Ayyüzlüm
Yeni Üyemiz
Türkiye Üzerinde Oynanan Oyunlar
Son birkaç yıldır, ülkemizde çok ciddi gelişmeler yaşanıyor. Her ne kadar bu gelişmelerin temel kaynağı olan kişiler ortada yoksa da, biraz düşünerek kestirebileceğimiz bazı kesimlerin bu gelişmelerde oldukça etkin rol oynadığını görebiliyoruz. Ne yazık ki, yaşanan değişmeler Türkiye’yi hiç iç açıcı olmayan noktalara sürüklüyor. Her gün değeri beş para etmeyen bazı insanların orada burada yaptığı konuşmalar - etkinlikler nedeniyle milli değerlerimizden tavizler veriliyor. Böylece Türk toplumunu ayakta tutan törel yapımız ciddi bir bozulma dönemine girmiş bulunuyor.
Ülkemiz üzerinde oynanan oyunlar, çok boyutlu bir biçimde gerçekleşiyor. Bu oyunlarda parmağı olan çok farklı kesimlerden insanlar var. Belki de bunun için Türk milleti kaybettiği değerlerinin arkasından el sallamaktan başka bir şey yapamıyor. Çünkü kimse, bu yozlaşmanın ana kaynağına inecek kadar derin bilgilere sahip değil. Bu nedenle toplumumuzda “Bunlar da atlatılır, sıkmayın canınızı…” söylemleriyle dolaşan bilinçsiz insanlar, azımsanmayacak boyuta ulaşmış durumda.
Türkiye’nin bugün gelmiş olduğu durum, bu ülkenin tek sahibi olan TÜRKler için içler acısı bir durumdur. Eğer çevrenizde olup bitenleri biraz sorgularsanız, bu ülkenin üst düzey yöneticilerinin çoğunun, Türk olmadığını anlayabilirsiniz. Başbakandan başlayarak, bakanların, belediye başkanlarının, medya kuruluşu sahiplerinin, sendika başkanlarının ve şirket sahiplerinin kökenini araştırırsanız, çoğu Türk soylu çıkmayacaktır. Çünkü derin uykuda olan Türk ulusu, kendi elleriyle bu kişileri “insanlık adına” Türkiye’nin başına getirmektedir. Tarihimiz Türk‘ün Türk‘ten başka dostu olmadığını yüzlerce kez göstermişken, bugün Türk olmayanlardan bir şeyler beklemenin ne anlamı var?
Milli benliğine sımsıkı bağlı bir Türk genci olarak, ülkemiz sınırları içinde yaşayan azınlıkların türlü oyunlarla Türkiye’nin başına getirilişini şaşkınlıkla izliyor ve bunu içime sindiremiyorum. Millet meclisinde teröristlerin ahkâm kestiğini görünce, sinirlerime hâkim olamıyorum. Bu ülkede TÜRKlerin azınlık durumuna düşürüldüğünü, Türkçülük yapmanın suç sayıldığını görünce kahroluyorum. Dünyanın dört bir yanına yayılmış yüce Türk ulusunun bir ferdi olarak, Türkiye’de Türkler‘in soysuzlaştırılma karşısında böyle sessiz sedasız oturuşlarına aklım ermiyor. Zavallı insancıkların kahramanlaştırıldığı olaylara alkış tutan Türk insanını anlayamıyorum.
Türk ulusunun canını en çok sıkan konulardan biri olan “bölücülük“, sistemli çabalarla önümüze sürülüyor ve dış kaynakların da desteğiyle “kürtlerin haklı çabası” gibi gösterilmeye çalışılıyor. Akılları yıkanan kürt aileleri, zamanında 10 - 15 çocuk yapıp, nüfuslarını arttırmak istemişlerdi. Bu bilinçle doğudaki kürt nüfusu kısa süre içerisinde büyük oranda artış göstermeye başladı. Sonraki süreçte doğudan batıya yapılan göçlerle birçok ilimiz kürtlerin istilasına uğradı. Mersin, İstanbul, İzmir.. gibi illerde bile, kürtlerin toplu olarak yaşadıkları yerler ortaya çıktı.
Bugün, 3-5 yıl öncesine kadar potansiyel terörist olan bazı kesimler, artık bölücü terör örgütüne desteklerini apaçık ortaya koyuyorlar. Sokaktaki dört ayaklı yaratıklardan bile değersiz olan insanımsı varlıklar, “Bize terörist diyorsunuz, bundan gurur duyuyoruz.” deme cürretini gösterebiliyorlar. Çakma dilleriyle ortalıkta bağırıp dolaşan bu zavallılar, hadlerini aşacak söylemlerle Türk ulusunun damarına basmaktan da geri durmuyorlar. Maneviyatlarını bile para ile satabilecek kadar çürük bir kişiliğe - ahlâka sahip olan bazı kişilerin de desteğini alarak, dağlarda kahraman mehmetçiğe kurşun sıkan soysuzların propagandasını yapıyorlar.
Devletin üst düzey yöneticileri yaptıkları konuşmalarda, Türkiye‘nin her geçen gün ileriye taşındığını, ülkemizde ciddi bir ekonomik kalkınmanın yaşandığını, insanların refah düzeyinin geçen senelere oranla oldukça arttığını… söylüyorlar. Fakat bu gelişmelerin hiçbiri, halka yansımıyor. Kişi başına düşen gayri safi milli hasılanın yükseldiği söyleniyor; fakat vatandaşın boğazından kuru ekmekle soğandan başka bir şey geçmiyor. Devlet dairelerinde çalışan memurlar, çocuklarını okutabilmek için işten çıkıp ek iş yapmaya koşuyorlar. Emekliler, yaşayan ölüden farksız… Peki nerede bu gelişmeler?
Türlü söz oyunlarıyla halkın dudağına bir parmak bal çalıp, devletin başına oturduktan sonra sömürgeciliğe başlayan devlet yöneticilerinin söylemlerine göre, ihracat oranımız her geçen gün artıyor. Bu ülkenin yerli kaynaklarını kullanmayıp da en basit giyim - tüketim ürünlerinde bile bizi dışarıya bağımlı hâle getirenler, acaba dışarıya sattığımız birkaç basit ürünü gözlerinde ne kadar çok büyütmüşler, merak ediyorum. Şu günlerde Amerika ve Avrupa’yı derinden etkileyen kriz de bizi etkilemedi bu kişilerin söylediklerine göre. Fakat nedense her gün iş yerleri toplu olarak işçi çıkarıyorlar. Binlerce işsiz, ortalıkta elini kolunu sallaya sallaya geziyor, neden acaba? İMF’den alınan borçları, nasıl ödemeyi düşünüyorlar acaba yöneticilerimiz? Yoksa zamanı gelince emperyalistlerin bu borçları koz olarak kullanacaklarını bilmiyorlar mı?
Beni içten içe üzen ve derin düşüncelere yönlendiren değişme ise, artık Türkiye’de güvenilebilecek tek kurum olduğunu düşündüğüm kahraman Türk ORDUSU’nun, tüm bu gelişmeler karşısında hiç ses çıkarmaması… Artık her gün haberlerde dtp milletvekillerinin, pkk yanlısı belediye başkanlarının ve bu ülkenin kuyusunu kazan nice zavallıların Türk karşıtı söylemlerini duymaktan bıktım. Başbakan bile “şeş tv” izliyorken, TSK‘nın neden sesi çıkmıyor? Başbuğ paşam, Türk‘ün sesini duyuyor musunuz?
Ben, bu ülkede yalnızca TÜRKlerin ezildiğini düşünüyorum. Çünkü gelişmelerin tamamı, Türk‘ün geleceğine bir ok gibi düşüyor. Tüm yaşananlar karşısında, afyon çekmiş insanlar gibi sersem sersem çevresine bakan, koyunlaştırılmış bir milletin uyanmasını dört gözle bekliyorum. O gün geldiğinde, Türk ulusu damarlarındaki asil kandan aldığı gizil gücü, gün yüzüne çıkardığında, Türk düşmanlığı yapıp güzelim ülkemizi bugünlere getiren soysuzlara, Türk‘e kefen biçmenin acı sonunu yaşatacağız...
Son birkaç yıldır, ülkemizde çok ciddi gelişmeler yaşanıyor. Her ne kadar bu gelişmelerin temel kaynağı olan kişiler ortada yoksa da, biraz düşünerek kestirebileceğimiz bazı kesimlerin bu gelişmelerde oldukça etkin rol oynadığını görebiliyoruz. Ne yazık ki, yaşanan değişmeler Türkiye’yi hiç iç açıcı olmayan noktalara sürüklüyor. Her gün değeri beş para etmeyen bazı insanların orada burada yaptığı konuşmalar - etkinlikler nedeniyle milli değerlerimizden tavizler veriliyor. Böylece Türk toplumunu ayakta tutan törel yapımız ciddi bir bozulma dönemine girmiş bulunuyor.
Ülkemiz üzerinde oynanan oyunlar, çok boyutlu bir biçimde gerçekleşiyor. Bu oyunlarda parmağı olan çok farklı kesimlerden insanlar var. Belki de bunun için Türk milleti kaybettiği değerlerinin arkasından el sallamaktan başka bir şey yapamıyor. Çünkü kimse, bu yozlaşmanın ana kaynağına inecek kadar derin bilgilere sahip değil. Bu nedenle toplumumuzda “Bunlar da atlatılır, sıkmayın canınızı…” söylemleriyle dolaşan bilinçsiz insanlar, azımsanmayacak boyuta ulaşmış durumda.
Türkiye’nin bugün gelmiş olduğu durum, bu ülkenin tek sahibi olan TÜRKler için içler acısı bir durumdur. Eğer çevrenizde olup bitenleri biraz sorgularsanız, bu ülkenin üst düzey yöneticilerinin çoğunun, Türk olmadığını anlayabilirsiniz. Başbakandan başlayarak, bakanların, belediye başkanlarının, medya kuruluşu sahiplerinin, sendika başkanlarının ve şirket sahiplerinin kökenini araştırırsanız, çoğu Türk soylu çıkmayacaktır. Çünkü derin uykuda olan Türk ulusu, kendi elleriyle bu kişileri “insanlık adına” Türkiye’nin başına getirmektedir. Tarihimiz Türk‘ün Türk‘ten başka dostu olmadığını yüzlerce kez göstermişken, bugün Türk olmayanlardan bir şeyler beklemenin ne anlamı var?
Milli benliğine sımsıkı bağlı bir Türk genci olarak, ülkemiz sınırları içinde yaşayan azınlıkların türlü oyunlarla Türkiye’nin başına getirilişini şaşkınlıkla izliyor ve bunu içime sindiremiyorum. Millet meclisinde teröristlerin ahkâm kestiğini görünce, sinirlerime hâkim olamıyorum. Bu ülkede TÜRKlerin azınlık durumuna düşürüldüğünü, Türkçülük yapmanın suç sayıldığını görünce kahroluyorum. Dünyanın dört bir yanına yayılmış yüce Türk ulusunun bir ferdi olarak, Türkiye’de Türkler‘in soysuzlaştırılma karşısında böyle sessiz sedasız oturuşlarına aklım ermiyor. Zavallı insancıkların kahramanlaştırıldığı olaylara alkış tutan Türk insanını anlayamıyorum.
Türk ulusunun canını en çok sıkan konulardan biri olan “bölücülük“, sistemli çabalarla önümüze sürülüyor ve dış kaynakların da desteğiyle “kürtlerin haklı çabası” gibi gösterilmeye çalışılıyor. Akılları yıkanan kürt aileleri, zamanında 10 - 15 çocuk yapıp, nüfuslarını arttırmak istemişlerdi. Bu bilinçle doğudaki kürt nüfusu kısa süre içerisinde büyük oranda artış göstermeye başladı. Sonraki süreçte doğudan batıya yapılan göçlerle birçok ilimiz kürtlerin istilasına uğradı. Mersin, İstanbul, İzmir.. gibi illerde bile, kürtlerin toplu olarak yaşadıkları yerler ortaya çıktı.
Bugün, 3-5 yıl öncesine kadar potansiyel terörist olan bazı kesimler, artık bölücü terör örgütüne desteklerini apaçık ortaya koyuyorlar. Sokaktaki dört ayaklı yaratıklardan bile değersiz olan insanımsı varlıklar, “Bize terörist diyorsunuz, bundan gurur duyuyoruz.” deme cürretini gösterebiliyorlar. Çakma dilleriyle ortalıkta bağırıp dolaşan bu zavallılar, hadlerini aşacak söylemlerle Türk ulusunun damarına basmaktan da geri durmuyorlar. Maneviyatlarını bile para ile satabilecek kadar çürük bir kişiliğe - ahlâka sahip olan bazı kişilerin de desteğini alarak, dağlarda kahraman mehmetçiğe kurşun sıkan soysuzların propagandasını yapıyorlar.
Devletin üst düzey yöneticileri yaptıkları konuşmalarda, Türkiye‘nin her geçen gün ileriye taşındığını, ülkemizde ciddi bir ekonomik kalkınmanın yaşandığını, insanların refah düzeyinin geçen senelere oranla oldukça arttığını… söylüyorlar. Fakat bu gelişmelerin hiçbiri, halka yansımıyor. Kişi başına düşen gayri safi milli hasılanın yükseldiği söyleniyor; fakat vatandaşın boğazından kuru ekmekle soğandan başka bir şey geçmiyor. Devlet dairelerinde çalışan memurlar, çocuklarını okutabilmek için işten çıkıp ek iş yapmaya koşuyorlar. Emekliler, yaşayan ölüden farksız… Peki nerede bu gelişmeler?
Türlü söz oyunlarıyla halkın dudağına bir parmak bal çalıp, devletin başına oturduktan sonra sömürgeciliğe başlayan devlet yöneticilerinin söylemlerine göre, ihracat oranımız her geçen gün artıyor. Bu ülkenin yerli kaynaklarını kullanmayıp da en basit giyim - tüketim ürünlerinde bile bizi dışarıya bağımlı hâle getirenler, acaba dışarıya sattığımız birkaç basit ürünü gözlerinde ne kadar çok büyütmüşler, merak ediyorum. Şu günlerde Amerika ve Avrupa’yı derinden etkileyen kriz de bizi etkilemedi bu kişilerin söylediklerine göre. Fakat nedense her gün iş yerleri toplu olarak işçi çıkarıyorlar. Binlerce işsiz, ortalıkta elini kolunu sallaya sallaya geziyor, neden acaba? İMF’den alınan borçları, nasıl ödemeyi düşünüyorlar acaba yöneticilerimiz? Yoksa zamanı gelince emperyalistlerin bu borçları koz olarak kullanacaklarını bilmiyorlar mı?
Beni içten içe üzen ve derin düşüncelere yönlendiren değişme ise, artık Türkiye’de güvenilebilecek tek kurum olduğunu düşündüğüm kahraman Türk ORDUSU’nun, tüm bu gelişmeler karşısında hiç ses çıkarmaması… Artık her gün haberlerde dtp milletvekillerinin, pkk yanlısı belediye başkanlarının ve bu ülkenin kuyusunu kazan nice zavallıların Türk karşıtı söylemlerini duymaktan bıktım. Başbakan bile “şeş tv” izliyorken, TSK‘nın neden sesi çıkmıyor? Başbuğ paşam, Türk‘ün sesini duyuyor musunuz?
Ben, bu ülkede yalnızca TÜRKlerin ezildiğini düşünüyorum. Çünkü gelişmelerin tamamı, Türk‘ün geleceğine bir ok gibi düşüyor. Tüm yaşananlar karşısında, afyon çekmiş insanlar gibi sersem sersem çevresine bakan, koyunlaştırılmış bir milletin uyanmasını dört gözle bekliyorum. O gün geldiğinde, Türk ulusu damarlarındaki asil kandan aldığı gizil gücü, gün yüzüne çıkardığında, Türk düşmanlığı yapıp güzelim ülkemizi bugünlere getiren soysuzlara, Türk‘e kefen biçmenin acı sonunu yaşatacağız...