NUH'UN GEMİSİ CUDİ DAĞINDA
(Gertrude Bell'in Gemi araştırması, 1909)
Gertrude Margaret Louthian Bell (1868-1926), bir İngiliz arkeolog, yazar ve hükümet görevlisidir. Oxford Üniversitesinde kendi dalında şeref listesine giren ilk kadındır. 1899 ve 1914 yılları arasında devamlı seyahat etmiş ve Orta Doğu'da pek çok keşiflerde bulunmuştur. Farsça ve Arapça öğrenmiş ve seyahatlerini yazıya dökmüştür. Bell, Orta Doğu'da 1. Dünya savaşı boyunca, İngiltere için bölge ile ilgili bilgiler elde etmiş ve bu bilgileri İngiliz Gizli Servisine aktarmıştır(1914).
1915 yılında, Arapları, Türklere karşı kullanmak için bilgi toplayan Kahire'deki Arap Bürosu'na atanmıştır. Basra ve Bağdat'taki Mezopotamya keşif heyetine katılmıştır. 1921 yılında 1. Faysal, Irak'ta ilk kral olduğunda, Haşimi Hanedanlığı'nın kurulmasında etkili olmuştur. 1926 yılında, Bağdat'ta Arkeoloji Müzesini kurmuş ve Irak Antik Eserler Direktörü olmuştur. Ayrıca Irak'ta, İngiliz Arkeoloji Enstitüsü kurulmasını finanse etmiştir. Ölümünden bir yıl sonra 1927 yılında, Gertrude Bell'in Mektupları, iki cilt halinde yayınlanmıştır.
Gertrude Bell, keşif yolculuğuna Halep'ten başlamış, Fırat kıyıları boyunca Aşağı Mezopotamya'ya inerek Bağdat'a ulaşmıştır. Sonra, Türkiye'ye, Tigris(Dicle) nehrine geri dönmüş, orada Cudi dağına tırmanmış, Tigris(Dicle)'den Diyarbakır'a geçmiş ve Konya'ya kadar gitmiştir. Gertrude Bell'in Kitabı, "Amurath to Amurath"da anlatılan bu yolculuğunun, Nuh'un Gemisi ile ilgili bölümünden aşağıya alıntı yapılmıştır:
"NEBİ NUH'UN GEMİSİ"
•Babilliler, Nestorianlar ve Müslümanlar, Nuh'un Gemisi ile ilgilenmişlerdir. Sular çekildiğinde gemi, Ararat'a değil, Cudi Dağı'na oturdu. Sarp bir tepenin altında, dağın bayırlarından yukarıya doğru, yüksek meşe ağaçlarının arasında olduğum için, Musul'u terk ettiğimizden beri üzerimize çöken boğucu sıcağı, neredeyse unutmuş durumdayım. Ağaçların arasında yürümeye devam ediyordum. Çünkü, doruktaki kar yığınlarını ve 'Sefineti Nebi Nuh'(Nebi Nuh'un Gemisi)'ni görme arzum, ağır basıyordu.
Papaz Kas Mattai'nin bulunduğu yere varıncaya kadar, bir yarım saat daha yürüdük. Kas Mattai, sağlam yapılı, aydınlık çehreli, çok şirin bir Nestorian papazı. Arapça, Kürtçe ve Süryanice biliyor. Kendi anadili ise Fellah dili. Bu dil, Asur köylülerinin konuştuğu dildir. Papaz bize, Nuh'un Gemisi'nin hemen üzerimizde olduğunu söyledi. Ve nihayet Nuh'un Gemisi'nin yanına geldik. Kırmızı lalelerle dolu bir yerdeydi. Burada daha önce, çok ünlü bir Nestorian Manastırı varmış. Yeri ise, tam Cudi'nin zirvesinde. Ancak bu manastır, yıldırım sebebiyle harap olmuş. Kas Mattai dedi ki:
Müslümanlar, tam da buraya bir türbe yapmışlar, fakat o da yıkılmış. Hıristiyanlar, Yahudiler ve Müslümanlar yaz bitiminde, belli bir günde, bu dağı ziyaret edip, adaklarını sunuyorlarmış. Burada, bir sürü derme çatma yapı var. Bu yapıların stilinden, hangisinin, hangi dine mensup insanlar tarafından yapıldığını anlayabiliyorsunuz. En itinalı yapılar Nestorianlara ait.
"GEMİ CUDİ'YE OTURDU"
•Bu ziyaret yerinden görülen manzara, bir kalbin arzu edeceği kadar vahşi, engebeli ve şahane. Cudi Dağı'nın sırtı, kuzeye doğru alçalıyor. Buralarda, dayanıklı dağ halkının yaşayabileceği çok geniş yaylalar var. Burada 4 köy görülüyor. Köylerin en büyüğü Şandoh. Kürtler'in yaşadığı bir köy. Bu köyün doğusunda, Seksenler köyü var. Köye bu adın veriliş sebebi:
Nuh'un Gemisi'nden kurtulan 80 kişinin, bu köyü kurduğuna inanılması. Kuzeye doğru, Van Gölü'yle aramızda sonu gelmez dalgalar gibi dağlar var. Doğuya doğru, Nestorian'ların kabileler halinde yaşadığı "Tiyai tepeleri" var. Kürt kabilelere karşı, inançlarını canlarıyla koruyorlar. Hıristiyanlar ve Kürtler arasında, nesilden nesile süren bir savaş bu. Fitilli tüfeklerin, martini tüfeklere üstünlüğü ile devam ediyor.
•Nuh'un Mezarı'nı ziyaret ettiğimde, hac görevimi de tamamlamış oldum. Zirveden yarım saat aşağıda, Kürt çobanlara rastladık. Bu çobanların burada bulunma nedenleri, dini vecibelerini yerine getirmek için değil, devletin aldığı koyun vergisinden kaçmakmış.
•Sonunda eve geldim. Yardımcım Fettah, Allah uzun ömürler versin:
"Nuh'un Gemisi'ni gördünüz mü?" Dedi.
"Ah Fettah!" diye cevapladım. Hadi bana bir çay hazırla. Nuh'un Gemisi'ni gördüm.
•İşte böyle. Daha sonra bu meseleyi, Kur'an'dan da teyid ettim. Kur'an, şöyle diyordu:
"Denildi ki:
'Ey Arz(Yer), suyunu yut ve ey Sema(Gök), sen de (suyunu) tut!'
Su çekildi, emir kaza edildi(yerine geldi). (Gemi de) Cudi (Dağı) üstüne oturdu. Ve zalimler kavmine de; 'uzak olsun' denildi."
'Ey Arz(Yer), suyunu yut ve ey Sema(Gök), sen de (suyunu) tut!'
Su çekildi, emir kaza edildi(yerine geldi). (Gemi de) Cudi (Dağı) üstüne oturdu. Ve zalimler kavmine de; 'uzak olsun' denildi."
[HUD(11)/44]
Kaynak: Gertrude Bell, "Amurath to Amurath", Noahs Ark Search, çev. Gökben Coşkun, yaklasansaat.com, 1909.