Okyay
ÖZEL ÜYE
Sayfa -1
NALINCI BABA
Devlet’i- Alîyeyi, soylu Osmåniyenin,
On ikinci Sultanı, üçüncü Murad Han’ın,
Tavırlarında o gün, bir tuhaflık sezilir.
Huzursuzluğu båriz, her hålinden süzülür.
Sanki bir şey söylemek, ister gibiydi tavrı,
Sefer göründü ya da, başkaca durum vardı.
Bunu hisseden dostu, dirayetli Sadråzam,
‘Sivåyuş paşa’ hemen, “Hayır ola Sultånım!
Canınızı sıkacak, bir şey mi var efendim,
Lütfen açıklayınız- belki ben hallederim "!
“Sorma paşam bu gece, garip bir rûya gördüm !”
“Ya hayırdır efendim, İnşallah hayra yordum !” “Hayır mı şer mi bilmem, bakalım göreceğiz !”
“ Nasıl yani Hünkårım ?” us ! hazırlan, şimdi tez,
Ya Bismillah diyerek,dışarı çıkıyoruz,
Bakarsın Hakk katında, sınavdan geçiyoruz !”
Pådişah ve Veziri, tebdil kıyåfet yapar,
Tam molla kılığında, birlikte yola çıkar.
Görünen o, öyle ki; Sultan şok içindedir,
Gördüğü rüyasının – halen etkisindedir.
Gideceği yeri de- ådeta bilmektedir,
Bu yüzden heyecanlı- biraz daha öndedir.
Güçlü ve de kararlı- seri adımlar atar,
Doğruca Beyazıt’a- umut haliyle çıkar.
Ordan döner Vefa’ya- Zeyrek’ten şağıya,
Sallanır ve de sonra- Unkapı civarında,
Etrafa bakınırken- işte tam o sırada;
Yerde yatan bir ceset- göze çarpar anında.
Sonra dönüp sorarlar- orda bulunanlara,
Dahi rica ederler- civarda komşulara,
“Kimdir bir bilen varsa- lütfen yardımcı olsun,
İnsandır bu, yazıktır- orta yerde kalmasın.
Ahåli “Aman hocam, hiç bulaşmayın “ derler,
“O uğursuz- ayyaşın, teki” deyip yererler.
Pådişah da“Peki” der, “ Nerden biliyorsunuz,
Yerden- yere çalıyor, kötü buluyorsunuz ?”
“Müsåde et bilelim- kırk yıllık komşumuzu ”
Der birisi öteden- sanki görmüş kırmızı.
Bir başkası tafsilat- vermek istercesine,
Sanki daha bir sakin- insaf edercesine.
“Biliyormusunuz ?” der- “Aslında çok iyi bir,
Nalıncı sanatkardır-hem işinin ehlidir !
Azaplar çaşısında- pek azimli çalışır,
Çok has nalınlarıyla- usta ismini taşır,
Ancak kazandığını- içki fuhuşa harcar,
Şişe- şişe şarapla- evin yolunu tutar.
Dahası var üstelik- nerde mimli- namlı bir,
Yolsuz kadını görse- peşe takar götürür !”
Hele bir başka yaşlı- daha da öfkelidir.
“Hadi şu komşulara , sorun bakalım kimdir
Şevket OKYAY
.................................
Devamı Sayfa-2 de
NALINCI BABA
Devlet’i- Alîyeyi, soylu Osmåniyenin,
On ikinci Sultanı, üçüncü Murad Han’ın,
Tavırlarında o gün, bir tuhaflık sezilir.
Huzursuzluğu båriz, her hålinden süzülür.
Sanki bir şey söylemek, ister gibiydi tavrı,
Sefer göründü ya da, başkaca durum vardı.
Bunu hisseden dostu, dirayetli Sadråzam,
‘Sivåyuş paşa’ hemen, “Hayır ola Sultånım!
Canınızı sıkacak, bir şey mi var efendim,
Lütfen açıklayınız- belki ben hallederim "!
“Sorma paşam bu gece, garip bir rûya gördüm !”
“Ya hayırdır efendim, İnşallah hayra yordum !” “Hayır mı şer mi bilmem, bakalım göreceğiz !”
“ Nasıl yani Hünkårım ?” us ! hazırlan, şimdi tez,
Ya Bismillah diyerek,dışarı çıkıyoruz,
Bakarsın Hakk katında, sınavdan geçiyoruz !”
Pådişah ve Veziri, tebdil kıyåfet yapar,
Tam molla kılığında, birlikte yola çıkar.
Görünen o, öyle ki; Sultan şok içindedir,
Gördüğü rüyasının – halen etkisindedir.
Gideceği yeri de- ådeta bilmektedir,
Bu yüzden heyecanlı- biraz daha öndedir.
Güçlü ve de kararlı- seri adımlar atar,
Doğruca Beyazıt’a- umut haliyle çıkar.
Ordan döner Vefa’ya- Zeyrek’ten şağıya,
Sallanır ve de sonra- Unkapı civarında,
Etrafa bakınırken- işte tam o sırada;
Yerde yatan bir ceset- göze çarpar anında.
Sonra dönüp sorarlar- orda bulunanlara,
Dahi rica ederler- civarda komşulara,
“Kimdir bir bilen varsa- lütfen yardımcı olsun,
İnsandır bu, yazıktır- orta yerde kalmasın.
Ahåli “Aman hocam, hiç bulaşmayın “ derler,
“O uğursuz- ayyaşın, teki” deyip yererler.
Pådişah da“Peki” der, “ Nerden biliyorsunuz,
Yerden- yere çalıyor, kötü buluyorsunuz ?”
“Müsåde et bilelim- kırk yıllık komşumuzu ”
Der birisi öteden- sanki görmüş kırmızı.
Bir başkası tafsilat- vermek istercesine,
Sanki daha bir sakin- insaf edercesine.
“Biliyormusunuz ?” der- “Aslında çok iyi bir,
Nalıncı sanatkardır-hem işinin ehlidir !
Azaplar çaşısında- pek azimli çalışır,
Çok has nalınlarıyla- usta ismini taşır,
Ancak kazandığını- içki fuhuşa harcar,
Şişe- şişe şarapla- evin yolunu tutar.
Dahası var üstelik- nerde mimli- namlı bir,
Yolsuz kadını görse- peşe takar götürür !”
Hele bir başka yaşlı- daha da öfkelidir.
“Hadi şu komşulara , sorun bakalım kimdir
Şevket OKYAY
.................................
Devamı Sayfa-2 de
Moderatör tarafında düzenlendi: