Birisi Behlül Dânâ Hazretlerine gidip;
“Ey Behlül! Oğlum vefat etti. Kabir taşına ne yazayım’’ dedi.
Behlül Hazretleri buna gülüp;
‘’Dün altımda olan çimenler bugün üstümde yeşerdi.’’
Ey yolcu!
Bil ki şu toprak, günahlardan başka herşeyi örtmektedir, yaz’’ dedi.
Behlül Dânâ Hazretleri şu beyitleri sık sık okurdu; ‘’Bayram, yeni elbiseler giyenler için değildir.
Ancak İlahi azaptan emin olanlar içindir.
Bayram bineklere binenler için de değildir.
Ancak hata ve isyanı bırakanlar içindir’’.
805 senesinde Bağdat’ta vefat etti.
Behlül Dânâ bir gün Bağdat sokaklarından birinde giderken, oynayan çocuklar gördü.
Başka bir çocuk ise, bir köşeye çekilmiş, onlara bakıyor ve ağlıyordu.
Behlül Dana o çocuğun yanına gitti ve ‘’Ey çocuk niçin ağlıyorsun’’..
Gel sana bir şeyler alayım da, sen de arkadaşlarınla oyna dedi ve çocuğun başını okşadı.
Çocuk bakışlarını Behlül’e çevirdi ve ‘’Ey aklı az adam!
Biz oyun için yaratılmadık’’ dedi.
Behlül bu söze şaştı ve çocuğa, ‘’Ey oğlum!
Peki niçin yaratıldık’’ diye sordu.
Çocuk, ‘’Allahu Te’ala’yı bilmek ve O’na ibadet etmek için’’ dedi.
Behlül Hazretleri ‘’Peki bunun öyle olduğunu nereden biliyorsun’’ diye sordu.
Çocuk, Mü’minun Suresi’nin 115. ayetini okudu.
‘’Sizi ancak boşuna yarattığımı ve gerçekten bize döndürülmeyeceğinizi mi zannettiniz’’.
Hazret-i Behlül, tekrar, ‘’Ey çocuk!
Sen hakimane konuştun.
Bana biraz daha nasihat et’’, dedi ve ağlamaya başladı.
Ey oğlum!
‘’Senin günahın yok.
Sen bir çocuksun.
Nasıl oluyor da böyle düşünebiliyorsun’’ diye sordu.
Çocuk da;
‘’Ey Behlül!
Babamı ateş yakarken gördüm. İri odunları küçük çırpılarla tutuşturuyordu.
Ben de Cehennem’in yanan küçük odunlarından olacağımdan korkuyorum’’ dedi.
Bu sözler üzerine Behlül Dana Hazretleri kendinden geçti ve kendine geldiğinde çocuğu yanında göremedi.
Oradakilere çocuğun kim olduğunu sordu.
Onlar; ‘’Tanımadın mı’’ dediler.
Behlül, ‘’Hayır’’ deyince, onlar, ‘’Bu Hazret-i Hüseyin evladından seyyid bir çocuktur’’ dediler.
Behlül de ‘’Ancak böyle bir ağacın meyvesi bu kadar olgun olabilirdi’’ deyip oradan ayrıldı.
“Ey Behlül! Oğlum vefat etti. Kabir taşına ne yazayım’’ dedi.
Behlül Hazretleri buna gülüp;
‘’Dün altımda olan çimenler bugün üstümde yeşerdi.’’
Ey yolcu!
Bil ki şu toprak, günahlardan başka herşeyi örtmektedir, yaz’’ dedi.
Behlül Dânâ Hazretleri şu beyitleri sık sık okurdu; ‘’Bayram, yeni elbiseler giyenler için değildir.
Ancak İlahi azaptan emin olanlar içindir.
Bayram bineklere binenler için de değildir.
Ancak hata ve isyanı bırakanlar içindir’’.
805 senesinde Bağdat’ta vefat etti.
Behlül Dânâ bir gün Bağdat sokaklarından birinde giderken, oynayan çocuklar gördü.
Başka bir çocuk ise, bir köşeye çekilmiş, onlara bakıyor ve ağlıyordu.
Behlül Dana o çocuğun yanına gitti ve ‘’Ey çocuk niçin ağlıyorsun’’..
Gel sana bir şeyler alayım da, sen de arkadaşlarınla oyna dedi ve çocuğun başını okşadı.
Çocuk bakışlarını Behlül’e çevirdi ve ‘’Ey aklı az adam!
Biz oyun için yaratılmadık’’ dedi.
Behlül bu söze şaştı ve çocuğa, ‘’Ey oğlum!
Peki niçin yaratıldık’’ diye sordu.
Çocuk, ‘’Allahu Te’ala’yı bilmek ve O’na ibadet etmek için’’ dedi.
Behlül Hazretleri ‘’Peki bunun öyle olduğunu nereden biliyorsun’’ diye sordu.
Çocuk, Mü’minun Suresi’nin 115. ayetini okudu.
‘’Sizi ancak boşuna yarattığımı ve gerçekten bize döndürülmeyeceğinizi mi zannettiniz’’.
Hazret-i Behlül, tekrar, ‘’Ey çocuk!
Sen hakimane konuştun.
Bana biraz daha nasihat et’’, dedi ve ağlamaya başladı.
Ey oğlum!
‘’Senin günahın yok.
Sen bir çocuksun.
Nasıl oluyor da böyle düşünebiliyorsun’’ diye sordu.
Çocuk da;
‘’Ey Behlül!
Babamı ateş yakarken gördüm. İri odunları küçük çırpılarla tutuşturuyordu.
Ben de Cehennem’in yanan küçük odunlarından olacağımdan korkuyorum’’ dedi.
Bu sözler üzerine Behlül Dana Hazretleri kendinden geçti ve kendine geldiğinde çocuğu yanında göremedi.
Oradakilere çocuğun kim olduğunu sordu.
Onlar; ‘’Tanımadın mı’’ dediler.
Behlül, ‘’Hayır’’ deyince, onlar, ‘’Bu Hazret-i Hüseyin evladından seyyid bir çocuktur’’ dediler.
Behlül de ‘’Ancak böyle bir ağacın meyvesi bu kadar olgun olabilirdi’’ deyip oradan ayrıldı.