Adilbey
Aktif Üyemiz
EL CEZERİ
(1136-1208)
(1136-1208)
Hayatı hakkında çok fazla bilgi olmayan ve yaşamı konusunda bilinenler de kendi kitabına yazdığı bir önsözden elde edilen El Cezeri, 1136’da Cizre-Diyarbakır’da doğdu. Adından anlaşıldığı üzere Dicle ve Fırat nehirleri arasında o zamanlar ‘Cezire’ adı verilen bölgede doğmuş olan El Cezeri, kendi ifadesine göre 1181-1206 yılları arasında, o zamanki adı amid olan Diyarbakır’da Artuklu hanedanın himayesinde bulundu. Kendisi de Artuklu Türklerinden olan Cezeri, 1205’te tamamladığı tek kitabını da Artuklu Emiri Nasirüddin Mahmud’un talebi üzerine yazdı.
Kitaplarda tanındığı adı İSMAİL EBUL-İZ BİN RAZZAZ EL-CEZERİ olarak adı geçer. Batı dünyası onu Cazari (Gazari) olarak tanır. Meşhur olduğu en büyük ve değerli eseri, şüphesiz bütün icad ve tekniği topladığı kitabıdır. Kitabının adı :” EL CAMİU BEYN EL İLİM VEL AMEL-EN NAFİ’ FİS SANAAT İL HİYEL” adlı arapça olarak yazmış olduğu eseridir. Kitabın Türkçe anlamı da şöyledir: “İlim ve tekniğin birleşmesiyle, hayal san’atının toplamı” diyebiliriz.
Sibernitik, bilindiği üzere; insanlarda ve makinalarda, karşılıklı haberleşme, kontrol, denge kurma ve yöneltme bilimidir. Ebuliz, Sibernitikteki Denge Durumu ya da, Elektronikteki Ayarlama Sistemleri’ne el atmış ve başarı ile uygulamıştır. Çok çeşitli makinalar yapmış ve her bir makinesinde ayrı bir Denge durumunu kurmuştur. Bazı şekillerinde Hidro-mekanik tesirler ele alınmasına rağmen, bir diğer şekilde Hidro-mekanik güçten yararlanarak, şamandıra ve palangalan arasında “Karşılıklı etkide bulunma” gibi ilginç düzenler, otomatik sistemler kurmuştur. Sonuç olarak Ebuliz İsmail bin Rezzaz Otomatik Kontrol Biliminin en zirvesinde dünyanın kabul ettiği alim, deha ve erişilmez bir mucittir.
Akıllara durgunluk veren ve insanları hayretle bırakan bir serdir. Kitaptaki yazı, şekil ve resimler kendisi tarafından yapılmıştır.Cizre’de Ebul Kasım Mahmıd Sencerşah (1162-1170) döneminde Cizre Ulucami kapısı ile kapı tokmakları olan ejderleri yapmıştır.Sencerşah’ın ölümünden sonra yerine geçen Seyfeddin Gazi b.Kutbeddin Zengi’nin işi gücü savaş olan birisiydi. Ebul-İz’den aşırı vergi almakta idi. Bu yüzden Seyfettin Gazi b.Kutbeddin Mevdud b. Zengi döneminde (sal.1170-1181) 1174 yılında İsmail Ebul-İz El-Cezeri Diyarbakır’a gidip bu sefer Artukluların sarayına geçti.
İsmail Ebul’iz (R.A.) Artuk sultanı Kara Aslanı’n (Saltanatı: H. 540-570 ve Miladi 1144-1174 ) torunu ve Diyarbakır Hükümdarı Ebul feth Nasıruddin Mahmud (Saltanatı: H. 597-619 ve M. 1200-1222) için bu eseri yazdığını bildirmekterdir. Esas eserini 1205 yılında yazmıştır.
Bu eserin kopyasını Hasankeyf’li (Eskif’li) bir imam 1206 yılında yazmıştır. Hasankeyf Artuklu Sultanı, Diyarbakır Artuklu Sultanına yazılmış olan bu eseri bu imama yazdırmıştır. Bu yüzden Hasankef’liler onu kendilerine mal etme insafsızlığına ve yanılgısına girerler. Ebul-İz’in veya Cezeri’nin Hasankeyfle yakından uzaktan hiç bir ilgisi yoktur. Hasankeyfli olsaydı, ona Eskifi veya Hasankeyfi derlerdi.
Aynı zamanda Ebul-İz’in Diyarbakır’la da hiçbir ilgisi yoktur. O dönemde Zengi yönetiminde olan Cizre’den vergiler ve savaşlar için Diyarbakır’a 1174 yılında göç etmiştir. Artuk sultanı Kara Aslan ve torunu ve Ebul feth Nasıruddin Mahmud (Sal: 1200-1222) 25 yıl hizmet yaptıktan sonra, Cizre’ye dönmüş ve Cizre’de ölmüştür. Ebul-İz ve kardeşi Cizre mezarlığına gömülmeyerek, Nuh Peygamber (as) Camii avlusuna gömülerek üzerlerine kubbe yapmışlardır. El-Cezer’nin Diyarbakır’la hiçbir ilgisi yoktur. Diyarbakır’lı olsaydı “El-Amedi” veya “Diyarbekri” denilirdi. Diyarbakır Ulu Camiindeki taş satı da Ebul-İz yapmıştır.
Artukoğulları’nın sarayında 32 yıl Reis’ül Amal (başmühendislik) görevinde bulunan Cezeri, Artuklu emirlerinden Nureddin Muhammed (1167) ve oğulları Kutbeddin sökmen (1185) ile Nasirüddin Mahmud (1201) zamanında da saraydan ayrılmayarak çalışmalarını sürdürdü.
Sarayda bulunduğu dönemde bir robot yaparak Artuklu hükümdarı Mahmud bin mehmed’e sundu. Kendi kendine hareket eden robotu hayranlık ve takdirle karşılayan Mahmud bin Mehmed, buluşlarını bir kitap haline getirmesini istedi. Bunun üzerine Cezeri de 502den fazla cihazın kullanım esaslarını, yararlanma olanaklarını çizimlerle gösterdiği en önemli eseri olan ‘Kitab-ül-Cami beyn El İlmi vel- Amel-in-Nafi fi Sınaat-il-hiyel’ (Mekanik Hareketlerden Mühendislikte Faydalanmayı İçeren Kitap) adlı eserini kaleme aldı.
Bugün insanoğlunun en vazgeçilmez ihtiyaçlarından biri haline gelen bilgisayarın temelleri, bundan yaklaşık dokuz asır önce Müslüman bir bilim adamı tarafından atıldı. Küreselleşmenin en büyük etkenlerinden olan haberleşme ve insan hayatını kolaylaştıran mekanik ve elektronik aletlerin ilk örneklerini de yine bu müslüman bilim adamı veri. Yaptığı buluşlar ve ortaya çıkardığı yeniliklerle, sibernetiğin kurucusu, bilgisayarın babası unvanını kazanan ; su saatleri, su robotları, otomatik termos gibi yeryüzündeki ilk robot çalışmalarını gelişteren Anadolu’nun bu dahi mühendisi 1136-1208 yılları arasında yaşayan El Cezeri idi.
Cezeri, en önemli çalışmaları haberleşme,denge kurma ve atarlama, insanlar ile makinlerde bilgi alışverişi ve kontrolünü sağlama gibi konuları kapsayan Sibernetik alanında alanında yaptı. Bilgisayarın dayandığı sistemin ve sibernetik biliminin temellerini atan Cezeri, sibernetiğin babalarından sayılan İngiliz nöroloji profösörü Dr. Ross Ashby’nin 1951’de ‘ÜstünDenge Durumu’nu ortaya atmasından sekiz yüz yıl kadar önce otomatik sistem kurmakla yetinmeyip, otomatik çalışan sistemler arasında denge kurmayı başardı.
Cezeri’nin en önemli eseri, o güne kadar tasarladığı sibernetik ve elektronik sistemle ilgili robotları ve makineleri anlattığı kitabı ‘Kitab-ül-Cami Beyn –el-İlmi vel-Amel-in-Nafi fi sınaat-il-Hiyel’dir. Kısaca ‘Kitab-ı Hiyel’ olarak da bilinen ve bugün beşi Türkiye’de olmak üzere on beş kopyası olan, Arapça kaleme aldığı bu eserinde, elli farklı aletin plan ve işleyişini anlattı. Bu aletler arasında otomatik cihazlar, kendi kendine öten tavus kuşları, robot filler, otomatik saatler, ele su döken robot insan ve insan ve mühendislikle ilgili birçok alet bulunmakta. İlk 4 kısmında 10, son 2 kısmın da 5’er şekle yer verdiği 6 bölümden oluşmakta olan kitapta, her aletin şeklini renkli mürekkeplerle çizen Cezeri, şekillerde Arap harflerini kullanarak baz harfler işaretledi ve açıklamalarının kolayca anlaşılması için metinde bunlara göndermeler yaptı. Bazı yerlerde ise bu Arapça harflerin ebcet hesabına göre değerleri kullandı, bazılarında ise bugün hala anlaşılamamış olan gizli bir harf sistemni kullandı. Eserinde tasarladığı sistemleri ve mekanizmaları anllattıktan sonra bu aletlerin montajı ve nasıl çalıştırılacağı hakkında bilgi verdi.
Eserinde yer alan bütün şekilleri bizzat çizen, renklendiren ve yaldızlayan cezeri’nin 6 bölümden oluşan kitabında kısaca şunlar yer alamktadır:
Birinci Bölüm: Cezeri, kitabının ilk bölümünde su saati, kadranlı su saati, saat-i müsteviye ve saat-i zamaniye hakkında 10 şekil vererek çalışmalarını anlatır.
İkinci Bölüm: Bu bölümde çeşitli kapların yapılışını, tasarladığı 10 şekille dillendirir.
Üçüncü Bölüm: Bu bölümde kan alınması (hacamat) ve abdest alınması ile ilgili ibrik ve tasların yapılmasını yine 10 farklı şekilde göstererek anlatır.
Dördüncü Bölüm: Bu bölümde havuzları ve fıskiyeleri anlatır.
Beşinci Bölüm: Bu bölümde derin olmayan bir kuyudan veya akan bir nehirden suyu yükselten aletleri tasvir eder.
Altıncı Bölüm: Kitabın bu son bölümünde birbirine benzemeyen 5 farklı makineyi ortaya koyar.
Cezeri’nin bu meşhur eseri, 1974 yılında Donald R. Rill tarafından İngilezceye çevrildi ve ‘’Al Jazari’s Book of Knowledge of Ingenious Mechanical Devices’’ adıyla yayınlandı.
Cezere’nin tsarladığı özellikle su ve kandil saatleri gibi aletler, çok karmaşık bir yapıya sahipti. O dönemde elektrik gücü, manyetik güç, foton etkisi veya elektromanyetik güçler olmadığı için Cezeri, aletlerini yerçekimi kuvveti, su gücü ve basınç tesirinden faydalanarak çalıştırıyordu.
Saatler: Cezeri, saatler hakkındaki sistemlerini aynı mil üzerindeki bir gösterge ve onun üzerinden ucuna ağırlık asılı bir kayış geçen kasnak biçiminde tasarladı. Ağırlığın düşüş hızı yüzen bir cisimle kontrol ediliyordu. Kayışın öbür ucuna bağlanmış olan bu cisim ve içinde bulunduğu kap ağır ağır boşaltılıyordu.Belirli süreler içerisinde içi su dolu bir kova devriliyor, devrilince bir mandala dokunarak dişlinin bir diş ilerlemesini sağlıyordu.Cezeri, mandal dişli, palanga ve kaldıraçlardan oluşan sistemde, bugün motorlu araçlarda kullanılan karank milini ilk defa kullanmış oldu.
Tavus Kuşu Saati: Cezeri, kitabının birinci bölümünde yukarıdakinden başka on farklı saatin nasıl yapıldığını gösterdi.Bunlardan en önemlisi ve göze çarpanı, cephesi 420 santimetre yüksekliğinde olan ve 3 diş içerisinde anne,bab ve yavru tavus kuşları bulunan ‘’tavus kuşu saati’’dir. Cezeri’nin bu saatinin işleyişi şu şekildeydi: Her yarım saatte bir, sabit seviyeli bir kaptan akan su kayık şeklindeki kaba doluyordu. Suyla dolan kap devriliyor ve bu şekilde boşalna su bir çarkın dönmesini sağlıyordu. Çark dönünce alttaki tavus kuşu da dönüyor,yavrular kavga etmeye başlıyor, üstteki anne tavus kuşu ise 180 derece geri dönerek eski yerine geliyordu. Boşalan kap tekrar dolmaya başlayınca kabın içerisindeki şamandıra yükselerek anne tavus kuşunu yavaş yavaş döndürüyor, anne tavus kuşunun gagası da böylece dakikaları gösteriyordu.
Fil saati: Yine birinci bölümde anlattığı fil saati ise daha kompleks bir mekanizmaydı. Bu sistem de tavus kuşunda olduğu gibi her yarım saatte bir ejderhanın ağzına bir top düşüyor, bir filin üzerinde oturan adam bir sopa ile file vuruyor, elindeki sopa da saati gösteriyordu.
Aynı şekilde çalışan başka bir saat ise elinde tuttuğu bir balıkla karşısındakine bardak veren ‘’balıklı adam’’ diye isimlendirilen bir robottu.
Hacamat Makinesi: Cezeri’nin tasarladığı diğer bir alet ise kan aldırırken, (hacamat) alınan kanın miktarını ölçmek için kullanılan bir aletti. Şamandıralar yardımıyla kan miktarının ölçüldüğü bu sistem, elinde çubuk tutan bir kadın simgesinin kanın hacmini göstermesi şeklinde çalışıyordu.
Sarayda bulunduğu dönemde bir robot yaparak Artuklu hükümdarı Mahmud bin mehmed’e sundu. Kendi kendine hareket eden robotu hayranlık ve takdirle karşılayan Mahmud bin Mehmed, buluşlarını bir kitap haline getirmesini istedi. Bunun üzerine Cezeri de 502den fazla cihazın kullanım esaslarını, yararlanma olanaklarını çizimlerle gösterdiği en önemli eseri olan ‘Kitab-ül-Cami beyn El İlmi vel- Amel-in-Nafi fi Sınaat-il-hiyel’ (Mekanik Hareketlerden Mühendislikte Faydalanmayı İçeren Kitap) adlı eserini kaleme aldı.
Bugün insanoğlunun en vazgeçilmez ihtiyaçlarından biri haline gelen bilgisayarın temelleri, bundan yaklaşık dokuz asır önce Müslüman bir bilim adamı tarafından atıldı. Küreselleşmenin en büyük etkenlerinden olan haberleşme ve insan hayatını kolaylaştıran mekanik ve elektronik aletlerin ilk örneklerini de yine bu müslüman bilim adamı veri. Yaptığı buluşlar ve ortaya çıkardığı yeniliklerle, sibernetiğin kurucusu, bilgisayarın babası unvanını kazanan ; su saatleri, su robotları, otomatik termos gibi yeryüzündeki ilk robot çalışmalarını gelişteren Anadolu’nun bu dahi mühendisi 1136-1208 yılları arasında yaşayan El Cezeri idi.
Sibernetik biliminin temellerini attı
Cezeri, en önemli çalışmaları haberleşme,denge kurma ve atarlama, insanlar ile makinlerde bilgi alışverişi ve kontrolünü sağlama gibi konuları kapsayan Sibernetik alanında alanında yaptı. Bilgisayarın dayandığı sistemin ve sibernetik biliminin temellerini atan Cezeri, sibernetiğin babalarından sayılan İngiliz nöroloji profösörü Dr. Ross Ashby’nin 1951’de ‘ÜstünDenge Durumu’nu ortaya atmasından sekiz yüz yıl kadar önce otomatik sistem kurmakla yetinmeyip, otomatik çalışan sistemler arasında denge kurmayı başardı.
Bilim Dünyasında Çığır Açan Eseri: Kitab-ı Hiyel
Cezeri’nin en önemli eseri, o güne kadar tasarladığı sibernetik ve elektronik sistemle ilgili robotları ve makineleri anlattığı kitabı ‘Kitab-ül-Cami Beyn –el-İlmi vel-Amel-in-Nafi fi sınaat-il-Hiyel’dir. Kısaca ‘Kitab-ı Hiyel’ olarak da bilinen ve bugün beşi Türkiye’de olmak üzere on beş kopyası olan, Arapça kaleme aldığı bu eserinde, elli farklı aletin plan ve işleyişini anlattı. Bu aletler arasında otomatik cihazlar, kendi kendine öten tavus kuşları, robot filler, otomatik saatler, ele su döken robot insan ve insan ve mühendislikle ilgili birçok alet bulunmakta. İlk 4 kısmında 10, son 2 kısmın da 5’er şekle yer verdiği 6 bölümden oluşmakta olan kitapta, her aletin şeklini renkli mürekkeplerle çizen Cezeri, şekillerde Arap harflerini kullanarak baz harfler işaretledi ve açıklamalarının kolayca anlaşılması için metinde bunlara göndermeler yaptı. Bazı yerlerde ise bu Arapça harflerin ebcet hesabına göre değerleri kullandı, bazılarında ise bugün hala anlaşılamamış olan gizli bir harf sistemni kullandı. Eserinde tasarladığı sistemleri ve mekanizmaları anllattıktan sonra bu aletlerin montajı ve nasıl çalıştırılacağı hakkında bilgi verdi.
Eserinde yer alan bütün şekilleri bizzat çizen, renklendiren ve yaldızlayan cezeri’nin 6 bölümden oluşan kitabında kısaca şunlar yer alamktadır:
Birinci Bölüm: Cezeri, kitabının ilk bölümünde su saati, kadranlı su saati, saat-i müsteviye ve saat-i zamaniye hakkında 10 şekil vererek çalışmalarını anlatır.
İkinci Bölüm: Bu bölümde çeşitli kapların yapılışını, tasarladığı 10 şekille dillendirir.
Üçüncü Bölüm: Bu bölümde kan alınması (hacamat) ve abdest alınması ile ilgili ibrik ve tasların yapılmasını yine 10 farklı şekilde göstererek anlatır.
Dördüncü Bölüm: Bu bölümde havuzları ve fıskiyeleri anlatır.
Beşinci Bölüm: Bu bölümde derin olmayan bir kuyudan veya akan bir nehirden suyu yükselten aletleri tasvir eder.
Altıncı Bölüm: Kitabın bu son bölümünde birbirine benzemeyen 5 farklı makineyi ortaya koyar.
Cezeri’nin bu meşhur eseri, 1974 yılında Donald R. Rill tarafından İngilezceye çevrildi ve ‘’Al Jazari’s Book of Knowledge of Ingenious Mechanical Devices’’ adıyla yayınlandı.
Buluşları ile çağına ışık tuttu
Cezere’nin tsarladığı özellikle su ve kandil saatleri gibi aletler, çok karmaşık bir yapıya sahipti. O dönemde elektrik gücü, manyetik güç, foton etkisi veya elektromanyetik güçler olmadığı için Cezeri, aletlerini yerçekimi kuvveti, su gücü ve basınç tesirinden faydalanarak çalıştırıyordu.
Saatler: Cezeri, saatler hakkındaki sistemlerini aynı mil üzerindeki bir gösterge ve onun üzerinden ucuna ağırlık asılı bir kayış geçen kasnak biçiminde tasarladı. Ağırlığın düşüş hızı yüzen bir cisimle kontrol ediliyordu. Kayışın öbür ucuna bağlanmış olan bu cisim ve içinde bulunduğu kap ağır ağır boşaltılıyordu.Belirli süreler içerisinde içi su dolu bir kova devriliyor, devrilince bir mandala dokunarak dişlinin bir diş ilerlemesini sağlıyordu.Cezeri, mandal dişli, palanga ve kaldıraçlardan oluşan sistemde, bugün motorlu araçlarda kullanılan karank milini ilk defa kullanmış oldu.
Tavus Kuşu Saati: Cezeri, kitabının birinci bölümünde yukarıdakinden başka on farklı saatin nasıl yapıldığını gösterdi.Bunlardan en önemlisi ve göze çarpanı, cephesi 420 santimetre yüksekliğinde olan ve 3 diş içerisinde anne,bab ve yavru tavus kuşları bulunan ‘’tavus kuşu saati’’dir. Cezeri’nin bu saatinin işleyişi şu şekildeydi: Her yarım saatte bir, sabit seviyeli bir kaptan akan su kayık şeklindeki kaba doluyordu. Suyla dolan kap devriliyor ve bu şekilde boşalna su bir çarkın dönmesini sağlıyordu. Çark dönünce alttaki tavus kuşu da dönüyor,yavrular kavga etmeye başlıyor, üstteki anne tavus kuşu ise 180 derece geri dönerek eski yerine geliyordu. Boşalan kap tekrar dolmaya başlayınca kabın içerisindeki şamandıra yükselerek anne tavus kuşunu yavaş yavaş döndürüyor, anne tavus kuşunun gagası da böylece dakikaları gösteriyordu.
Fil saati: Yine birinci bölümde anlattığı fil saati ise daha kompleks bir mekanizmaydı. Bu sistem de tavus kuşunda olduğu gibi her yarım saatte bir ejderhanın ağzına bir top düşüyor, bir filin üzerinde oturan adam bir sopa ile file vuruyor, elindeki sopa da saati gösteriyordu.
Aynı şekilde çalışan başka bir saat ise elinde tuttuğu bir balıkla karşısındakine bardak veren ‘’balıklı adam’’ diye isimlendirilen bir robottu.
Hacamat Makinesi: Cezeri’nin tasarladığı diğer bir alet ise kan aldırırken, (hacamat) alınan kanın miktarını ölçmek için kullanılan bir aletti. Şamandıralar yardımıyla kan miktarının ölçüldüğü bu sistem, elinde çubuk tutan bir kadın simgesinin kanın hacmini göstermesi şeklinde çalışıyordu.
Cezeri’nin, bunlar dışında tasarladığı bazı aletler de şunlardır: Otomatik yüzen kayık ve çalgıcılar, Birbirine şerbet ikram eden iki şeyh, Dört çıkışlı iki şamandıralı otomatik sistem, iki bölümlü testi (termos), Otomatik su akıtma, İkramda bulunma ve kurulma makinesi, Su çarkı kepçe mekanizması, Motor kompresör mekanizması, Su çarkı ve su dolabı.
Tasarladığı aletlerin büyük kısmı pratik faydalar içermekte olduğu gibi eğlendirme amaçlı aletler de tasarladı. İçinde su varmış gibi görünen ancak suyu boşaltılamayan su kapları ve boş gibi görünüp içinde su akıtan kaplar bunlardan bazılarıdır.
Cezeri, yapacağı aletlerin önceden kağıttan maketlerini inşa etmesi açısından da önemli çalışmalarda bulunda. Maketleri yaparken geometriden de faydalanan El Cezeri, ilk hesap makinesinden asırlar önce aynı sistemle çalışan benzer bir meaknizma da geliştirdi ve bunu bir saat tasarımında kullandı.
Cezeri’nin yaptığı araçlar arasında;
Fil Su Saati,
Tavus Kuşlu İbrik,
Mumlu Saatler,
Abdest Almak İçin Otomatlar,
Fıskiyeler,
Suyu Yukarı çıkaran araçlar
bulunmaktadır. Modern dünyamızda kullandığımız birçok robotik, mekanik aletin gelişimi için temel atmış El-Cezeri’nin bazı eserleri batıda yeniden inşa edilmektedir. Eğitim hayatlarımız boyunca ismini duymadığımız El-Cezeri dahi ve sanatçı ruhu taşıyan bir mucitti. Şüphesiz ismi daha çok anılmalı ve icatları gençlerimize örnek olarak gösterilmelidir.