Hasret ruzgari
Aktif Üyemiz
Üçüncüsü: Acemi ve tevâfuktan haberi yok ve bize de daha tevâfuk tezâhür etmeden evvel yazdıkları nüshalarda, lâfz-ı "Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm" kelimesi bütün risâlelerde ve lâfz-ı "Kur'ân" beşinci parçasında öyle bir tarzda tevâfuk Haşiye etmeleri göründü ki, zerre miktar insafı olan tesadüfe veremez. Kim görmüş ise, katî hükmediyor ki: "Bu bir sırr-ı gaybîdir, mu'cizât-ı Ahmediyenin (a.s.m.) bir kerâmetidir."
Şu risâlenin başındaki esaslar çok mühimdir der.
Hem, şu risâledeki ehâdis, hemen umûmen eimme-i hadîsçe makbul ve sahîh olmakla beraber, en katî hâdisât-ı Risâleti beyân ediyorlar. O risâlenin bütün mezâyâsını söylemek lâzım gelse, o risâle kadar bir eser yazmak lâzım geldiğinden, müştak olanları onu bir kere okumasına havâle ediyoruz.
ON DOKUZUNCU MEKTUBUN
BEŞİNCİ VE ALTINCI NÜKTELERİNİN FİHRİSTESİDİR
Bu Nükteler, umûr-u gaybiyeye dâir hadîslerin birkaçını zikretmiştir; hem Hazret-i Hasan (r.a.) ile Hazret-i Muâviyenin (r.a.) muhârebe ve musâlahasını, hem Hazret-i Ali (r.a.) ile Hazret-i Zübeyr'in (r.a.) muhârebe edeceğini, hem ezvâc-ı tâhirâtın içinden birisinin mühim bir fıtnenin başına geçeceğini, hem Hazret-i Ali'nin (r.a.) katlini haber vermiş; hem Hazret-i Hüseyin'in (r.a.) Kerbelâ'da katlini, hem Zâtından (a.s.m.) sonra Âl-i Beyti katl ve nefye mâruz kalacaklarını, hem Hazret-i Ali'nin (r.a.) hilâfetinin tehirini, hem hilâfet ne için Âli Beyt-i Nebevîde takarrur etmediğini, hem asr-ı saadetin başına gelen o dehşetli fitnenin hikmetini, hem ehl-i İslâm, umum devletlere galebe çalacaklarını, hem Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) ve Hazret-i Ömer'in (r.a.) mâhiyet-i hilâfetlerini, hem müşrik Kureyş reislerinin nerede katlolunacaklarını, hem bir ay uzun mesâfede Mûte Harbinden aynen haber verdiğini, hem Hazret-i Hasan'ın (r.a.) hilâfetini, hem Hazret-i Osmân'ın (r.a.) Kur'ân okurken şehit olacağını, hem Devlet-i Abbâsiyeyi, hem Cengiz ve Hülâgû'yu, hem İran'ın fethini, hem Habeş Melikinin cenaze namazını vefâtından haberi olmadan aynı vakitte kıldığını bildirir; hem Hazret-i Fâtıma'nın (r.a.) vefâtını, hem Ebû Zerr'in (r.a.) yalnız bir dağda vefât edeceğini, hem Ümm-ü Haram'ın Kıbrıs'ta vefât edeceğini, hem yüz bin adamı öldüren Haccâc-ı Zâlimi, hem İstanbul'un fethini, hem İmâm-ı Ebû Hanife'yi (r.a.), hem İmâm-ı Şafiî'yi (r.a.), hem ümmetinin yetmiş üç fırka olacağını, hem Kaderiye tâifesini, hem Râfızîleri, hem Hazret-i Ali'nin (r.a.) yüzünden insanlar iki kısım olacaklarını, hem Hazret-i Ali (r.a.) ile Muâviye'nin harbini, hem Hazret-i Ömer (r.a.) sağ kaldıkça fıtnelerin zuhur etmeyeceğini, hem Sehl İbni Ömer'in (r.a.) mühim bir vazifesini, hem Kisrâ'nın oğlu babasını öldürdüğünü aynı dakikada haber verdiğini, hem Hâtıb'ın Kureyş'e gizli mektup yazdığını, hem Ebû Leheb'in oğlu Utbe'yi bir arslanın parçalanmasına ettiği bedduâsının kabul olup aynen çıktığını, hem Bilâl-i Habeşî'nin (r.a.) ezan okuduğu zaman Kureyşîlerin gizli tenkit ettiklerini aynen haber verdiğini, hem Hazret-i Abbas (r.a.) îman etmeden evvel onun gizli parasından haber verdiğini, hem Hazret-i Peygambere (a.s.m.) bir Yahudînin sihir ettiğini, hem Sahâbe meclisinde birinin irtidat edeceğini, hem Hazret-i Peygamber'in (a.s.m.) katlini niyet edenlerin îman ettiklerini, hem müşriklerin Kâbe duvarındaki yazılarını kurtların yediğini ve yalnız o yazılar içindeki Allah isimlerini yemediklerini, hem Beytü'l-Makdîs'in fethinde büyük bir tâun çıkacağını, hem Yezid ve Velid gibi şerir reisleri haber verdiğini, hem "Bundan sonra onlar bize değil, biz onlara hücum edeceğiz" diye haber verdiğini ve bunlar gibi çok ihbarât-ı gaybiye bu iki Nüktede beyân edilmiştir.
Haşiye: Asıl nüshasına göredir.
Şu risâlenin başındaki esaslar çok mühimdir der.
Hem, şu risâledeki ehâdis, hemen umûmen eimme-i hadîsçe makbul ve sahîh olmakla beraber, en katî hâdisât-ı Risâleti beyân ediyorlar. O risâlenin bütün mezâyâsını söylemek lâzım gelse, o risâle kadar bir eser yazmak lâzım geldiğinden, müştak olanları onu bir kere okumasına havâle ediyoruz.
ON DOKUZUNCU MEKTUBUN
BEŞİNCİ VE ALTINCI NÜKTELERİNİN FİHRİSTESİDİR
Bu Nükteler, umûr-u gaybiyeye dâir hadîslerin birkaçını zikretmiştir; hem Hazret-i Hasan (r.a.) ile Hazret-i Muâviyenin (r.a.) muhârebe ve musâlahasını, hem Hazret-i Ali (r.a.) ile Hazret-i Zübeyr'in (r.a.) muhârebe edeceğini, hem ezvâc-ı tâhirâtın içinden birisinin mühim bir fıtnenin başına geçeceğini, hem Hazret-i Ali'nin (r.a.) katlini haber vermiş; hem Hazret-i Hüseyin'in (r.a.) Kerbelâ'da katlini, hem Zâtından (a.s.m.) sonra Âl-i Beyti katl ve nefye mâruz kalacaklarını, hem Hazret-i Ali'nin (r.a.) hilâfetinin tehirini, hem hilâfet ne için Âli Beyt-i Nebevîde takarrur etmediğini, hem asr-ı saadetin başına gelen o dehşetli fitnenin hikmetini, hem ehl-i İslâm, umum devletlere galebe çalacaklarını, hem Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) ve Hazret-i Ömer'in (r.a.) mâhiyet-i hilâfetlerini, hem müşrik Kureyş reislerinin nerede katlolunacaklarını, hem bir ay uzun mesâfede Mûte Harbinden aynen haber verdiğini, hem Hazret-i Hasan'ın (r.a.) hilâfetini, hem Hazret-i Osmân'ın (r.a.) Kur'ân okurken şehit olacağını, hem Devlet-i Abbâsiyeyi, hem Cengiz ve Hülâgû'yu, hem İran'ın fethini, hem Habeş Melikinin cenaze namazını vefâtından haberi olmadan aynı vakitte kıldığını bildirir; hem Hazret-i Fâtıma'nın (r.a.) vefâtını, hem Ebû Zerr'in (r.a.) yalnız bir dağda vefât edeceğini, hem Ümm-ü Haram'ın Kıbrıs'ta vefât edeceğini, hem yüz bin adamı öldüren Haccâc-ı Zâlimi, hem İstanbul'un fethini, hem İmâm-ı Ebû Hanife'yi (r.a.), hem İmâm-ı Şafiî'yi (r.a.), hem ümmetinin yetmiş üç fırka olacağını, hem Kaderiye tâifesini, hem Râfızîleri, hem Hazret-i Ali'nin (r.a.) yüzünden insanlar iki kısım olacaklarını, hem Hazret-i Ali (r.a.) ile Muâviye'nin harbini, hem Hazret-i Ömer (r.a.) sağ kaldıkça fıtnelerin zuhur etmeyeceğini, hem Sehl İbni Ömer'in (r.a.) mühim bir vazifesini, hem Kisrâ'nın oğlu babasını öldürdüğünü aynı dakikada haber verdiğini, hem Hâtıb'ın Kureyş'e gizli mektup yazdığını, hem Ebû Leheb'in oğlu Utbe'yi bir arslanın parçalanmasına ettiği bedduâsının kabul olup aynen çıktığını, hem Bilâl-i Habeşî'nin (r.a.) ezan okuduğu zaman Kureyşîlerin gizli tenkit ettiklerini aynen haber verdiğini, hem Hazret-i Abbas (r.a.) îman etmeden evvel onun gizli parasından haber verdiğini, hem Hazret-i Peygambere (a.s.m.) bir Yahudînin sihir ettiğini, hem Sahâbe meclisinde birinin irtidat edeceğini, hem Hazret-i Peygamber'in (a.s.m.) katlini niyet edenlerin îman ettiklerini, hem müşriklerin Kâbe duvarındaki yazılarını kurtların yediğini ve yalnız o yazılar içindeki Allah isimlerini yemediklerini, hem Beytü'l-Makdîs'in fethinde büyük bir tâun çıkacağını, hem Yezid ve Velid gibi şerir reisleri haber verdiğini, hem "Bundan sonra onlar bize değil, biz onlara hücum edeceğiz" diye haber verdiğini ve bunlar gibi çok ihbarât-ı gaybiye bu iki Nüktede beyân edilmiştir.
Haşiye: Asıl nüshasına göredir.