“Câmiü’s-Sağîr’in 1. Cildinin 428 No’lu hadiste ümmetin başına geleceğinden haber verilen kızıl rüzgâr, yere batma ve suret değiştirme belâlarının mahiyetleri nelerdir?”
Bahsettiğiniz hadiste Peygamber Efendimiz (asm) şöyle buyurmuştur:
“Ümmetim şu on beş şeyi işlediğinde başına belâlar gelir:
1- Devlet malının ganimet bilinmesi ve çarçur edilmesi,
2- Emanetin ganimet bilinip istismar edilmesi,
3- Zekâtın angarya kabul edilmesi,
4- Kişinin haksız karısına hilâfsız itaat etmesi,
5- Annesine isyan etmesi.
6- Arkadaşını kayırması,
7- Babasına cefâ ve eziyet etmesi,
8- Camilerde gürültülerin ve boş sözlerin yükselmesi,
9- Halkın en aşağılık kimselerinin söz sahibi olmaları,
10- Kişiye şerrinden korkulduğu için iyilik edilmesi,
11- İçkilerin serbestçe içilmesi,
12- İpek elbiselerin giyilmesi,
13- Şarkıcı kızların çoğalması,
14- Çalgı âletlerinin yaygınlaşması,
15- Bu ümmetin sonunun evveline lânet okuması.
İşte o zaman kızıl rüzgâr, yere batma veya suret değiştirme belâlarını beklesinler.” 1
Bu hadiste, Allah’ın gazabına (gayretullah’a) sebep olacak dehşetli hatalardan haber veren Allah Resûlü (asm), bu hata ve haramların çoğunun yaygınlaşmasının başlı başına bir belâ olduğunu, Allah’ın Celâl tecellisinin böyle hatalardan sonra can yakıcı biçimde vaki olabileceğini, bundan sakınılması gerektiğini bildirmektedir.
Bahsedilen kızıl rüzgâr, yere batma ve suret değiştirme belâlarını hakikî manalarında anlayabileceğimiz gibi, birer teşbih ifadesi olarak zikredildiğini söylemek de mümkündür.
Elbette takdir ve hüküm Allah’ındır.
Burada geçen “kızıl rüzgâr”dan; kavurucu ve yakıcı rüzgârlar, sıcak atmosfer, volkanlar, yanardağlar, yangınlar, ateş ve hararet afetleri, şimşekler, yaygınlaşan ve saldırganlaşan şuursuzluk, övünülen ve çoğunluğu saran cahillik anlaşılabilir.
“Yere batma” belâsından, çoğalan depremler ve yer sarsıntıları, manevî olarak alçalma, çökme ve batmalar, Allah’ın, meleklerin ve mü'minlerin lânetine uğrama belâları anlaşılabilir. Nitekim bir deprem münasebetiyle Bediüzzaman diyor ki: “Fitne-i âhirzamanın müddeti uzundur; biz bir faslındayız…. Bu geçen zelzele, kıyametin zelzele-i kübrasından haber verir gibi sarstı, fakat akılları başlarına gelmedi.” 2
“Sûret değiştirme” belâsından, ceset itibariyle dünyada veya kabirde çirkinleşme, çaresiz hastalıklara ve musîbetlere uğrama, maddî-manevî problemler altında bunalma, psikolojik gerginlikler ve depresyonlar geçirme, umduklarına ulaşmama, korktuklarının eliyle perişan olma, amelinden hayır ve fayda görmeme gibi musîbet ve belâları algılamak mümkündür.
Şüphesiz af da, gazap da Cenâb-ı Allah’a aittir.
İsyan ve itaat ise kula aittir.
Cenâb-ı Hak her zaman isyan içinde olan kullarını gerek peygamberleri eliyle, gerekse muhtelif musîbetler diliyle uyarmıştır. Bu İlâhî uyarıları algılayarak tövbe ve istiğfar edenlerse her zaman kurtulmuşlardır.
Kendini ıslâh eden toplumlara Cenâb-ı Hak her zaman rahmet nazarıyla bakmıştır.
Cenâb-ı Hak üzerimizden, toplumumuzdan, İslâm âleminden ve insanlıktan rahmet nazarını eksik etmesin. Âmin.
Dipnotlar:
1- Câmiü’s-Sağîr, 1/428; Tirmizî, Fiten, 31.
2- Lem’alar, s. 66.
Bahsettiğiniz hadiste Peygamber Efendimiz (asm) şöyle buyurmuştur:
“Ümmetim şu on beş şeyi işlediğinde başına belâlar gelir:
1- Devlet malının ganimet bilinmesi ve çarçur edilmesi,
2- Emanetin ganimet bilinip istismar edilmesi,
3- Zekâtın angarya kabul edilmesi,
4- Kişinin haksız karısına hilâfsız itaat etmesi,
5- Annesine isyan etmesi.
6- Arkadaşını kayırması,
7- Babasına cefâ ve eziyet etmesi,
8- Camilerde gürültülerin ve boş sözlerin yükselmesi,
9- Halkın en aşağılık kimselerinin söz sahibi olmaları,
10- Kişiye şerrinden korkulduğu için iyilik edilmesi,
11- İçkilerin serbestçe içilmesi,
12- İpek elbiselerin giyilmesi,
13- Şarkıcı kızların çoğalması,
14- Çalgı âletlerinin yaygınlaşması,
15- Bu ümmetin sonunun evveline lânet okuması.
İşte o zaman kızıl rüzgâr, yere batma veya suret değiştirme belâlarını beklesinler.” 1
Bu hadiste, Allah’ın gazabına (gayretullah’a) sebep olacak dehşetli hatalardan haber veren Allah Resûlü (asm), bu hata ve haramların çoğunun yaygınlaşmasının başlı başına bir belâ olduğunu, Allah’ın Celâl tecellisinin böyle hatalardan sonra can yakıcı biçimde vaki olabileceğini, bundan sakınılması gerektiğini bildirmektedir.
Bahsedilen kızıl rüzgâr, yere batma ve suret değiştirme belâlarını hakikî manalarında anlayabileceğimiz gibi, birer teşbih ifadesi olarak zikredildiğini söylemek de mümkündür.
Elbette takdir ve hüküm Allah’ındır.
Burada geçen “kızıl rüzgâr”dan; kavurucu ve yakıcı rüzgârlar, sıcak atmosfer, volkanlar, yanardağlar, yangınlar, ateş ve hararet afetleri, şimşekler, yaygınlaşan ve saldırganlaşan şuursuzluk, övünülen ve çoğunluğu saran cahillik anlaşılabilir.
“Yere batma” belâsından, çoğalan depremler ve yer sarsıntıları, manevî olarak alçalma, çökme ve batmalar, Allah’ın, meleklerin ve mü'minlerin lânetine uğrama belâları anlaşılabilir. Nitekim bir deprem münasebetiyle Bediüzzaman diyor ki: “Fitne-i âhirzamanın müddeti uzundur; biz bir faslındayız…. Bu geçen zelzele, kıyametin zelzele-i kübrasından haber verir gibi sarstı, fakat akılları başlarına gelmedi.” 2
“Sûret değiştirme” belâsından, ceset itibariyle dünyada veya kabirde çirkinleşme, çaresiz hastalıklara ve musîbetlere uğrama, maddî-manevî problemler altında bunalma, psikolojik gerginlikler ve depresyonlar geçirme, umduklarına ulaşmama, korktuklarının eliyle perişan olma, amelinden hayır ve fayda görmeme gibi musîbet ve belâları algılamak mümkündür.
Şüphesiz af da, gazap da Cenâb-ı Allah’a aittir.
İsyan ve itaat ise kula aittir.
Cenâb-ı Hak her zaman isyan içinde olan kullarını gerek peygamberleri eliyle, gerekse muhtelif musîbetler diliyle uyarmıştır. Bu İlâhî uyarıları algılayarak tövbe ve istiğfar edenlerse her zaman kurtulmuşlardır.
Kendini ıslâh eden toplumlara Cenâb-ı Hak her zaman rahmet nazarıyla bakmıştır.
Cenâb-ı Hak üzerimizden, toplumumuzdan, İslâm âleminden ve insanlıktan rahmet nazarını eksik etmesin. Âmin.
Dipnotlar:
1- Câmiü’s-Sağîr, 1/428; Tirmizî, Fiten, 31.
2- Lem’alar, s. 66.