Nur Hanım
Aktif Üyemiz
Halk içinde mu’teber bir nesne yok devlet gibiOlmaya devlet cihânda bir nefes sihhat gibi
Ko bu ays u isreti çünkim fenâdur âkibet
Yâr-i baaki ister isen olmaya tâat gibi
Olsa kumlar sagisinca ömrüne hadd ü aded
Gelmeye bu sise-i çarh içre bir sâat gibi
Saltanat didükleri ancak cihân gavgaasidur
Olmaya baht u saâdet âlem-i vahdet gibi
Ger huzûr itmek dilesen ey Muhibbî fârig ol
Var midur vahdet makaami gûse-i uzlet gibi
Büyük Türk Hakanlarından Kanuni Sultan Süleyman’ın hastalık anında söylediği;“Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, Olmaya devlet cihanda, bir nefes sıhhat gibi” sözü, sağlık hakkında söylenmiş çok önemli bir sözdür. Gerçekten de sağlığımızı kaybettiğimiz, geçici bir hastalık anında, basit bir soğuk algınlığı, grip gibi bir hastalıkta bile, gücümüzü kaybedince, acılarla baş başa kalınca bu sözün önemini daha iyi anlıyoruz. Sağlık hakkında söylenen sözlerin güzel yada çok olması, insanların sağlık konusuna gereken önemi vermelerini maalesef sağlamamıştır.
İnsanoğlu sadece sağlık konusunda değil, ikaz aldığı hemen her konuda duyarsız davranmakta çok mahirdir. İnsanoğlunun bu özelliğini dile getirmek adına yüce Peygamberimiz(sav), bir Hadis-i Şeriflerinde şöyle buyurmuştur; “Beş şey gelmeden önce beş şeyin kıymetini biliniz: Ölmeden önce hayatın kıymetini, hastalıktan önce sıhhatin kıymetini, dünyada ahireti kazanmanın kıymetini, ihtiyarlamadan gençliğin kıymetini, fakirlikten önce zenginliğin kıymetini.” (Hakim)
Bu kadar ciddi uyarılar almamıza rağmen ne ölmeden önce hayatın, ne hastalıktan önce sağlığın, ne ihtiyarlamadan önce gençliğin, ne fakirlikten önce zenginliğin kıymetini bilmek öyle çok kişiye nasip olmamıştır. Trafik işaret levhalarına rağmen bunca kazaların, uyarı levhalarına rağmen bunca iş kazalarının temelinde insanoğlunun sergilediği ihmal ve duyarsızlık yatmaktadır. İşlenen suçların hemen hepsinin karşılık cezaları bilinmesine rağmen, işlenen suçlarda dahi azalma olmaması bu konudaki tespitlerin doğruluğunu göstermektedir.
Genellikle, insanoğlu elindeki nimetin kıymetini, içinde bulunduğu müddetçe anlamakta zorlanmakta, değerini de ancak onu kaybettikten sonra anlamaktadır..
Yarattığı kulunun bütün özelliklerini en iyi bilen yüce Allah (cc) bakınız Zümer suresinde bu özelliğimizi nasıl haber veriyor:
İnsanoğlu unutkanlığı ve nankörlüğü sayesinde elindeki nimetin kıymetini bilmekte pek de başarılı olmadığını yaşadığımız örneklerden görmekteyiz. Elindeki nimetin kıymetini bilen insanların da hayatta ne kadara başarılı oldukları bilinen bir gerçektir.
Zümer suresinin 8. ayetinden sonra gelen 9. ayette de çözüm göstermektedir.
Ko bu ays u isreti çünkim fenâdur âkibet
Yâr-i baaki ister isen olmaya tâat gibi
Olsa kumlar sagisinca ömrüne hadd ü aded
Gelmeye bu sise-i çarh içre bir sâat gibi
Saltanat didükleri ancak cihân gavgaasidur
Olmaya baht u saâdet âlem-i vahdet gibi
Ger huzûr itmek dilesen ey Muhibbî fârig ol
Var midur vahdet makaami gûse-i uzlet gibi
Büyük Türk Hakanlarından Kanuni Sultan Süleyman’ın hastalık anında söylediği;“Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, Olmaya devlet cihanda, bir nefes sıhhat gibi” sözü, sağlık hakkında söylenmiş çok önemli bir sözdür. Gerçekten de sağlığımızı kaybettiğimiz, geçici bir hastalık anında, basit bir soğuk algınlığı, grip gibi bir hastalıkta bile, gücümüzü kaybedince, acılarla baş başa kalınca bu sözün önemini daha iyi anlıyoruz. Sağlık hakkında söylenen sözlerin güzel yada çok olması, insanların sağlık konusuna gereken önemi vermelerini maalesef sağlamamıştır.
İnsanoğlu sadece sağlık konusunda değil, ikaz aldığı hemen her konuda duyarsız davranmakta çok mahirdir. İnsanoğlunun bu özelliğini dile getirmek adına yüce Peygamberimiz(sav), bir Hadis-i Şeriflerinde şöyle buyurmuştur; “Beş şey gelmeden önce beş şeyin kıymetini biliniz: Ölmeden önce hayatın kıymetini, hastalıktan önce sıhhatin kıymetini, dünyada ahireti kazanmanın kıymetini, ihtiyarlamadan gençliğin kıymetini, fakirlikten önce zenginliğin kıymetini.” (Hakim)
Bu kadar ciddi uyarılar almamıza rağmen ne ölmeden önce hayatın, ne hastalıktan önce sağlığın, ne ihtiyarlamadan önce gençliğin, ne fakirlikten önce zenginliğin kıymetini bilmek öyle çok kişiye nasip olmamıştır. Trafik işaret levhalarına rağmen bunca kazaların, uyarı levhalarına rağmen bunca iş kazalarının temelinde insanoğlunun sergilediği ihmal ve duyarsızlık yatmaktadır. İşlenen suçların hemen hepsinin karşılık cezaları bilinmesine rağmen, işlenen suçlarda dahi azalma olmaması bu konudaki tespitlerin doğruluğunu göstermektedir.
Genellikle, insanoğlu elindeki nimetin kıymetini, içinde bulunduğu müddetçe anlamakta zorlanmakta, değerini de ancak onu kaybettikten sonra anlamaktadır..
Yarattığı kulunun bütün özelliklerini en iyi bilen yüce Allah (cc) bakınız Zümer suresinde bu özelliğimizi nasıl haber veriyor:
AYET-İ KERiME
“İnsana bir zarar dokunduğu zaman Rabbine yönelerek O’na yalvarır. Sonra kendi tarafından ona bir nimet verdiği zaman daha önce ona yalvardığını unutur ve Allah’ın yolundan saptırmak için O’na eşler koşar. De ki: “Küfrünle az bir süre yaşayıp geçin! Şüphesiz sen cehennemliklerdensin.” (Zümer: 8)
Zümer suresinin 8. ayetinden sonra gelen 9. ayette de çözüm göstermektedir.
AYET-İ KERiME
“(Böyle bir kimse mi Allah katında makbuldür,) yoksa gece vakitlerinde, secde halinde ve ayakta, ahiretten korkarak ve Rabbinin rahmetini umarak itaat ve kulluk eden mi? De ki: “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” Ancak akıl sahipleri öğüt alırlar.”(Zümer: 9)
Moderatör tarafında düzenlendi: