Arama sonuçlarınız

HALİME'NİN EVİ Yağmur yüklü bulutlar, Badiye Yaylası'na uğramaz olmuştu.Uzun zamandan beri yağmur yağmıyorduç İnsanların gözleri göklerdeydi. Çünkü yaylada yağmur, hayat demekti. Yağmur olmayınca otlar yeşermiyordu. Ot olmayınca ne et, ne de süt vardı. Otsuz kalan hayvanlar aç, zayıf ve...

MÜJDELİ BEBEK Güzeller güzeli Muhammed(s.a.v), Mekke'den ayrılıyordu.Sütanne ile eşi, gül bebeği alıp, yayla yoluna düştüler.acaba yolculuk nasıl geçecekti?Yol uzun, eşek güçsüz, deve ise sütsüzdü.Bu düşüncelerle yayla yoluna giridler.Bir süre sonra uygun bir yerde mola verdiler. Minikler...

GÜL ANNEDEN SÜTANNEYE Mekkelilerin yeni doğan bebeklerini yaylalarda yaşayan sütannelere vermeleri o zamanlarda oldukça yaygın bir gelenekti. Çünkü Mekke çok sıcak bir şehirdi ve bebekler burada kolayca hasta olabilirlerdi. Amine anne de yavrusuna bir sütanne bulmak istediğini, bebeğin dedsine...

GÜL KOKULU BEBEK... Mekke'de şirin bir evde mutlu bir anne vardı.Dünyanın en tatlı, en mutlu annesiydi o.Adı Amine'ydi. Beklenen bebeğin annesiydi. Yanağında sevinçten güller açmıştı. Yanındakilere şöyle diyordu:"Bebeğin doğumuyla her yeri ışık sardı.Bir ışık denizindeyim sanki!" Bebek,ak...

DÜNYA BAYRAM YERİYDİ SANKİ... Sizler dünyada yoktunuz.yeryüzünde başka insnalar, başka çocukalr vardı.İyi insanlar azdı. Kötülük almış başını yürümüştü.bir kurtarıcı gelmeliydi.İnsanlara mutluluk getirmeliydi. Yüce ALLAH söz vermişti. O kurtarıcıyı gönderecekti. HEr varlık bunu bekliyordu...

EBABİL KUŞLARI Kabe'yi yerle bir etmek için önünde hiçbir engel kalmadığını düşünen Ebrehe, vakit kaybetmeden ordusuna hareket emrini verdi. Fakat o anda Ebrehe'nin çok güvendiği öncü fil Mahmut, yere çküverdi. Askerler Mahmut'u kaldırmak için çok uğraştılar.Fakat bunu bir türlü...

KABE'NİN SAHİBİ Ebrehe Kabe'yi yıkmak için güçlü bir ordu kurdu. Bir sabah ordusuyla Mekke'ye doğru yola çıktı. Ebrehe'nin ordusunda uzak ülkelerden getirttiği görkemli filler vardı. Ebrehe onları renk renk ipekli kumaşlarla süsletmişti. İçleirnde en güçlüsü Mahmut isimli fildi. Mahmut, ordunun...

DÜNYANIN İNCİSİ KABE Artık Peygamber Efendimizin dünyaya gelmesi yakındı. Mekke'nin yöneticisi, Hz.İbrahim'in soyudan gelen Abdülmuttalip'ti.İleride Peygamberimizin dedesi olmakla şereflenecek olan Abdülmuttalip, Kabe'yi çok seviyor, onun en iyi şekilde korunması için elinden geleni yapıyordu...

DÜNYANIN İNCİSİ KABE Artık Peygamber Efendimizin dünyaya gelmesi yakındı. Mekke'nin yöneticisi, Hz.İbrahim'in soyudan gelen Abdülmuttalip'ti.İleride Peygamberimizin dedesi olmakla şereflenecek olan Abdülmuttalip, Kabe'yi çok seviyor, onun en iyi şekilde korunması için elinden geleni yapıyordu...

Enypniastes eximia adı ile bilinen bizim dilimizde deniz salatalığı denilen bu canlı, farklı görünümü ve şeffaf vücuduyla bu dünyadan çok uzaydan gelmiş bir yaratığı andırıyor. (Yazete) Müthiş güzellikte bir kırmızı rengi bulunan Enypniastes eximiaların boyları 15 santime kadar uzayabiliyor...

Adetâ bin bir ismin cilvesinin bir nokta-i mihrâkiyesi hükmünde bir câmiiyeti var. (Sözler, On Dördüncü Lemanın İkinci Makamı)

öyle bir sikke-i rahmet vardır ki, küre-i arz sîmâsındaki sikke-i merhamet ve kâinat sîmâsındaki sikke-i uzmâ-i rahmetten daha aşağı değil.

Ve o rahmetin vücudu, bu küre-i arzın sîmâsındaki mevcudâtın vücudları kadar kat'î olduğu gibi, o mevcudât adedince, tahakkukunun delilleri var. Evet, zeminin yüzünde öyle bir hâtem-i rahmet ve sikke-i ehadiyet bulunduğu gibi, insanın mahiyet-i mâneviyesinin sîmâsında dahi

Evet, rûy-i zeminde dört yüz bin muhtelif ayrı ayrı nebâtâtın ve hayvanâtın tâifelerini, hiçbirini unutmayarak, şaşırmayarak, vakti vaktine, kemâl-i intizam ile, hikmet ve inâyet ile terbiye ve idare eden ve küre-i arzın sîmâsında hâtem-i ehadiyeti vaz' eden, bilbedâhe...

ve en parlak rahmetini izhâr eden o Rahmân-ı Zülcemâl, elbette kendi istiğnâ-i mutlakına karşı rahmetini, ihtiyac-ı mutlak içindeki zîhayata ve insana makbul bir şefaatçi yapmış. Ey insan! Eğer insan isen, "Bismillahirrahmanirrahim" de, o şefaatçiyi bul.

umum vâlidelerin gayet şirin ve fedâkârâne şefkatleriyle şefkatini gösteren ve zevi'l-hayatı, hayat-ı insaniyeye musahhar eden ve ondan rubûbiyet-i İlâhiyenin gayet güzel ve şirin bir nakş-ı âzamını ve insanın ehemmiyetini gösteren

Evet, şems ve kameri, anâsır ve maâdini, nebâtât ve hayvanâtı bir nakş-ı âzamın atkı ipleri gibi, o bin bir isimlerin şuâlarıyla tanzim eden ve hayata hâdim eden ve nebâtî ve hayvanî olan

Eğer havârik-ı medeniyet (Medeniyet hârikaları), dekâik-ı san'at (Sanat incelikleri, derinlikler) cihetinde haklarını isterlerse ve âyetlerden makam talep ederlerse, o vakit birtek sinek onlara, "Susunuz!" diyecek. "Benim bir kanadım kadar hakkınız yoktur. Zîrâ sizlerdeki, beşerin...

Bir güvercin gözüyle yaşam...

Bir güvercin gözüyle yaşam...