K.L > İsLami Fıkıh AnsikLopedisi (Alfabetik)

ceylannur

Yeni Üyemiz
KADININ YALNIZ BAŞINA TAKSİYE BİNMESİ CAİZ MİDİR? Sefer mesafesi olmayan bir yola gitmek için kadının tek başına taksiye binmesi fıkıh açısından câizdir ama, emniyetin, ahlâkın, adâletin ve fazîletin hakim olduğu bir ortamda câizdir Bugün için bunların hangisinin var olduğunu söyleyebiliriz? Hattâ bu tür ulaşımlarda öyle ya da böyle kötü muamele, hesaba katılacak ve hükmü değiştirecek kadar çok vuku bulmaktadır Bu yüzden kadınlar ahlâkını ve diyanetini çok iyi tanıyıp emin olmadıkları rastgele taksi şöförleri ile, zorda kalmadıkça yolculuk yapmamalıdırlar
Tanıyıp emin oldukları sürücülerle şehir içinde tekbaşlarına bir yerden bir yere gidebilirler, bu câizdir Çünkü takside halvet olmaz Ancak müttakî kadınlar bundan bile sakınmalıdırlar En azından yanlarına mümeyyiz bir çocuk almalıdırlar Bebeğin bu konuda hiç bir fonksiyonu yoktur Olsa olsa kötü düşünmeleri azaltır, ama onlara mani olmaz
 

ceylannur

Yeni Üyemiz
KADININ YARATILIŞI : Kur'an-ı Kerîm'de birden çok âyet-i kerîme'de en büyük dedemiz olan Hz Âdem Peygamber'in topraktan yaratıldığı haber verilmektedir (Örnek olarak bk Al-i Imrân (3) 59; Rûm (30) 20 ) Bir âyette de Allah (cc) "Sizi bir tek nefisten yaratan, eşini de ondan yaratan Rabbinizden sakının" (55 Nisâ (4) 1) buyurur Bu âyet Havvâ annemizin, Âdem Babamızdan yaratıldığını gösterir Peygamberimiz de (sas) bunu biraz daha açar ve : "Şüphesiz ki, kadın kaburga kemiğinden yaratılmıştır Istediğin gibi doğrultamazsın Ondan yararlanmak istersen eğri olarak yararlanacaksın Doğrultmaya kalkarsan kırarsın Onun kırılması, boşanmasıdır" (Müslim, rada 61; 62; Buharî, enbiyâ 1; Darimî, nikâh 35 ) buyurur Bu sözleriyle Efendimizin kadını kaburga kemiğine benzetmesi, Havvâ Annemizin Hz Âdem'in kaburga kemiğinden yaratıldığı içindir Ibn Abbas (ra) Hz Havvâ'nin Âdem uyurken onun sağ kaburgalarının en kısasından yaratıldığını rivayet etmiştir (bk Davudoğlu VN/4l8) Hz Âdem uyanınca Hz Havvâ'yı yanında uyurken görmüş ve kucaklamıştır Bu hadîs aynı zamanda kadınların çok hassas olduklarını, oların her hatâsını cezalandırmaya kalkışmanın onları kıracağını ve bu yüzden boşanmaya kadar gidebileceğini, dolayısıyla onlara güzel davranılmasının gereğini anlatır
Aynı zamanda ikisinin de aynı kökten olduğunu, birbirlerini suçlayamayacaklarını, görevlerinin birbirlerini eksiklikleriyle kabullenmek ve kucaklamak olduğunu gösterir Çünkü kadın eğri olmakla eksikse, erkek de kendisinden birşey kopmuş olmakla eksiktir Sözün kısası; birbirlerinden kopmuş bu iki eksik parça, ancak birbirlerine sarılmakla tamam olur Şair ne güzel söylemiş:

Masal değil, onu benden yarattığın,mevlâ
Içimde, koptuğu yer sızlamaktadır hâlâ
 

ceylannur

Yeni Üyemiz
KADININ YÜZÜ VEYA VÜCUDUNUN BAŞKA BİR TARAFI AYNADAN GÖRÜNSE ONA BAKMAK CAİZ MİDİR? Aynaya akseden kadının yüzü veya vücudunun başka bir tarafına bakmak dinen caizdir Çünkü o hakiki değil hayalidir Ancak fitneye vesile olduğu taktirde hayali de olsa haram olur Kadın fotoğrafı ile televizyonda görünen kadın da böyledir Yani hayal olduğu için fitneye vesile olmadıkca ona bakmak İslam dininde söz konusu olan haram nazar sayılmaz Ama fitneye ve ahlakın bozulmasına vesile olursa haram olur
 

ceylannur

Yeni Üyemiz
KADINLA İSTİŞÂRE
Erkeğin hanımına danışmadan, ev, arazî vBulletin satın alması ya da satması uygun mudur? "Bir iş yapacağınızda hanımlarınıza danışmayın" mealinde bir hadis var mıdır?
Kadına danışılmayacağı, danışıldığında da söylediklerinin aksinin yapılması gerektiği şeklindeki kanaat, hadis diye bilinen "asılsız ve bâtıl" bir sözden kaynaklanmaktadır "Kadınlara danışın ve söylediklerinin aksini yapın" anlamındaki bu sözün asılsız olduğunu kaynaklar bildirmektedir (Ali el-Kârî, el-Meviû'âtü's-sugra 113; Suyûtî, ed-Dürrütü'I müntesira (Fetâva'I-hadîsiyye kenarında Aclûnî N/4 ) Kınanan danışmak değil, kadınların emrine girip onlara itaat etmektir (Acıûnî, agell/4; Suyûtî, age170) Kur'ân-ı Kerîm'de ki danışma emri, kadın erkek diye ayırmamıştır Ancak danışma, elbette konunun bilir kişileriyle yapılır Erkeklerin bileceği işlerde erkeklere, kadınların bileceği işlerde de kadınlara danışılır Rasûlullah Efendimizin (sav) Hudeybiye anlaşmasında Ümmü Seleme'ye danışması, kadınlara da danışılacağının delili sayılmıştır (Acûnî, age N/5) Ömer Efendimizden sonraki halifeyi seçmek üzere belirlenen hakem de, herkese, bu arada kadınlara, hattâ kocaya gitmemiş kızlara bile danışmıştır (Hamîdullah, Islâm müesseselerine giriş ) Bu, aynı zamanda kadınların seçme hakkını da gösterir
 

ceylannur

Yeni Üyemiz
KADINLA MUSAFAHA Islâm fıkhında (hukukunda) genel kaide olarak: "Bakılması helâl olan yere dokunulması da helâldir" Bundan sadece erkeğe göre yabancı kadınlar istisna edilir Meselâ erkek, Hanefî mezhebine göre, yabancı bir kadının eline ve yüzüne belli şartlarla bakabıldiği halde, dokunması câiz değildir Buna göre, kadınla musafaha (tokalaşma), kadın genç ve şehvet duyabilecek yaşta ise ittifakla haramdır Bu konudaki rivayetlerin hemen hemen hepsi ve sahih olanları Rasûllüllah Efendimizin kadınlarla tokalaşmadığını söyler Ümeyme bint Rakika kadınların biatını anlatır ve: "Allah Rasûllü bizim hiç birimizle musafaha yapmadı, gidin artık, sizinle biatlaşmış olduk, yüz kadına diyecegim de, bir kadına dediğimden ibarettir, buyurdu" ( Taberî XXVNI/80) Aişe validemiz: "Vallahi Allah Rasûllünün eli aslâ bir kadının eline değmedi O kadınlarla sözle biatlaştı" demiştir ( Kurtbî XVNI(71)) Hz Aişe validemiz bunu çok sonraları söylemiş olacâğına göre, Akabelerde vuku bulan "Bey'atü'n-nisâ" hakkında Rasûlüllah'tan bilgi almış olması gerekir Aksi halde böyle te'kidli bir yemin etmesine anlam verilemez Bunun anında Rasûlüllah'ın kadınlarla elinde elbise varken, bir kâb içindeki suya, ellerini birbirine değdirmeden sokarak biatlaştığı haberleri de vardır Bunlar da onun kadınlarla tokalaşmadığını gösterir Suyûtî, Taberâni'den alarak, Allah Rasûlü'nün kadınlarla "elbise altından" (tahtes'sevbi) tokalaştığı rivayetini, zayıf olduğunu belirterek verir ( el-Câmi'u's sağîr (fethu'I-Kadir) V/221 ) Gümüşhanevî aynı hadisi şerhederken "bez altından=tahtes'sevbi" ibaresini "yani arada bir engel olmâksızın (bilâ hâilin) diye açıklar ki, ( Levami'u'I-‚ukûl V/605) doğrusu garip karşılanmalıdır Ama hadîs her hâlükârda zayıftır Safâ tepesinde Allah Rasulü kadınlarla biatlaşırken Hz Ömer'in de onlarla musafahalaştığı rivayeti de vardır (Kurtubî agk) Ancak sahih kaynaklarda buna da rastlayamadık Aksine onunla ilgili olarak meşhur olan rivayet şudur: Ümmi Atiyye anlatıyor: "Rasûlüllah Medine'ye gelince Ensar kadınlarını bir evde topladı Sonra Ömeri bize gönderdi Ömer gelip selâm verdi O evin dışından elini uzattı, biz de içinden uzattık O da, Allah'ım şahid ol!, dedi" ( Taberî ; Kurtubî agk) Görüleceği gibi burada musafaha değil, el uzatma vardır Şehvet duyulmayacak derecede yaşlı kadınlara gelince: Hanefî fıkhının meşhur kitaplarından olan el-Hidâye, onlarla musafahalaşmakta mahzur olmadığını söyler ve delil olarak Hz Ebûbekir'in süt annesinin bulunduğu kabilelere gittiğinde kocakarılarla musafahalaştığı ve Abdullah b Zübeyr'in hasta bakıcı olarak bir kocakarı tuttuğu, ona ayağını ovdurup başını kaşıttığı haberlerini zikreder ( Merginânî, el-Hidâye IV/84) Kâdizâde Efendi Hidâye'nin bu kısmını serhederken "el-Muhît" ve başkalarından diye bir de Rasûlüllah Efendimizin bey'atta, "genç kadınlarla değil ama yaşlılarla musafahalaşırdı" rivayetini verir (Fethu'I-Kadîr (Tekmile) VNI/98 NNI/461 eski)) Fakat Hidâye'nin hadislerini tahriç eden Zeyla'iye başvurduğumuzda: Hem bu rivayetin hem de Hz Ebûbekir ve Abdullah b Zübeyr'le ilgili rivayetlerini "garîb" olduğunu söyler ( Nasbu'r-râye IV/240) Aynı konuda çalışması olan Ibn Hacer ise, bu üç rivayeti de hiç bir yerde bulamadığını söyler (ed-Dirâye N/225; Konu hakkında ayrıca bk Merdavî, el-insaf 8/32)
Taberî, Ebû Süfyân'in karısı Hind'in müslüman olduğunda, biat için gelip Rasûlüllah'ın elini tuttuğunu kaydeder ki, (Taberî XXVlll/78) bunun için de biz aynı şeyi söylüyoruz
Netice olarak, Merginân-i gibi müdekkik bir fıkıhçının, nereden aldığı bulunamamış olsa bile, verdiği bir rivayeti hiç hesaba katmamak da uygun olmayabilir Buna göre, fitneden emin olunan ihtiyar kadınlarla musafaha yapılabilirse de, sahih rivayetlerle anlatılan Rasûlüllah'ın fiiline uymak ve namahrem olmaları halinde onlarla da musafahalaşmamak en emin yoldur (Allah'u a'lem)
 

ceylannur

Yeni Üyemiz
KADINLA TOKALAŞMAK CAİZ MİDİR? Mahrem olmayan kadına bakmak haram olduğuna göre, onlara dokunmak veya tokalaşmak mutlaka haramdır Peygamber'e (sav) bi'at eden kadınlar dediler ki: Ey Allah'ın Resulü biat ederken elimizi tutmadınız Peygamber (sav) kadınların elini tutup tokalaşmam buyurdu (Ahmed bin hanbel, Nesai, İbn Mace) Hazret, Aişe (ra) biat ile ilgili şöyle buyuruyor: Allah'a yemin ederim ki Resulüllah'ın eli bir kadının eline dokunmadı Sadece sözle onlardan biat aldı" (Müslim) Peygamber (sav) bir hadis-i şerifinde şöyle buyuruyor: "Sizden biriniz başına iğne ile dürtülmesi kendisi için helal olmayan bir kadına dokunmaktan daha hayırlıdır"İslam dini kadınla tokalaşmayı yasaklamakla kadını tezyif etmiyor Bilakis şerefini kurtarıyor Kötü niyetli kimselerin şehvetle el uzatmasına engel oluyor
 

ceylannur

Yeni Üyemiz
KADINLAR DA MİSVAK KULLANABİLİR Mİ? Kadının diş etleri zayıf olacağı ve misvaktan zarar görecegi gerekçesiyle misvağın kadın için sünnet olmadığı,(11 Hattâb es-Sübki el-Menhel 1/189) bunun yerine onun sakız çiğnemesinin uygun olacağı(12 SurunbiIâlî, Merâki'I-felâh (Tahtavı ile beraber) 54; Aynı yerde Tahtavı, kadınların sakızla emredilmediklerine dikkat çeker) vs söylenmişse de, misvağı emreden ve öven hadîsler mutlaktır (kadın-erkek ayrımı yapmaz) Misvaktan hasıl olan faydalar, kadın için de, hattâ fazlasıyla matluptur Dişlerin zayıf olması, misvak kullanmamalarını gerektirmez Olsa olsa itina ile ve yumuşak misvak kullanmalarını gerektirir(13 es-Sübkî, agk ) Aişe validemiz: "Efendimiz misvaklanır ve yıkamam için misvağını bana verirdi Ben de, kendim misvaklanır, sonra da yıkar ona verirdim" (14 Ebû Davûd, Taharet, 28) diye nakletmiştir ki, bu, hem kadınların misvak kullanabileceğine, hem de karı-kocanın birbirinin misvaklarını kullanabileceklerine bir delildir (15 es-Sübki, age, I/182) Misvağın bugün tibben de sabit o kadar çok faydası vardır ki, kadın bunlardan mahrum etmenin sağlam hiçbir gerekçesi yoktur
 

ceylannur

Yeni Üyemiz
KADINLARIN KABİR ZİYARETİ KONUSU

Öncelikle Kur'an-ı Kerim'de kabirleri ziyaret etmenin ya da etmemenin gerektiğine dair bir ayet yoktur Rasülullah (sas) Efendimiz de Islamın bidayetinde kabirleri ziyaret etmeyi yasaklamışlardı Çünkü insanlar henüz "tevhid" ve "şirk" sınırını net olarak ayırd edemiyorlardı Kabri ziyaret eden, onun için Allah'tan bağışlanma dileyeceğine (istiğfar edeceğine) onu ilahi bir güç gibi düşünüp ondan birşey isteyebilirdi Sıkıntısını giderebilip, isteklerini yerine getirebileceğini zannedebilirdi Bilahere mü'minler imanı ve şirki iyi kavrayınca Rasülullah (sas) Efendimiz şöyle buyurdu:" Size kabir ziyaretini yasaklamıştım Artık şimdi ziyaret edin Çünkü bu size ahireti hatırlatır"( Burhânuddin el-Câberî, Rusûhu'I-ahbâr 142 (Müsnedü'I-Imâm Şâfiî, Müslim ve Tirmizi den Tirmizî, hasen-sahih olduğunu söyler)) Bununla aynı zamanda şunlar denmek isteniyor gibiydi: a) Kabir, ahireti hatırlamak için ziyaret edilir

Inananlar kabir ziyaretiyle ahireti düşünmenoktasına gelince kabirleri ziyaret etmelerinin yasaklanmasına gerek yoktur Ya da; kabir ziyareti size önceleri başka şeyler hatırlatırdı ve yasaklandınız Artık ahireti hatırlatıyor, öyleyse ziyaret edebilirsiniz

Rasülullah Efendimiz (sas) bizzat kendileri annesinin kabrini ziyaret ettiler, ağladılar ve,yanında bulunanları da ağlattılar ve buyurdularki, "Rabbim'den ona mağfiret dileme konusunda izin istedim, alamadım, kabrini ziyaret etme konusunda izin istedim, izin edildi Siz de kabirleri ziyaret edin Çünkü bu,, ölümü hatırlatır"(Ca'berî, agk (Müslim, Ebû Dâvûd, Nesâi, Ibn Mâce, Ibn Hibbân,Beyhakî K den))
"Allah habire kabirleri ziyaret eden kadınlara lanet etsin"( Câberi, age143 (Tirmizi'den Hasen-sahih)) Ibn Abbas rivayetinde "habire" kaydı yoktur(Câ'beri, age 144 (Ebû Dâvûd, Ibn Hibbân Ahmed ve Müstedrek'ten))

4-" Ibn Ebî Müleyke diyor ki, bir gün Aişe (vâlidemiz) kabristandan geliyordu"Ey mü'minlerin annesi nereden geliyorsunuz?" diye sordum "Kardeşim Abdurrahmanın kabrini ziyaretten" dedi "Rasülullah kabir ziyaretini yasaklamamış mıydı?" dedim "Evet yasaklamıştı ama sonra ziyaret edilmesini emretti," diye cevap verdi" (Ca'beri age 145 (Müstedrek -sahih- ve Ibn Mâce'den))
Konu hakkında malum ve meşhur olan hadisler bunlardır Görüldüğü gibi bu hadislerin hepsini birarada değerlendirip, tereddütsüz tek bir mâna çıkarmak müşkildir
Islam âlimlerinin çoğu; kabır ziyareti önce herkese yasaktı, sonra buna müsaade edildi, ama (üç numaralı hadisle) yasak kadınlar için devam etti "Lanet" haramlığı ifade eder Binaenaleyh, kabir ziyareti herhalükarda kadınlar için haramdır, görüşündedirler( bk Hâfiz Ebûbekr el-Hâzimî, el-I'tibâr 100; Câ'beri, age 144; Ahmed el-Bennâ el- Fethurrahmanî VNI/162-163) Niçin kadınlara haramdır sorusuna da, çünkü onlar ağlar ve bağırır, çağırırlar, sabırsızlık gösterirler, diye cevap vermişlerdir (Adıgeçen yerler)
Buna kadınların batıl inançlara kanmaya daha meyyal olmalarını, iman-şirk çizgisine pek dikkat edememelerini, kabir ziyareti sırasında çokça tehlikeli bid'atlara düşmelerini de ekleyebiliriz Bu âlimler ayrıca derler ki, (birinci hadis) kabir ziyaretini kadın-erkek herkese serbest bırakmakta, (üçüncü hadis) ise kadınlara yasaklamaktadır Bu hadîslerin hangisinin önce varid olduğu bilinmemektedir Meselâ, kadınlara yasaklayan (üçüncü hadis) önce; diğeri sonra olduğunu bilmiş olsak, sonraki izinin önceki yasağı kaldırdığına (onu neshettiğine) hükmeder ve kadınların da ziyarette serbest olduğunu söyleyebilirdik Ama bunu bilemiyoruz Öyleyse ihtiyatli olanla amel etmeliyiz Bu ise ziyaretin kadınlara yasak olmasıdırBazı âlimlere göre ise; önceden kabir ziyareti yasaktı Sonra (birinci hadîsle) kadın erkek ayırımı yapılmadan (umumen) buna izin verildi Dolayısıyla kabir ziyareti kadınlar için de serbest (mübah) olmuş olur (Dördüncü) Hz Âişe hadîsi de bunu gösterir Bu takdirde, kabirleri ziyaret eden kadınlara lânet eden (üçüncü) hadis de izin veren (birinci) hadisten önce varid olmuş olur Hanefî âlimlerin çoğunun görüşü budur,(bk Ahined el-Bennâ agk)
Buna -âcizâne- biz de şunu eklemek istiyoruz: Önceden kabir ziyareti yasaktı sonra (birinci hadîsle) buna izin verildi Yasak da, izin de kadın erkek ayırımı yapmamaktadır, yani umum ifade etmektedir Bu durumda yasak hadisi izin hadisiyle neshedilmiş olur Kabirleri ziyaret eden kadınlara lânet eden hadisi daha sonra vârid olmuş kabul edersek, nesih tekrarlanmış ve yasağı nesheden izin hadîsi de neshedilmiş olur ki, bu pek güzel değildir Bunu, izin hadisinden kadınları istisna ya da tahsis saymamız da mümkün değildir Çünkü birbirinin devamı olarak varid olmamışlardır Öyleyse izin kadınlar için de geçerli olmalıdırZâten Kurtubi gibi bazıları da "lânet hadîsi"ndeki mubâlağa kalıbına (zevvârât) bakarak lânetin sadece çokça ziyâret eden kadınlara has olduğunu, çünkü böylece onların kocalarının hukuklarını çiğnediklerini vBulletin söylemişler(Ahmed el-Bennâ age VNI/160-161) ama işaret ettiğimiz Ibn Abbâs rivâyeti mübalağasız olduğundan bu izah çok ikna edici görülmemektedir
Ancak şirk ve bid'at davranışların, bağırılıp çağırmaların olduğu yerde ziyaret haram olmuş olur Ama bu erkekler için de böyledir Bu takdirde iki görüşü birleştirerek şöyle demek mümkün olabilir:
Izin, kadın erkek, herkes için geçerlidir Ancak kadınların kabir ziyaretlerinden doğacak faydalar; doğacak zararlardan genellikle çok fazla olmaktadır Öyleyse ihtiyatlı olan davranış kadınların kabir ziyaretine çıkmamalarıdır Ama bilgili ve tevhid-şirk sınırını ayırdedebilecek şuura sahip, kabir ziyaretiyle fânîlerden meded uman değil, ibret ve öğüt alabilecek akıllı kadınların bu şartlarla kabir ziyaretinde bulunmaları, onlar için faydalı olabilir Aslında bu şartlar -daha önce değindiğimiz gibi- erkek için de geçerlidir Öyleyse ziyareti yasak ve mahzurlu kılan şey, kadın olmak değil, bu şartlara riayet edememektir Ne var ki, bu rîayetsizlik genellikle kadınlarda daha çok görüldüğünden onlar özellikle sözkonusu edilmiş olmalıdırlar(Bu konu için ayrıca bk Davudoğlu, Müslim şerhi V/258 vd; Elmalılı IX/6046 vd)
 

ceylannur

Yeni Üyemiz
KADINLARLA İLGİLİ BAZI GENEL BİLGİLER Birden fazla koca ile evlenmiş olan kadın, birisinin nikâhında değilken ölmüşse, Cennette onların ahlâkı, en güzel olanı ile beraber olacaktır Birisinin nikâhında iken ölmüşse onunla beraber olacaktır (Heysemî, el-Fetava'l-hadisiyye 354)
Kadınların hasta olan yabancı bir erkeği, yada erkeğin hasta olan bir kadını, tesettür şartlarına uyarak, meşru ölçüler içerisinde ziyaret etmesi câizdir Allah Resûlü Efendimizin hasta kadınları ziyaret etmesi ile ilgili hadîsler vardır Çünkü hasta ziyareti, Islâm'da önemli bir hak ve terbiye kuralıdır Allah Resûlü Efendimiz bir hadîslerinde, müslümanın müslüman üzerindeki altı hakkından birinin, hasta iken ziyaret etmesi olduğunu bildirmişve bunda kadın-erkek ayırmamıştır( Buharî, el-Edebü'l-Müfred I/539; Hattâb es-Subkî, el-menhel VNI/220)
Kadının kocasını ismiyle, "Ahmet!, Hasan!" diye çağırması, Islâmi edebe uygun görülmemiş ve fıkıh kitaplarında bunun "mekruh" olduğu belirtilmiştir (Ibn Abidîn VI/47 8; Hediyyetül-alâiyye 265-66)
Kocanın, hanımının Babası ve diğer yakınları yanında, cinsel davranışları konusunda sözetmemesi, ile de onlara sorması gereken bir şey varsa, onu bir başkası aracılığı ile öğrenmesi güzel (müstehap) bir davranıştır ve Islâmi bir edep biçimidir (Hattab es-Subkî N/261)
Kadının, kocasının gıyabında onun malından, onun izni olması halinde sadaka verebilir ve ikisine de tam sevap verilir Kocasının malından, onun kızmayacağını bildiği ölçüde, ya da kendisine ayrılan eşya veya yiyeceklerden, kocasına sormadan da sadaka verebilir Sormadan verdiği sadakanın sevabı ikiye bölünür, yarısı birinin, yarısı birinin olur(age IX/339-40; X/6-7)
Bazı fıkıh kitaplarında, kocanın karısını şu sebeplerden ötürü, incitmeden dövebileceği söylenir: Namaz kılmazsa, cünüplükten yıkanmazsa, kocası istediği halde süslenmezse, yatağına çağırdığı halde gelmezse; kocası izin vermediği halde evden çıkarsa Kocası dövdügü halde kadın bunlarda israr ederse, artık erkek onu boşar diyenler de vardır Hattâ boşadığı halde mihrini veremeyeceğinden korkarsa, üzerinde mihir borcu varken Allah'a kavuşması, namaz kılmayan bir kadınla cima etmesinden daha iyidir demişlerdir (Halebî, Münyetü'l-musallî 385; es-Serhu'l-kebîr 621; Halil Ahmed, Bezlü'l-mechûd X/188 vd) Ancak bunlar ilahi nas değil, görüşlerdir
Kadınların sünnet olması; erkeklerin sünnet olması kadar kuvvetli bir sünnet değilse de, müstehap ve hoş bir davranıştır Diğer mezheplerde, kadının sünnet olması da, erkeğin sünnet olması gibi gereklidir diyenler vardır Ancak bir hadîs-i şerifte : "Kadınların sünnet edilmesi bir değerlendirme ve şeref, erkeklerin sünnet edilmesi ise bir sünnettir" buyurulmuştur (Ebû Dâvûd, edep 167)
Erkeklerin sünnet edilmesinin faydalarından biri, kabuk içinde biriken mikropların sebep olacağı, özellikle tehlikeli kadın hastalıklarından kurtulmaktır Bunun cinselliğin fıtratıyla ilgili ilginç bir faydası daha vardır: Sünnetsiz erkek, cinsel ilişkilerden aslında daha çok zevk alır (Değişik görüş için bk Dihlevî, Huccetullali I/182) Ama erkeğin çabuk tahrik olup, çabuk boşalması istenen bir şey değildir Bu, kadının tatmin olmasını zorlaştırır (Halil Ahmed, age, XX/212) Halbuki, cinsel ilişkide tatmine ulaşmak (orgazm olmak) kadının da hakkıdır Bunu Resûlullah Efendimiz özellikle belirtmiştir Diğer yönden, kadının sünnet olması ise, erkekteki durumun tersine, onun daha fazla zevk almasını, dolayısı ile daha çabuk tatmin olmasını sağlar Böylece kadının da, erkeğin de sünnet olmasının diğer yararları yanında, fıtratı destekleyen ve cinselliği ayarlayan çok önemli bir yararı daha ortaya çıkmış oluyor Allah Resûlünün su hadîsleri de bunu gösteriyor olmalıdır:
"Medine'de kadınları sünnet eden bir kadın vardı Allah Resûlü ona: Fazla derin kesme ki, kadınlar daha çok lezzet alsınlar Kocaların da daha çok hoşuna gitsin, buyurdu"(Ebû Dâvûd, edep l67; ayrıca bkz Fetâvâ-yi Bezzâziye VI/372) Erkeklerin hoşuna gidecek olan yön, kolları arasında kadının doyuma ulaşmasıdır Dolayısı ile bu hadîs-i şerif, yukarıda söylemiş olduğumuz gerçege olduğu gibi işaret eder
Erkeğin sünneti, hasefeyi (başcığı) örten derinin kesilmesiyle, kadının sünneti ise ferç girişinin üstündeki hurma çekirdegi, ya da horoz ibiği gibi olan çıkıntı derinin kesilmesiyle olur Erkeğinkinin çoğunu, kadınınkinin ise azını kesmek daha makbuldür
Her ne kadar bazı fetvalârın uygulanması için Islâm devletinin varlığına ihtiyaç varsa da İslamın bu noktaya kadar kadın için konu ettiği hukuku biraz dahi olsa yansıtmak gayesiyle bu türlü fetvâları almak da bir sakınca görmedik Yeter ki çalışmalarımız nefsî olmasın
Bu fetvaları kadınlar ve hatta kocaları için bilinmesine son derece ihtiyaç hissettiğimiz nâdir fetvalar arasından seçtik Hazırlanmasında asırlarca elden düşmeyen Behçetü'l-Fetâva, Fetevây-i Fevziyye, Fetevây-i Abdurrahim, Fetevây-i Ibn-i Nüceym, Netice, Fetevây-i Ali Efendi, bunların özeti gibi olan Hülâsatü'1-Ecvibe, Fetevây-i Hindiyye ve diğer bazı güvenilir kaynaklardan istifade ettik Şüphe duyulan konularda bu kitapların ilgili konularına müracaat yeterlidir
KADINLAR EZAN OKUMALARI GEREKİR Mİ ?
Kadınların namaz için ezan ve kamet getirmeleri gerekmez
KADINLARA İMAMLIK YAPMAK
Erkek bir imam, içlerinde hiç erkek bulanmayan kadınlar topluluğuna imamlık yapabilirler mi?
Erkeğin, içlerinde karısı, annesi ve kızkardeşi gibi bir mahremi ya da başka bir erkek bulunmayan kadınlar topluluğuna imamlık yapması, evde olursa mekruhtur Camide olursa ya da mahremi veya bir başka erkek bulunursa mekruh değildir (47 Serahsî, I/166) Erkeğin kadınlara imam olması halinde, saf düzeninde kadınların erkeğin arkasında olmaları yeterlidir
 

ceylannur

Yeni Üyemiz
KADİR GECESİ

Kur'ân-ı Kerim'in inmeye başladığı Ramazan ayı'nın yirmi yedinci gecesi İslâm'da en kutsal ve faziletli gece Kadir gecesidir Kadir gecesi, içerisinde Kadir gecesi bulunmayan bin aydan daha hayırlıdır Kur'ân-ı Kerim de bu gecenin faziletini belirten müstakil bir sûre vardır Bu sûrede yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor:
"Doğrusu biz Kur'ân'ı Kadir gecesinde indirmişizdir Kadir geceşinin ne olduğunu sen bilir misin? Kadir gecesi bin aydan hayırlıdır Melekler ve Cebrail o gecede Rablerinin izniyle her türlü iş için inerler O gece, tanyerinin ağarmasına kadar bir esenliktir " (Kadir sûresi, 97/ 1-5)
Bu sûrenin inişi hakkında değişik rivâyetler vardır Bunlardan biri şöyledir:
Bir kere Rasûlüllah (sas) Ashab-ı Kirâma İsrailoğullarından birinin, silahını kuşanarak Allah yolunda bin sene cihad ettiğini bildirmişti Ashabın buna hayret etmeleri üzerine Cenabı Hak bu Kadir sûresini indirmiştir (Tecrîd-Sarîh Tercemesi, VI, 313)
Bu geceye Kadir gecesi denilmesi şeref ve kıymetinden dolayıdır Çünkü:
a) Kur'ân-ı Kerim bu gecede inmeye başlamıştır
b) Bu gecedeki ibadet, içerisinde Kadir gecesi bulunmayan bin ayda yapılan ibadetten daha faziletlidir
c) Gelecek bir seneye kadar cereyan edecek olan her türlü hadiseler Allah Teâlâ'nın ezelî kaza ve takdiri ile ilgili meleklere bu gece bildirilir (Tecrîdi Sarih Tercemesi, VI, 312)
d) Bu gecede yeryüzüne Cebrail ve çok sayıda melek iner
e) Bu gece tanyerinin ağarmasına kadar esenliktir, her türlü kötülükten uzaktır Yeryüzüne inen melekler uğradıkları her mü'mine selam verirler
Kadir geceşinin hangi gece olduğu kesin olarak bilinmemekle beraber genellikle Ramazan'ın yirmi yedinci gecesinde olduğu tercih edilmiştir Hz Peygamber (sas) bunun kesinlikle hangi gece olduğunu belirtmemiş, ancak; "Siz Kadir gecesini Ramazan'ın son on günü içerisindeki tek rakamlı gecelerde arayınız" (Buhârî, Leyletü'l-Kadir, 3; Müslim, Sıyam, 216) buyurmuştur
Zir b Hubeyş diyor ki, Übey b Ka'b'a sordum: Kardeşin Abdullah b Mes'ud: "Yıl boyunca ibadet eden Kadir gecesine isabet eder" diyor, dedim
Übey b Ka'b dedi ki: "Allah İbn Mes'ud'a rahmet eylesin O, insanların Kadir gecesine güvenmemelerini istemiştir Yoksa Kadir geceşinin, Ramazanda, Ramazanın da son on günü içerisinde yirmi yedinci gecesinde olduğunu biliyordu" dedi
"- Bunu neye dayanarak söylüyorsun, Ey Ebü'l-Münzir (Übey b Ka'b'ın lakabı)" dedim Übey;
"- Ben bunu Rasûlüllah (sas)'in bize haber vermiş olduğu alametle söylüyorum ki, o da, "o gün güneş şuasız olarak doğar" dedi (Müslim, Sıyam, 220)
İslâm kaynaklarında belirtildiğine göre Allah Teâlâ bir takım hikmetlere dayanarak Kadir gecesini ve onun dışında daha bazı şeyleri de gizli tutmuştur Bunlar:
Cuma günü içerisinde duanın kabul olacağı saat; beş vakit içerisinde Salât-ı vusta; ilâhî isimler içerisinde İsm-i Azam; bütün taatlar ve ibadetler içerisinde rızay-ı ilâhî; zaman içerisinde kıyamet ve hayat içerisinde ölümdür Bunların gizli tutulmasından maksat mü'minlerin uyanık, dikkatli ve devamlı Allah'a ibadet ve taat içerisinde olmalar] sağlamaktır Mü'minler bu geceyi gaflet içerisinde geçirmemeli, ibadet ve taatle değerlendirmelidir Ebû Hüreyre (ra)'ın rivâyet etmiş olduğu hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (sas) şöyle buyurmuştur:
"Kim Kadir gecesini, faziletine inanarak ve alacağı sevabı Allah'tan bekleyerek ibadet ve taatla geçirirse geçmiş günahları bağışlanır" (Buhârî, Kadir, 1)
Kadir gecesinde neler yapılabilir:
Kadir gecesini, namaz kılarak, Kur'ân-ı Kerim okuyarak, tevbe, istiğfâr ederek ve dua yaparak değerlendirmeli
Üzerinde namaz borcu olanların nafile namazı kılmadan önce hiç değilse beş vakit kaza namazı kılmaları daha faziletlidir Kazası yoksa nafile kılar
Süfyan-ı Sevrî: "Kadir gecesi dua ve istiğfar etmek namazdan sevimlidir Kur'ân okuyup sonra dua etmek daha güzeldir" (Tecrid-i Sarih Tercemesi, VI, 313) demiştir
Hz Aişe validemiz demiştir ki; Rasûlüllah (sas)'e:
"- Ey Allah'ın Rasûlü! Kadir gecesine rastlarsam nasıl dua edeyim?" diye sordum Rasûlüllah (sas):
"- Allahümme inneke afüvvün tühıbbü'l-afve fa'fu annî: Allah'ım sen çok affedicisin, affi seversin, beni affet" diye dua et, buyurdu (Tecrîd-i Sarih Tercemesi, VI, 314)
Bu gecenin öyle bir anı vardır ki o anda yapılan ibadet ve dualar mutlaka makbul olur Bu önemli anı yakalamak için gecenin bütününü tevbe ve istiğfar ile geçirmek gerekir Bu da kişinin imanını tazeler Gecenin bütününü ibadetle geçiremeyenler en azından teravihten sonra bir miktar oturup dua etmelidirler
 
Üst Alt