NuSReT
Aktif Üyemiz
SORU 11: “Kur’an var, Hadisler var. Bunlara rağmen mezheblere gerek var mıdır? Mü’minlerden Arabça bilenler Kur’an’ın bizzat kendisinden, arabça bilmeyenlerde meallerinden dinlerini öğrenemezler mi?”
CEVAB:Bu soruları soran yukarıdaki şu sözleri ile çelişkiye düşmektedir; “Her şey Kur’an da varken mezheblere neden gerek duyalım?” demekle, hadisi şeriflere gerek olmadığını ifade etmektedir. Aynı zamanda; “Kur’an var Hadis var mezheplere ne gerek var?” sorusu; “Eczane var, hastane var, eczacıya ve doktora ne gerek vardır?” demek gibidir, veya; “Okul var, kitab var, o halde öğretmene ne gerek vardır?” demek gibi bir şeydir.
Aslında bunlar mezhepleri de anlamış değil. Zira Kur’an’a ve hadislere ve Eshab-ı kiramın Rasulullah’tan aldıkları ilmin meyvesi olan icmaya dayanmayan bir mezhep zaten yoktur ve olamaz da. Kur’an ve Hadis-i Şeriflerden hüküm çıkarabilecek ictihat derecesinde bir alim olmak için İmam-ı Gazali gibi ilmi, Süfyan-ı Sevri Hazretleri gibi takvası olması gerekir. Her arabça bilen müctehid olabilseydi, Ebu Cehiller Ebu Lehebler imansız kalırmıydı? Hangi okuma yazması olan birisi tıp fakültesini okumadan, sadece tıp kitablarını okuyarak kalb ve beyin ameliyatı yapabiliyor?
Bugün mü’minleri dinlerini öğrenmek için sadece meal okumaya yönlendiren bazı din görevlileri, aslında o müslümanların ayaklarını farkında olmadan cehenneme kaydırıyorlar. İmam-ı Şafii Hazretleri:
“Bizler yalnız Kur’an-ı Kerim’den dinimizi öğrenmeye çalışsa idik, beş vakit namazın nasıl kılınıcağını dahi bulamazdık. Zira Allahu Teala Kur’an’da beş vakit namazı emrediyor, ama nasıl kılnacağının deteaylarınından açıkça bahsetmiyor. İşte bu durumda Peygamber efendimizin hadislerinde aradıklarımızı bulabiliyoruz.”
PEYGAMBER EFENDİMİZ İÇTİHAT DERECESİNDEKİ EHL-İ SÜNNET ALİMLERİNE UYMAMIZI EMRETMEKTEDİR:
“Benden sonra peygamber gelmeyecek, alimler gelecek, halifeler gelecek, onlara tabi olan bana tabi olur, onlara asi olan bana asi olur.” (Sahih-i Buhari 11.c.181 shf.)
CEVAB:Bu soruları soran yukarıdaki şu sözleri ile çelişkiye düşmektedir; “Her şey Kur’an da varken mezheblere neden gerek duyalım?” demekle, hadisi şeriflere gerek olmadığını ifade etmektedir. Aynı zamanda; “Kur’an var Hadis var mezheplere ne gerek var?” sorusu; “Eczane var, hastane var, eczacıya ve doktora ne gerek vardır?” demek gibidir, veya; “Okul var, kitab var, o halde öğretmene ne gerek vardır?” demek gibi bir şeydir.
Aslında bunlar mezhepleri de anlamış değil. Zira Kur’an’a ve hadislere ve Eshab-ı kiramın Rasulullah’tan aldıkları ilmin meyvesi olan icmaya dayanmayan bir mezhep zaten yoktur ve olamaz da. Kur’an ve Hadis-i Şeriflerden hüküm çıkarabilecek ictihat derecesinde bir alim olmak için İmam-ı Gazali gibi ilmi, Süfyan-ı Sevri Hazretleri gibi takvası olması gerekir. Her arabça bilen müctehid olabilseydi, Ebu Cehiller Ebu Lehebler imansız kalırmıydı? Hangi okuma yazması olan birisi tıp fakültesini okumadan, sadece tıp kitablarını okuyarak kalb ve beyin ameliyatı yapabiliyor?
Bugün mü’minleri dinlerini öğrenmek için sadece meal okumaya yönlendiren bazı din görevlileri, aslında o müslümanların ayaklarını farkında olmadan cehenneme kaydırıyorlar. İmam-ı Şafii Hazretleri:
“Bizler yalnız Kur’an-ı Kerim’den dinimizi öğrenmeye çalışsa idik, beş vakit namazın nasıl kılınıcağını dahi bulamazdık. Zira Allahu Teala Kur’an’da beş vakit namazı emrediyor, ama nasıl kılnacağının deteaylarınından açıkça bahsetmiyor. İşte bu durumda Peygamber efendimizin hadislerinde aradıklarımızı bulabiliyoruz.”
PEYGAMBER EFENDİMİZ İÇTİHAT DERECESİNDEKİ EHL-İ SÜNNET ALİMLERİNE UYMAMIZI EMRETMEKTEDİR:
“Benden sonra peygamber gelmeyecek, alimler gelecek, halifeler gelecek, onlara tabi olan bana tabi olur, onlara asi olan bana asi olur.” (Sahih-i Buhari 11.c.181 shf.)