Bismillahirrahmanirrahim
Âyet-i kerîme, bütün mü’minlerin tövbe etmesini emretmekte, günahlardan kurtulma yolunun tövbe olduğunu belirtmekte, tövbesi kabul edilen kimsenin kurtuluşa erdiğini haber vermekte, dolayısıyla kusursuz kul olmayacağını bildirmektedir.
Günahları bağışlayacak olan Allah Teâlâ’dır. Kul bunu böyle bilerek Yüce Mevlâ’sına el açıp affını dileyecek ve yaptığı günahlardan dolayı pişmanlık duyduğunu O’na itiraf edecektir. Bağışlanmanın tek yolu budur.
Samimi tövbe, yapılan günahın çirkinliğini insanın bilmesi, bunu vicdanının kabul etmesi ve onu işlediğine pişmanlık duymasıdır. Allah Teâlâ “Samimiyetle tövbe edin” derken, kulunun yaptığı suçtan dolayı üzülüp vicdan azabı çekmesini istemekte ve onun kendi kendine “Ben artık bu suçu bir daha yapmayacağım” diye söz vermesini beklemektedir.
İnsanı kurtaracak olan samimi tövbe (tevbe-i nasûh) işte budur. İşlediği günahtan pişmanlık duyan kimse, tövbe ettiğini diliyle söylerken gönlü gerçekten pişmanlık duymalı, bedeni günahtan uzak durmalı ve o konudaki kusur ve noksanlarını gidermeye çalışmalıdır.
Son bir kaç gün yaşanan deprem ,bize ,ölüm her an peşimizde olduğunu hatırladı ,aklı başında her mümin bunu Allah tan bir ikaz bilmeli ve hemen tövbe yolunda Allah’a dönmelidir.
Tövbe eden kimse çirkin davranışları güzelleriyle değiştirdiği, Allah’tan uzaklaştırıp şeytana yaklaştıran yolları terkettiği için takdire şâyandır. İnsan kötü yolu terketmekle kalmamalı, kusurlarını telâfi etmek için ibadet ve tâatla Allah’ın rızasını kazanmaya çalışmalıdır.
Tövbenin belli bir zamanı yoktur. İnsanın ne zaman öleceği belli olmadığı için ilk fırsatta tövbe etmelidir. Bazı rivayetlerden anlaşıldığına göre, en güzel ibadet zamanı olan seher vakti kalkmalı, Allah rızası için iki rekât namaz kılmalı, sonra da tövbe ve istiğfâr etmelidir.
Resûl-i Ekrem Efendimiz’in günah işlemekten korunduğunu, dolayısıyla onun hiçbir günahı bulunmadığını biliyoruz. Buna rağmen onun her gün birçok defa tövbe etmesinin sebebi, ümmetine tövbe ve istiğfârın önemini göstermek ve hiçbir kimsenin Allah Teâlâ’ya, O’nun lâyık olduğu şekilde ibadet edemeyeceğini belirtmektir.
Ey insanlar! Allah’a tövbe edip ondan af dileyiniz. Zira ben ona günde yüz defa tövbe ederim.” (Müslim, Zikir 42. Ayrıca Ebû Dâvûd, Vitir 26; İbni Mâce, Edeb 57)
İnsan her gün kendini hesaba çekmeli, yaptığı hataları ve günahları bulmaya çalışmalıdır. Sonra da bu günahları düşünerek Allah Teâlâ’ya yönelmeli ve ondan kendisini bağışlamasını dilemelidir.
Hz. Peygamber’in Allah Teâlâ’ya karşı ne büyük bir saygı beslediği ve bu hususta ümmetine örnek olduğu görülmektedir.
Peygamber Efendimiz günah işlemekten korunduğu, gelmiş geçmiş bütün kusurları bağışlandığı halde günde yetmiş defadan fazla tövbe ederse, günah çukuruna batmış olan bizlerin her gün en az onun kadar tövbe etmemiz gerekir.
Tövbe Müslümanın yenilenme ve temizlenme imkânıdır. Kullar için büyük bir nimettir. Son nefese ve kıyamet koptuğu âna kadar tövbe kapısı açıktır.
AYET-İ KERiME
“Hepiniz Allah’a tövbe edin, ey mü’minler! Belki böylece korktuğunuzdan kurtulur, umduğunuzu elde edebilirsiniz.”
(Nur sûresi (24), 31)
(Nur sûresi (24), 31)
Âyet-i kerîme, bütün mü’minlerin tövbe etmesini emretmekte, günahlardan kurtulma yolunun tövbe olduğunu belirtmekte, tövbesi kabul edilen kimsenin kurtuluşa erdiğini haber vermekte, dolayısıyla kusursuz kul olmayacağını bildirmektedir.
Günahları bağışlayacak olan Allah Teâlâ’dır. Kul bunu böyle bilerek Yüce Mevlâ’sına el açıp affını dileyecek ve yaptığı günahlardan dolayı pişmanlık duyduğunu O’na itiraf edecektir. Bağışlanmanın tek yolu budur.
AYET-İ KERiME
“Ey iman edenler! Allah’a samimiyetle tövbe edin!”
(Tahrîm sûresi (66), 8)
(Tahrîm sûresi (66), 8)
Samimi tövbe, yapılan günahın çirkinliğini insanın bilmesi, bunu vicdanının kabul etmesi ve onu işlediğine pişmanlık duymasıdır. Allah Teâlâ “Samimiyetle tövbe edin” derken, kulunun yaptığı suçtan dolayı üzülüp vicdan azabı çekmesini istemekte ve onun kendi kendine “Ben artık bu suçu bir daha yapmayacağım” diye söz vermesini beklemektedir.
İnsanı kurtaracak olan samimi tövbe (tevbe-i nasûh) işte budur. İşlediği günahtan pişmanlık duyan kimse, tövbe ettiğini diliyle söylerken gönlü gerçekten pişmanlık duymalı, bedeni günahtan uzak durmalı ve o konudaki kusur ve noksanlarını gidermeye çalışmalıdır.
Son bir kaç gün yaşanan deprem ,bize ,ölüm her an peşimizde olduğunu hatırladı ,aklı başında her mümin bunu Allah tan bir ikaz bilmeli ve hemen tövbe yolunda Allah’a dönmelidir.
Tövbe eden kimse çirkin davranışları güzelleriyle değiştirdiği, Allah’tan uzaklaştırıp şeytana yaklaştıran yolları terkettiği için takdire şâyandır. İnsan kötü yolu terketmekle kalmamalı, kusurlarını telâfi etmek için ibadet ve tâatla Allah’ın rızasını kazanmaya çalışmalıdır.
Tövbenin belli bir zamanı yoktur. İnsanın ne zaman öleceği belli olmadığı için ilk fırsatta tövbe etmelidir. Bazı rivayetlerden anlaşıldığına göre, en güzel ibadet zamanı olan seher vakti kalkmalı, Allah rızası için iki rekât namaz kılmalı, sonra da tövbe ve istiğfâr etmelidir.
Resûl-i Ekrem Efendimiz’in günah işlemekten korunduğunu, dolayısıyla onun hiçbir günahı bulunmadığını biliyoruz. Buna rağmen onun her gün birçok defa tövbe etmesinin sebebi, ümmetine tövbe ve istiğfârın önemini göstermek ve hiçbir kimsenin Allah Teâlâ’ya, O’nun lâyık olduğu şekilde ibadet edemeyeceğini belirtmektir.
Ey insanlar! Allah’a tövbe edip ondan af dileyiniz. Zira ben ona günde yüz defa tövbe ederim.” (Müslim, Zikir 42. Ayrıca Ebû Dâvûd, Vitir 26; İbni Mâce, Edeb 57)
İnsan her gün kendini hesaba çekmeli, yaptığı hataları ve günahları bulmaya çalışmalıdır. Sonra da bu günahları düşünerek Allah Teâlâ’ya yönelmeli ve ondan kendisini bağışlamasını dilemelidir.
Hz. Peygamber’in Allah Teâlâ’ya karşı ne büyük bir saygı beslediği ve bu hususta ümmetine örnek olduğu görülmektedir.
Peygamber Efendimiz günah işlemekten korunduğu, gelmiş geçmiş bütün kusurları bağışlandığı halde günde yetmiş defadan fazla tövbe ederse, günah çukuruna batmış olan bizlerin her gün en az onun kadar tövbe etmemiz gerekir.
Tövbe Müslümanın yenilenme ve temizlenme imkânıdır. Kullar için büyük bir nimettir. Son nefese ve kıyamet koptuğu âna kadar tövbe kapısı açıktır.