Niçin müslümân oldular

HASAN CAN

Active member
İtalyada böyle sapık bir papaza inanan anne baba, (Çocuğunuzu öldürün. Ben düâ edeceğim, o tekrâr ve dahâ iyi olarak dirilecek) dediği için çocuklarını kendi elleri ile öldürmüşler ve sonra onun tekrâr dirilmediğini görünce, perişân olmuşlardır. Hâlbuki kendi dinlerinden ayrılan bu insanlar, ilerde yakından tanıyacağınız müslimânlığı kabûl edenler gibi, islâm dînini inceleseler, aradıklarını onda bulabilecekler ve kendisi (Sulh ve sükûnet, selâmet, Allaha teslîm olmak) demek olan islâm dîni, onlara aradıkları gönül râhatlığını verecekdir.
[1] Fransız Renan, 1310 [m. 1892] de öldü.
Ne yazık ki, biz müslimânlar, pırlanta gibi temiz dînimizi dünyâya istediğimiz gibi anlatamıyoruz. Bunda, bizim de dînimize tâm bağlı olmamamızın ve onun emrlerine tâm uymamamızın te’sîri vardır. İslâm dîni, herşeyden evvel, beden ve rûh temizliğini emr eder. Rûh temizliği, önce Allahü teâlâya ve Onun, son Peygamberi olan Muhammed aleyhisselâm vâsıtası ile göndermiş olduğu emrlerin ve yasakların hepsine inanmakla ve elinden geldiği kadar bunlara uymağa çalışmakla hâsıl olur. Rûhun böylece temizlenmiş olduğu, hiç yalan söylememekle, kimseyi aldatmamak, dâimâ dürüst olmak, yanlış akâidlere [dogmalara] inanmamak ve herkese yardım etmek ve Allahü teâlânın emrlerine tâbi’ olmak ile belli olur. Bir müslimândan, ancak bu beklenir. O hâlde, islâm dînini teblîg etmek istiyen bir insan, kendisi bizzat nümûne bir müslimân olmalıdır. Böyle doğru ve dürüst hareket edersek, bizi gören başka dîne bağlı olan kimseler, bize hayrân kalacak ve kendiliklerinden islâm dînini araşdırmağa başlıyacaklardır. (Niçin müslimân oldunuz?) süâline cevâb veren ve yeni müslimân olan din kardeşlerimiz, hakîkî müslimânları ve onların yaşama tarzını gördükden sonra, müslimân olmağa karar vermişlerdir. Bu müslimânlar bizden, islâm dînini yaymak, neşr etmek için uğraşmamızı, bunun için de dînimizin emrlerine iki elle sarılarak herkese nümûne, örnek bir müslimân olmamızı istemekdedirler. Bütün eksiklerimize, propaganda gücümüzün noksanlığına rağmen, islâm dîni dünyâda gitdikçe yayılmakdadır. 1954 senesinde dünyâ nüfûsu 2.4 milyar idi. 1978 de 3.8 milyara ulaşmışdır. 1954 ile 1978 arasında Hıristiyanlar 150 milyon, müslimânlar 220 milyon artmışdır. Milletler arası bir istatistik merkezi (World Almanac)ın 1978 senesi istatistiğine göre, dünyâ üzerinde 1.7 milyar budist ve mecûsî, 950 milyon hıristiyan (katolik, protestan ve ortodoks), 10 milyon yehûdî ve 538 milyon müslimân bulunmakdadır. Hâlbuki (Time) mecmû’ası, 1979 senesi Nisan sayısını İslâmiyyete tahsîs etmişdir. Bu nüshasında, hakîkî müsliman mikdârının 750 milyon olduğunu, elde bulunan istatistiklerin tâm olmadığını kayd etmekdedir. Hıristiyan istatistikcileri, dünyâ üzerindeki müslimân sayısını kasden az göstermek için çalışmakdadırlar.
 

HASAN CAN

Active member
Biz, hakîkî bir müslimâna yakışır bir tarzda hareket edersek, müslimânların adedi dahâ çok artacak ve aşağıdaki bahslerde din değişdirip müslimân olanların da beyân etdiği gibi müslimânlar çoğaldıkca, dünyâda yanlış i’tikâdlar, inanışlar azalacak ve beşeriyyet arzûladığı sulh ve sükûna, râhat ve huzûra kavuşacakdır.
[Köyde, yolda nemâz kılacak olanın kıble cihetini anlaması için, güneş gören toprağa bir çubuk dikilir. Yâhud bir ipe anahtar, taş gibi bir şey bağlayıp, sarkıtılır. Takvîm yaprağında (Kıble Sâati) yazdığı vaktde çubuğun ve ipin gölgeleri, kıble istikâmetini gösterir. Gölgenin, güneş bulunduğu tarafı, kıble ciheti olur.]
 
Üst Alt