Genelde zengin, dul ve çirkin bir kadındır.
Komik-i Şehir: Türk tulûat tiyatrosunda en usta olmuş oyuncuya özel bir
törenle verilen en onurlu ünvan.
Korçak: Anadolu’da ilkel kukla oyununa verilen ad.
Köçek: Eski Türk sahne oyunlarında kadın kılığına girerek dans eden oğlan.
Günlük konuşmada oyuncu kız.
9
Köçek havası: Köçeklerin uyumlu hareketlerle dans etmelerini sağlayan oyun
havası.
Körmük oyunları: Seyirlik oyunlar. Seyirci önünde gösterilen her türlü oyun.
Daha çok halk tiyatrosu ve eğlendirici nitelikte oyunlar.
Köse: Anadolu’da oyunları düzenleyene verilen adlardan biri.
Köşebaşı ustaları: İkinci derecede Karagöz ustaları. Bunlar kahvehanelerde,
kapalı yerlerde Karagöz oynatırlardı.
Kötürüm: Karagöz oyunu tipleinden biri. Kusurlu kişiler sınıfına girer.
Dilencidir.
Köyoyunu: Kaynağı dinsel olan, ilkel konulu oyun. Bu tür oyunlar dinsel tören
nitel iği taşır. Bolluk, yağmur törenleri gibi gösterilerde bu oyunlar oynanır.
Krispin: İtalyan tulûat tiyatrosunun etkisiyle ortaya çıkmış, Fransız
tiyatrosunun bir tipi. Bu tip “Skaramuçiyo”dan esinlenerek ortaya çıkarılmıştır.
Kuklabâz: Kukla oynatan usta.
Kukla oyunu: Kuklaların oynatıldığı fazteziye dayanan oyun.
Kukla tiyatrosu: Kuklaların elle ya da mekanik olarak oynatıldığı tiyatro.
Kukuruku: Commedia dell’Arte türünün, korkak olduğu halde, ne kadar
kahraman olduğunu herkese anlatarak böbürlenen palavracı kahraman tiplerinden
biri.
Kumpo: Anadolu’da oyuncuları düzenleyene verilen ad.
Kurmak: Bir oyunu bütün öğeleri ile belli bir düzen içinde oynanır hale
getirmek.
Kuyuntu: Tulûat tiyatromuzda kulis aralarına verilen ad.
Kûzebaz: Testileri başının üstünde tutarak hüner gösteren oyuncu.
Külhanbey: Karagöz tiplerinden biridir. Matiz ve Tuzsuz Deli Bekir’den sonra
gelir. İkinci Abdülhamit devrinde Karagöz tipleri arasına girmiş olan Külhanbey
sarhoş değildir.
Kürt: Karagöz tiplerindendir. Oyunlarda Bekçi olur. Güneydoğu Anadolu’ludur
 

ceylannur

Yeni Üyemiz
– L –
Lâl: Anadolu’da sessiz ve sözsüz köy oyunlarına verilen ad.
Laz: Karagöz oyununda kayıkçılık ve kalaycılık yapan tip. Trabzon ağzıyla çok
süratli konuşup karşısındakine söz vermez. Ağzı kalabalık, geveze bir tiptir.
Lazzi: Commedia dell’Arte oyuncularının güldürücü eylemleri.
Lobetbaz: İran’da kukla oyunu.
Lû’b: Güldürü.
Lûbetbaz: Eski Türk körmük oyunlarındaki gösteri sanatçısı. Bu terimin
kapsamına oyuncular, hokkabazlar, cambazlar ve çeşitli hüneri olan kimseler girer
 

ceylannur

Yeni Üyemiz
– M –
Makama: Kişilerin söyleşmelerinin taklidine dayanan öykü biçimi. Meddah
biçimi ile benzerlik gösterir.
Maraka: İran’da seyirlik oyunlara verilen ad.
Maskara: karagöz oyununda soytarı tipi.
Matiz: Karagöz oyununda bir tiptir. Her an sızması beklenen alelâde bir
mahalle sarhoşudur. Söylenen sözleri anlamakta zorluk çeker.
Matrakbaz: Tahta kılıçlar ve kalkan yerine yuvarlak yastıklarla yapılan bir
spor ve dans gösterisi olan matrak oyunu yapanlara verilen ad. Minyatür sanatımızın
en büyük ismi Matrakçı Nasuh, bu oyundan gelen lakabıyla bilinir.
Maymunbaz: Maymunları eğitip onlarla oyunlar gösterenlere verilen ad.
Meddah: Öyküler anlatan ve taklitler yaparak bir olayı canlandıran sanatçı.
Çoğunluk komik öyküler anlatsa da dramatik yapısı ve kurgusu olan bir biçimdir.
10
Arapça övmek, medh etmek anlamından gelir. Eskiden ayakta şiir söyleyip övgüler
düzen bu kişiler daha sonra oturup anlatmaya başlarlar. Aksesuar olarak omuzlarında
bir mendil, ellerinde bir baston bulunur bunlar anlatı içinde çeşitli formlarda
kullanılırdı.
Mestan Ağa: Karagöz oyununda ezik bir göçmen ağzıyla tane tane konuşan
Rumeli tipi. Çoğu kez pehlivan, kimi kez de arabacı olur. Durmadan köyünden
bıktığını söyler. Pehlivanlıktan dem vurur. Ama koftur. Kendinden zayıfına bile yenilir.
Korkak değilse de yılgındır.
Meşale: Karagöz perdesinin arkasına yakılan ışık.
Meşale çanağı: Eski Karagözcülerin meşaleyi yaktıkları çanak ya da altlık.
Meydancı: Anadolu’da oyunları yönetene verilen adlardan biri.
Mezzetino: Giysisi kırmızı olan, Commedia dell’Arte türünün uşak tiplerinden
biri.
Mitos: Tarih öncesinden bu yana tanrıların yaşamlarını ve kahramanların
maceralarını anlatan ve bir toplumun inançlarını, duygularını, eğilimlerini anlatan
efsane. Esatir.
Moloz: Türk tulûat tiyatrosunda figürana verilen ad.
More: Arnavut’un söylediği her cümleye eklediği sözcük.
Moruk: Tulûat tiyatrolarının oyunlarında yaşlı adama verilen ad.
Mudhik: Eski Türk sahne oyunlarında güldüren oyuncu.
Mudhike: Güldürü.
Muhacır: Karagöz oyununda bir tiptir. Balkan göçmeni manasına gelir.
Balkanlarda yaşayanlara Rumelili ya da anavatana göç ettiklerinde Muhacır denirdi.
Muhavere: Karagöz’ün indirilmesinden ve tekerlemesinden sonra fasıl
başlamadan önceki bölümdür. Burada Karagöz’ün Hacıvattan dayak yemesinden
sonra yaptıkları karşılıklı konuşma yer alır. Muhavereler belli isimlerle anılırlar.
?????? bu muhaverelerde Karagöz ve Hacıvatın kişilikleri üzerine ipuçları
verilir, mizaçları ortaya konur. Yanlış anlamalar üzerine kurulu bu diyaloglar toplum
içindeki görgü kurallarından, şiir söyleme üzerine pek çok alanda çeşitlilik gösterir.
Mukaddem: Arap gölge oyununu oynatan törenci başı; aynı zamanda gölge
oyununun baş kişisi. Arap gölge oyununda Hacıvat’ın karşılığıdır. Karagöz oyununda
da ilk bölüme mukaddime dendiğini biliyoruz.
Mukallit: Anadolu’da oyunları düzenleyene verilen adlardan biri. Taklitçi
manasına gelir.
Muslu: Karagöz oyunu tipidir. Kanlı Kavak oyununda Âşık Hasan’ın oğlu.
Mührebaz: Yuvarlak taşlarla göz bağcılık ve el çabukluğu gösteren oyuncu
 

ceylannur

Yeni Üyemiz
– N –
Nakkal: İran’da hikâye anlatıcı.
Nanay: Orta Anadolu’da ağır danslara verilen ad.
Na’reke: Oyunun başladığının işareti olan göstermelik perdeden kaldırılırken
çalınan bir çeşit düdüktür. Kamıştan yapılır. Bir ucuna zar gibi ince bir kâğıt sarılır,
diğer ucundaki delikten üflenince de arı sesi gibi bir vızıltı çıkarır. Müzik konusunda
yetkin olan Hayalîler na’reke ile taksim yapabilirler. Günümüzde Hayalîler tarafından
gerek kullanım rahatlığı, gerek kolay bulunması dolayısıyla plastik “Kazu”
kullanılmaktadır.
Naş: Karagözcülerin “gitmek” anlamına kullandıkları argo söz.
Natır: Karagöz oyununda bir tiptir. Kadınlar hamamında çalışan hizmetlilerin
başı olan kadındır. Erkekler hamamındaki tellağın karşılığıdır.
Nekre: Ortaoyununda gülünç sözlerle, çeşitli hünerli hareketlerle seyirciyi
güldüren tip. Bu tip daha sonra gelişerek Kavuklu’ya dönüşmüştür.
11
Nev-icat oyun: Cumhuriyet sonrası yazılan Karagöz oyunlarına verilen ortak
ad.
Nevreganlamak: Deriye delikler açma işlemine verilen ad. Bu ad sonraları bu
işlem için kullanılan bıçaklara ad olmuştur.
Nevregan: Karagöz oyunu tasvirlerini kesmede, işlemede kullanılan ucu çok
keskin çelik bıçakların ortak adı.
Nümayiş: İran’da halk tiyatrosuna verilen ad
 

ceylannur

Yeni Üyemiz
– O –
Orta: Ortaoyununun oynandığı alan. Çevresine kazıklar çakılır; bu kazıklar
arasına ipler gerilerek, seyirciler oyun yerinden ayrılırdı. Yeniçeri Ortası’ndan gelme
oduğu ifade edilir.
Ortaoyunu: Ortada oynanan ve tulûata dayanan halk oyunu. Seyircinin dört
yandan izleyebildiği, ortada oynanan oyun biçimi. Adını Yeniçeri Ortası’ndan aldığını
söyleyen kaynaklar vardır. Commedia dell’Arte ile benzerlikler taşır.
Ortaoyunu için Karagöz ve Hacıvat’ın perdeden ortaya inmiş hali denir. Bu
oyunların iki baş kişisi Kavuklu ile Pişekâr tıpkı Karagöz ve Hacıvat’ın özelliklerini
gösterir. Diğer oyun tipleri Karagöz’deki tiplerle aynıdır. Oyun konularında da bir
ortaklık göze çarpar. Güldürme, onların söz oyununa, hazırcevaplılığına, yanlış
anlayışa dayanan konuşmalarına ve oyunun öbür tiplerinin şive taklidlerine dayanır.
Kimi oyunlarda güldürme ögesi açık saçıklığa kadar gider. Belli tipler, belli giysiler
giyerler. Dekor olarak bir paravan (Yeni dünya) bir de alçak bir paravan ya da bir
hasır iskemle (dükkân) vardır.
Ortaoyunu kolu: Ortaoyunu oynayan topluluk.
Oski: Karagöz ustalarının “altın” karşılığında kullandıkları terim.
Oyun ağası: Anadolu’da oyunları düzenleyene verilen adlardan biri.
Oyun babası: Anadolu’da oyunları düzenleyene verilen adlardan biri.
Oyuncubaşı: Anadolu’da oyunları düzenleyene verilen adlardan biri.
Oyun çıkarmak: Anadolu’da köy oyunlarını düzenleyip seyirciye sunmak.
– Ö –
Öncü: Anadolu’da oyunları düzenleyene verilen adlardan biri
 

ceylannur

Yeni Üyemiz
– P –
Pabuç sektirmek: Ortaoyunu’nda Kavuklu’nun yapılması zor bir hareketi;
pabucu ayağından düşürmeden sektirmek. Kavuklunun koşarken ayağından çıkarttığı
pabucu arkaya atıp omzu üzerinden geçirip yere düşürmeden tekrar ayağına giymesi.
Palanga: Ortaoyunu’nda oyun alanı. Orta.
Panç ile Cudi: İngilizlerin geleneksel kukla oyunu. Panç (Pulçinella’nın etkisi)
çirkin bir kamburdur, kocaman bir burnu ve göbeği vardır. Cudi de onun karısıdır.
Günlük konuları ele alıp yeren, taşlayan bir halk kuklasıdır.
Pandomima: Tanzimat ve Meşrutiyet dönemi tiyatrolarında oyunlar arasında
oynanan sözsüz oyun.
Panola: Ortaoyununda tefe verilen ad.
Pantalone: Commedia dell’Arte türünün bön, aldatılan baba ve koca tipi.
Yaşlıdır. Venedikli bir zengindir. Mesleği, çoğu kez tüccarlıktır. Arasıra da soylu kişi
olarak görülür. Kendinden genç kadınlara âşık olur, ama onlardan yüz bulamaz.
Giysisi önceleri kırmızı, sonraları kara bir pelerin, yarım maskedir. Ak, sivri bir keçi
sakalı vardır.
Papara: Ortaoyununda zurnanın adı.
Pappus: Atellan komedyasının yaşlı adam tipi.
Parçacı: Tulûat tiyatrosunda komiğe laf açan yaşlı oyun kişisi.
Parsa: Tulûat oyunundan sonra seyirciden toplanan para.
12
Paskuyino: Commedia dell’Arte türünün ikincil uşak tiplerinden biriyken
sonradan Orta Avrupa tiplerinden biri olmuştur.
Pastav: Ortaoyununda Pişekâr’ın elinde bulundurduğu ve sık sık kullandığı
“şak şak” diye ses veren tahtadan maşa ya da içi ayrık tahta.
Pay: Ortaoyununda oyuncuların kazancı, belli oranda aralarında paylaşmaları.
Oyunculara paylaşma sonunda, kazançtan düşen para.
Peciz: Karagöz ve Ortaoyununda “Ev” e verilen ad.
Peniz: Ortaoyununda söz.
Perde: Bir oyunda konunun ana parçalarından her biri. Karagöz sahnesine
verilen ad. “Perde kurmak” Karagöz oynamaya yetkin olmak.
Perde Gazeli: Perdeden Göstermelik na’reke vızıltısı ve def velvelesi eşliğinde
kaldırıldıktan sonra Hacıvat tarafından söylenen uyaklı manzum şiirlerdir. Oyunların
tasavvufî yönlerinin ağırlıklı olarak vurgulandığı bir bölümdür. Yaratanın varlığı ve
birliği övülürken insanın aciz bir kul olduğunun altı çizilir. Karagöz’ün ibret perdesi
olduğu ve gösterinin bir ders niteliğinde olduğu belirtilir.
Eski oyunlarda Aruz olan perde gazellerinde artık serbest vezinde
kullanılmaktadır.
Perde küsat etmek: Karagöz perdesini kurmak.
Perendebaz: Takla atarak hüner gösteren oyuncu.
Peş tahtası: Perdenin iç yanında, alt bölümde rafa benzeyen ışık tahtası.
Peyk: Anadolu’da oyunları düzenleyene verilen adlardan biri.
Pişbop: Beberuhi’nin Karagözcü argosundaki adı.
Pişekâr: Ortaoyunu başladığı zaman ilk gözüken tip. Başında dört dilimli ve
dört renkte (kırmızı, mavi, sarı, kara) bir başlık taşır. Mavi ya da sarı çuhadan kara
kürkle donanmış bir cüppe, bir de çakşır giyer. Ağır ağır, güçlükle yürüyormuş gibi
sahneye çıkar. Ortaoyununun götürücüsü, düzenleyicisi gibidir.
Piyav: Ortaoyununda düşünce, fikir.
Pulçinella: Commedia dell’Arte türünün alık uçuk tipi. Napolili, kambur ve
gaga burunlu bir soytarı olan Pulçinella’nın kaynağı Latin komedyasında Makkus’a
kadar gider.
Pusat: Ortaoyununda giysi
 

ceylannur

Yeni Üyemiz
– R –
Rakkas: Erkek dansçı.
Rakkase: Kadın dansçı.
Rasgele: Karagöz oyununda bir tiptir. Söylediği her kelimeye “rasgele” ilave
ederek konuşması en büyük özelliğidir.
Reis: Anadolu’da oyunları düzenleyene verilen adlardan biri.
Repertorio: Commedia dell’Arte’de öğüt ya da tirada dayanan sözler.
Rikhim: Arap gölge oyununun kalıcı kişisi.
Rismanbaz: İp üstünde yürüyerek hüner gösteren oyuncu.
Roman: Ortaoyununda çingeneye verilen ad.
Rubentbaz: İran’da maskeli oyuncuların gösterisi.
Rum: Karagöz oyununda meyhaneci, doktor ya da terzi tipi
 

ceylannur

Yeni Üyemiz
S –
Sandıkkâr: Eski devirde Karagözcünün ikinci yardımcısıdır. Karagöz
tasvirlerinden, oyun takımlarının bulunduğu sandıktan sorumluydu.
Sekban: Karagöz oyunu tiplerinden biridir. Yeniçeri Ocağına mensup eski
devir askerlerindendir.
Semai: Göstermelik, Karagöz perdesinden kalktıktan sonra Hacıvatın perdeye
gelirken söylediği şarkı formudur.
Sipar: Ortaoyununda âşık ya da genç adam tipi.
13
Sipsi: Karagöz, Külhanbey ve Matiz tipleri tarafından kullanılan argo bir
kelimedir. Tütün ve sigara manasına gelir.
Skapino: Commedia dell’Arte türünün uşak tiplerinden biri; bol dökümlü
giysisi, sivri uçlu bir kaması vardır.
Skaramuçiyo: Commedia dell’Arte türünün asker tiplerinden biri. Kendini
öven, korkak, yalancı, sarhoş bir tiptir.
Sogetto: Commedia dell’Arte oyununun taslağına verilen ilk ad.
Sopalama: Commedia dell’Arte’den alınma, harketli, komik sahneleri olan,
kaçıp kovalamacalar, sopa vurmalar ve dayak atmalarla gelişen sahneler ya da
geçişler. Türk kukla; Karagöz ve Tulûat oyunlarında da “sopalamalara” rastlarız.
Soyguncu: Ortaoyunu ve seyirlik oyunlarda çengileri soyup giydiren kadınlar.
Söyleşme: Ortaoyununun birinci bölümü. Kavuklu ile Pişekâr arasında geçen
konuşma.
Su oyunları: Şehzade düğünlerinde ve önemli günlerde Osmanlı Sultanlarınca
hazırlanan eğlencelerde büyük çaptaki su oyunları. Su üstünde savaş, canavarla
boğuşma gibi sahneler yer alırdı.
Sûretbaz: Eski Türklerde Kukla oynatıcısı.
Susamcı: Karagöz oyununda bir tiptir. Eski devirlerde hamamlarda susam
helvası satan bir zenci kadındır
 

ceylannur

Yeni Üyemiz
– Ş –
Şakşak: Pişekâr’ın elinde bulunan çatal tahta; şakşak diye ses verir. Pastav.
Commedia dell’Arte’de komik uşaklar da kullanılır.
Şamamiko: Ustaların Karagöz tipi için kullandıkları argo söz.
Şano: Tulûat tiyatrosunda sahne.
Şebbaz: Karagöz oyununu oynatan usta. Hayalbâz, sûretbaz, hayalî.
Şem’a: Karagöz oyununda perdedeki tasvirleri iyi gösterebilmek için perdenin
arkasında yakılan ışıktır. Bu ışık eskiden bir çanak zeytin yağının ortasında yakılan bir
fitilden temin edilirdi. Isınan zeytinyağını soğutmak için tabağın içine zincir sarkıtılır,
belli bir süre sonra bu işlem tekrar edilirdi. Büyük İstanbul yangınlarının bir kısmının
Karagöz şem’asından çıktığı bilinmektedir. Karagözün belli dönemlerde
yasaklanmasının altında kontrol altına alma çabaları ile birlikte bu yangın tehlikesi de
bulunmaktadır.
Daha sonra perdede mum kullanılmaya başlanmıştır. Bu ışıklar titrek
olduğundan perdeye ayrı bir hareket ve atmosfer kazandırırlar. Deriden yapılmış
tasvirlerin renklerinin deriye daha iyi geçmesini sağlarlar. Günümüzde ise aydınlatma
için elektrik lambaları kullanılmaktadır.
Şeyh Küşteri: İran’ın Küşter kasabasından Bursa’ya gelerek yerleşmiş ve ilk
Türk Karagöz’ünü perdeye getirmiş kişi olduğuna inanılır. Sanatın piri, kurucusu
kabul edilir. Perde gazellerinde kendisine atıfta bulunularak adı daima anılır. Karagöz
perdesine, Ortaoyunu sahnesine Küşteri meydanı da denir.
Şık: Karagöz ve Ortaoyununda tip, zampara da denir.
Şişebâz: Şişeleri dengede tutarak hüner gösteren oyuncu.
Şorolo: Ortaoyununda çocuk.
Şubedebâz: Gözbağcılık gösteren oyuncu
 

ceylannur

Yeni Üyemiz
– T –
Taklabaz: Taklalar atarak hüne gösteren oyuncu.
Taklitçi: Taklit yapıp seyirciyi güldüren kimse. Sonradan “Meddah” adını
almıştır.
Tartaglia: Commedia dell’Arte türündeki kekeme tipi.
Tasbâz: Geniş entarisinin içine sakladığı boş ya da yemek dolu tabak
çanakları çıkararak gözbağcılık ve el çabukluğu yaparak hüner gösteren oyuncu.
14
Tasvir: Deriden yapılan Karagöz oyunundaki tiplere ve göstermeliklere tasvir
denir.
Tatar: Karagöz oyunu tipidir. Perdeye lehçe taklidi yapmak için çıkar.
Tatlısu Frengi: Karagöz tiplerindendir. Avrupalılık taslayan doğulu bir
Hristiyandır. Karagöz oyununda bu genellikle Rum’dur. Doktor olur. Levanten tipidir.
Tatu: Karagöz oyunu oynatılan kahvelere verilen ad.
Tatucu: Karagözcülerin kahveciye verdikleri ad.
Tavşan oğlanları: Dans eden genç oğlanlara verilen ad.
Tavşanca: Genç oğlanların dans ettiği müzik.
Tayfa: Tulûat tiyatrosunda figürana verilen ad.
Taziye: Şiilerde “Kerbela” olayı üzerine dinsel acı çekme oyunu. Bunların
yazılı olanlarında oyunların çoğunluğu Farsça’dır; Arapça ve Türkçe olanları da vardır.
Tekbıyık: Tuzsuz Deli Bekir gibi kabadayılar grubundandır.
Tekerleme: Ortaoyununda söyleşmenin en önemli bölümüdür. Kavuklu ile
Pişekâr arasında geçen ve çoğu kez bir rûyanın anlatılmasına dayanan çene yarışı.
Teklemek: Ortaoyunu ve Tulûat tiyatrosunda, genellikle her çeşit tiyatroda,
rolünü şaşırıp duraklamaya denir.
Temaşa: İslâm ülkelerinde sahne oyunları.
Temaşa: Meddah, Karagöz, Ortaoyunu, tiyatro, kanto, dram ve benzeri
körmük sanatlarının tümüne verilen ad.
Teneke yuvarlamak: Eski Tulûat oyunlarında, çoğu kez adı “İbiş” olan uşak,
sahne gerisinde bir gaz tenekesi yuvarlar, sahneye öyle girer, seyirciler de bu
alışılagelmiş harekete gülerlerdi. Bu terim bugün de tulûata kaçan, ucuz araçlarla
seyirciyi güldürmeye kalkanlara uygulanır.
Tenih: Tulûat tiyatrosunda Ermenice makyaj demektir.
Tip: İnsanları genellemesine yansıtan, kendine özgü kişiliği olmayan, daha
çok bilinen kalıplardaki insanları gösteren oyun kişisi.
Tiran: Tulûat tiyatrosunda kötü adam tipi.
Tirit: Türk Tulûat tiyatrosunda ölecek durumda yaşlı adam.
Tiryaki: Karagöz oyunu tiplerindendir. Mahalenin yaşlısı, afyona tutulmuş bu
ihtiyar, yarı uyur, yarı uyanık bir durumda dolaşır. Konuştuğu sırada birden
horlayarak uyumaya başlar. Konuşmaları sırasında bunu sürekli tekrarlar.
Tongur: Anadolu’da oyunları düzenleyene verilen adlardan biri.
Toramanlı Karagöz: Cinsel organları olan Karagöz tasviri. Bu tasvirlerle
oynanan açık saçık Karagöz oyunu. Bu tür oyunlar ilk olarak Lâle devrinde ortaya
çıkmıştır. Çoğu zaman soylu kişilerin köşklerinde oynanırdı.
Tulûat: Metin dışı, içe doğduğu ve akla geldiği gibi hareket etmek, söz
söylemek. Hzırlıklı olmadan konuşmak, yanıtlamak ve komik hareketler yapmak.
Tulûat patlatmak: Tulûat yapmak; doğaçlama oynamak.
Tulûat tiyatrosu: Önceden yazılmış bir metne dayanmadan, ama (Kanava’sı)
örgüsü önceden bilinen, oyuncuların bir kanavayı esas tutup o andaki buluşları ile
geliştirdikleri halk tiyatrosu biçimi.
Tulumcu: Eski Türk şenliklerinde düzeni sağlayan görevli. Bu görevli deri don
ve külah giyer, elinde keçi derisinden bir tulum taşırdı. Tulumu su ya da hava ile
şişirir, gösteri alanının içine taşmış olanlara tulumu ile vurarak uyarırdı.
Tuzsuz Deli Bekir: Karagöz oyunu tipidir. O da Matiz gibi sarhoştur: fakat
kolay kolay sızmaz. Sağa sola müthiş tehidtler savurur ve bütün perdedeki halkı
karşısında titretir.
Tüccar: Karagözcülerin çengiye verdikleri ad
 
Üst Alt