Avrupa ülkeleri ard arda islami sembolleri ve gelenekleri yasaklamaya başladı. İslam korkusu körükleniyor. İşte islam düşmanı 9 ülkenin yaptıkları;
Burka tasarıları, minare yasağı, cami tartışmaları, karikatür krizi, terör şüphesi... Avrupa ülkeleri içindeki İslam ile semboller, önyargılar ve genellemeler üzerinden yüzleşiyor. Hükümetler hak ihlallerinin sınırında gezerken, Avrupa toplumlarında İslam korkusu körükleniyor.
İşte Avrupa'nın kimlik arayışında İslamofobi haritası...
Terör, cami, minare, türban, peçe, Hz. Muhammed tasvirleri. Avrupa için, kendi sınırları içindeki öteki İslam'ın korkulan sembolleri.
Avrupalı politikacıların, yasalarla, yasaklarla, hiç olmazsa sokakları ayaklandırarak üzerinden siyaset yaptığı 'görünen' farklılıklar.
Fransa ve Belçika'da günün sıcak konusu, "Tepeden tırnağa örtünme, Avrupa değerleriyle bağdaşır mı?" sorusu. Yıllar yılı türbanı konuşagelen Fransa, Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin hamlesiyle konuyu yepyeni bir boyuta taşıdı.
Ulusal kimlik devlet kontrolünde tartışılıyor. Hükümetin, yüzü kapatan örtünmenin yasaklanması ve göçmenlik başvurularında ret kriteri olması önerisi yasalaşma yolunda...
Üstelik Fransız danıştayının, "Yasak, insan haklarına aykırı" şeklinde görüş bildirmesine rağmen...
Fransa'da Danıştay, 30 Mart'ta yüzü de örten peçeli çarşafın kamuda yasaklanmasına ilişkin hazırladığı görüşünü bugün hükümete bildirmiş ve peçeli çarşafın, bazı kamu binalarında "sınırlı bir şekilde" yasaklanmasını, sokaklarda ise serbest bırakılmasını tavsiye etmişti.
Tartışma Belçika'da da sıcak...
Belçika Federal Parlamentosu'nun İçişleri Komisyonu, toplu taşıma araçlarından devlet dairelerine, kamuya açık alanlarda burkayı yasaklama kararı aldı.
Öneri liberal partiden, destek tüm siyasi gruplardan geldi. Komisyonun kararı, 22 Nisan'da Belçika Federal Parlamentosu'nun Genel Kurulu'nda görüşülecek. Ve belki de Belçika, burkanın sokakta giyilmesini yasaklayan ilk Avrupa ülkesi olacak.
Fransa ve Belçika'dan ardından İtalya da eski defterleri yeniden açıyor. Ana muhalefet konumundaki Demokrat Parti'nin Fas kökenli kadın Milletvekili Suad Sbai, İtalyan parlamentosuna geçen yıl bir yasa tasarısı sunmuştu.
Peçe ve burkanın yasaklanmasını öngören tasarının, 8 Nisan'da parlamento gündemine alınması bekleniyor. Sadece kadınların giyimi kuşamı değil, camiler ve minareler de Avrupa'da mercek altında.
Beklenmeyen bir yasak kasım ayında İsviçre'den geldi. Sadece 4 minarenin bulunduğu ülkede, kasım sonunda düzenlenen referandumda minare yasağına 'evet' oyu çıktı.
Referandum sonucu kadar, yasağa 'evet' diyenlerin kullandığı posterler de dikkat çekti. Minareleri İsviçre'nin kalbine yer füze gibi gösteren posterlerde, gözleri bile görünmeyen, çarşaflı bir kadın imgesi vardı.
İsviçre'deki yasak kararı Almanya'da da İslam karşıtı bir grubu harekete geçirdi. Pro-Nrw isimli aşırı milliyetçi bir grup önce Avrupa çapında cami referandumu istedi, sonra sokağa indi.
"Sıfır tolerans" yazılı pankartlar taşıyan grup Duisburg Camii'ne yürüdü. Kuzey Ren Westphalia'daki seçimler öncesinde gövde gösterisi yaptı.
Grubun lideri, "Seçimlerde açıkça islam karşıtı bir kampanya yürüteceğiz. İsviçre referandumundaki posterleri kullanacağız. Cami yapımını İslamcı fetih çabasının açık bir işareti olarak görüyoruz" diyor.
Almanya'da, yıllar yılı varolan cami tartışmaları üzerinden siyasete devam ediyor.
Almanya gibi uzun zamandır camileri tartışan bir diğer ülke de Yunanistan. Atina, Avrupa'da ibadete açık caminin bulunmadığı tek başkent.
Geçtiğimiz günlerde Yunan hükümeti, cami ve müslüman mezarlığı için yer tahsisi kararı aldı. Atina'da yaşayan müslümanlar, 1939'dan bu yana defalarca çıkılan yolda, bu kez sonu görmeyi umuyor.
Avrupa'da İslam'a ve Müslümanlara en kolay yapıştırılan etiketlerden biri de terör. 2006'da Danimarka ile İslam dünyasının arasını açan karikatür krizi hala akıllarda.
Hazreti Muhammed'i tasvir eden, hatta başında bomba şeklinde bir kavukla gösteren 12 karikatür, Danimarka basınının arşivlerinde rahat durmadı.
Karikatürler zaman zaman çıkartılıp yeniden basılıyor. Tartışma son olarak somalili bir gencin, karikatüristlerden Kurt Westergaard'a suikast girişimde bulunmasıyla yeniden gündemde.
Semboller savaşında, karikatür krizi kadar etki yapan bir de kısa film var: Fitne.
Filmin yapımcısı Hollandalı aşırı sağcı siyasetçi Geert Wilders, provokasyon bayrağını devretmeyeye yeminli. İslam'ı nefret dini olarak göstermeyi amaçlayan 2008 tarihli Fitne filmini, yeniden ısıtıp sunma arayışında.
Daha da önemlisi, haziran ayındaki genel seçimler öncesinde, Wilders'ın Hollanda'daki oy oranı yükselişte. Bunun ölçüsü, 3 Mart'ta yapılan yerel seçim oldu.
Wilders'ın Özgürlük Partisi, seçime girdiği iki kentten birinde sandıktan lider, diğerinde ikinci çıktı. Wilders'ın, 150 üyeli Hollanda Parlamentosu'na 27 vekil sokabileceği, yani mevcut temsil oranını 3'e katlayabileceği hesaplanıyor.
Müslümanlıkla terörü bağdaştırmaya çalışan söylemi Avrupa'nın en liberal ve çok kültürlü ülkelerinden İngiltere'ye de sıçramış durumda.
İngiliz The Independent gazetesinin haberine göre, Londra Üniversitesi'nin Müslüman öğrenciler kulübü üyelerinin kişisel bilgileri İngiliz polisine aktarıldı. Hem de, polis baskısına karşı koyamayan öğrenci birliği tarafından.
900 kadar üniversite öğrencisinin isimleri, telefonları ve ev adresleri, ingiliz polisinin elinde ve CIA'ye ulaştırılmayı bekliyor.
Operasyonun gerekçesi, ABD yolundaki bir uçakta üzerindeki bombaları patlatmaya çalışan Ömer Faruk Abdülmuttalip'in İngiltere'de eğitim almış olması.
İngiliz uzmanlar, "İngiliz Müslümanlarla daha fazla iletişim gerekirken, onları önyargılarla uzaklaştırıyoruz" diyor.Mesaj sadece İngiliz siyasi kurumlarına bütün Avrupa'ya gidiyor.
DİKKAT
İşte Avrupa Birliği