HASAN CAN
Active member
Oruç hakkında Allah’ın kitabı Kur’an-ı Kerim’de buyuruldu ki, mealen :
Peygamber(sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz ise oruç hakkında şöyle buyurdular, mealen:
-“Ramazan ayı geldiğinde Cennet kapıları açılır, Cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar zincire vurulur.” (Buhari, Savm)
Bu hadisi şerif kastedilen şeytanların zincire vurulması hususu, oruç tutan mü’minler için geçerlidir. Zira oruçlu, oruç sebebi ile şeytanların dolaşma yeri olan kan damarlarını tıkamış olur ve şeytanlar oruçlunun bedeninde rahat hareket edemez duruma gelirler.
Bu hususta İmam-ı Rabbani hazretlerinin de buyurduğu gibi günahı sadece şeytanlar işletmez. Günaha daha çok nefs-i emmarelerimiz sebep olmaktadır. O ise, her an avının üzerine atlamak üzere pusuda bekleyen bir panter gibidir. Ramazan geldiğinde bağlanan şeytanlar , oruç tutan mü’minlerin şeytanlarıdır. Oruçluların ramazan ayında sinirli olmasının altında nefs-i emmarenin aç kalmaktan dolayı isyanı yatar. Nefs-i emmareyi en iyi dizginlemenin yolu da onu aç bırakmaktır. Maalesef ki açlığı sadece mide açlığı olarak algılayanlar hiçte az değildir.
1- Avamın (genelin) Orucu:
Ramazan ayında her müslümanın tutması farz olan, niyet edip imsak vakti ile akşam vakti arasında yemeden içmeden ve cinsi münasebetten kesilmekle yapılan oruçtur.
2-Havassın (seçilmişlerin) Orucu:
Avam için belirlenen sınırlar bunlar için de geçerlidir. Bunların orucunun avamın orucundan farkı, şu uzuvlarla birlikte oruç tutmaktır. Gözü haramdan, dili yalan ve gıybetten ve malayani sözlerden, kulağı kötü şeyleri dinlemekten, eller ve ayakları günaha götüren her şeyden alıkoymakla tutulan oruçtur.
3-Havassul-Havasın (Peygamberler ve Evliyaların Orucu) Orucu:
Avam için belirlenen sınırlar bunlar için de geçerli olmakla birlikte dili, yalan, gıybet ve malayani sözlerden kesmek, kulağı kötü şeyleri dinlemekten, eller ve ayakları kötü yerlere gitmekten alıkoymak, kalbi, ruhu ve nefsi kötü şeyleri düşünmekten ve Allah’tan başkasının sevgisinden, alıkoymakla tutulan oruçtur. İşte bu oruç peygamberlerin ve evliyanın büyüklerinin orucudur.
O büyükler iftarlarını hayat güneşi battıktan sonra, sonsuzluk güneşinin doğduğu ülke olan cennette yaparlar ancak.
Evliyanın büyüklerinden birisinin çok güzel bir bağı vardı. Bir gün bu bağda namaz kılarken çok güzel bir kuş geldi önüne kondu. Bir an gözü ve gönlü bu kuşun güzelliğine daldı. Allah’ın huzurunda bu yapılan şeyin yanlış olduğunu ve manevi orucunun bozulmasına sebep olduğunu düşünerek o bağı manevi orucunun kefareti olarak bir fakire bağışladı.
Tam ve mükemel oruç ancak; bedenle birlikte kalbe ve ruha tutturulan oruçtur.
1- Müslüman olup bülüğa ermiş akıllı, kadın ve erkek her Müslümana ramazan ayında oruç tutmak farzdır. Kadınlar hayız ve lohusalık hallerinde iseler, ramazandan sonra bir güne bir gün kaza ederler.
2 – İftarla kaba kuşluk vakti arasında ramazan orucunu tutmak için niyet etmek.
3- İmsak vakti ile akşam ezanına kadar hiç bir şey yememek ve içmemek ve cinsi münasebetten uzak durmak. (İğne ve serum orucu bozar.) Ancak sağlığı yerinde olmayıpta ilerde iyileşme durumu ümit edilen kimseler, iyileştiklerinde oruçlarını kaza ederler. İyileşmeleri ümid edilmeyenler de kefaretini öderler. Ramazan ayının girmesi konusunda diyanete itibar etmek daha doğru olur. Bir takım mezhepsizlere itibar etmemek lazımdır.
1- Kasden yiyip içmek ve cinsi münasebette bulunmak orucu bozar.
2- Uyku halinde bir şey yiyip içmek ve cinsi münasebette bulunmak orucu bozar. (ihtliam ile oruç bozulmaz.)
3- Unutarak yiyip içildiğinde oruç bozulmaz, ancak oruçlu olduğu hatırlatıldığında, yiyip içmeğe devam edenin orucu bozulur.
4- Hata ile yiyip içenin orucu bozulur. Abdest alırken boğazına su kaçan kimse gibi.
5- Abdest alıp ağzındaki suyu tüküren kimse kalan yaşlıkla birlikte tükürüğünü yutarsa orucu bozulmaz.
6- Baş kısmından gelen akıntıyı yutan kimsenin de orucu bozulmaz. …
7- Ağızdan gelen kan tükürükten azsa oruç bozulmaz.
8- Ağızdan gelen bir su dışarı dökülmeden tekrar yutulursa oruç bozulmaz.
9- Konuşan birinin ıslak dudaklarındaki tükürüğünü yutması da orucunu bozmaz.
10- Kişinin bir veya iki damla göz yaşı veya yüzünün terini yutması da bozmaz.
11-Yenilmesi kastedilmeyen, ondan kaçınılması mümkün olmayan şeyler orucu bozmaz.
Örnek: Diş ağrısını kesmek için ağıza konulan karanfilin kendisi değil de tadı tükürükle boğaza kaçarsa oruç bozulmaz. Havada dağılan toz, duman, sinek gibi şeyler gayri ihtiyari boğaza kaçtığında oruç bozulmaz. Amma bunları kastederek yutarsa oruç bozulur. Sigara içmek gibi..
12- Nohut tanesinden daha küçük bir şey dişleri arasından çıkarıp yutarsa oruç bozulmaz. Fakat böyle küçük bir şey dışardan alıp ta yutulursa oruç bozulur.
13- Ağız dolusu olmayan bir kusuntu, istenmeden ağıza gelirde istenmeden mideye geri dönerse, oruç bozulmaz. İmam-ı Yusuf’a göre isteyerek te yutulsa bozmaz. (İmam-ı Muhammed’e göre bozar.)
14- Ağız dolusu bir kusuntu kendiliğinden içeriye dönerse İmam-ı Yusuf’a göre orucu bozar. İmam-ı Muhammed’e göre bozmaz. Ancak böyle bir kusuntu kısmen veya tamamen isteyerek yutulursa ittifakla oruç bozulur.
15- Bir kusuntu kasten getirilirse, ağız dolusu ise orucu bozar. Fakat ağız dolusundan az ise kendiliğinden geri dönerse, İmam-ı Yusuf’a göre bozmaz.
16- İlişki olmadan yalnız yapışmakla veya öpmekle oruç bozulmaz. Bakmak veya düşünce sonucunda boşalma olsa da oruç bozulmaz gusül gerekir.
17- Cinsel temas olmadan herhangi bir surette dokunmalar neticesinde boşalma olursa oruç bozulur. Boşalma olmazsa oruç bozulmaz. (Mezi gibi bir akıntının gelmesi boşalma değildir.)
18- Oruçlu kimse yıkandığı vakit kulağına su kaçarsa orucu bozulmaz.
1- Dişleri diş macunuyla fırçalamak, macunsuz mekruh olmaz.
2- İlaçla gargara mekruhtur. Eğer ağızdaki yara, namazda okumaya mani olursa, ilaçla gargara etmek mekruh olmaz, çünkü özür vardır.
3- Cünüp olma ihtimali varsa hanımını öpmek.
4- Ramazan günü oruçlu bir kimseye iğne yapıldığında veya kendi isteğiyle ağız dolusu kusmak gibi bir sebeple orucu bozulduğunda, seferdeki yolcu şehrine döndüğünde, hayzlı kadının hayzı kesildiğinde, akşama kadar oruçlu gibi sakınmaları gerekir, yiyip içmeleri mekruh olur.
1- Gece ihtilam olup sahura kalkınca, imsak vaktine az kalmışsa, önce ağzını yıkayıp yemek yense, imsak çıktıktan sonra gusledilse, yani oruca cünüpken başlansa sahih olur. Daha sonra gusletmek caizdir.
2- Bozulursa kefaret olmasın diye, ramazan orucuna imsak vaktinden sonra niyet etmek caizdir.
3- Ramazanda yatsıdan sonra hanımıyla beraber olunsa, daha sonra geç vakitte uyuyup biraz sonra guslederiz dense, uyandıklarında da güneş doğmuş olsa, oruçlarına zarar gelmez, fakat namaz kılmak için ilk fırsatta yıkanmak gerekir.
4- Orucun aksamaması için hayzı ilaçla geciktirmek caizdir.
5- Oruçluyken hayzı başlayan kadın, oruçlu gibi durmaz, yiyip içebilir.
Oruç tutmak için aşağıdaki kolaylıklardan istifade etmek caiz midir?
1- Susayınca, harareti azaltmak amacıyla ağza su almak, serinlemek için başa soğuk su dökmek, soğuk suyla yıkanmak,
2- Sigara ihtiyacı hissedince, sigara yakısı vurmak,
3- Ağrılı, romatizmalı yerlere, sprey veya merhem sürmek, kalb krizlerinde göğse konularak emilen ilaç, yakı kullanmak,
4- Açlık hissedince, akupunktur iğnelerini batırmak veya açlık bandı kullanmak, (Bunlar hem açlık hissini gideriyor, hem de kilo vermeye yardımcı oluyor.)
5- Ramazanı aksatmamak, tam tutmak amacıyla hayzı geciktirmek için ilaç kullanmak.
CEVAP: Bunların hepsi caizdir. Ancak, birinci maddedeki husus, İmam-ı a’zama göre tenzihen mekruhtur, çünkü böyle bir hareket, ibadetten bıkkınlığı gösterebilir. İmam-ı Ebu Yusuf’a göreyse, bunun mahzuru olmaz, çünkü böyle yapmakla ibadete yardım edilerek sıkıntı nispeten giderilmiş olur. İmam-ı Ebu Yusuf’un kavline uyularak, yukarıdakilerin hepsi yapılabilir.
SORU: Ramazanda, orucu bozulan kimse yiyip içebilir mi?
CEVAP: Ramazan günü orucunu herhangi bir sebeple bozan, seferdeyken kendi şehrine gelen yani gelince mukim olan ve hayzı kesilen kadın, akşama kadar oruçlu gibi durur, yiyip içmez, fakat hayzı başlayan kadın, oruçlu gibi durmaz, yiyip içer. Oruç tutamayacak bir özrü olanlar, oruç tutamadıkları günler, gizli yiyip içmelidir.
“Fe men kâne merîDan ev alâ seferin fe ıddetün min eyyâmin üHar.” mealen: “ Sizden kim hasta yahut seferi olursa, tutmadığı günler sayısınca başka günlerde tutar.” ( Kur’an)
Oruç tutamayacak kadar hasta olanlar iyileştiğinde, seferi olanlar ise sefer dönüşlerinden sonra oruçlarını kaza ederler. Kasden orucu bozanlar, o orucun kazası ile birlikte, art arda altmış gün tekrar keffaret orucu tutarlar. Ellidokuz gün keffaret orucu tutsalar da, bir gün ara verseler, sil baştan tekrar altmış gün tutmaları gerkir. Kasden oruç bozanlar, ramazanda oruç bozmaları sebebi ile de ayrıca tevbe etmeleri gerekir.
Kaynak: Mülteka, S.Ebediye, B. İslam İlmh.
-“Özürsüz, Ramazanda bir gün oruç tutmayan, bunun yerine bütün yıl boyu oruç tutsa, Ramazandaki o bir günkü sevaba kavuşamaz” buyurdu. (Tirmizi)
“Ramazan ayı mübarek bir aydır. Allahü teâlâ, size ramazan orucunu farz kıldı. O ayda rahmet kapıları açılır, Cehennem kapıları kapanır, şeytanlar bağlanır. O ayda bir gece vardır ki, bin aydan daha kıymetlidir. Kadir gecesinin hayrından mahrum kalan, her hayırdan mahrum kalmış sayılır.” (Nesai)
Orucun sevabı diğer ibadetlere göre daha fazladır. Hadis-i kudside:
“Her iyiliğe, 10 mislinden 700 misline kadar sevab verilir; fakat oruç bana mahsustur, onun mükâfatını ben veririm, çünkü kulum, benim için şehvetini ve yeme içmesini bırakmıştır) buyuruldu.” (Buhari)
“Ramazan ayında oruç tutmayı farz bilip, sevabını da Allahü teâlâdan bekleyerek oruç tutanın günahları affolur.” (Buhari)
“Farz namaz, sonraki namaza kadar; Cuma, sonraki Cumaya kadar; ramazan ayı, sonraki ramazana kadar olan günahlara kefaret olur.” [Taberani]
“Ramazan ayının başı rahmet, ortası mağfiret, sonuysa Cehennemden kurtuluştur.) [İ. Ebiddünya]
“Oruç tutan müminin susması tesbih, uykusu ibadet, duası müstecap ve amelinin sevabı da çoktur.) [Deylemi]
“Bilhassa oruçlu iken çirkin, kötü söz söylemeyin! Birisi size sataşırsa, ona “Ben oruçluyum” deyin!) [Buhari]
“Gerçek oruç, sadece yiyip içmeyi değil, boş ve hayasızca sözleri de terk ederek tutulan oruçtur.) [Hakim]
“Allahü teâlânın, gözlerin görmediği, kulakların işitmediği ve hiç kimsenin hayaline bile gelmeyen nimet dolu sofrasına, ancak oruçlular oturur.) [Taberani]
Sahih bir hadis-i şerifte Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) efendimiz. sıcaktan bunaldığı zaman başına su dökerdi.” (Muvatta- Müsned)
İmam-ı Rabbani hazretleri Ramazan-ı şerif hakkında şöyle izahat verdi:
-“Mübarek Ramazan ayı, çok şereflidir. Bu ayda yapılan, nafile namaz, zikir, sadaka ve bütün nafile ibadetlere verilen sevap, başka aylarda yapılan farzlar gibidir. Bu ayda yapılan bir farz, başka aylarda yapılan yetmiş farz gibidir. Bu ayda bir oruçluya iftar verenin günahları affolur. Cehennemden azat olur. O oruçlunun sevabı kadar, ayrıca buna da sevap verilir. O oruçlunun sevabı hiç azalmaz.”
Bu ayda, emri altında bulunanların, işlerini hafifleten, onların ibadet etmelerine kolaylık gösteren âmirler de affolur, Cehennemden azat olur. Ramazan-ı şerif ayında, Resulullah, esirleri azat eder, her istenilen şeyi verirdi. Bu ayda ibadet ve iyi iş yapabilenlere, bütün sene bu işleri yapmak nasip olur. Bu aya saygısızlık edenin, günah işleyenin bütün senesi, günah işlemekle geçer.
Kur’an-ı kerim, Ramazanda indi. Kadir gecesi, bu aydadır. Ramazan-ı şerifte, iftarı erken yapmak, sahuru geç yapmak sünnettir. Resulullah bu iki sünneti yapmaya çok önem verirdi.
Bu ayda, her gece, Cehenneme girmesi gereken, binlerce Müslüman affolur, azat olur. Bu ayda, Cennet kapıları açılır. Cehennem kapıları kapanır. Şeytanlar, zincirlere bağlanır. Rahmet kapıları açılır. Allahü teâlâ, bu mübarek ayda Onun şanına yakışacak, kulluk yapmayı ve Rabbimizin razı olduğu, beğendiği yolda bulunmayı, hepimize nasip eylesin! Âmin.” (Mektubat ,1.c. 45.m.)
Açıktan oruç yiyen, bu aya hürmet etmemiş olur. Namaz kılmayanın da, oruç tutması ve haramlardan kaçınması gerekir. Bunların orucu kabul olur ve imanları olduğu anlaşılır.
“Rüyamda acayip şeyler gördüm. Ümmetimden birini azap melekleri yakalamıştı. Aldığı abdestler gelip, onu içindeki zor durumdan kurtardı. Birini gördüm, kabri onu sıkıyordu. Kıldığı namazlar gelip, onu kabir azabından kurtardı. Birine şeytanlar musallat olmuştu. Ettiği zikirler gelip, şeytandan onu kurtardı. Birinin de susuzluktan dili çıkmıştı. Tuttuğu Ramazan orucu gelip, susuzluğunu giderdi.
Birini zulmet sarmıştı. Yaptığı hac gelip karanlıktan çıkardı. Birine ölüm meleği gelmişti. Ana babasına yaptığı iyilikler gelip, ölümüne engel oldu, geciktirdi. Birini Müslümanlarla konuşturmuyorlardı. Sıla-i rahim gelip, ona şefaat etti, onlarla konuştu. Peygamberinin yanına gitmek isteyen birine engel oluyorlardı. Aldığı gusül, onu alıp yanıma getirdi. Ateşten korunmak isteyen birisine, sadakası gelip ateşe perde oldu. Birini zebaniler alıp Cehenneme götürürken, yaptığı emr-i maruf ve nehy-i münker gelip kurtardı. Biri Cehennem ateşine atılmıştı. Allah korkusu ile döktüğü gözyaşları gelip oradan kurtardı.
Birine amel defteri solundan verilirken, Allah korkusu gelip, defterini sağa aldı. Sevapları hafif gelen birine, kendinden önce ölen çocukları gelip, sevabını ağırlaştırdı. Cehennemin kenarında, korkudan titreyen birine, Allahü teâlâya olan hüsnü zannı gelince, titremesi durdu. Sırattan zorla geçen biri, Cennete geldi. Fakat kapılar kapalıydı. Kelime-i şehadeti gelip, onu Cennete koydu.) [Taberani, Hakîm-i Tirmizi]
S O R U L A R:
SORU: Abdestliyken ölen şehid oluyor. Oruçluyken ölmek de iyi midir?
CEVAP: Evet, çok iyidir. Bir hadis-i şerifte, (Oruçluyken ölen Cennete girer) buyuruldu. (Bezzar)
SORU: Ramazan ayı, yaza ve kışa gelebiliyor. Kışın kısa günlerde oruç tutulması daha kolay, yazın uzun günlerde sıcakta tutmaksa çok zordur. İkisinin sevabı aynı mıdır?
CEVAP: Hayır, zorluklar içinde yapılan ibadetin sevabı daha çoktur. (Ecir meşakkate göredir) buyuruluyor. İmam-ı Rabbani hazretleri de buyuruyor ki:
Engeller karşısında, ibadeti yapmak sıkıntısı, o ibadetlerin, şanını, şerefini göklere çıkarır. Engel olmadan, kolay yapılan ibadetler, bunlar karşısın da, aşağılarda kalır. (3/35)
Tıp uzmanları diyor ki: “Oruçlu kimselerde adrenalin ve kortizon hormonları kana daha kolaylıkla karışmaktadır. Bu hormonlar, tesirlerini kanserli hücreler üzerinde de göstermektedir. Böylece bu hormonlar kansere karşı bir çeşit kalkan rolünü oynamakta, yani kanser hücrelerinin çoğalmasını önlemektedir. Oruç tutan bünye, adeta bakıma girer, iç organları saran yağlar erir, vücudun zindeliği artar, direnme gücü kazanır, mide, böbrek, şeker, kalb ve karaciğer hastalıklarına karşı mukavemeti artar.
Karaciğer, oruçlu iken, 3-5 saat istirahat eder, gıda depolama işine bir müddet ara vermiş olur. Bu arada, korunma sistemini güçlendirici globülinleri hazırlar. Midedeki kaslar ve salgı ifraz eden hücreler, oruç müddetince birkaç saat dinlenir. Kan hacmi de azaldığı için tansiyon düşerek kalb rahatlar.”
Gıda artıkları iyi yakılmayınca, damarları yıpratır. Yakılmayan yağlar, damarları daraltır, damar sertliği denilen rahatsızlığa sebep olur. Akşama doğru vücutta gıda hemen hiç kalmaz. Yani bütün gıdalar yakılmış olur. Bu bakımdan bazı hastalıklara, bilhassa damar sertliği olanlara oruç tutmak iyi gelmektedir. Oruç iken vücudun diğer organlarında da dinlenme olur. Az yemek ve oruç tutmak vücudun sıhhati için önemlidir. Zekat, malın kiridir. Zekat veren, malını kirden koruduğu gibi, oruç tutan da vücudun zekâtını ödemiş, hastalıklardan onu korumuş olur. Oruç tutan, vücudun zekâtını ödemiş, onu hastalıklardan korumuş olur. Peygamber efendimiz, (Her şeyin bir zekâtı vardır. Vücudun zekâtıysa oruçtur) buyurmuştur. (İbni Mace)
Orucun faydaları çoktur. İki hadis-i şerif meali de şöyledir:
(Oruç eti eritir ve Cehennem ateşinden uzaklaştırır. Gözlerin görmediği, kulakların işitmediği ve hiç kimsenin hatırına gelmeyen nimetler, ancak oruç tutana nasip olur.) [Taberani]
(Allah rızası için bir gün oruç tutan kimseyi Allahü teâlâ, bu bir günlük oruç sebebiyle Cehennem ateşinden 70 yıl uzak tutar.) [Buhari]
Orucun sevabı diğer ibadetlere göre daha fazladır. Hadis-i kudside, (Her iyiliğe, 10 mislinden 700 misline kadar sevab verilir; fakat oruç bana mahsustur, onun mükâfatını ben veririm, çünkü kulum, benim için şehvetini ve yeme içmesini bırakmıştır) buyuruldu. (Buhari)
Her iyiliğin sevabını Allahü teâlâ verdiği halde, orucun sevabı için, (Ben veririm) buyurmasının hikmeti vardır. Yeryüzünün tamamı Allahü teâlânın mülkü olduğu halde, Kâbe’ye (Beytullah) yani (Allah’ın evi) denmesi, ona şeref vermek içindir. (Oruç bana mahsustur) demekle de ona özel bir şeref vermiştir. Oruç tutana verilecek sevabın muayyen bir ölçüsü yoktur. Oruçlunun durumuna göre, çok sevab verilecektir. Başkaları oruç yerken oruç tutmak daha sevabdır. Hadis-i şerifte, (Oruçlunun yanında oruçsuzlar yiyince, melekler oruçluya dua eder) buyuruldu. (Tirmizi)
Herhangi bir sebeple nafile oruç tutamayan, şükretmeli; misafirlere, fakirlere yemek yedirmelidir. Hadis-i şerifte, (Şükredip yemek yediren, sabredip oruç tutan gibidir) buyuruldu. (Tirmizi)
Şükredenlere çok mükafat verilecektir. Şükür, İslamiyet’e uymak demektir.
İmam-ı Rabbani hazretleri, (Ramazanda nafile ibadetlere verilen sevap, başka aylarda yapılan farzlar gibidir. Bu ayda yapılan bir farz, başka aylarda yapılan yetmiş farz gibidir. Bu aya saygısızlık edenin, bu ayda günah işleyenin bütün senesi günah işlemekle geçer) buyurmaktadır.
O halde bilhassa Ramazan ayında günah işlemekten daha çok sakınmak gerekir. Mübarek yerlerde yapılan ibadetlere de daha çok sevap verilir. Hadis-i şerifte, (Mekke’de bir Ramazan orucu tutmak, başka yerde tutulan bin Ramazan orucundan efdaldir) buyuruldu. (Bezzar)
Cuma günü yapılan ibadetlere de kat kat sevap verilir. Cuma günü işlenen günahlar da iki kat yazılır. Kıymetli günlerin değerini bilmek ve gereğini yapmak gerekir.
– “Ey iman edenler! Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki korunursunuz.” (Bekara-183)
– “Size farz kılınan oruç, sayılı günlerdedir. İçinizden hasta olan veya yolculukta bulunan ise, diğer günlerde, tutamadığı günler sayısınca tutar. Ona dayanıp kalacaklar üzerine de bir yoksulu doyuracak kadar fidye gerekir. Her kim de hayrına fidyeyi artırırsa, hakkında daha hayırlıdır. Bununla beraber, eğer bilirseniz, oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır.” (bekara-184)
– “O Ramazan ayı ki, insanları irşad için, hak ile batılı ayıracak olan, hidayet rehberi ve deliller halinde bulunan Kur’ân onda indirildi. Onun için sizden her kim bu aya şahit olursa onda oruç tutsun. Kim de hasta, yahut yolculukta ise tutamadığı günler sayısınca diğer günlerde kaza etsin. Allah size kolaylık diler zorluk dilemez. Sayıyı tamamlamanızı, size doğru yolu gösterdiğinden dolayı Allah’ı tekbir etmenizi ister. Umulur ki şükredersiniz.” (Bekara-185)
– “Şayet kullarım, sana benden sordularsa, gerçekten ben çok yakınımdır. Bana dua edince, duacının duasını kabul ederim. O halde onlar da benim davetime koşsunlar ve bana hakkıyla iman etsinler ki, doğru yola gidebilsinler.” (Bekara Suresi -186)
– “Oruç gecesi kadınlarınıza yaklaşmanız, size helâl kılındı. Onlar, sizin için bir örtü, siz de onlar için bir örtü durumundasınız. Allah, nefsinize güvenemeyeceğinizi bildiği için müracaatınızı kabul buyurdu ve sizi bağışladı. Şimdi onlara yaklaşın ve Allah’ın sizler için yazdığını isteyin. Ta fecrin beyaz ipliği siyah iplikten size seçilinceye kadar yiyin, için. Sonra da ertesi geceye kadar orucu tam tutun. Bununla beraber siz mescitlerde îtikaf halinde iken onlara yaklaşmayın. Bunlar, Allah’ın sınırlarıdır, sakın onlara yaklaşmayın. Allah, âyetlerini insanlara böyle açıklıyor ki sakınıp korunsunlar.” (Bekara Suresi -187)
Peygamber(sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz ise oruç hakkında şöyle buyurdular, mealen:
-“Ramazan ayı geldiğinde Cennet kapıları açılır, Cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar zincire vurulur.” (Buhari, Savm)
Bu hadisi şerif kastedilen şeytanların zincire vurulması hususu, oruç tutan mü’minler için geçerlidir. Zira oruçlu, oruç sebebi ile şeytanların dolaşma yeri olan kan damarlarını tıkamış olur ve şeytanlar oruçlunun bedeninde rahat hareket edemez duruma gelirler.
Bu hususta İmam-ı Rabbani hazretlerinin de buyurduğu gibi günahı sadece şeytanlar işletmez. Günaha daha çok nefs-i emmarelerimiz sebep olmaktadır. O ise, her an avının üzerine atlamak üzere pusuda bekleyen bir panter gibidir. Ramazan geldiğinde bağlanan şeytanlar , oruç tutan mü’minlerin şeytanlarıdır. Oruçluların ramazan ayında sinirli olmasının altında nefs-i emmarenin aç kalmaktan dolayı isyanı yatar. Nefs-i emmareyi en iyi dizginlemenin yolu da onu aç bırakmaktır. Maalesef ki açlığı sadece mide açlığı olarak algılayanlar hiçte az değildir.
Üç Türlü Oruç Vardır:
1- Avamın (genelin) Orucu:
Ramazan ayında her müslümanın tutması farz olan, niyet edip imsak vakti ile akşam vakti arasında yemeden içmeden ve cinsi münasebetten kesilmekle yapılan oruçtur.
2-Havassın (seçilmişlerin) Orucu:
Avam için belirlenen sınırlar bunlar için de geçerlidir. Bunların orucunun avamın orucundan farkı, şu uzuvlarla birlikte oruç tutmaktır. Gözü haramdan, dili yalan ve gıybetten ve malayani sözlerden, kulağı kötü şeyleri dinlemekten, eller ve ayakları günaha götüren her şeyden alıkoymakla tutulan oruçtur.
3-Havassul-Havasın (Peygamberler ve Evliyaların Orucu) Orucu:
Avam için belirlenen sınırlar bunlar için de geçerli olmakla birlikte dili, yalan, gıybet ve malayani sözlerden kesmek, kulağı kötü şeyleri dinlemekten, eller ve ayakları kötü yerlere gitmekten alıkoymak, kalbi, ruhu ve nefsi kötü şeyleri düşünmekten ve Allah’tan başkasının sevgisinden, alıkoymakla tutulan oruçtur. İşte bu oruç peygamberlerin ve evliyanın büyüklerinin orucudur.
O büyükler iftarlarını hayat güneşi battıktan sonra, sonsuzluk güneşinin doğduğu ülke olan cennette yaparlar ancak.
Evliyanın büyüklerinden birisinin çok güzel bir bağı vardı. Bir gün bu bağda namaz kılarken çok güzel bir kuş geldi önüne kondu. Bir an gözü ve gönlü bu kuşun güzelliğine daldı. Allah’ın huzurunda bu yapılan şeyin yanlış olduğunu ve manevi orucunun bozulmasına sebep olduğunu düşünerek o bağı manevi orucunun kefareti olarak bir fakire bağışladı.
Tam ve mükemel oruç ancak; bedenle birlikte kalbe ve ruha tutturulan oruçtur.
ORUCUN FARZLARI:
1- Müslüman olup bülüğa ermiş akıllı, kadın ve erkek her Müslümana ramazan ayında oruç tutmak farzdır. Kadınlar hayız ve lohusalık hallerinde iseler, ramazandan sonra bir güne bir gün kaza ederler.
2 – İftarla kaba kuşluk vakti arasında ramazan orucunu tutmak için niyet etmek.
3- İmsak vakti ile akşam ezanına kadar hiç bir şey yememek ve içmemek ve cinsi münasebetten uzak durmak. (İğne ve serum orucu bozar.) Ancak sağlığı yerinde olmayıpta ilerde iyileşme durumu ümit edilen kimseler, iyileştiklerinde oruçlarını kaza ederler. İyileşmeleri ümid edilmeyenler de kefaretini öderler. Ramazan ayının girmesi konusunda diyanete itibar etmek daha doğru olur. Bir takım mezhepsizlere itibar etmemek lazımdır.
ORUCU BOZAN ve BOZMAYAN ŞEYLER NELERDİR ?
1- Kasden yiyip içmek ve cinsi münasebette bulunmak orucu bozar.
2- Uyku halinde bir şey yiyip içmek ve cinsi münasebette bulunmak orucu bozar. (ihtliam ile oruç bozulmaz.)
3- Unutarak yiyip içildiğinde oruç bozulmaz, ancak oruçlu olduğu hatırlatıldığında, yiyip içmeğe devam edenin orucu bozulur.
4- Hata ile yiyip içenin orucu bozulur. Abdest alırken boğazına su kaçan kimse gibi.
5- Abdest alıp ağzındaki suyu tüküren kimse kalan yaşlıkla birlikte tükürüğünü yutarsa orucu bozulmaz.
6- Baş kısmından gelen akıntıyı yutan kimsenin de orucu bozulmaz. …
7- Ağızdan gelen kan tükürükten azsa oruç bozulmaz.
8- Ağızdan gelen bir su dışarı dökülmeden tekrar yutulursa oruç bozulmaz.
9- Konuşan birinin ıslak dudaklarındaki tükürüğünü yutması da orucunu bozmaz.
10- Kişinin bir veya iki damla göz yaşı veya yüzünün terini yutması da bozmaz.
11-Yenilmesi kastedilmeyen, ondan kaçınılması mümkün olmayan şeyler orucu bozmaz.
Örnek: Diş ağrısını kesmek için ağıza konulan karanfilin kendisi değil de tadı tükürükle boğaza kaçarsa oruç bozulmaz. Havada dağılan toz, duman, sinek gibi şeyler gayri ihtiyari boğaza kaçtığında oruç bozulmaz. Amma bunları kastederek yutarsa oruç bozulur. Sigara içmek gibi..
12- Nohut tanesinden daha küçük bir şey dişleri arasından çıkarıp yutarsa oruç bozulmaz. Fakat böyle küçük bir şey dışardan alıp ta yutulursa oruç bozulur.
13- Ağız dolusu olmayan bir kusuntu, istenmeden ağıza gelirde istenmeden mideye geri dönerse, oruç bozulmaz. İmam-ı Yusuf’a göre isteyerek te yutulsa bozmaz. (İmam-ı Muhammed’e göre bozar.)
14- Ağız dolusu bir kusuntu kendiliğinden içeriye dönerse İmam-ı Yusuf’a göre orucu bozar. İmam-ı Muhammed’e göre bozmaz. Ancak böyle bir kusuntu kısmen veya tamamen isteyerek yutulursa ittifakla oruç bozulur.
15- Bir kusuntu kasten getirilirse, ağız dolusu ise orucu bozar. Fakat ağız dolusundan az ise kendiliğinden geri dönerse, İmam-ı Yusuf’a göre bozmaz.
16- İlişki olmadan yalnız yapışmakla veya öpmekle oruç bozulmaz. Bakmak veya düşünce sonucunda boşalma olsa da oruç bozulmaz gusül gerekir.
17- Cinsel temas olmadan herhangi bir surette dokunmalar neticesinde boşalma olursa oruç bozulur. Boşalma olmazsa oruç bozulmaz. (Mezi gibi bir akıntının gelmesi boşalma değildir.)
18- Oruçlu kimse yıkandığı vakit kulağına su kaçarsa orucu bozulmaz.
ORUÇLUYA MEKRUH OLAN ŞEYLER:
1- Dişleri diş macunuyla fırçalamak, macunsuz mekruh olmaz.
2- İlaçla gargara mekruhtur. Eğer ağızdaki yara, namazda okumaya mani olursa, ilaçla gargara etmek mekruh olmaz, çünkü özür vardır.
3- Cünüp olma ihtimali varsa hanımını öpmek.
4- Ramazan günü oruçlu bir kimseye iğne yapıldığında veya kendi isteğiyle ağız dolusu kusmak gibi bir sebeple orucu bozulduğunda, seferdeki yolcu şehrine döndüğünde, hayzlı kadının hayzı kesildiğinde, akşama kadar oruçlu gibi sakınmaları gerekir, yiyip içmeleri mekruh olur.
ORUÇLUYA MEKRUH OLMAYAN ŞEYLER:
1- Gece ihtilam olup sahura kalkınca, imsak vaktine az kalmışsa, önce ağzını yıkayıp yemek yense, imsak çıktıktan sonra gusledilse, yani oruca cünüpken başlansa sahih olur. Daha sonra gusletmek caizdir.
2- Bozulursa kefaret olmasın diye, ramazan orucuna imsak vaktinden sonra niyet etmek caizdir.
3- Ramazanda yatsıdan sonra hanımıyla beraber olunsa, daha sonra geç vakitte uyuyup biraz sonra guslederiz dense, uyandıklarında da güneş doğmuş olsa, oruçlarına zarar gelmez, fakat namaz kılmak için ilk fırsatta yıkanmak gerekir.
4- Orucun aksamaması için hayzı ilaçla geciktirmek caizdir.
5- Oruçluyken hayzı başlayan kadın, oruçlu gibi durmaz, yiyip içebilir.
ORUÇ TUTMAK İÇİN KOLAYLIKLAR:
Oruç tutmak için aşağıdaki kolaylıklardan istifade etmek caiz midir?
1- Susayınca, harareti azaltmak amacıyla ağza su almak, serinlemek için başa soğuk su dökmek, soğuk suyla yıkanmak,
2- Sigara ihtiyacı hissedince, sigara yakısı vurmak,
3- Ağrılı, romatizmalı yerlere, sprey veya merhem sürmek, kalb krizlerinde göğse konularak emilen ilaç, yakı kullanmak,
4- Açlık hissedince, akupunktur iğnelerini batırmak veya açlık bandı kullanmak, (Bunlar hem açlık hissini gideriyor, hem de kilo vermeye yardımcı oluyor.)
5- Ramazanı aksatmamak, tam tutmak amacıyla hayzı geciktirmek için ilaç kullanmak.
CEVAP: Bunların hepsi caizdir. Ancak, birinci maddedeki husus, İmam-ı a’zama göre tenzihen mekruhtur, çünkü böyle bir hareket, ibadetten bıkkınlığı gösterebilir. İmam-ı Ebu Yusuf’a göreyse, bunun mahzuru olmaz, çünkü böyle yapmakla ibadete yardım edilerek sıkıntı nispeten giderilmiş olur. İmam-ı Ebu Yusuf’un kavline uyularak, yukarıdakilerin hepsi yapılabilir.
ORUCU BOZULAN KİMSE:
SORU: Ramazanda, orucu bozulan kimse yiyip içebilir mi?
CEVAP: Ramazan günü orucunu herhangi bir sebeple bozan, seferdeyken kendi şehrine gelen yani gelince mukim olan ve hayzı kesilen kadın, akşama kadar oruçlu gibi durur, yiyip içmez, fakat hayzı başlayan kadın, oruçlu gibi durmaz, yiyip içer. Oruç tutamayacak bir özrü olanlar, oruç tutamadıkları günler, gizli yiyip içmelidir.
ORUCU KAZAYA BIRAKMAK:
“Fe men kâne merîDan ev alâ seferin fe ıddetün min eyyâmin üHar.” mealen: “ Sizden kim hasta yahut seferi olursa, tutmadığı günler sayısınca başka günlerde tutar.” ( Kur’an)
Oruç tutamayacak kadar hasta olanlar iyileştiğinde, seferi olanlar ise sefer dönüşlerinden sonra oruçlarını kaza ederler. Kasden orucu bozanlar, o orucun kazası ile birlikte, art arda altmış gün tekrar keffaret orucu tutarlar. Ellidokuz gün keffaret orucu tutsalar da, bir gün ara verseler, sil baştan tekrar altmış gün tutmaları gerkir. Kasden oruç bozanlar, ramazanda oruç bozmaları sebebi ile de ayrıca tevbe etmeleri gerekir.
Kaynak: Mülteka, S.Ebediye, B. İslam İlmh.
ORUCUN MÜKÂFATI HAKKINDAKİ HADİS-İ ŞERİFLER
-“Özürsüz, Ramazanda bir gün oruç tutmayan, bunun yerine bütün yıl boyu oruç tutsa, Ramazandaki o bir günkü sevaba kavuşamaz” buyurdu. (Tirmizi)
“Ramazan ayı mübarek bir aydır. Allahü teâlâ, size ramazan orucunu farz kıldı. O ayda rahmet kapıları açılır, Cehennem kapıları kapanır, şeytanlar bağlanır. O ayda bir gece vardır ki, bin aydan daha kıymetlidir. Kadir gecesinin hayrından mahrum kalan, her hayırdan mahrum kalmış sayılır.” (Nesai)
Orucun sevabı diğer ibadetlere göre daha fazladır. Hadis-i kudside:
“Her iyiliğe, 10 mislinden 700 misline kadar sevab verilir; fakat oruç bana mahsustur, onun mükâfatını ben veririm, çünkü kulum, benim için şehvetini ve yeme içmesini bırakmıştır) buyuruldu.” (Buhari)
“Ramazan ayında oruç tutmayı farz bilip, sevabını da Allahü teâlâdan bekleyerek oruç tutanın günahları affolur.” (Buhari)
“Farz namaz, sonraki namaza kadar; Cuma, sonraki Cumaya kadar; ramazan ayı, sonraki ramazana kadar olan günahlara kefaret olur.” [Taberani]
“Ramazan ayının başı rahmet, ortası mağfiret, sonuysa Cehennemden kurtuluştur.) [İ. Ebiddünya]
“Oruç tutan müminin susması tesbih, uykusu ibadet, duası müstecap ve amelinin sevabı da çoktur.) [Deylemi]
“Bilhassa oruçlu iken çirkin, kötü söz söylemeyin! Birisi size sataşırsa, ona “Ben oruçluyum” deyin!) [Buhari]
“Gerçek oruç, sadece yiyip içmeyi değil, boş ve hayasızca sözleri de terk ederek tutulan oruçtur.) [Hakim]
“Allahü teâlânın, gözlerin görmediği, kulakların işitmediği ve hiç kimsenin hayaline bile gelmeyen nimet dolu sofrasına, ancak oruçlular oturur.) [Taberani]
Sahih bir hadis-i şerifte Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) efendimiz. sıcaktan bunaldığı zaman başına su dökerdi.” (Muvatta- Müsned)
İmam-ı Rabbani hazretleri Ramazan-ı şerif hakkında şöyle izahat verdi:
-“Mübarek Ramazan ayı, çok şereflidir. Bu ayda yapılan, nafile namaz, zikir, sadaka ve bütün nafile ibadetlere verilen sevap, başka aylarda yapılan farzlar gibidir. Bu ayda yapılan bir farz, başka aylarda yapılan yetmiş farz gibidir. Bu ayda bir oruçluya iftar verenin günahları affolur. Cehennemden azat olur. O oruçlunun sevabı kadar, ayrıca buna da sevap verilir. O oruçlunun sevabı hiç azalmaz.”
Bu ayda, emri altında bulunanların, işlerini hafifleten, onların ibadet etmelerine kolaylık gösteren âmirler de affolur, Cehennemden azat olur. Ramazan-ı şerif ayında, Resulullah, esirleri azat eder, her istenilen şeyi verirdi. Bu ayda ibadet ve iyi iş yapabilenlere, bütün sene bu işleri yapmak nasip olur. Bu aya saygısızlık edenin, günah işleyenin bütün senesi, günah işlemekle geçer.
Kur’an-ı kerim, Ramazanda indi. Kadir gecesi, bu aydadır. Ramazan-ı şerifte, iftarı erken yapmak, sahuru geç yapmak sünnettir. Resulullah bu iki sünneti yapmaya çok önem verirdi.
Bu ayda, her gece, Cehenneme girmesi gereken, binlerce Müslüman affolur, azat olur. Bu ayda, Cennet kapıları açılır. Cehennem kapıları kapanır. Şeytanlar, zincirlere bağlanır. Rahmet kapıları açılır. Allahü teâlâ, bu mübarek ayda Onun şanına yakışacak, kulluk yapmayı ve Rabbimizin razı olduğu, beğendiği yolda bulunmayı, hepimize nasip eylesin! Âmin.” (Mektubat ,1.c. 45.m.)
Açıktan oruç yiyen, bu aya hürmet etmemiş olur. Namaz kılmayanın da, oruç tutması ve haramlardan kaçınması gerekir. Bunların orucu kabul olur ve imanları olduğu anlaşılır.
RASULULLAH EFENDİMİZİN BİR RÜYASI:
“Rüyamda acayip şeyler gördüm. Ümmetimden birini azap melekleri yakalamıştı. Aldığı abdestler gelip, onu içindeki zor durumdan kurtardı. Birini gördüm, kabri onu sıkıyordu. Kıldığı namazlar gelip, onu kabir azabından kurtardı. Birine şeytanlar musallat olmuştu. Ettiği zikirler gelip, şeytandan onu kurtardı. Birinin de susuzluktan dili çıkmıştı. Tuttuğu Ramazan orucu gelip, susuzluğunu giderdi.
Birini zulmet sarmıştı. Yaptığı hac gelip karanlıktan çıkardı. Birine ölüm meleği gelmişti. Ana babasına yaptığı iyilikler gelip, ölümüne engel oldu, geciktirdi. Birini Müslümanlarla konuşturmuyorlardı. Sıla-i rahim gelip, ona şefaat etti, onlarla konuştu. Peygamberinin yanına gitmek isteyen birine engel oluyorlardı. Aldığı gusül, onu alıp yanıma getirdi. Ateşten korunmak isteyen birisine, sadakası gelip ateşe perde oldu. Birini zebaniler alıp Cehenneme götürürken, yaptığı emr-i maruf ve nehy-i münker gelip kurtardı. Biri Cehennem ateşine atılmıştı. Allah korkusu ile döktüğü gözyaşları gelip oradan kurtardı.
Birine amel defteri solundan verilirken, Allah korkusu gelip, defterini sağa aldı. Sevapları hafif gelen birine, kendinden önce ölen çocukları gelip, sevabını ağırlaştırdı. Cehennemin kenarında, korkudan titreyen birine, Allahü teâlâya olan hüsnü zannı gelince, titremesi durdu. Sırattan zorla geçen biri, Cennete geldi. Fakat kapılar kapalıydı. Kelime-i şehadeti gelip, onu Cennete koydu.) [Taberani, Hakîm-i Tirmizi]
S O R U L A R:
SORU: Abdestliyken ölen şehid oluyor. Oruçluyken ölmek de iyi midir?
CEVAP: Evet, çok iyidir. Bir hadis-i şerifte, (Oruçluyken ölen Cennete girer) buyuruldu. (Bezzar)
SORU: Ramazan ayı, yaza ve kışa gelebiliyor. Kışın kısa günlerde oruç tutulması daha kolay, yazın uzun günlerde sıcakta tutmaksa çok zordur. İkisinin sevabı aynı mıdır?
CEVAP: Hayır, zorluklar içinde yapılan ibadetin sevabı daha çoktur. (Ecir meşakkate göredir) buyuruluyor. İmam-ı Rabbani hazretleri de buyuruyor ki:
Engeller karşısında, ibadeti yapmak sıkıntısı, o ibadetlerin, şanını, şerefini göklere çıkarır. Engel olmadan, kolay yapılan ibadetler, bunlar karşısın da, aşağılarda kalır. (3/35)
ORUÇ TUTMANIN BİLİMSEL FAYDALARI :
Tıp uzmanları diyor ki: “Oruçlu kimselerde adrenalin ve kortizon hormonları kana daha kolaylıkla karışmaktadır. Bu hormonlar, tesirlerini kanserli hücreler üzerinde de göstermektedir. Böylece bu hormonlar kansere karşı bir çeşit kalkan rolünü oynamakta, yani kanser hücrelerinin çoğalmasını önlemektedir. Oruç tutan bünye, adeta bakıma girer, iç organları saran yağlar erir, vücudun zindeliği artar, direnme gücü kazanır, mide, böbrek, şeker, kalb ve karaciğer hastalıklarına karşı mukavemeti artar.
Karaciğer, oruçlu iken, 3-5 saat istirahat eder, gıda depolama işine bir müddet ara vermiş olur. Bu arada, korunma sistemini güçlendirici globülinleri hazırlar. Midedeki kaslar ve salgı ifraz eden hücreler, oruç müddetince birkaç saat dinlenir. Kan hacmi de azaldığı için tansiyon düşerek kalb rahatlar.”
Gıda artıkları iyi yakılmayınca, damarları yıpratır. Yakılmayan yağlar, damarları daraltır, damar sertliği denilen rahatsızlığa sebep olur. Akşama doğru vücutta gıda hemen hiç kalmaz. Yani bütün gıdalar yakılmış olur. Bu bakımdan bazı hastalıklara, bilhassa damar sertliği olanlara oruç tutmak iyi gelmektedir. Oruç iken vücudun diğer organlarında da dinlenme olur. Az yemek ve oruç tutmak vücudun sıhhati için önemlidir. Zekat, malın kiridir. Zekat veren, malını kirden koruduğu gibi, oruç tutan da vücudun zekâtını ödemiş, hastalıklardan onu korumuş olur. Oruç tutan, vücudun zekâtını ödemiş, onu hastalıklardan korumuş olur. Peygamber efendimiz, (Her şeyin bir zekâtı vardır. Vücudun zekâtıysa oruçtur) buyurmuştur. (İbni Mace)
Orucun faydaları çoktur. İki hadis-i şerif meali de şöyledir:
(Oruç eti eritir ve Cehennem ateşinden uzaklaştırır. Gözlerin görmediği, kulakların işitmediği ve hiç kimsenin hatırına gelmeyen nimetler, ancak oruç tutana nasip olur.) [Taberani]
(Allah rızası için bir gün oruç tutan kimseyi Allahü teâlâ, bu bir günlük oruç sebebiyle Cehennem ateşinden 70 yıl uzak tutar.) [Buhari]
Orucun sevabı diğer ibadetlere göre daha fazladır. Hadis-i kudside, (Her iyiliğe, 10 mislinden 700 misline kadar sevab verilir; fakat oruç bana mahsustur, onun mükâfatını ben veririm, çünkü kulum, benim için şehvetini ve yeme içmesini bırakmıştır) buyuruldu. (Buhari)
Her iyiliğin sevabını Allahü teâlâ verdiği halde, orucun sevabı için, (Ben veririm) buyurmasının hikmeti vardır. Yeryüzünün tamamı Allahü teâlânın mülkü olduğu halde, Kâbe’ye (Beytullah) yani (Allah’ın evi) denmesi, ona şeref vermek içindir. (Oruç bana mahsustur) demekle de ona özel bir şeref vermiştir. Oruç tutana verilecek sevabın muayyen bir ölçüsü yoktur. Oruçlunun durumuna göre, çok sevab verilecektir. Başkaları oruç yerken oruç tutmak daha sevabdır. Hadis-i şerifte, (Oruçlunun yanında oruçsuzlar yiyince, melekler oruçluya dua eder) buyuruldu. (Tirmizi)
Herhangi bir sebeple nafile oruç tutamayan, şükretmeli; misafirlere, fakirlere yemek yedirmelidir. Hadis-i şerifte, (Şükredip yemek yediren, sabredip oruç tutan gibidir) buyuruldu. (Tirmizi)
Şükredenlere çok mükafat verilecektir. Şükür, İslamiyet’e uymak demektir.
İmam-ı Rabbani hazretleri, (Ramazanda nafile ibadetlere verilen sevap, başka aylarda yapılan farzlar gibidir. Bu ayda yapılan bir farz, başka aylarda yapılan yetmiş farz gibidir. Bu aya saygısızlık edenin, bu ayda günah işleyenin bütün senesi günah işlemekle geçer) buyurmaktadır.
O halde bilhassa Ramazan ayında günah işlemekten daha çok sakınmak gerekir. Mübarek yerlerde yapılan ibadetlere de daha çok sevap verilir. Hadis-i şerifte, (Mekke’de bir Ramazan orucu tutmak, başka yerde tutulan bin Ramazan orucundan efdaldir) buyuruldu. (Bezzar)
Cuma günü yapılan ibadetlere de kat kat sevap verilir. Cuma günü işlenen günahlar da iki kat yazılır. Kıymetli günlerin değerini bilmek ve gereğini yapmak gerekir.