Hasret ruzgari
Aktif Üyemiz
Bülbül bahsine bir tetimme
Sakın zannetme ki, bu ilân ve dellâllık ve tesbihâtın nağamâtıyla tegannî bülbüle mahsustur. Belki, ekser envain herbir nevinin bülbül misâli bir sınıfı var ki, o nevin en latîf hissiyâtını, en latîf bir tesbih ile, en latîf sec'alarla temsil edecek birer latîf ferdi veya efrâdı bulunur. Hususan sinek ve böceklerin bülbülleri hem çoktur, hem çeşit çeşittirler ki, onlar bütün kulağı bulunanların en küçük hayvandan en büyüğüne kadar olanların başlarında tesbihâtlarını güzel sec'alarla onlara işittirip, onları mütelezziz ediyorlar.
Onlardan bir kısmı leylîdir; gecede sükûta dalan ve sükûnete giren bütün küçük hayvanların kasîdehan enîsleri, gecenin sükûnetinde ve mevcudâtın sükûtunda onların tatlı sözlü nutukhanlarıdır ve o meclis-i havlette olan zikr-i hafînin dairesinde birer kutubdur ki, her birisi onu dinler, kendi kalbleriyle Fâtır-ı Zülcelâllerine bir nevi zikir ve tesbih ederler.
Diğer bir kısmı, nehârîdir; gündüzde ağaçların minberlerinde, bütün zîhayatların başlarında, yaz ve bahar mevsimlerinde yüksek âvazlarıyla, latîf nağamât ile, sec'alı tesbihât ile, Rahmânirrahîmin rahmetini ilân ediyorlar. Güyâ bir zikr-i cehrî halkasının bir reisi gibi, işitenlerin cezbelerini tahrik ediyorlar ki, o vakit işitenlerin her birisi lisân-ı mahsusuyla ve bir âvâz-ı hususi ile Fâtır-ı Zülcelâlinin zikrine başlar.
Demek, herbir nevi mevcudâtın, hattâ yıldızların bir serzakiri ve nurefşân bir bülbülü var. Fakat, bütün bülbüllerin en efdali, en eşrefi ve en münevveri ve en bâhiri ve en azîmi ve en kerîmi ve sesçe en yüksek ve vasıfça en parlak ve zikirce en etemm ve şükürce en eâmm ve mahiyetçe en ekmel ve sûretçe en ecmel, kâinat bostanında arz ve semâvâtın bütün mevcudâtını latîf secaâtıyla, leziz nağamâtıyla, ulvî tesbihâtıyla vecde ve cezbeye getiren, nev-i beşerin andelîb-i zîşânı ve benîâdem'in bülbül-ü zü'l-Kur'ân'ı, Muhammed-i Arabîdir.
Elhâsıl: Kâinat sarayında hizmet eden hayvanât, kemâl-i itaatle evâmir-i tekviniyeye imtisâl edip, fıtratlarındaki gâyeleri güzel bir vecihle ve Cenâb-ı Hakkın nâmiyle izhâr ederek, hayatlarının vazifelerini bedî bir tarz ile Cenâb-ı Hakkın kuvvetiyle işlemekle ettikleri tesbihât ve ibâdât, onların hedâyâ ve tahiyyâtlarıdır ki, Fâtır-ı Zülcelâl ve Vâhib-i Hayat dergâhına takdim ediyorlar.
Üçüncü kısım ameleler, nebâtât ve cemâdâttır. Onların cüz-i ihtiyârîleri olmadığı için, maaşları yoktur. Amelleri ,"hâlisen livechillâhtır" ve Cenâb-ı Hakkın irâdesiyle ve ismiyle ve hesâbiyle ve havl ve kuvvetiyledir. Fakat nebâtâtın gidişâtlarından hissolunuyor ki, onların vezâif-i telkıh ve tevlidde ve meyvelerin terbiyesinde bir çeşit telezzüzâtları var. Fakat, hiç teellümâta mazhar değiller. Hayvan, muhtar olduğu için, lezzet ile beraber elemi de var. Cemâdât ve nebâtâtın amellerinde ihtiyâr gelmediği için eserleri de ihtiyâr sahibi olan hayvanların amellerinden daha mükemmel oluyor. İhtiyâr sahibi olanların içinde, arı emsâli gibi vahiy ve ilham ile tenevvür edenlerin amelleri, cüz-i ihtiyârîsine itimad edenlerin amellerinden daha mükemmeldir.
Ona, âline ve benzerleri olan diğer peygamberlere en üstün salâvâtlar ve en güzel selâmlar eyle.
Sakın zannetme ki, bu ilân ve dellâllık ve tesbihâtın nağamâtıyla tegannî bülbüle mahsustur. Belki, ekser envain herbir nevinin bülbül misâli bir sınıfı var ki, o nevin en latîf hissiyâtını, en latîf bir tesbih ile, en latîf sec'alarla temsil edecek birer latîf ferdi veya efrâdı bulunur. Hususan sinek ve böceklerin bülbülleri hem çoktur, hem çeşit çeşittirler ki, onlar bütün kulağı bulunanların en küçük hayvandan en büyüğüne kadar olanların başlarında tesbihâtlarını güzel sec'alarla onlara işittirip, onları mütelezziz ediyorlar.
Onlardan bir kısmı leylîdir; gecede sükûta dalan ve sükûnete giren bütün küçük hayvanların kasîdehan enîsleri, gecenin sükûnetinde ve mevcudâtın sükûtunda onların tatlı sözlü nutukhanlarıdır ve o meclis-i havlette olan zikr-i hafînin dairesinde birer kutubdur ki, her birisi onu dinler, kendi kalbleriyle Fâtır-ı Zülcelâllerine bir nevi zikir ve tesbih ederler.
Diğer bir kısmı, nehârîdir; gündüzde ağaçların minberlerinde, bütün zîhayatların başlarında, yaz ve bahar mevsimlerinde yüksek âvazlarıyla, latîf nağamât ile, sec'alı tesbihât ile, Rahmânirrahîmin rahmetini ilân ediyorlar. Güyâ bir zikr-i cehrî halkasının bir reisi gibi, işitenlerin cezbelerini tahrik ediyorlar ki, o vakit işitenlerin her birisi lisân-ı mahsusuyla ve bir âvâz-ı hususi ile Fâtır-ı Zülcelâlinin zikrine başlar.
Demek, herbir nevi mevcudâtın, hattâ yıldızların bir serzakiri ve nurefşân bir bülbülü var. Fakat, bütün bülbüllerin en efdali, en eşrefi ve en münevveri ve en bâhiri ve en azîmi ve en kerîmi ve sesçe en yüksek ve vasıfça en parlak ve zikirce en etemm ve şükürce en eâmm ve mahiyetçe en ekmel ve sûretçe en ecmel, kâinat bostanında arz ve semâvâtın bütün mevcudâtını latîf secaâtıyla, leziz nağamâtıyla, ulvî tesbihâtıyla vecde ve cezbeye getiren, nev-i beşerin andelîb-i zîşânı ve benîâdem'in bülbül-ü zü'l-Kur'ân'ı, Muhammed-i Arabîdir.
Elhâsıl: Kâinat sarayında hizmet eden hayvanât, kemâl-i itaatle evâmir-i tekviniyeye imtisâl edip, fıtratlarındaki gâyeleri güzel bir vecihle ve Cenâb-ı Hakkın nâmiyle izhâr ederek, hayatlarının vazifelerini bedî bir tarz ile Cenâb-ı Hakkın kuvvetiyle işlemekle ettikleri tesbihât ve ibâdât, onların hedâyâ ve tahiyyâtlarıdır ki, Fâtır-ı Zülcelâl ve Vâhib-i Hayat dergâhına takdim ediyorlar.
Üçüncü kısım ameleler, nebâtât ve cemâdâttır. Onların cüz-i ihtiyârîleri olmadığı için, maaşları yoktur. Amelleri ,"hâlisen livechillâhtır" ve Cenâb-ı Hakkın irâdesiyle ve ismiyle ve hesâbiyle ve havl ve kuvvetiyledir. Fakat nebâtâtın gidişâtlarından hissolunuyor ki, onların vezâif-i telkıh ve tevlidde ve meyvelerin terbiyesinde bir çeşit telezzüzâtları var. Fakat, hiç teellümâta mazhar değiller. Hayvan, muhtar olduğu için, lezzet ile beraber elemi de var. Cemâdât ve nebâtâtın amellerinde ihtiyâr gelmediği için eserleri de ihtiyâr sahibi olan hayvanların amellerinden daha mükemmel oluyor. İhtiyâr sahibi olanların içinde, arı emsâli gibi vahiy ve ilham ile tenevvür edenlerin amelleri, cüz-i ihtiyârîsine itimad edenlerin amellerinden daha mükemmeldir.
Ona, âline ve benzerleri olan diğer peygamberlere en üstün salâvâtlar ve en güzel selâmlar eyle.