21 Şubat 2020 Cuma Hutbesi - ÜÇ AYLARIN MANEVİ İKLİMİNE YAKLAŞIRKEN

BULUT

Aktif Üyemiz
Yönetici
ÜÇ AYLARIN MANEVİ İKLİMİNE YAKLAŞIRKEN

ÜÇ AYLARIN MANEVİ İKLİMİNE YAKLAŞIRKEN
ÜÇ AYLARIN MANEVİ İKLİMİNE YAKLAŞIRKEN
İL : GENEL
TARİH : 21Şubat 2020


Muhterem Müslümanlar!

Ayet-i kerimede Cenâb-ı Hak şöyle buyuruyor: “Rabbinizin mağfiretine ve genişliği göklerle yer kadar olan, Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için hazırlanmış bulunan cennete koşun.”1

Hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz (s.a.s) bizlere şu duayı öğretiyor: “Allah’ım! Sen affedicisin, Kerîm’sin, affetmeyi seversin, beni de affet.”2

Aziz Müminler!

Yüce Rabbimizin sayısız lütuf ve ihsanı ile ömrümüze bereket, ruhumuza sükûnet katan üç ayların gölgesi üzerimize düştü. Önümüzdeki Salı günü Recep ayına kavuşmuş olacağız. Perşembe gününü Cuma’ya bağlayan gece ise inşallah Regaib gecesini idrak edeceğiz. Bizleri bu manevi günlere ulaştıran Cenâb-ı Allah’a hamd ü senalar; ümmetine ibadet ve itaati, tevbe ve istiğfarı, dua ve niyazı öğreten Resûl-i Ekrem’e salat ve selam olsun.

Kıymetli Müslümanlar!

Üç aylar, gafletten uyanmanın, kulluk bilinciyle arınmanın adıdır. Üç aylar, her yıl heyecanla gelişini beklediğimiz nadide zamanlardır. İlahi rahmet ve mağfiretin varlık âlemini kuşattığı, müminlerin topluca ibadete yöneldiği aylardır. Rabbimizin kulları için açtığı sonsuz lütuf kapılarının ilki Recep ayıdır. Bu ay, Cenâb-ı Hakk’a iman ve ilticamızın, Resûlüllah’a itaat ve muhabbetimizin nişanesidir.

Değerli Müminler!

Recep ayında, iki mübarek gece gönül hanemize misafir olur. Bunlardan biri Regaib gecesidir. Regaib, bütün istek ve arzularımızı Allah’ın rızasına bağlamaya çalışmak demektir. Bu gece, akıp giden hayatımızda asıl kazancımızın Rabbimize yönelmek, kulluk sözümüzü tutmak olduğunu bize öğretir. Diğeri ise Sevgili Peygamberimizin ümmetine emaneti olan Mescid-i Aksa ile bütünleşen Miraç gecesidir. Miraç, maddi heveslerden manevi değerlere geçmeyi, fani olandan baki olana yücelmeyi bizlere hatırlatır.
Muhterem Müminler!

Recep ayından sonra, ruhen ve bedenen Ramazan’a hazırlandığımız Şaban ayı karşılar bizi. Şaban’ın ortasında parlayan Berat gecesi, kederden ve ilahi cezadan kurtulmanın, af ve afiyete kavuşmanın Allah’a kullukta gizli olduğunu hatırlatır bize. Üç ayların sonuncusu, evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu ise cehennemden kurtuluş olan Ramazan-ı şeriftir. Ramazan; oruç, Kur’ân, infak, zekât, arınma ve tefekkür ayıdır. Ramazanın son günlerinde kadrini bilenler için bin aydan daha hayırlı olan Kadir gecesini ihya ederiz. Ve nihayet Rabbimize itaatkâr bir kul olmanın mutluluğuyla bayrama erişiriz.

Aziz Müslümanlar!

Rabbimize gönülden bağlanmak, O’na hakkıyla ibadet etmek ve güzel ahlaka uygun bir hayat sürmek için üç ayları fırsat bilelim. Hata ve günahlarımıza tevbe edelim. Varsa kötü alışkanlıklarımızı terk edelim. Haktan ve hakikatten, iyiden ve güzelden yana yeni bir sayfa açalım. Mahzun gönüllere neşe ve sevinç taşıyalım. “Ben” duygusundan sıyrılıp “biz” olmanın şuuruna varalım. Böylelikle dünyada ve ahirette huzura erelim. Bu vesileyle mübarek üç ayların ve Regaib gecesinin milletimize ve ümmet-i Muhammed’e hayırlar getirmesini Yüce Rabbimden niyaz ediyorum. Cenâb-ı Hak, Recep ve Şaban ayını bizim için mübarek kılsın ve bizi Ramazan’a kavuştursun.

1 Âl-i İmrân, 3/133.
2 Tirmizî, Deavât, 84.

Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
 

Nur Hanım

Aktif Üyemiz


ALLAH TEMİZDİR, TEMİZLİĞİ SEVER

Dwrh8p.png

Muhterem Müslümanlar!
Peygamber Efendimize Hira mağarasında ilk
defa vahiy gelmişti. Yüklenmiş olduğu vazifenin
ağırlığıyla evine dönmüş, can yoldaşı Hz. Hatice’ye
“Beni örtün, beni örtün!” demişti. Hz. Hatice
annemiz Resûl-i Ekrem’in üzerini örtmüş, onu teskin
etmeye çalışmış ve güven veren sözler söylemişti. Bir
süre sonra Cenâb-ı Hak şu ayetleri indirdi: “Ey
örtüsüne bürünen! Kalk ve uyar! Sadece Rabbinin
büyüklüğünü dile getir. Elbiseni tertemiz tut ve
her türlü pislikten uzak dur.”1
Aziz Müminler!
Müddessir suresinin bu ilk ayetleri, Sevgili
Peygamberimize hem maddi anlamda giysilerini ve
bedenini temiz tutmayı, hem de manevi anlamda batıl
inanışlardan ve günahlardan uzak durarak arınmayı
emretmektedir. Zira müminin temel vasıflarından biri
olan temizlik, pak ve nezih bir bedenin, necasetten
arınmış giysilerin yanı sıra huzurlu bir kalbe sahip
olmaktır. Bu yüzden Sevgili Peygamberimiz dış
temizlik ile kalpteki iman arasında bir bağ kurar ve
şöyle buyurur: “Temizlik imanın yarısıdır.”2
Kıymetli Müslümanlar!
Temizlenme imkânına sahip olduğu halde, üstü
başı kirli, saçı sakalı bakımsız, evi barkı düzensiz
olan kişi, insanların yanında olduğu gibi Allah’ın
katında da makbul değildir. Çünkü Allah’a hakkıyla
ibadet ederek O’nun rızasını kazanmak ancak
temizlikle mümkündür. Unutmayalım ki abdest ve
gusül, eşsiz bir temizlik sistemidir ve başta namaz
olmak üzere birçok ibadetimizin ön şartıdır. Beden
temizliğine, ağız ve tırnak bakımına özen göstermek,
haftada en az bir defa bilhassa Cuma günü yıkanmak
Peygamberimizin sünnetidir.
Rabbimizin sevgisi, sade, temiz ve takva sahibi
kimseleri kuşatır. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de şöyle
buyrulur: “Mescid-i Dırâr’da asla namaza durma!
Daha ilk günden temeli takva üzerine kurulan
mescit, içinde namaz kılmana elbette daha
layıktır. Orada temizlenmeyi seven adamlar
vardır. Allah da tertemiz olanları sever.”
3
Peygamberimiz, bu ayette övülen Kubâ ehline
“Siz nasıl temizleniyorsunuz ki Allah Kur’an’da
sizden övgüyle bahsediyor?” diye sorunca “Biz su
kullanarak her türlü kirden temizlenmeye özen
gösteriyoruz.” cevabını almıştır.4
Değerli Müminler!
Hayatta her iyiliğin ve güzelliğin başı sağlık,
sağlığın başı ise temizliktir. Geçmişte olduğu gibi
bugün de salgın hastalıklar, yeryüzünü dolaşmaya
devam ediyor. Dünyanın dört bir köşesini tehdit eden
virüsler, toplu kayıplara sebep oluyor. Rabbimize
şükürler olsun ülkemizde bir vakaya rastlanmadı.
Ama kendimizi ve sevdiklerimizi korumak için
hepimize sorumluluk düşüyor.
Muhterem Müslümanlar!
Çeşitli virüs salgınlarından etkilenmemek için
tedbiri elden bırakmayalım. Temizlik kurallarına her
zamankinden daha fazla riayet edelim. Ellerimizi
günde birkaç defa sabunlu suyla ovalayarak
yıkayalım. Ellerimiz kirli iken gözümüze, burnumuza
ve ağzımıza dokunmayalım. Bedenimizin zayıf
düşmemesi için bol sıvı tüketelim. Dengeli
beslenelim ve düzenli uyuyalım. Hapşırırken ya da
öksürürken bir mendille, mendil yoksa dirseğimizin
içiyle ağzımızı kapayalım. Yaşadığımız mekânları sık
sık havalandıralım. Dinimizin haram kıldığı ve
bedenimizi hastalıklara açık hale getiren sigara, alkol,
uyuşturucu ve benzeri zararlı maddelerden uzak
duralım.
Muhterem Müslümanlar!
Peygamber Efendimiz, “Hastalıktan önce
sağlığın kıymetini bilmeyi”5
bize tavsiye etmiştir.
Bazen Peygamberimizin bu uyarısını unutuyoruz.
Sıhhatli bir bedene sahip olmanın değerini ancak
kaybettikten sonra anlıyoruz. Oysa temiz yaşamak ve
sağlığımızı korumak öncelikle bizim görevimizdir.
Tedbir bizden, takdir ise Cenâb-ı Hak’tandır.
Unutmayalım ki Peygamberimiz şöyle buyurur:
“Allah güzeldir, güzel olanı sever; temizdir,
temizliği sever; kerem sahibidir; cömertliği
sever.”6
Yüce Rabbim, başta ülkemiz ve İslam beldeleri
olmak üzere tüm insanlığı salgın hastalıklardan, bela
ve musibetlerden muhafaza buyursun.
Şu an sınır ötesinde istiklal ve istikbalimiz için
şanlı bir mücadele veren kahraman ordumuza zafer
nasip eylesin. Âmin!







Fırtınanın gücü ne olursa olsun, martı sevdiği denizden asla vazgeçmez.​
 
Son düzenleme:
Üst Alt