35. Bu dünyada gördüğümüz güzellikler, güzel eserler canları Hakk'a götürürler.
Mef'ulü, Mefa'îlü, Mefa'îlü, Fe-ulün
(c.I, 97)
• "Mısır'a gittim, şeker satın aldım" diyorsun. Diyorsun ama, açıkça söylemiyorsun. Sen, Mısır'da şeker satın almadın, altın kemerli Yusuf'u aldın.
• Şehirde böyle bir güzeli kim görmüştür? Böyle "ay" gibi bir güzeli kim bağrına basmıştır.
• Geceleri herkes uykuda iken yıldız sayanlara, yani uyumayan Hakk aşıklarına, ay, ışıkları ile öpücükler gönderir, onları okşar, sever.
• Şu dünyada gördüğümüz güzellikler, güzel eserler, hassas duygulu insanların canlarını, gönüllerini alırlar, o eserleri yaratana götürürler. Sanki, Allah yarattığı eserlerini hamal eder, canları, gönülleri onlara yükler, kendine doğru çeker.
• Bu dünyada şüphe ile neye baktımsa onu bulamadım, göremedim, çünkü güzellere hayran olma duygusu, bu yücelik, bu tali ancak Hakk'la görenerde, Hakkın görüşüne sahip olanlarda vardır.
• Seher vakti gelininin yani mürîdin, gözüne sürme çekip görüşünü artırmak için güneşin gönlüne yani mürşidin gönlüne padişahlara mahsus ateşi koymak gerekmektedir.
• Ey dost, güneşe benzeyen, güzel nurlu yiizün başka bir yerde olmadığı için, gölge gibi akılsızca senin peşine düşmüşüz, koşup duruyoruz.
• Zavallı akıl, gönül kıran bir insafsızı bulur da, onu bağrına basar. Ruh da yol kesen eşkıyayı bulur, onu kendine dost sanarak, alır, gönül evine getirir.
• Göz, güzellerin dudaklarına la'ller, dişlerine inciler armağan eder. Yüz ise gümüş renkli bedenlere sahip güzeller karşısında sararır, solar, sanki onlara altınlar basar, altınlar hediye eder.