Ayyüzlüm
Yeni Üyemiz
Çok aradım, bulamadım anılarımdaki resmi...
Sabah erkenden kalkardık biz çekirdek aile... Önce güzel bir kahvaltı; ama hızlı hızlı... Ardından banyo sırası... Misler gibi kokmak için annemin hafif parfümlerinden de nasiplenirdik bayram sabahları... Daha sonra günlerce üzerimize giymek için düşler kurduğumuz yeni giysilerimizi özenle giyinirdik... şanslı çocuklardık biz... Kızkardeşim ve ben... Ağabeyime genelde hazır alınırdı...Ama biz kızlara anneannem birbirinden güzel giysiler dikerdi... Taftalı, dantelli... Bir ayağımız hep Beyoğlun’da geçerdi bayram öncesi günler... Düğmeler için düğmeciler vardı... Mantoların, giysilerin düğmeleri kendi kumaşından olacaksa düğmecilere verilirdi bir parça kumaş... Sutaşları, telalar, organzeler, taftalar... Neyse giyindik çıktık yola.... Dedemin eviydi buluşma noktamız akrabalarca... eller öpülür, mendiller alınırdıJ) Mendillerin içi hiç boş çıkmazdıJ) Hacıbekir lokumları, akideleri...Badem ezmeleri... Anneannemim bayram yemekleri.... Başlangıç; düğün çorbası....Tanrı ne verdiyse... Teyzem o zamanlar genç bir kız... Ailenin diğer gençleriyle bizi de yanlarına alıp bayram yerine gitmek isterlerdi... İlk itiraz babamdan gelirdi... Bize sahip çıkamayacaklarını, başımıza bişey geleceğini düşünürdü... Uzun uğraşlardan sonra izin koparılır, soluğu bayram yerinde alırdık... Tepebaşın’da Şişhane’nin oralarda bir bayram yeriydi... Koca koca kayık salıncaklar vardı... babam onlara bindirilmemiz için koşul koyduğu için uzaktan izlemek düşerdi bize... Ama macunlara, horoz şekerlere kim dur diyebilirdi ki? Evde âlâsından tatlılar, şekerlemeler olsa da o macunların albenisini hiçbir şeyde yoktu... Çarkıfelek gibi yuvarlak bi tepsi... içinde renk renk macunlar... Macuncunun macunu bir ritüelle elindeki çubuğa sarıp sarmalıyışı... benim çocuk gözlerimle ağzımın suları akarak çubuğun ucundaki macuna bakışım... Bayram ziyaretleri birkaç kapıyı daha dolaşmakla biter mi bitmezdi tabii... İstanbul’da iseniz akraba ziyaretlerinize bayram günleriniz yetmez... Her birimiz bir semtte... Çekirdek aile başbaşa kaldığımızda bir bayram yemeği yerdik dışarda... Ya Boğaz’da , ya Yenikapı’da bir balıkçıda... Ya bayram radyoları... O başlı başına bir alemdi... Sabah kalkar kalkmaz radyo açılrdı tüm evlerde... Ölüyü bile diriltirdi bayram havaları... Şimdi bakıyorum da artık ne o eski bayram havaları ne o eski bayramlar var! Çok şeyler yitmiş gitmiş... Teknoloji ne kadar ileri gidiyorsa değerlerimizden de o kadar uzaklaşıyormuyuz ne? Ben de o kervana katıldım galiba! Eyvah! Nerdeee o eski bayramlaaaaaaaaar.................efendim!
bayramınız mübarek ola dostlar