Dürüstlük zor zanaat

Hasret ruzgari

Aktif Üyemiz
Lütuf ve kerem sahibi Yüce Allah’a hamd; O’nun Sevgili Resulü’ne, Ehl-i Beyt’ine, Sahabelerine ve onlara hakkıyla tâbi olanlara salât ve selâm…

Merhaba Dostlar;
Bu sayımızda, her birimizin kolaylıkla dile dökebileceği bir konuyu ele aldık. Doğruluk, dürüstlük, güvenir müslüman olmak.
“Müslüman, özü sözü bir adamdır…” diye, ağzımızı bir açtık mı, mangalda kül bırakmayabiliriz. Ama gelin görün ki mesele hiç de o kadar kolay değil.

Dürüstlüğü anlatmak kolaydır ama yaşamak hiç de öyle değil.

Dürüst olup olmadığımızı ortaya koyabilmek için kendimizi şöyle adamakıllı bir hesaba çekmemiz, içimizi ve dışımızı tanıyıp, aralarındaki uyumu tespit etmemiz gerekiyor. Daha ilk adımda, kendimizi hangi ölçülerle denetleyebileceğimizi iyi belirlememiz gerekiyor.

Tamam, iyi ve doğru bir insanız da kime göre, neye göre?...

İnsanın, modern popüler kültüre, yani çoğumuzun içinde bulunduğu ortama göre kendisini değerlendirmesi, kaçınılmaz olarak, yanlış sonuçlara ulaştıracaktır bizi.

Gençlik yıllarımda, adamın biri; “Benim kimseye zararım yok, içkimi içerim, namaz falan da kılmam ama ben iyi bir müslümanım.” Dediğinde, şeytanın insanın amellerini kendisine nasıl güzel gösterdiğini görmüş ve gözlerim fal taşı gibi açılmıştı. İnsan, ancak bu kadar kendini kandırır, değil mi?...

Peki, sağlam ve şaşmaz ölçüleri nereden bulacağız? Tabi ki insan vicdanının yegâne ilacı olan Kur’anı Kerim ve onun tebliğcisi olan Resulullah (sallallahu aleyhi vesellem)’den…

Kolaycılık yapmıyoruz. Bakınız, hepimiz bunları biliyoruz ama hakkıyla uygulamadığımızın farkında mıyız acaba? Öyleyse, gerçekten kendimizi düzeltmek istiyorsak, yaşadığımız bin bir sıkıntıdan çok büyük bir kısmının, sırf dinimizi yaşamadığımızdan kaynaklandığını artık anlamamız gerekiyor.

Eşler neden birbirine giriyor? Oğlumuz neden sözümüzü dinlemiyor? Çalıştırdığımız işçiye neden güvenemiyoruz? Mal alırken aldatılmak korkusu niçin bu kadar çok kafamızı yoruyor?...

Bu sorulardan milyon tane sayabiliriz. Peki, nedir bu güvensizlik!... Madem müslüman güvenilir insandır, hani nerde bu müslümanlar?

Etrafınıza bir bakın lütfen, gerçekten güvenebileceğiniz kaç tane insan var?...

Peki, şimdi lütfen bir de kendinize bakın!... Sizin güvenilirliğiniz ne ölçüde ki diğer insanları buna göre değerlendiriyorsunuz?

Ahlaklar birleşik kaplar gibidir. Sizde varsa diğerine de dolar. “Amaan bende olmasa da olur, müşterim dürüst olsun yeter.” Diyebilir misiniz? Siz neyseniz, bir süre sonra çevrenizdekiler de sizin gibi olmaya başlar.

Benim güzel dostlarım; söyler misiniz? Vicdan ve nefis ölçüm bilimi de diyebileceğimiz, muhteşem bir hazine yanı başımızda dururken, biz niçin güzel ahlakla köşe kapmaca oynuyoruz? Tasavvuf ilmini biz ne zannediyoruz sahi?

İşte budur, bu işleri görmeye yarar. Kendimizi aldatıp aldatmadığımızı görmeye yarar. Doğru, dürüst insan olma, kul olma sanatını ortaya koyar. İhlâsı ve samimiyeti, iliklerinize kadar yaşamanıza, hissetmenize yarar. Bir hataya düştüğünüzde, onu hemencecik fark etmenize yarar. Nefsin arzularını tespit ve kontrol etmeye; iç-dış bütünlüğümüzü oluşturmaya, şahsiyet sahibi olmaya yarar.

Doğruluk misali Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem), bir hadisi şeriflerinde “Doğruluktan ayrılmayınız. Doğruluk sizi iyiliğe, o da sizi cennete ulaştırır. Kişi, doğru olur ve daima doğru iş yaparsa Allah katında sıddıklardan yazılır.” Buyruluyor.

Hadisi şerifte ‘Sıddıklık’ deniliyor, yani peygamberlerden sonra, insanoğlunun yükselebileceğin en son makam! Buradan da bizden istenenin gerçekten zor bir görev olduğu anlaşılmıyor mu?

Ne var ki bu işin bir orta yolu yok. Ya iyisiniz ve Cennet’i hak edersiniz; ya da -Allah muhafaza- kötüsünüz ve Cehennem’i boylarsınız. Dolayısıyla, sınava girmiş öğrenciler gibi ‘yapabileceğimizin en iyisi’ni yapmak için gayret göstermemiz gerekiyor. “Bana şu kadar dindarlık yeter” diye bir ölçümüz yok yani.

Biz bir ‘sıddık’ olmayı hedef alalım da gücümüz neye yeterse, ne kadar yapabilirsek, neticede onu elde edeceğiz. “Takdirden öte yol yok.” Demişler.

Fakat “Bana bu kadar kulluk yeter” deyip en alt dereceyi hedef alırsak, sonra bir de bakarız ki onu da tutturamamışız! O zaman nice olur halimiz!...

Her devrin, her dönemin bir ‘yükselen değerler’i vardır. Bu zamanda neler yükselmekte; Her ne pahasına olursa olsun (!), gücü ve maddeyi ele geçirmek!...

Eskiye nazaran, dindarların sayısı toplumumuzda da dünyada da arttı ama Müslümanlık ‘kalite’mizde çok ciddi bir düşüş var.

Demek ki tez elden bizim dindarlık ölçülerimizi gözden geçirmemiz gerekiyor. Âcizane gözlemlerimize göre; ‘kimlik Müslümanlığı’ndan, ‘ibadet Müslümanlığı’na geçtik sayılır. Fakat hakiki dindarlığa ulaşmak için daha çok yol almamız gerekiyor galiba…

Dürüstlük, erdemlilik; bugünkü insana adeta fazlalık olarak görülen, ‘lüks kavramlar’ haline geldi. Kimsenin bunları ne aradığı var, ne sorduğu!

Kendisinde aramıyor ki başkasından da sorsun!

Eskiler der ki; “Marifet iltifata tabidir; iltifatsız marifet zayidir.” Bir şeyin değerini biraz da gördüğü ilgi belirler. Arz talep meselesi yani. Aranmayan, sorulmayan bir dürüstlüğü, bir güvenilir insan olmayı kim ne yapsın?(!)

İdeal bu olunca da dürüstlük falan çok lüks kalıyor tabi.
Dürüstlüğe talipli olmak ise zor zanaat. Nefsin arzularına tabi olmak ise çok kolay.

Bu söylediklerimizi, bundan 20 sene önce ortalama bir müslümana söyleseydiniz; “Olur mu öyle şey canım!” der, tepkisini manevi değerlerimizi savunarak gösterirdi. Oysa şimdi…

Oysa şimdi; takva bir hayat için kırk takla atan müslümanlar bile -maalesef- çıkarları söz konusu olduğunda, bırakın takvayı, fetvanın bile gözünü oyuyorlar.

Manevi değerlerimizle ilgili hassasiyetlerimiz o kadar aşındı ki artık kendimizi tanımakta güçlük çekiyoruz. Çekmeliyiz de!...

Bu hamur çok su götürür, hepimiz kendimize bakalım, vesselam.
SÜLEYMAN KARAKAŞ
user_online.gif
progress.gif
 

HASAN CAN

Active member
Manevi değerlerimizle ilgili hassasiyetlerimiz o kadar aşındı ki artık kendimizi tanımakta güçlük çekiyoruz. Çekmeliyiz de!...

Gerçekten dürüst olmak zor. Herkes kendini biraz kontrol etse, Acaba ben dürüstmüyüm, Yoksa dürüst mi görünüyorum? Kendimi etrafımdakilere nasıl tanıttım. Gerçek kişiliklemi yoksa fotoğraflamı?
dürüstlük aslında çok çok basit bir o kadar da çok zor.
 

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
ALLAH c.c senden de razı olsun canım benim,,,,,o güzel yüreğine sağlık....
 
Üst Alt