Adilbey
Aktif Üyemiz
Okunması tavsiyedir. Ülkemiz üzerindeki gizli emellerin nedenleri ve ne istedikleri hakkında açıklayıcı ve önemli bir köşe yazısı. Mutlaka okuyun...
Türkiye bir kez daha bölücü terör örgütü ile güçlü, kararlı ve en doğru bir şekilde mücadelesini sürdürüyor..
Özerklik dayatması ile Türkiye’nin köşeye sıkıştırılmak istenmesinin yeni olmadığı bu planların dış odakların yerli iş birlikçileri ile Türkiye üzerindeki emellerinin yeni versiyonunun devreye sokulduğu apaçık ortada..
Yani süren çatışmalarda kazılan hain hendeklerin arkasındaki iradenin başrol oyuncusu yine dış odaklı merkezler!
Hesaplanan ise Türkiye’nin köşe sıkıştırılıp bölgeye insan hakları adına dışarıdan müdahale planı ile sözde özerklik hayali!.
O nedenle dışarıdan kurgulandığı apaçık beli olan uzun yılların planının yeniden devreye sokulduğunu görmemek için aptal olmak gerek!
Bakın bu noktada hafızaları tazeleme adına da 2010 yılında yazdığım bir yazıyı bugün sizlerle paylaşmak istedim.
Çünkü tam zamanı da...
Yakın tarih..
Konu: 2003'te Norveç Uluslararası İlişkiler Enstitüsü'ndeki gizli bir rapor.
Raporun başlığı ‘2011 Türkiye iç savaşı’
Görgü tanığı bir bu işlere terör uzmanı bir Türk
O Rapora göre Türkiye'de bir iç savaş tezgâhlanıyor!.
Sonrada bölgeye insan hakları adına dışarıdan müdahale!..
O rapor bugünler içinde çok şey anlatıyor..
Çünkü uzun yıllardır hedefleyip başaramadıklarını yeniden sözde revize ,güncelleyip edip devreye soktuklarının aşikar olduğunu okuduğunuz zaman göreceksiniz.
İyi okuyun..
***
2003 yılının şubat ayı sonu.
Yer: Norveç Uluslararası İlişkiler Enstitüsü'nde terörizm uzmanı Prof. Dr. Toje Bjorge'nin odası.
Aynı zamanda Danimarka vatandaşı olan ve Norveç'te yaşayan Antropog & Etnograf.. Soykırımlar ve Terörizm Araştırmacısı. Lahey Türklere Soykırımları Araştırmalar Vakfı Başkanı (TGRF) Sefa M. Yürükel’in daha önce araştırmacı olarak görev yaptığı enstitüye rutin ziyaretlerinden birinde iyi tanıdığı Prof. Bjorge'nin masasında 35 sayfalık bir rapor dikkatini çekiyor.
Raporun başlığı "2011 Türkiye İç Savaşı."
Yürükel şoke oluyor.
Raporu eline aldığında 35 sayfayı dikkatle okuyor. Ortada müthiş bir iç savaş senaryosu dolaşıyor! Bu esrarengiz raporun kimler tarafından, nasıl ve ne zaman yazıldığı meçhul. Çünkü raporun kopyasını alamıyor bile. Ama raporun tam anlamıyla bir gizli servis elinden çıktığı anlaşılıyor.
“Türkiye için iç savaş senaryosunu yazdılar, şimdi de yönetiyorlar.” diyen Bakın Yürükel o zaman yaşadıklarını nasıl anlatmıştı…
-Raporu ne zaman gördünüz?
-Bu raporu 2003 yılının şubat ayı sonunda Norveç Uluslararası İlişkiler Enstitüsü'nde gördüm. 2 defa okudum.
-Sizin elinize nasıl geçti?
-Ben daha önce Norveç Uluslararası İlişkiler Enstitüsü'nde araştırmacı olarak çalıştım. Doğal olarak arada bir uğruyorum oraya.
-Peki, orada nerede okudunuz bu raporu? Kimdeydi rapor?
-Orada terörizm konusunda araştırmalar yapan Prof. Dr. Toje Bjorge'nin odasında okudum. 35 sayfalık bir rapordu.
-Kapağında ne yazıyordu raporun?
-"2011 Türkiye İç Savaş" başlığını taşıyordu. Amerikan İngilizcesi ile yazılmış olup, akademik-istihbaratçı bir kimse tarafından yazıldığı belli oluyordu. Ben rutin akademik araştırmacı olduğum için her akademisyen araştırmacı gibi bunu rahatlıkla anlayabilirim. Daha sonra aklımda kalanları not ettim.
-Bir isim yazıyor muydu?
-Hiçbir isim yazmıyordu.
-Gizli servis tarafından yazılmış bir rapor olabilir mi?
-Her tarafına baktım raporun. Bulamadım açıkçası bir isim, ibare. Yalnız şu var çok ciddi bir araştırma yapıldığı ve araştırmanın da çok iyi biçimde teorikleştirildiğini gördüm. Bunu normal bir akademisyenin yazmadığı belliydi. Türkiye'de eli kolu olan kimselerin yazdığını anladım. Belki bir ekip araştırmayı yaptı ama tek elden yazıldığı anlaşılıyordu.
-Sözünü ettiğiniz profesör size bu raporu ne diye verdi?
-Bana "Bu aralar ne araştırması yapıyorsun? " diye sordu.
Ben normalde soykırım üzerine çalışırım. Profesöre, "terörizmle uğraşıyorum" dedim. Biraz fikir alışverişinde bulunduk. Masasında bazı notlar, yazılar vardı. Bakabilir miyim dedim. İstediğini okuyabilirsin dedi. Onların arasından çıktı bu rapor. Bazılarını kopya etmeme müsaade etti. Ama o raporu vermedi. Bunun anlamı şu, rapor sadece belli yerlerde dolaşıyor. Norveç Uluslararası İlişkiler Enstitüsü Norveç devletinindir. Resmi bir kimliği vardır. Buradan diplomatlar çıkartılır. Bütün Norveç'in diplomatları üst düzey yöneticileri bu merkezden elenir. Çok önemli bir yerdir.
-Prof. Toje Bjorge önemli bir isim mi?
-Norveç açısından önemlidir. Fakat ona bu raporu direkt vermemiş olabilirler.
-Uzmanlık alanı nedir onun?
-Terörizm ve ırkçılık.
-Neden 2011 yılı planlanıyor sizce?
-AB'nin dayattığı kurallar meselesi var. Irak'a müdahale belki daha önceden planlanmıştı. Bu zaten doğru, bölgede büyük bir değişiklik yaratılacağı, mesela Büyük Ortadoğu Projesi kapsamı var, bölgede haritanın değişmesi söz konusu. Buna Türkiye de dâhil bütün bu dayatmalarıyla Türkiye'nin buna 2011 yılına kadar dayanabileceğini, ondan sonra da taviz vererek gücünü yitireceği planlıyorlar.
Bugünlerde yaşanan gerginlik ve çatışma ortamının yoğunlaştırılması planı var. Batılılar tarafından öngörülen senaryo şu anlama geliyor: Batılılar bu işin senaryosunu hazırlamakla kalmamışlar, aynı zamanda Kuzey Irak'ta ve Batı Avrupa'daki PKK büroları müsamaha görüyor. Burada bir koruma var ve onları da terörist olarak görmüyor.
-Peki, bu raporun hazırlanma tarihi hakkında bir bilginiz var mı?
-Ben 2003 yılında okudum. Çok önce de hazırlanmış olabilir rapor. Çok önce hazırlanıp bugünleri gösteren bir senaryodur bu rapor.
-Bu rapor Türkiye'de bir iç savaş çıkarmak maksadıyla mı yazılmış peki?
- Türkiye'de bir iç savaş tezgâhlandığının tescili özelliği taşıyor. Batılılar genellikle böyle senaryolar hazırlarlar, ondan sonra da arkasına güç koyup harekete geçirirler. Irak'ta olduğu gibi mesela. Bu raporu yazanlar PKK'yı harekete geçiren güçler demek abartılı olmaz. Aynı güçlerdir yani.
-Adres nereye çıkıyor?
-Batılı ülkelerdir. Esas hedef sadece Türkiye değil, İran ve Asya'dır. Direkt CIA diyemem ama bu rapor ABD'ye çok uyuyor. Batının kendi arasında bu konuda bir uzlaşı var anlaşılan. Bu çok net görülüyor.
-Türkiye'de iç savaş çıkarılarak ne amaçlanıyor?
-Türkiye Batı'ya göre çok büyük bir ülke. AB yetkililerinin demeçlerinde de var bu. Türkiye'yi küçültmek istiyorlar. ABD'ye direnemeyecek bir Türkiye olmalı ve haritası değiştirilmeli. Amaç, Kürdistan kurularak Türk devletinin zayıflatılması ve boyun eğdirilmesi. Bu da kendilerinin hassas olarak tanımladıkları, karışık bölgelerdeki etnik çatışmalar çıkarılarak yapılacak. Çünkü bu dünyanın en tehlikeli işidir. Raporda şu da geçiyor, Türkiye'de herkes kendi etnik kökenine göre yolunu seçebilir.
Mesela ordu ve polis içindeki Kürtler de Türkler de yolunu seçebilir deniliyor, büyük bir çatışmada. Bu Yugoslavya'da olmuştur. O bakımdan Türk devletinin böyle bir çatışmayı önleyemeyeceği vurgulanıyor. Raporda hazırlanan bu senaryo, geçmiş yıllarda Türkiye'de uygulananın aynısı. Bu kadar net senaryo yazılamaz.
***
Norveç Uluslararası İlişkiler Enstitüsü'nde Sefa Yürükel okuduğu raporda 5 bölüm bulunduğunu da söylüyordu..
1.Bölüm: Türkiye'nin jeopolitiği ve uluslararası siyasi coğrafyasına yer veriliyor. Yürükel, "Burada daha çok teorik yaklaşımlar vardı. Bu Türkiye'nin daha çok dışarıya dönük yönünü açıklıyordu" diyor.
2.Bölüm: Türkiye'nin siyasi, sosyal, tarihi, dini, mezhepsel, etnik ve kültürel yapısı üzerine özet halinde ampirik datalarla güçlendirilen rakamların yer aldığı bir bölüm. Bu bölümde
özellikle Kürtler-Türkler demografisi ifadeleri altları çizilerek yer alıyor.
Yürükel, raporun bu bölümünde yer alanları şöyle anlatıyor:
-Şehir, şehir hatta bazı kasabalar (Kızıltepe, Pazarcık,..vs) gibi yerlerin adı geçiyor ve demografisine örnek olarak yer veriliyordu. Burada esas değinilen karışık oturulan bölgeler biçimindeydi.
Yani Türkiye'nin çatışmaya dönük raporu yazan tarafından etnik demografisi çıkarılmıştı. Buradaki verilerden de hissedildiği gibi Türkiye içerisinden birileri (işbirlikçiler, casuslar, ...vs.) bu raporun yazılması amacıyla çatışma hedefine yönelik olarak çok rafine sayılabilecek hassas ve ayrıntılı bilgi vermiş ve toplamıştı.
3.Bölüm: Raporda ‘hassas bölgeler’ diye bir tabir geçiyor. Raporda ifade edilen Türk ve Kürt etnik kökenden insanların, iç içe ya da sınır bölgeleri olarak Malatya, Erzurum, Maraş, Gaziantep' in bulunduğu yerlerin gelir dağılımı ve siyasi yapısı, ayrılıkçılığa veya devlete karşı çıkışı ya da devlet safında ayrılıkçılığa karşı çıkışa meyilleri ve güç oranında değişken olabilecek durumlar hipotetik olarak ele alınıyor.
4.Bölüm: Devletin ve PKK'nın Güneydoğu Anadolu'daki halk içerisinde etkisi ve bölgedeki stratejik konumu ele alınıyor.
Yürükel bu bölümle ilgili de şunları kaydediyor :
-Raporda sanki burada ikili bir iktidar söz konusu havası veriyordu. PKK'nın harekete geçebileceği NGO ve siyasi bağlantılı güçlerin hassas bölgelerde kontrollü bir çatışmayı yaratıp yaratmayacağı veya kaosa yol açıp açmayacağı konusunda sorular soruluyordu. Aynı zamanda devletin bu bölgelerde önemli ölçüde zayıf olduğu sadece askeri ve polis gücü ve aşiret gücü olarak varlığını sürdürdüğü fazla bir kitle tabanına sahip olmadığına vurgu yapılıyordu. Yani rapor PKK'yı etnik çatışmaları istediği anda çıkartıp istediği anda da durdurabilecek ve tek muhatap olabilecek bir güç olarak ele alıyordu.
Yürükel bir noktanın daha altını çiziyor: "Burada benim dikkatimi çeken bir şey çok kesin ifadeler kullanılması idi. Sanki raporu yazan çatışmanın yani iç savaşın olacağından eminmiş gibiydi."
5.Bölüm: Türkiye'nin iç savaşa doğru sürüklendiği ve sonuçları üzerinde duruluyor. BM, AB, NATO, Batılı ve bölge devletlerinin tutumları üzerinde değerlendirmeler yapılıyor.
Yürükel' in bu noktada altı önemli çizilmesi gereken notu bugünlerde kapalı kapılar ardında konuşulduğu gibi şuydu:
Dikkat:
-Burada, Batı'nın çok kan akıtılan bölgelere askeri, siyasi ve insani müdahale edebilme olasılığı üzerinde duruyordu. İç savaş terimi kullanılıyor ve bölgede bu iç savaşın yayılma ihtimali dolaylı yardım veya doğrudan katılma şekliyle göz önünde bulunduruluyordu. Sonuçları üzerinde duruluyordu. Bu bölümde raporun toparlanması yapılıyor. Türkiye'nin esas mevcut yapısının, Kürt ve Türk demografisi şeklinde ele alınmasının icap ettiğini, 2011'e kadar doğabilecek fiziki çatışma ortamının neler getirip neler götüreceği, bölgesel ve uluslar arası boyutunun üzerinde duruluyor. Türkiye'nin artık eski hudutlarının kalmayabileceği, haritanın değişebileceği ve Batı'nın buna karşı çıkmasının söz konusu olmadığı ifadeleri kullanılıyordu.
***
İşte Norveç’te 2003 yılında masanın üzerindeki rapor buydu..
2003 yılında Yürükel’in gördüğü ‘2011 Türkiye iç savaşı’ başlıklı raporun ardından 5 yıl geçti.
Görülüyor ki başaramadıkları bu alçak senaryo dışarıdan içeriden işbirliği ile yeniden devreye sokulmuş durumda..
Yani rapor o rapor!..
Ama görülüyor ki yine asla başaramayacaklar!..
Bölücü terör ile mücadelede kararlı bir şekilde yoluna devam eden Türkiye Cumhuriyeti Devleti yüksek iradesi ile bu tür sözde raporları tarihin her devresinde olduğu gibi bugünde yine tarihin kirli ,hain emelleri ile dolu çöplüğüne atacaktır.
Bu vatan topraklarında ameliyat yapılmasına asla izin vermeyecektir..
Başkomutan olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın her defasında kararlı bir şekilde dile getirdiği gibi ‘Bu topraklar üzerinde kimsenin ameliyat yapmaya gücü yetmeyecektir.’
Türkiye asla bir Irak, bir Suriye, bir Libya değildir..
Türkiye Cumhuriyeti Devleti söz konusu vatan olduğunda gerisinin hep teferruat olduğunu bütün kalbinde doyasına yaşayan, Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un’ Allah bu millete bir daha yazdırmayı nasip etmesin’ dediği İstiklal Marşındaki:
‘Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki fedâ,
Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ!
Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ
Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ.’
dizelerini bütün genlerinde taşıyan büyük bir millet gerçeği vardır.
Hain emellerin hala anlayamadıkları gerçek işte bu..
Türkiye bir kez daha bölücü terör örgütü ile güçlü, kararlı ve en doğru bir şekilde mücadelesini sürdürüyor..
Özerklik dayatması ile Türkiye’nin köşeye sıkıştırılmak istenmesinin yeni olmadığı bu planların dış odakların yerli iş birlikçileri ile Türkiye üzerindeki emellerinin yeni versiyonunun devreye sokulduğu apaçık ortada..
Yani süren çatışmalarda kazılan hain hendeklerin arkasındaki iradenin başrol oyuncusu yine dış odaklı merkezler!
Hesaplanan ise Türkiye’nin köşe sıkıştırılıp bölgeye insan hakları adına dışarıdan müdahale planı ile sözde özerklik hayali!.
O nedenle dışarıdan kurgulandığı apaçık beli olan uzun yılların planının yeniden devreye sokulduğunu görmemek için aptal olmak gerek!
Bakın bu noktada hafızaları tazeleme adına da 2010 yılında yazdığım bir yazıyı bugün sizlerle paylaşmak istedim.
Çünkü tam zamanı da...
Yakın tarih..
Konu: 2003'te Norveç Uluslararası İlişkiler Enstitüsü'ndeki gizli bir rapor.
Raporun başlığı ‘2011 Türkiye iç savaşı’
Görgü tanığı bir bu işlere terör uzmanı bir Türk
O Rapora göre Türkiye'de bir iç savaş tezgâhlanıyor!.
Sonrada bölgeye insan hakları adına dışarıdan müdahale!..
O rapor bugünler içinde çok şey anlatıyor..
Çünkü uzun yıllardır hedefleyip başaramadıklarını yeniden sözde revize ,güncelleyip edip devreye soktuklarının aşikar olduğunu okuduğunuz zaman göreceksiniz.
İyi okuyun..
***
2003 yılının şubat ayı sonu.
Yer: Norveç Uluslararası İlişkiler Enstitüsü'nde terörizm uzmanı Prof. Dr. Toje Bjorge'nin odası.
Aynı zamanda Danimarka vatandaşı olan ve Norveç'te yaşayan Antropog & Etnograf.. Soykırımlar ve Terörizm Araştırmacısı. Lahey Türklere Soykırımları Araştırmalar Vakfı Başkanı (TGRF) Sefa M. Yürükel’in daha önce araştırmacı olarak görev yaptığı enstitüye rutin ziyaretlerinden birinde iyi tanıdığı Prof. Bjorge'nin masasında 35 sayfalık bir rapor dikkatini çekiyor.
Raporun başlığı "2011 Türkiye İç Savaşı."
Yürükel şoke oluyor.
Raporu eline aldığında 35 sayfayı dikkatle okuyor. Ortada müthiş bir iç savaş senaryosu dolaşıyor! Bu esrarengiz raporun kimler tarafından, nasıl ve ne zaman yazıldığı meçhul. Çünkü raporun kopyasını alamıyor bile. Ama raporun tam anlamıyla bir gizli servis elinden çıktığı anlaşılıyor.
“Türkiye için iç savaş senaryosunu yazdılar, şimdi de yönetiyorlar.” diyen Bakın Yürükel o zaman yaşadıklarını nasıl anlatmıştı…
-Raporu ne zaman gördünüz?
-Bu raporu 2003 yılının şubat ayı sonunda Norveç Uluslararası İlişkiler Enstitüsü'nde gördüm. 2 defa okudum.
-Sizin elinize nasıl geçti?
-Ben daha önce Norveç Uluslararası İlişkiler Enstitüsü'nde araştırmacı olarak çalıştım. Doğal olarak arada bir uğruyorum oraya.
-Peki, orada nerede okudunuz bu raporu? Kimdeydi rapor?
-Orada terörizm konusunda araştırmalar yapan Prof. Dr. Toje Bjorge'nin odasında okudum. 35 sayfalık bir rapordu.
-Kapağında ne yazıyordu raporun?
-"2011 Türkiye İç Savaş" başlığını taşıyordu. Amerikan İngilizcesi ile yazılmış olup, akademik-istihbaratçı bir kimse tarafından yazıldığı belli oluyordu. Ben rutin akademik araştırmacı olduğum için her akademisyen araştırmacı gibi bunu rahatlıkla anlayabilirim. Daha sonra aklımda kalanları not ettim.
-Bir isim yazıyor muydu?
-Hiçbir isim yazmıyordu.
-Gizli servis tarafından yazılmış bir rapor olabilir mi?
-Her tarafına baktım raporun. Bulamadım açıkçası bir isim, ibare. Yalnız şu var çok ciddi bir araştırma yapıldığı ve araştırmanın da çok iyi biçimde teorikleştirildiğini gördüm. Bunu normal bir akademisyenin yazmadığı belliydi. Türkiye'de eli kolu olan kimselerin yazdığını anladım. Belki bir ekip araştırmayı yaptı ama tek elden yazıldığı anlaşılıyordu.
-Sözünü ettiğiniz profesör size bu raporu ne diye verdi?
-Bana "Bu aralar ne araştırması yapıyorsun? " diye sordu.
Ben normalde soykırım üzerine çalışırım. Profesöre, "terörizmle uğraşıyorum" dedim. Biraz fikir alışverişinde bulunduk. Masasında bazı notlar, yazılar vardı. Bakabilir miyim dedim. İstediğini okuyabilirsin dedi. Onların arasından çıktı bu rapor. Bazılarını kopya etmeme müsaade etti. Ama o raporu vermedi. Bunun anlamı şu, rapor sadece belli yerlerde dolaşıyor. Norveç Uluslararası İlişkiler Enstitüsü Norveç devletinindir. Resmi bir kimliği vardır. Buradan diplomatlar çıkartılır. Bütün Norveç'in diplomatları üst düzey yöneticileri bu merkezden elenir. Çok önemli bir yerdir.
-Prof. Toje Bjorge önemli bir isim mi?
-Norveç açısından önemlidir. Fakat ona bu raporu direkt vermemiş olabilirler.
-Uzmanlık alanı nedir onun?
-Terörizm ve ırkçılık.
-Neden 2011 yılı planlanıyor sizce?
-AB'nin dayattığı kurallar meselesi var. Irak'a müdahale belki daha önceden planlanmıştı. Bu zaten doğru, bölgede büyük bir değişiklik yaratılacağı, mesela Büyük Ortadoğu Projesi kapsamı var, bölgede haritanın değişmesi söz konusu. Buna Türkiye de dâhil bütün bu dayatmalarıyla Türkiye'nin buna 2011 yılına kadar dayanabileceğini, ondan sonra da taviz vererek gücünü yitireceği planlıyorlar.
Bugünlerde yaşanan gerginlik ve çatışma ortamının yoğunlaştırılması planı var. Batılılar tarafından öngörülen senaryo şu anlama geliyor: Batılılar bu işin senaryosunu hazırlamakla kalmamışlar, aynı zamanda Kuzey Irak'ta ve Batı Avrupa'daki PKK büroları müsamaha görüyor. Burada bir koruma var ve onları da terörist olarak görmüyor.
-Peki, bu raporun hazırlanma tarihi hakkında bir bilginiz var mı?
-Ben 2003 yılında okudum. Çok önce de hazırlanmış olabilir rapor. Çok önce hazırlanıp bugünleri gösteren bir senaryodur bu rapor.
-Bu rapor Türkiye'de bir iç savaş çıkarmak maksadıyla mı yazılmış peki?
- Türkiye'de bir iç savaş tezgâhlandığının tescili özelliği taşıyor. Batılılar genellikle böyle senaryolar hazırlarlar, ondan sonra da arkasına güç koyup harekete geçirirler. Irak'ta olduğu gibi mesela. Bu raporu yazanlar PKK'yı harekete geçiren güçler demek abartılı olmaz. Aynı güçlerdir yani.
-Adres nereye çıkıyor?
-Batılı ülkelerdir. Esas hedef sadece Türkiye değil, İran ve Asya'dır. Direkt CIA diyemem ama bu rapor ABD'ye çok uyuyor. Batının kendi arasında bu konuda bir uzlaşı var anlaşılan. Bu çok net görülüyor.
-Türkiye'de iç savaş çıkarılarak ne amaçlanıyor?
-Türkiye Batı'ya göre çok büyük bir ülke. AB yetkililerinin demeçlerinde de var bu. Türkiye'yi küçültmek istiyorlar. ABD'ye direnemeyecek bir Türkiye olmalı ve haritası değiştirilmeli. Amaç, Kürdistan kurularak Türk devletinin zayıflatılması ve boyun eğdirilmesi. Bu da kendilerinin hassas olarak tanımladıkları, karışık bölgelerdeki etnik çatışmalar çıkarılarak yapılacak. Çünkü bu dünyanın en tehlikeli işidir. Raporda şu da geçiyor, Türkiye'de herkes kendi etnik kökenine göre yolunu seçebilir.
Mesela ordu ve polis içindeki Kürtler de Türkler de yolunu seçebilir deniliyor, büyük bir çatışmada. Bu Yugoslavya'da olmuştur. O bakımdan Türk devletinin böyle bir çatışmayı önleyemeyeceği vurgulanıyor. Raporda hazırlanan bu senaryo, geçmiş yıllarda Türkiye'de uygulananın aynısı. Bu kadar net senaryo yazılamaz.
***
Norveç Uluslararası İlişkiler Enstitüsü'nde Sefa Yürükel okuduğu raporda 5 bölüm bulunduğunu da söylüyordu..
1.Bölüm: Türkiye'nin jeopolitiği ve uluslararası siyasi coğrafyasına yer veriliyor. Yürükel, "Burada daha çok teorik yaklaşımlar vardı. Bu Türkiye'nin daha çok dışarıya dönük yönünü açıklıyordu" diyor.
2.Bölüm: Türkiye'nin siyasi, sosyal, tarihi, dini, mezhepsel, etnik ve kültürel yapısı üzerine özet halinde ampirik datalarla güçlendirilen rakamların yer aldığı bir bölüm. Bu bölümde
özellikle Kürtler-Türkler demografisi ifadeleri altları çizilerek yer alıyor.
Yürükel, raporun bu bölümünde yer alanları şöyle anlatıyor:
-Şehir, şehir hatta bazı kasabalar (Kızıltepe, Pazarcık,..vs) gibi yerlerin adı geçiyor ve demografisine örnek olarak yer veriliyordu. Burada esas değinilen karışık oturulan bölgeler biçimindeydi.
Yani Türkiye'nin çatışmaya dönük raporu yazan tarafından etnik demografisi çıkarılmıştı. Buradaki verilerden de hissedildiği gibi Türkiye içerisinden birileri (işbirlikçiler, casuslar, ...vs.) bu raporun yazılması amacıyla çatışma hedefine yönelik olarak çok rafine sayılabilecek hassas ve ayrıntılı bilgi vermiş ve toplamıştı.
3.Bölüm: Raporda ‘hassas bölgeler’ diye bir tabir geçiyor. Raporda ifade edilen Türk ve Kürt etnik kökenden insanların, iç içe ya da sınır bölgeleri olarak Malatya, Erzurum, Maraş, Gaziantep' in bulunduğu yerlerin gelir dağılımı ve siyasi yapısı, ayrılıkçılığa veya devlete karşı çıkışı ya da devlet safında ayrılıkçılığa karşı çıkışa meyilleri ve güç oranında değişken olabilecek durumlar hipotetik olarak ele alınıyor.
4.Bölüm: Devletin ve PKK'nın Güneydoğu Anadolu'daki halk içerisinde etkisi ve bölgedeki stratejik konumu ele alınıyor.
Yürükel bu bölümle ilgili de şunları kaydediyor :
-Raporda sanki burada ikili bir iktidar söz konusu havası veriyordu. PKK'nın harekete geçebileceği NGO ve siyasi bağlantılı güçlerin hassas bölgelerde kontrollü bir çatışmayı yaratıp yaratmayacağı veya kaosa yol açıp açmayacağı konusunda sorular soruluyordu. Aynı zamanda devletin bu bölgelerde önemli ölçüde zayıf olduğu sadece askeri ve polis gücü ve aşiret gücü olarak varlığını sürdürdüğü fazla bir kitle tabanına sahip olmadığına vurgu yapılıyordu. Yani rapor PKK'yı etnik çatışmaları istediği anda çıkartıp istediği anda da durdurabilecek ve tek muhatap olabilecek bir güç olarak ele alıyordu.
Yürükel bir noktanın daha altını çiziyor: "Burada benim dikkatimi çeken bir şey çok kesin ifadeler kullanılması idi. Sanki raporu yazan çatışmanın yani iç savaşın olacağından eminmiş gibiydi."
5.Bölüm: Türkiye'nin iç savaşa doğru sürüklendiği ve sonuçları üzerinde duruluyor. BM, AB, NATO, Batılı ve bölge devletlerinin tutumları üzerinde değerlendirmeler yapılıyor.
Yürükel' in bu noktada altı önemli çizilmesi gereken notu bugünlerde kapalı kapılar ardında konuşulduğu gibi şuydu:
Dikkat:
-Burada, Batı'nın çok kan akıtılan bölgelere askeri, siyasi ve insani müdahale edebilme olasılığı üzerinde duruyordu. İç savaş terimi kullanılıyor ve bölgede bu iç savaşın yayılma ihtimali dolaylı yardım veya doğrudan katılma şekliyle göz önünde bulunduruluyordu. Sonuçları üzerinde duruluyordu. Bu bölümde raporun toparlanması yapılıyor. Türkiye'nin esas mevcut yapısının, Kürt ve Türk demografisi şeklinde ele alınmasının icap ettiğini, 2011'e kadar doğabilecek fiziki çatışma ortamının neler getirip neler götüreceği, bölgesel ve uluslar arası boyutunun üzerinde duruluyor. Türkiye'nin artık eski hudutlarının kalmayabileceği, haritanın değişebileceği ve Batı'nın buna karşı çıkmasının söz konusu olmadığı ifadeleri kullanılıyordu.
***
İşte Norveç’te 2003 yılında masanın üzerindeki rapor buydu..
2003 yılında Yürükel’in gördüğü ‘2011 Türkiye iç savaşı’ başlıklı raporun ardından 5 yıl geçti.
Görülüyor ki başaramadıkları bu alçak senaryo dışarıdan içeriden işbirliği ile yeniden devreye sokulmuş durumda..
Yani rapor o rapor!..
Ama görülüyor ki yine asla başaramayacaklar!..
Bölücü terör ile mücadelede kararlı bir şekilde yoluna devam eden Türkiye Cumhuriyeti Devleti yüksek iradesi ile bu tür sözde raporları tarihin her devresinde olduğu gibi bugünde yine tarihin kirli ,hain emelleri ile dolu çöplüğüne atacaktır.
Bu vatan topraklarında ameliyat yapılmasına asla izin vermeyecektir..
Başkomutan olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın her defasında kararlı bir şekilde dile getirdiği gibi ‘Bu topraklar üzerinde kimsenin ameliyat yapmaya gücü yetmeyecektir.’
Türkiye asla bir Irak, bir Suriye, bir Libya değildir..
Türkiye Cumhuriyeti Devleti söz konusu vatan olduğunda gerisinin hep teferruat olduğunu bütün kalbinde doyasına yaşayan, Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un’ Allah bu millete bir daha yazdırmayı nasip etmesin’ dediği İstiklal Marşındaki:
‘Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki fedâ,
Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ!
Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ
Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ.’
dizelerini bütün genlerinde taşıyan büyük bir millet gerçeği vardır.
Hain emellerin hala anlayamadıkları gerçek işte bu..