ceylannur
Yeni Üyemiz
İSLAM FIKHI ANSiKLOPEDiSi
FIKIH VE FETVA
"FIKIH" Arapça "fe-ku-he" maddesinden gelir Sözlük anlamı ile "bir şeyi iyi kavramak, anlayışlı olmak, bilmek" demektir Bu açıdan "ilim"den biraz farklıdır "Ilim" nasıl olursa olsun bilmek, "fıkıh" ise, işin esprisini kavramak, inceden inceye bilmek, demektir "Fıkıh" sonradan şeriat ilimlerini (Kitap ve Sünneti) bilmeye ad olmuştur Daha sonra da hüküm isteyen furû mes'elelerine ve onları bilmeye denmiştir Rasûlullah (sav) döneminde "fıkıh", bugünkü tahsîsî (spesifik) anlamında değildi Meselâ o: "Allah kime hâyir dilerse onu dinde fakîh kılar", "Insanlar madenler gibidirler Cahiliyette seçkin olanları, fıkhettikleri takdirde Islâm'da da seçkin olanlardır" Ibn Abbas için: "Allah'ım, onu dinde "fakîh" kıl ve ona Kur'ân'ın te'vilini öğret" buyururlarken "fıkhı", hep bu genel anlamda, yani iyice anlama ve kavrama anlamında kullanmıştır Fıkıh, tabiin dönemine kadar bu anlamda kullanılmış olacak ki, Imam-i Azam onu: "Kişinin lehine ve aleyhine olan şeyleri bilmesidir" diye tarif etmiş ve itikad esaslarından bahseden eserine "el-Fıkhu'l-Ekber" yanî, iyi anlaşılması gereken en önemli mes'eleler adını vermiştir Daha sonra, ilimlerin çok detaylı ihtisas dallarına ayrılmasıyla da fıkıh, "şer'î ve amelî mes'eleleri bilmektir" diye tanımlanmıştır
Her ne olursa olsun, fıkıhla ilgisi olmayan bir müslüman düşünülemez İşte bu mulahaza ile bizler "fıkıh" penceresini biraz aralayacak ve onun genellikle tahsîsî anlamıyla, günübirlik mes'elelerimize çare arayacağız Şimdilik yapacağımız sadece nakil anlamında fıkıhtır Yani bizler şu anda, fıkıhla meşgul olduğumuz için mecazî manâda fakihiz Halimize, şu ana kadar aldığımız yola, yapılması gerekenlere göre yaptıklarımıza baktığımızda hakiki anlamda fakîh, yani müctehid olamayacağımızdan korkuyoruz Ama Allah'ın lütfûnu, bize: "Ya Rab, bizi muttakilere imam kıl" diye dua öğretmesini ve O'nun sonsuz hazinesini düşündükçe yani olana değil, oldurana baktıkça da bunun zor olmadığını görüyoruz ve istiyoruz
Işin diğer yönüne gelince:
"Fetvaya en cüretkâr olanınız ateşe de en cüretkâr olanınızdır" hadîs-i şerifini biliyoruz Bu cüretkârlığı göze alamayız Onun için yazacaklarımız terim anlamıyla "fetva" olmayacaktır Çünkü gerçek anlamı ile "fetva" "müftî"nin işidir Müftî ise müctehid olmalıdır Biz şimdilik müctehid olmadığımıza göre yapacağımız işe de "fetva" vermek değil, fıkıhtan verilmiş fetvalardan aktarmalarla güncel meselelerimize çareler teklif etmek olacaktır Şimdilik müctehid değiliz, dememiz iddiali olarak karşılanmamalıdır Çünkü biz bunu söylerken kendimizi değil, işaret ettiğimiz gibi verecek olanı düşünerek söylüyoruz O'nun vergisine sınır getirme hakkına sahip değiliz
Alim programı yaklaşık üzerinde iki yıl çalışılarak elde edilmiş bir programdır İnsanların kavram kargaşası içerisinde boğulduğu günümüzde böyle kapsamlı İslam Fıkhı Ansiklopedisi niteliğindeki bu programa gerçekten büyük ihtiyaç vardıElhamdülillah bunu geçekleştirdik
İnsanlar artık Fıkıh la alakalı sorularını en kısa kestirme yoldan Alim Programından öğrenebileceklerdir Bunun yanında çok değerli hocalarımıza halktan gelen bazı önemli sorular da programa alınmış ve misal teşkil edilsin diye bazı Fıkhi terimler soru sorularak öğretilmeye çalışılmıştır Ayrıca bazı güncel meselelerede (önceden fetvası verilmeyip sonradan çıkan ) ve müslümanların bocaladığı, Helal midir ? Haram mıdır ? şüphesini taşıdığı terimlerde bu programda etraflıca ehil hocaefendilerden öğrenilerek aktarılmıştır
Kısacası hem dünya hem Ahiret için gönderilen dinimizin Ameli, İtikadi, Ahlaki ve Siyasi yönündeki görüşlerini Ehli Sünnet Ve Cemeat çerçevesinde bu programda bulabileceksiniz Çalışma bizden Tevfik Allah (CC)tandır
ABDEST
Islâm'da bazı ibâdetlerin yerine getirilmesi için yapılan ve bizzat kendisi ibâdet olan temizlenmeye Abdest denir Abdest kelimesi Farsça'da su anlamına gelen "âb" ile el anlamına gelen "dest" kelimelerinden oluşmuş birleşik bir isimdir Arapça karşılığı olan "vudû" kelimesi Hadislerde kullanılmıştır Kur'ân-ı Kerim'de ise temizlik anlamında "tahâret" ve "zekâ" kelimeleri geçmektedir Vudû' kelimesi güzellik ve temizlik anlamına gelmektedir Dolayısıyla ibâdete başlanmadan önce insanın iç dünyasını güzelleştirmesi ve dışını da iyice temizlemesi gerekir Islâm'da abdestin farziyetine "Ey iman edenler, namaza kalkacağınız zaman yüzlerinizi ve dirseklerinizle birlikte ellerinizi yıkayın Başınıza meshedin Her iki topuğunuzla birlikte ayaklarınızı da (yıkayın)" (el-Mâide, 5/6), âyeti delâlet etmektedir Hz Peygamber (sas)'in abdest almadan hiç bir iş yapmadığını görüyoruz (Elmalılı, Hak Dini Kur'ân Dili, II, 1583) Ancak abdest her amel ve ibâdet için değil başta namaz olmak üzere bazı ibâdetler için farz kılınmıştır Fakat müslümanın sürekli abdestli bulunması sünnettir
Abdest her şeyden önce her türlü pislik ve kirlilikten kurtulmak, yani maddî ve manevî bütün pislik ve mikroplardan uzak kalmak için İslam'ın emrettiği önemli bir ibâdettir Mikrobun en kolay ürediği yer ağızdır Ağızdan başlayarak el, yüz ve ayakların günde beş defa temizlenmesi İslam'ın temizliğe verdiği önemi gösterir Böylelikle Islâm yüzyıllar önce temizliğin üzerinde durup insanoğlunu maddî-manevî her türlü pislik ve mikroptan korumayı hedeflemiştir Bunun yanında abdest alan bir insan, kendini manen temiz ve rahat hisseder ve bu güzel his ve temiz duyguyla Allah'a ibâdete durur Bu da ruhun temizliğini sağlamaktadır Insanın yaratılış gayesi olan Allah'a kulluk böyle bir temizleme ameliyesi ile başlayınca insanoğluna vereceği zevk ve rahatlığın değeri sonsuzdur
Insan abdestle bedenen ve mânen temizlendikten sonra Allah'ın huzuruna çıkar Böyle bir temizlenme ile günlük bütün yorgunlukları ve yükleri geride bırakır
Abdest almakla, dünyevî ve uhrevî birçok fazilet ve güzellikler elde edilir Hz Peygamber (sas) abdestle ilgili olarak şöyle buyururlar:
"Bir müslüman abdest alıp yüzünü yıkadığında, yüzündeki âzaların işlediği bütün günahları; el ve ayaklarını yıkadığında el ve ayaklarıyla işlediği bütün hata ve günahları, su damlalarıyla beraber akıp gider ve kendisi de tertemiz olur Hatta kirpik ve tırnak diplerindeki günahlarından eser kalmaz Âdâp ve erkânına uymak suretiyle abdest alıp kıbleye dönerek: "Eşhedü en lâ ilâhe illallahü vahdehu lâ şerike leh ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve Rasûlühü" diyen bu kul için cennetin kapıları açılmıştır; o, cennet kapılarının dilediğinden içeri girer"(Müslim, Tahare, 32, 33; Tirmizî, Tahâre, 2)
ABDEST NASIL ALINIR?
Farz, sünnet ve edeplerini yukarıdaki maddelerde verdiğimiz abdesti tertip ve usûlüne göre ancak şöylece alabiliriz: Abdeste başlarken şu dua yapılmalıdır:
"Bismillâhilazîm ve'l hamdülillâhi alâ dini'l Islâm"
"Yüce Allah'ın ismini anarak başlarım Beni Islâm dini ve akidesi üzere yarattığı için hamd ederim"
Abdest almaya niyetlendikten sonra, eûzü besmele çekilerek eller bileklere kadar yıkanır Parmakta yüzük varsa, kımıldatılır Altına suyun geçmesi sağlanır
Uzuvların yıkanması sırasında bizden öncekilerden nakledilen şu duaları okumak abdestin edeplerindendir
A- Mazmaza=Ağıza su verme sırasında: "Allâhümme einnî alâ tilâveti'l Kur'ân ve zikrike ve şükrike ve hüsn-i ibâdetike"
"Allah'ım, Kur'ân-ı Kerimi okumada, seni zikretme, sana şükretme ve sana güzel şekilde kulluk etmede yardımını istirham ederim"
B- Istinşak = Buruna su verme sırasında: "Allâhümme, erihnî râyihate'l Cenneti verzuknî min neîmihâ"
"Allah'ım, bana Cennetin kokusunu koklat Cennet nimetlerinden beni rızıklandır"
C- Yüzü Yıkama Sırasında
"Allâhümme, beyyid vechî binûrike yevme tebyaddu vücûhun ve tesveddü vücûh"
"Allah'ım, bir kısım yüzlerin ağarıp nurlandığı, bir kısım yüzlerin ise karardığı gün, benim yüzümü nurlandır, ağart"
D- Sağl Eli Yıkama Sırasında
"Allâhümme, a'tınî kitâbî biyemînî ve hâsibnî hisâben yesîrâ"
"Allah'ım, kitabımı -amel defterimi- sağl elime ver ve hesabımı kolaylaştır"
E- Sol Eli Dirseklere Kadar Yıkama Sırasında
"Allâhümme, lâ tu'tinî kitâbî bisimâlî velâ min verâi zahfi"
"Allah'ım, kitabımı -amel defterimi- sol elimden ve arkamdan verme"
Sonra sıra başı meshetmeye gelir
Kaplama mesh için, eller ıslatılır, küçük parmakla üç parmak uc uca getirilir Önden başlayarak başın üstü sıvazlanıp arka ve yan taraflarda böylece meshedilir
F- Kulakları Yıkarken
"Allâhümmec'alnî minellezîne yestemîune'l-kavle feyettebiûne ahseneh"
"Allah'ım, beni hak sözü dinleyenlerden ve onun en güzeline uyanlardan eyle" denilir ve kulaklar yıkanır
G- Boyuna Mesh Etme Sırasında
"Allâhümme a'tik unuki (veya rakabeti) mine'n-nâri"
"Allah'ım, boynumu Cehennem ateşinden azad buyur"
H- Ayakları Yıkama Sırasında
"Allâhümme, sebbit kademeyye ales'sırâtı yevme tezûlü Fhi'l-akdâm"
"Allah'ım, Sırat köprüsünde ayakların kaydığı günde ayaklarımı kaydırma, sabit eyle"
Abdest alıp bittikten sonra Rasûlullah (sas)'e salavât getirilmeli ve şu dua okunmalıdır:
"Allâhümmec'alnî minettevvâbîne vec'alnî mine'l-mütetahhirîn"
"Allah'ım, beni, tevbe eden ve günahlarından temizlenen kullarından eyle "
ABDESTİ BOZAN DURUMLAR
1- Idrar veya dışkı yollarından yani ön ve arkadan herhangi bir şeyin çıkması Mâide sûresi 6 âyetinde "sizden birisi abdest bozmaktan geri dönmüşse" ve Hz Peygamber (sas)'e "Hades nedir?" diye sorulduğunda; "Her iki yoldan çıkandır" cevabını vermeleri, ön ve arka yollardan birinden çıkan idrar, dışkı, yel, vedi, mezi, meni, kurt ve diğer hususların abdesti bozduğunu ifâde eder 2- Aklın idrak gücünü gideren hususlar; uyumak, bayılmak, delirmek, sarhoş olmak vs'dir Ancak oturduğu yerde kıpırdamadan uyuyan kimsenin abdesti bozulmaz (Müslim, Vudû', 2; Ahmed b Hanbel, 1, 256)
3- Vücudun herhangi bir yerinden kan, irin veya sarı su çıkması ve etrafına yayılması Ağızdan akan kana bakılır, şâyet bu kan tükrük kadar veya tükrükten fazla ise abdesti bozulur
4- Ağız doluşu kusmak Zira Hz Peygamber (sas) "Kusuntu abdesti bozar" (Tirmizî, Tahâre, 64) buyurmaktadır Kusma ağız doluşu değilse abdest bozulmaz
5- Cinsî münasebette bulunmak
6- Tam olarak cinsî ilişki olmasa bile kadın ve erkeğin çıplak veya ince bir elbise ile vücutlarının veya tenâsül uzuvlarının birbirine değmesi
7- Teyemmüm yapan kimsenin su bulması
8- Namazda sesli olarak gülmek Zira Hz Peygamber (sas) şöyle buyurmaktadır: "Sizden biriniz namazdayken kahkaha ile gülerse abdesti ve namazı birlikte iade etsin " Kahkaha namazın dışında olursa abdesti bozmaz
Bir kimse abdest alırken bazı organlarını yıkayıp yıkamadığı konusunda endişe ederse, şayet bu ilk defa karşılaştığı bir şüphe ise o organını yeniden yıkar, yok eğer sürekli şüpheye düşüp duruyorsa bu şüpheşinin önemi yoktur Abdestini tam almış sayılır Abdestinin bozulup bozulmadığını tam hatırlayamayan kişi kesin olarak abdest aldığını hatırlıyorsa abdestli demektir Çünkü kesin olarak bilinen bir husus şüphelerle yok olmaz
Ayrıca namaz haricinde abdestinden şüpheye düşenin abdest almasının takvaya daha yakın olduğu; fakat namaz içinde bulunan kimsenin ise abdestinden şüpheye düşmesi hâlinde namazını bozup abdest alması gerekmediği âlimler tarafından ifâde edilmiştir
ABDESTİ BOZMAYAN DURUMLAR
1- Kişinin ön veya arka yollarından başka vücudunun herhangi bir yerinden kan çıkıp, bir damla halinde kalması 2- Kabuk bağlamış bir yaranın kan çıkmadan kabuğunun düşmesi
3- Yaradan, burundan yahut kulaktan bir vücud kurdunun düşmesi
4- Tenâsül uzvuna (cinsî organına) el sürmek
5- Kadın vücudunun herhangi bir yerine dokunmak
6- Ağız doluşu olmayan kusuntu
7- Ağızdan çıkan balgam
8- Oturduğu yerde veya namazda uyumak
9- Ağlamak
ABDESTİN ÇEŞİTLERİ
1-Farz Olan Abdest Namaz kılmak, Kur'ân-ı Kerim'e el sürmek ve tilâvet secdesi yapmak için abdest almak farzdır Cünüp veya abdestsiz olan kimsenin Kur'ân-ı Kerim'i eline almasının helâl olamayacağı hususunda Islâm bilginleri arasında ittifak vardır
2-Vâcip Olan Abdest
Kâbe-i Muazzama'yı tavaf* etmek için abdest almak vaciptir Bir kimsenin Kâbe'yi abdestsiz tavaf etmesi vacibi terk ettiğinden dolayı sorumlu olmakla beraber yaptığı bu tavaf câiz ve geçerlidir Ancak bu hususta Hz Peygamber (sas) şöyle buyurmaktadır:
"Tavaf, namaz gibidir Fakat tavaf sırasında konuşmak câizdir Tavafta konuşan kimse hayırlı söz söylesin" (Tirmîzî, Hacc, 112; Nesâî, Menasik, 126)
Farz olan tavaf abdestsiz olarak yapıldığı takdirde bir küçükbaş hayvan kurban etmek gerekir Cünüb olan kimsenin ise böyle bir farz tavafı yapması hâlinde bir büyükbaş hayvan kurban etmesi lâzımdır Ancak bu farz tavaf, abdest alınarak yeniden yapılırsa böyle bir kurbana gerek kalmaz Fakat farz günler dışında tekrar yapılması hâlinde geciktirilmiş olduğundan dolayı kurban kesmek gerekmektedir
Yapılması vacipolan vedâ tavafını abdestsiz olarak yapan kimse bir miktar sadaka vermelidir Fakat vacip olan tavafı cünüb olarak yapanın bir küçükbaş hayvan kurban etmesi lâzımdır
3-Mendup Olan Abdest
Uykudan önce veya uykudan kalktıktan sonra, cenâze yıkamak, cenâze taşımak, cenâzeyi yıkadıktan sonra, cinsel temastan önce, ezberden Kur'ân okumak, hadîs okumak, Cenâb-ı Allah'ı ta'zim veya tesbih etmek için veya kızgınlık sırasında kızgınlığını gidermek gayesiyle abdest almak ve sürekli abdestli olmak niyetiyle abdest almak menduptur
ABDESTİN EDEPLERİ (ÂDÂBI)
Edeb; nezâket, zarâfet, insanlara sözle ve davranışla yardımda bulunmak, gönüllerini okşamak demektir Abdestin edepleri ise yapılması halinde sahibine sevap kazandıran hususlardır Yapılmamaları halinde ise kişiye günah yazılmaz Abdestin edepleri şunlardır: 1- Abdest alırken başkasından yardım istememek
2- Abdest alırken suyun sıçramaması için dikkatli davranmak
3- Kıbleye doğru yönelmek
4- Gereksiz yere konuşmamak
5- Niyet ederken dil ile niyet etmek
6- Her uzvu iyice ovmak
7- Abdest dualarını okumak
8- Kullanılmış bir su ile abdest almamaya dikkat etmek
9- Her uzvu yıkarken niyeti korumakla birlikte "Bismillâh" demek
10- Kulağını meshederken serçe parmaklarının uçlarıyla kulak deliklerini meshetmek
11- Burna ve ağıza suyu alırken sağl eli kullanmak
12- Sol el ile sümkürmek
13- Özür sahibi olmayan kimsenin namaz vaktinden önce abdest alması
14- Abdest bittikten sonra kıbleye karşı ayakta kelime-i şehâdet getirmek ve dua yapmak, biraz su içmek
15- Durgun veya akarak yer değiştiren sular ile birikinti hâlindeki sulara ve Kıble'ye karşı abdest bozulmaz
Abdest Namazı
Abdest namazı abdest aldıktan sonra abdest âzaları henüz yaş iken iki rek'at nafile namaz kılmaktan ibarettir
ABDESTİN FARZLARI
1-Yüzü Yıkamak Yüzün bir defa yıkanması farzdır Yüzün sınırları, saçın bittiği yerden sakal veya çene altına, kulakların köklerine kadar olan bölümdür Gözlerin içine suyun ulaştırılması gerekmez Ancak abdest alırken gözler sıkılmaz, tamamen açık bırakılmaz Normal bir şekilde yüz yıkanır Dudaklar yumulduğu zaman, dışarda kalan kısımlar yüzün sınırlarıdır Sakal, bıyık ve kaşın altına suyu ulaştırmak gereklidır
2-Kolları Yıkamak
Parmak uçlarından kol dirseklerine kadar -dirsekler de dahil- olan kısmı bir defa yıkamak farzdır Eğer iğne ucu kadar kuru bir yer kalırsa veya tırnağının altına suyu geçirmeyecek (hamur, boya, çamur vBulletin) bir madde bulunursa, abdest alınmış sayılmaz Ancak boyacıların tırnaklarındaki boyalardan kaçınmanın mümkün olmamasından dolayı bunlar abdeste zarar vermez Tırnaklar parmak uçlarından dışarı taşacak kadar uzamış olursa o fazlalığı da yıkamak gerekir Bir kimse abdest aldıktan sonra bu uzamış tırnağı keserse abdestini yenilemesi gerekmez Parmakta yüzük var ve bu geniş ise abdest alırken bunu oynatmak sünnet, eğer yüzük dar ve altına su geçirmeyecek kadar parmağa oturmuşsa onu oynatmak farzdır
3-Başı Meshetmek
Mesh, sözlükte eli bir şeyin üzerinden geçirmek demektir Ibâdet hukukunda ise suyun bir vücut organına isâbet etmesidir Başın meshedilmesindeki farz oranı alın miktarıdır Bu miktar ise başın dörtte biridir Meshederken üç veya daha fazla parmağı kullanmak gerekir Iki parmakla yapılan mesh câiz değildir
Başa giyilen sarık veya takke üzerine meshetmek geçerli değildir Kadınlar da baş örtüleri üzerine meshedemezler
4-Ayakları Yıkamak
Sağlam ve çıplak ayakları topuklarıyla birlikte bir defa yıkamak farzdır Yaralı veya mestle örtülü ayakları yıkamaya gerek olmayıp sadece meshetmek yeterlidir Mâide Sûresi 6 âyette geçen topuk = ka'b, ayağın iki tarafından inak kemiğine bitişik kemiktir Rasûlullah (sas): "Vay ateşten o topukların haline " (Buhârı, Ilim 30; Vudû', 27,29; Müslim, Tahâre, 25-28,30; Ebû Davud, Tahâre, 46) buyurduğu ve ayakların tamamen yıkanmasını emrettiği bilinmektedir
Bir kimsenin ayağında yarık varsa ve o yarığa su sızdırmayan bir ilaç sürülmüşse, o kimse ayağını yıkadığı zaman, su yarığın altına geçmezse bu durumda su, ayağa zarar verecekse abdest yerine getirilmiş sayılır ve bu câizdir Ancak su zarar vermiyorsa abdest tam olarak alınmış sayılmaz Dolayısıyla zarar vermediği takdirde yarıklara su ulaşacak şekilde yıkamak gereklidır
ABDESTİN MEKRUHLARI
1- Abdest alırken gereğinden fazla suyu boş yere tüketmek
2- Gereği yokken suyu âdetâ âzaları mesheder gibi çok az kullanmak
3- Suyu abdest âzalarına hızlı çarpmak, etrafa su sıçratmak
4- Abdest alırken gereksiz yere konuşmak
5- Ihtiyacı olmadığı halde abdest almak için başkasından yardım ve su dökmesini istemek
6- Temiz olmayan pis ve kirli bir yerde abdest almak
7- Abdestin sünnetlerini bilerek terk etmek
FIKIH VE FETVA
"FIKIH" Arapça "fe-ku-he" maddesinden gelir Sözlük anlamı ile "bir şeyi iyi kavramak, anlayışlı olmak, bilmek" demektir Bu açıdan "ilim"den biraz farklıdır "Ilim" nasıl olursa olsun bilmek, "fıkıh" ise, işin esprisini kavramak, inceden inceye bilmek, demektir "Fıkıh" sonradan şeriat ilimlerini (Kitap ve Sünneti) bilmeye ad olmuştur Daha sonra da hüküm isteyen furû mes'elelerine ve onları bilmeye denmiştir Rasûlullah (sav) döneminde "fıkıh", bugünkü tahsîsî (spesifik) anlamında değildi Meselâ o: "Allah kime hâyir dilerse onu dinde fakîh kılar", "Insanlar madenler gibidirler Cahiliyette seçkin olanları, fıkhettikleri takdirde Islâm'da da seçkin olanlardır" Ibn Abbas için: "Allah'ım, onu dinde "fakîh" kıl ve ona Kur'ân'ın te'vilini öğret" buyururlarken "fıkhı", hep bu genel anlamda, yani iyice anlama ve kavrama anlamında kullanmıştır Fıkıh, tabiin dönemine kadar bu anlamda kullanılmış olacak ki, Imam-i Azam onu: "Kişinin lehine ve aleyhine olan şeyleri bilmesidir" diye tarif etmiş ve itikad esaslarından bahseden eserine "el-Fıkhu'l-Ekber" yanî, iyi anlaşılması gereken en önemli mes'eleler adını vermiştir Daha sonra, ilimlerin çok detaylı ihtisas dallarına ayrılmasıyla da fıkıh, "şer'î ve amelî mes'eleleri bilmektir" diye tanımlanmıştır
Her ne olursa olsun, fıkıhla ilgisi olmayan bir müslüman düşünülemez İşte bu mulahaza ile bizler "fıkıh" penceresini biraz aralayacak ve onun genellikle tahsîsî anlamıyla, günübirlik mes'elelerimize çare arayacağız Şimdilik yapacağımız sadece nakil anlamında fıkıhtır Yani bizler şu anda, fıkıhla meşgul olduğumuz için mecazî manâda fakihiz Halimize, şu ana kadar aldığımız yola, yapılması gerekenlere göre yaptıklarımıza baktığımızda hakiki anlamda fakîh, yani müctehid olamayacağımızdan korkuyoruz Ama Allah'ın lütfûnu, bize: "Ya Rab, bizi muttakilere imam kıl" diye dua öğretmesini ve O'nun sonsuz hazinesini düşündükçe yani olana değil, oldurana baktıkça da bunun zor olmadığını görüyoruz ve istiyoruz
Işin diğer yönüne gelince:
"Fetvaya en cüretkâr olanınız ateşe de en cüretkâr olanınızdır" hadîs-i şerifini biliyoruz Bu cüretkârlığı göze alamayız Onun için yazacaklarımız terim anlamıyla "fetva" olmayacaktır Çünkü gerçek anlamı ile "fetva" "müftî"nin işidir Müftî ise müctehid olmalıdır Biz şimdilik müctehid olmadığımıza göre yapacağımız işe de "fetva" vermek değil, fıkıhtan verilmiş fetvalardan aktarmalarla güncel meselelerimize çareler teklif etmek olacaktır Şimdilik müctehid değiliz, dememiz iddiali olarak karşılanmamalıdır Çünkü biz bunu söylerken kendimizi değil, işaret ettiğimiz gibi verecek olanı düşünerek söylüyoruz O'nun vergisine sınır getirme hakkına sahip değiliz
Alim programı yaklaşık üzerinde iki yıl çalışılarak elde edilmiş bir programdır İnsanların kavram kargaşası içerisinde boğulduğu günümüzde böyle kapsamlı İslam Fıkhı Ansiklopedisi niteliğindeki bu programa gerçekten büyük ihtiyaç vardıElhamdülillah bunu geçekleştirdik
İnsanlar artık Fıkıh la alakalı sorularını en kısa kestirme yoldan Alim Programından öğrenebileceklerdir Bunun yanında çok değerli hocalarımıza halktan gelen bazı önemli sorular da programa alınmış ve misal teşkil edilsin diye bazı Fıkhi terimler soru sorularak öğretilmeye çalışılmıştır Ayrıca bazı güncel meselelerede (önceden fetvası verilmeyip sonradan çıkan ) ve müslümanların bocaladığı, Helal midir ? Haram mıdır ? şüphesini taşıdığı terimlerde bu programda etraflıca ehil hocaefendilerden öğrenilerek aktarılmıştır
Kısacası hem dünya hem Ahiret için gönderilen dinimizin Ameli, İtikadi, Ahlaki ve Siyasi yönündeki görüşlerini Ehli Sünnet Ve Cemeat çerçevesinde bu programda bulabileceksiniz Çalışma bizden Tevfik Allah (CC)tandır
ABDEST
Islâm'da bazı ibâdetlerin yerine getirilmesi için yapılan ve bizzat kendisi ibâdet olan temizlenmeye Abdest denir Abdest kelimesi Farsça'da su anlamına gelen "âb" ile el anlamına gelen "dest" kelimelerinden oluşmuş birleşik bir isimdir Arapça karşılığı olan "vudû" kelimesi Hadislerde kullanılmıştır Kur'ân-ı Kerim'de ise temizlik anlamında "tahâret" ve "zekâ" kelimeleri geçmektedir Vudû' kelimesi güzellik ve temizlik anlamına gelmektedir Dolayısıyla ibâdete başlanmadan önce insanın iç dünyasını güzelleştirmesi ve dışını da iyice temizlemesi gerekir Islâm'da abdestin farziyetine "Ey iman edenler, namaza kalkacağınız zaman yüzlerinizi ve dirseklerinizle birlikte ellerinizi yıkayın Başınıza meshedin Her iki topuğunuzla birlikte ayaklarınızı da (yıkayın)" (el-Mâide, 5/6), âyeti delâlet etmektedir Hz Peygamber (sas)'in abdest almadan hiç bir iş yapmadığını görüyoruz (Elmalılı, Hak Dini Kur'ân Dili, II, 1583) Ancak abdest her amel ve ibâdet için değil başta namaz olmak üzere bazı ibâdetler için farz kılınmıştır Fakat müslümanın sürekli abdestli bulunması sünnettir
Abdest her şeyden önce her türlü pislik ve kirlilikten kurtulmak, yani maddî ve manevî bütün pislik ve mikroplardan uzak kalmak için İslam'ın emrettiği önemli bir ibâdettir Mikrobun en kolay ürediği yer ağızdır Ağızdan başlayarak el, yüz ve ayakların günde beş defa temizlenmesi İslam'ın temizliğe verdiği önemi gösterir Böylelikle Islâm yüzyıllar önce temizliğin üzerinde durup insanoğlunu maddî-manevî her türlü pislik ve mikroptan korumayı hedeflemiştir Bunun yanında abdest alan bir insan, kendini manen temiz ve rahat hisseder ve bu güzel his ve temiz duyguyla Allah'a ibâdete durur Bu da ruhun temizliğini sağlamaktadır Insanın yaratılış gayesi olan Allah'a kulluk böyle bir temizleme ameliyesi ile başlayınca insanoğluna vereceği zevk ve rahatlığın değeri sonsuzdur
Insan abdestle bedenen ve mânen temizlendikten sonra Allah'ın huzuruna çıkar Böyle bir temizlenme ile günlük bütün yorgunlukları ve yükleri geride bırakır
Abdest almakla, dünyevî ve uhrevî birçok fazilet ve güzellikler elde edilir Hz Peygamber (sas) abdestle ilgili olarak şöyle buyururlar:
"Bir müslüman abdest alıp yüzünü yıkadığında, yüzündeki âzaların işlediği bütün günahları; el ve ayaklarını yıkadığında el ve ayaklarıyla işlediği bütün hata ve günahları, su damlalarıyla beraber akıp gider ve kendisi de tertemiz olur Hatta kirpik ve tırnak diplerindeki günahlarından eser kalmaz Âdâp ve erkânına uymak suretiyle abdest alıp kıbleye dönerek: "Eşhedü en lâ ilâhe illallahü vahdehu lâ şerike leh ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve Rasûlühü" diyen bu kul için cennetin kapıları açılmıştır; o, cennet kapılarının dilediğinden içeri girer"(Müslim, Tahare, 32, 33; Tirmizî, Tahâre, 2)
ABDEST NASIL ALINIR?
Farz, sünnet ve edeplerini yukarıdaki maddelerde verdiğimiz abdesti tertip ve usûlüne göre ancak şöylece alabiliriz: Abdeste başlarken şu dua yapılmalıdır:
"Bismillâhilazîm ve'l hamdülillâhi alâ dini'l Islâm"
"Yüce Allah'ın ismini anarak başlarım Beni Islâm dini ve akidesi üzere yarattığı için hamd ederim"
Abdest almaya niyetlendikten sonra, eûzü besmele çekilerek eller bileklere kadar yıkanır Parmakta yüzük varsa, kımıldatılır Altına suyun geçmesi sağlanır
Uzuvların yıkanması sırasında bizden öncekilerden nakledilen şu duaları okumak abdestin edeplerindendir
A- Mazmaza=Ağıza su verme sırasında: "Allâhümme einnî alâ tilâveti'l Kur'ân ve zikrike ve şükrike ve hüsn-i ibâdetike"
"Allah'ım, Kur'ân-ı Kerimi okumada, seni zikretme, sana şükretme ve sana güzel şekilde kulluk etmede yardımını istirham ederim"
B- Istinşak = Buruna su verme sırasında: "Allâhümme, erihnî râyihate'l Cenneti verzuknî min neîmihâ"
"Allah'ım, bana Cennetin kokusunu koklat Cennet nimetlerinden beni rızıklandır"
C- Yüzü Yıkama Sırasında
"Allâhümme, beyyid vechî binûrike yevme tebyaddu vücûhun ve tesveddü vücûh"
"Allah'ım, bir kısım yüzlerin ağarıp nurlandığı, bir kısım yüzlerin ise karardığı gün, benim yüzümü nurlandır, ağart"
D- Sağl Eli Yıkama Sırasında
"Allâhümme, a'tınî kitâbî biyemînî ve hâsibnî hisâben yesîrâ"
"Allah'ım, kitabımı -amel defterimi- sağl elime ver ve hesabımı kolaylaştır"
E- Sol Eli Dirseklere Kadar Yıkama Sırasında
"Allâhümme, lâ tu'tinî kitâbî bisimâlî velâ min verâi zahfi"
"Allah'ım, kitabımı -amel defterimi- sol elimden ve arkamdan verme"
Sonra sıra başı meshetmeye gelir
Kaplama mesh için, eller ıslatılır, küçük parmakla üç parmak uc uca getirilir Önden başlayarak başın üstü sıvazlanıp arka ve yan taraflarda böylece meshedilir
F- Kulakları Yıkarken
"Allâhümmec'alnî minellezîne yestemîune'l-kavle feyettebiûne ahseneh"
"Allah'ım, beni hak sözü dinleyenlerden ve onun en güzeline uyanlardan eyle" denilir ve kulaklar yıkanır
G- Boyuna Mesh Etme Sırasında
"Allâhümme a'tik unuki (veya rakabeti) mine'n-nâri"
"Allah'ım, boynumu Cehennem ateşinden azad buyur"
H- Ayakları Yıkama Sırasında
"Allâhümme, sebbit kademeyye ales'sırâtı yevme tezûlü Fhi'l-akdâm"
"Allah'ım, Sırat köprüsünde ayakların kaydığı günde ayaklarımı kaydırma, sabit eyle"
Abdest alıp bittikten sonra Rasûlullah (sas)'e salavât getirilmeli ve şu dua okunmalıdır:
"Allâhümmec'alnî minettevvâbîne vec'alnî mine'l-mütetahhirîn"
"Allah'ım, beni, tevbe eden ve günahlarından temizlenen kullarından eyle "
ABDESTİ BOZAN DURUMLAR
1- Idrar veya dışkı yollarından yani ön ve arkadan herhangi bir şeyin çıkması Mâide sûresi 6 âyetinde "sizden birisi abdest bozmaktan geri dönmüşse" ve Hz Peygamber (sas)'e "Hades nedir?" diye sorulduğunda; "Her iki yoldan çıkandır" cevabını vermeleri, ön ve arka yollardan birinden çıkan idrar, dışkı, yel, vedi, mezi, meni, kurt ve diğer hususların abdesti bozduğunu ifâde eder 2- Aklın idrak gücünü gideren hususlar; uyumak, bayılmak, delirmek, sarhoş olmak vs'dir Ancak oturduğu yerde kıpırdamadan uyuyan kimsenin abdesti bozulmaz (Müslim, Vudû', 2; Ahmed b Hanbel, 1, 256)
3- Vücudun herhangi bir yerinden kan, irin veya sarı su çıkması ve etrafına yayılması Ağızdan akan kana bakılır, şâyet bu kan tükrük kadar veya tükrükten fazla ise abdesti bozulur
4- Ağız doluşu kusmak Zira Hz Peygamber (sas) "Kusuntu abdesti bozar" (Tirmizî, Tahâre, 64) buyurmaktadır Kusma ağız doluşu değilse abdest bozulmaz
5- Cinsî münasebette bulunmak
6- Tam olarak cinsî ilişki olmasa bile kadın ve erkeğin çıplak veya ince bir elbise ile vücutlarının veya tenâsül uzuvlarının birbirine değmesi
7- Teyemmüm yapan kimsenin su bulması
8- Namazda sesli olarak gülmek Zira Hz Peygamber (sas) şöyle buyurmaktadır: "Sizden biriniz namazdayken kahkaha ile gülerse abdesti ve namazı birlikte iade etsin " Kahkaha namazın dışında olursa abdesti bozmaz
Bir kimse abdest alırken bazı organlarını yıkayıp yıkamadığı konusunda endişe ederse, şayet bu ilk defa karşılaştığı bir şüphe ise o organını yeniden yıkar, yok eğer sürekli şüpheye düşüp duruyorsa bu şüpheşinin önemi yoktur Abdestini tam almış sayılır Abdestinin bozulup bozulmadığını tam hatırlayamayan kişi kesin olarak abdest aldığını hatırlıyorsa abdestli demektir Çünkü kesin olarak bilinen bir husus şüphelerle yok olmaz
Ayrıca namaz haricinde abdestinden şüpheye düşenin abdest almasının takvaya daha yakın olduğu; fakat namaz içinde bulunan kimsenin ise abdestinden şüpheye düşmesi hâlinde namazını bozup abdest alması gerekmediği âlimler tarafından ifâde edilmiştir
ABDESTİ BOZMAYAN DURUMLAR
1- Kişinin ön veya arka yollarından başka vücudunun herhangi bir yerinden kan çıkıp, bir damla halinde kalması 2- Kabuk bağlamış bir yaranın kan çıkmadan kabuğunun düşmesi
3- Yaradan, burundan yahut kulaktan bir vücud kurdunun düşmesi
4- Tenâsül uzvuna (cinsî organına) el sürmek
5- Kadın vücudunun herhangi bir yerine dokunmak
6- Ağız doluşu olmayan kusuntu
7- Ağızdan çıkan balgam
8- Oturduğu yerde veya namazda uyumak
9- Ağlamak
ABDESTİN ÇEŞİTLERİ
1-Farz Olan Abdest Namaz kılmak, Kur'ân-ı Kerim'e el sürmek ve tilâvet secdesi yapmak için abdest almak farzdır Cünüp veya abdestsiz olan kimsenin Kur'ân-ı Kerim'i eline almasının helâl olamayacağı hususunda Islâm bilginleri arasında ittifak vardır
2-Vâcip Olan Abdest
Kâbe-i Muazzama'yı tavaf* etmek için abdest almak vaciptir Bir kimsenin Kâbe'yi abdestsiz tavaf etmesi vacibi terk ettiğinden dolayı sorumlu olmakla beraber yaptığı bu tavaf câiz ve geçerlidir Ancak bu hususta Hz Peygamber (sas) şöyle buyurmaktadır:
"Tavaf, namaz gibidir Fakat tavaf sırasında konuşmak câizdir Tavafta konuşan kimse hayırlı söz söylesin" (Tirmîzî, Hacc, 112; Nesâî, Menasik, 126)
Farz olan tavaf abdestsiz olarak yapıldığı takdirde bir küçükbaş hayvan kurban etmek gerekir Cünüb olan kimsenin ise böyle bir farz tavafı yapması hâlinde bir büyükbaş hayvan kurban etmesi lâzımdır Ancak bu farz tavaf, abdest alınarak yeniden yapılırsa böyle bir kurbana gerek kalmaz Fakat farz günler dışında tekrar yapılması hâlinde geciktirilmiş olduğundan dolayı kurban kesmek gerekmektedir
Yapılması vacipolan vedâ tavafını abdestsiz olarak yapan kimse bir miktar sadaka vermelidir Fakat vacip olan tavafı cünüb olarak yapanın bir küçükbaş hayvan kurban etmesi lâzımdır
3-Mendup Olan Abdest
Uykudan önce veya uykudan kalktıktan sonra, cenâze yıkamak, cenâze taşımak, cenâzeyi yıkadıktan sonra, cinsel temastan önce, ezberden Kur'ân okumak, hadîs okumak, Cenâb-ı Allah'ı ta'zim veya tesbih etmek için veya kızgınlık sırasında kızgınlığını gidermek gayesiyle abdest almak ve sürekli abdestli olmak niyetiyle abdest almak menduptur
ABDESTİN EDEPLERİ (ÂDÂBI)
Edeb; nezâket, zarâfet, insanlara sözle ve davranışla yardımda bulunmak, gönüllerini okşamak demektir Abdestin edepleri ise yapılması halinde sahibine sevap kazandıran hususlardır Yapılmamaları halinde ise kişiye günah yazılmaz Abdestin edepleri şunlardır: 1- Abdest alırken başkasından yardım istememek
2- Abdest alırken suyun sıçramaması için dikkatli davranmak
3- Kıbleye doğru yönelmek
4- Gereksiz yere konuşmamak
5- Niyet ederken dil ile niyet etmek
6- Her uzvu iyice ovmak
7- Abdest dualarını okumak
8- Kullanılmış bir su ile abdest almamaya dikkat etmek
9- Her uzvu yıkarken niyeti korumakla birlikte "Bismillâh" demek
10- Kulağını meshederken serçe parmaklarının uçlarıyla kulak deliklerini meshetmek
11- Burna ve ağıza suyu alırken sağl eli kullanmak
12- Sol el ile sümkürmek
13- Özür sahibi olmayan kimsenin namaz vaktinden önce abdest alması
14- Abdest bittikten sonra kıbleye karşı ayakta kelime-i şehâdet getirmek ve dua yapmak, biraz su içmek
15- Durgun veya akarak yer değiştiren sular ile birikinti hâlindeki sulara ve Kıble'ye karşı abdest bozulmaz
Abdest Namazı
Abdest namazı abdest aldıktan sonra abdest âzaları henüz yaş iken iki rek'at nafile namaz kılmaktan ibarettir
ABDESTİN FARZLARI
1-Yüzü Yıkamak Yüzün bir defa yıkanması farzdır Yüzün sınırları, saçın bittiği yerden sakal veya çene altına, kulakların köklerine kadar olan bölümdür Gözlerin içine suyun ulaştırılması gerekmez Ancak abdest alırken gözler sıkılmaz, tamamen açık bırakılmaz Normal bir şekilde yüz yıkanır Dudaklar yumulduğu zaman, dışarda kalan kısımlar yüzün sınırlarıdır Sakal, bıyık ve kaşın altına suyu ulaştırmak gereklidır
2-Kolları Yıkamak
Parmak uçlarından kol dirseklerine kadar -dirsekler de dahil- olan kısmı bir defa yıkamak farzdır Eğer iğne ucu kadar kuru bir yer kalırsa veya tırnağının altına suyu geçirmeyecek (hamur, boya, çamur vBulletin) bir madde bulunursa, abdest alınmış sayılmaz Ancak boyacıların tırnaklarındaki boyalardan kaçınmanın mümkün olmamasından dolayı bunlar abdeste zarar vermez Tırnaklar parmak uçlarından dışarı taşacak kadar uzamış olursa o fazlalığı da yıkamak gerekir Bir kimse abdest aldıktan sonra bu uzamış tırnağı keserse abdestini yenilemesi gerekmez Parmakta yüzük var ve bu geniş ise abdest alırken bunu oynatmak sünnet, eğer yüzük dar ve altına su geçirmeyecek kadar parmağa oturmuşsa onu oynatmak farzdır
3-Başı Meshetmek
Mesh, sözlükte eli bir şeyin üzerinden geçirmek demektir Ibâdet hukukunda ise suyun bir vücut organına isâbet etmesidir Başın meshedilmesindeki farz oranı alın miktarıdır Bu miktar ise başın dörtte biridir Meshederken üç veya daha fazla parmağı kullanmak gerekir Iki parmakla yapılan mesh câiz değildir
Başa giyilen sarık veya takke üzerine meshetmek geçerli değildir Kadınlar da baş örtüleri üzerine meshedemezler
4-Ayakları Yıkamak
Sağlam ve çıplak ayakları topuklarıyla birlikte bir defa yıkamak farzdır Yaralı veya mestle örtülü ayakları yıkamaya gerek olmayıp sadece meshetmek yeterlidir Mâide Sûresi 6 âyette geçen topuk = ka'b, ayağın iki tarafından inak kemiğine bitişik kemiktir Rasûlullah (sas): "Vay ateşten o topukların haline " (Buhârı, Ilim 30; Vudû', 27,29; Müslim, Tahâre, 25-28,30; Ebû Davud, Tahâre, 46) buyurduğu ve ayakların tamamen yıkanmasını emrettiği bilinmektedir
Bir kimsenin ayağında yarık varsa ve o yarığa su sızdırmayan bir ilaç sürülmüşse, o kimse ayağını yıkadığı zaman, su yarığın altına geçmezse bu durumda su, ayağa zarar verecekse abdest yerine getirilmiş sayılır ve bu câizdir Ancak su zarar vermiyorsa abdest tam olarak alınmış sayılmaz Dolayısıyla zarar vermediği takdirde yarıklara su ulaşacak şekilde yıkamak gereklidır
ABDESTİN MEKRUHLARI
1- Abdest alırken gereğinden fazla suyu boş yere tüketmek
2- Gereği yokken suyu âdetâ âzaları mesheder gibi çok az kullanmak
3- Suyu abdest âzalarına hızlı çarpmak, etrafa su sıçratmak
4- Abdest alırken gereksiz yere konuşmak
5- Ihtiyacı olmadığı halde abdest almak için başkasından yardım ve su dökmesini istemek
6- Temiz olmayan pis ve kirli bir yerde abdest almak
7- Abdestin sünnetlerini bilerek terk etmek
Son düzenleme: