124- Hasta yemekleri. Ba’zı hastalıkların tedâvîsi

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
Tenbîh edici (sinirleri harekete getirici) gıdâlar, bahârât, biber, turşu, çay, kahve, konserve etleri, mayalanmış peynir yasakdır. Hazmı kolay şeyler yimelidir. Akşam yemeği yalnız su ve ıhlamur olmalıdır. Belladonlu, kâfûrîli ilâc alınır.
Çocukların gece idrâr yapması, rûhî, asabî hastalıkdır. Büyüklerin idrâr kaçırması [Silis-ülbevl], bir hastalık değildir. Başka bir hastalığın alâmetidir. İdrâr kaçırmağa karşı, kıssâ ya’nî hiyârı suda kaynatıp suyu içilir. Hiyâr çekirdeği veyâ reyhan, ya’nî fesleğen tohumu da böyledir. Meşe palamutu toz edilip, hergün bir kaşık alınır. Sabâh aç karna nohud kadar günnük veyâ sarmısak yâhud kimyon, soğuk su ile yutmalıdır. Birinci kısmda, 52. ci madde sonuna bakınız!
35 — TÜBERKÜLOZ (Verem): Veremlilere, hem besleyici, hem de za’îflemeği önleyici şeyler verilmelidir. Fazla doyurmak doğru değildir. Mi’de ve bağırsakları bozulur. Karaciğer, böbrek gibi uzvlar yıpranır. Hasta zemânla veyâ sür’atle zehrlenir. Zehrlenme ise, nefes darlığı, hazmsızlıkdan albüminüri, karaciğer şişmesi, tansiyon yükselmesi, kan tükürmesi gibi şeylere sebeb olur.
Bugün (Pirampicine) veyâ (İsoniozide) ihtivâ eden müstahzarlar ve (Cyclocérine Roche) tabletleri ve (İso-Benzacyl Wander) komprimeleri veremi tedâvî etmekdedir. Bu hablar, tabîbin ta’rîfine göre, dikkatle yutulunca ve aşağıda yazılı perhîz yapılınca, verem hastalığı temâmen geçmekdedir. (Streptomycine) de iyi gelmekdedir. Vereme yakalanmamak için, (B.C.G.) aşısı ile aşılanmalıdır. Bacille de Calmette et Guérine kelimelerinin ilk harfi ile gösterilen bu aşı, yeni doğan çocuğa yapıldığı gibi, tüberkülin deneyi yapılarak, negatif bulunan büyüklere de yapılır. Tüberkülin deneyi, çiçek aşısı gibi kola yapılır. Kızarır, kabuklanırsa, pozitif demekdir. Bu kimseye aşı yapılmaz. Grip ve tüberkülozda öksürüğü kesmek için (Lüdikodin) veyâ (Perebron) şurubları veyâ habları iyi gelmekdedir.
Herşey verilir. Fekat aşırı verilmez. İştihâsı olduğu kadar yimeli, kendini zorlamamalıdır. Kolesterini bol lipoid yağları yimelidir. Kolesterin maddeleri, verem basillerini ve toksinlerini çok iyi tahrîb etmekdedir.
Damar sertliği, bunun aksinedir. Onlara kolesterin vermemelidir.
Verilecek şeyler: Beyin ve karaciğerde çok kolesterinli lipoid vardır. Yumurta sarısı da böyle ise de, kabz yapar. Az vermelidir (günde iki, üç yumurta kâfîdir). Fazlası, zehrlenme yapabilir. Sütde de lipoid vardır. Bunu da, fazla vermemeli, yemeklerde su yerine içmemelidir. Yemekden uzak zemânda içilir.
Balık tohumu ve havyarda, yağlı balıkda çok lipoid vardır. Bunları yimelidir. Balık yağı çok kıymetli gıdâlarıdır.
Hayvan yağlarında lipoid azdır. Kolesterinleri de azdır. Hazmları güç olur.
Et çok lâzımdır. Büyük hayvan kırmızı eti, tâze olarak verilmelidir. Genc ve beyâz etler sonra gelir. Kümes hayvanları yinir. Av hayvanları yimemelidir. Et suyu fâidelidir. İçinde ma’den bileşikleri çokdur.
Ciğerci etleri, dalak, ciğer, böbrek çok lipoidlidir. Sık sık verilmelidir.
Haşlama et, ancak iştihâsı olmıyan hastalara verilmelidir. Başka şey yiyebilenlere verilmemelidir.
Hamur işi, nohud, mercimek, fasulye, bakla, kestane iyidir. Azot, fosfor ve karbon gaybını telâfî ederler. Bunların kurusunu vermek çok fâidelidir.
Yeşil sebzeler, kabzlığı önler ve kalsium verir. Bunlarda manganez ve çelik de bulunduğundan kireç te’mîn eder ve kan yapımına yardım ederler.
Çok ekşi olmıyan bütün meyveler serbestdir. Az çay verilir. Veremlilerin karaciğeri ârızalı olduğundan, bunlara da alkollü içki vermemelidir.
Kan tükürenlere perhîz - Tansiyonu yüksek ve kanlı olanlara ve az kan tükürenlere et az verilir. Yumurta, beyn ve ciğerci etleri de, bunlara az verilmelidir. Böyle, artritik kimselerin lipoide çok ihtiyâcı yokdur. Bunlara dahâ çok, kuru sebze verilir. Ateşi olmıyanlara yalnız sebze ve az süt verilir. Ateşli olanlara, sebze suyu, sebze çorbası ve süt verilir. Ateş azalınca, patates ve meyve kompostosu verilir.
 

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
Alkolik olanların karaciğerleri bozulur. Vereme çabuk yakalanırlar. Tedâvîleri de güçdür. Karaciğerleri, zehr temizleme vazîfesini göremez. Safraları az lipoid çıkardığından vücûdları mikroblara karşı dayanıksız olur. Bunlara, gıdâ zehrlenmesi az olan şeyler vermek lâzımdır. Et çok verilmez. Bunların lipoid ihtiyâcları çokdur. Beynli, ciğerli, ciğerci etleri ile sebze vermelidir. Hamur işi de verilir.
Lipo, yağ demekdir. Lipoid, yağa benziyen demekdir. Yağları eriten, eter, benzol, kloroform gibi sıvılarda eriyen kolloid cismlerdir, ya’nî kimyevî yapıları başka olduğu hâlde, fizik özellikleri yağlara benziyen cismlerdir. Fosfatidler, sterinler lipoiddir. Sinir hücrelerinde bulunan miyelin de, lipoidlerin karışımıdır.
36 — BRONCHİTE: İltihâb-ı kasabât denilen bu hastalık, nefes yolunun iltihâblanmasıdır. Öksürük ve renksiz, yâhud sarı koyu ifrâzât olur. Şiddetli hâllerinde nefes darlığı ve hırıltı, ses hâsıl olur. Sigaraya devâm edenlerde şiddetli olur. Ekseriyâ soğuk ve rütûbetli rüzgâr buna sebeb olmakdadır.
Ağız ve diş iltihâblarını hemen izâle etmelidir. Her sene, sonbehârda antibakteriel ve anti-grippal aşı yapılmalıdır. Birkaç gün anti-biyotik vererek ağız ve bronche intânına mâni’ olmalıdır. Terpin, benzuat vererek, göğüs ifrâzâtının dışarı atılmasını kolaylaşdırmalıdır. 24 sâatda 1 ilâ 2 gram olarak ve 15 gün fâsıla ile 3-4 gün antibiyotik vermelidir. Kloramfenikol vermemelidir. Öksürüğü kesmeli, fekat afyon sınıfı kullanmamalıdır.
Rütûbetli, soğuk havadan, rüzgârdan ve soğuk su ve meşrûbâtdan çok sakınmalı. Göğüs ve boyun dâimâ örtülü olmalıdır. Astım ve nefes darlığına karşı, çok az kortikoid verilir. Kalb ve kan deverânı za’îflerse, tuzsuz perhîz yapılır. Su azaltılır, idrâr söken ilâclar, bilhassa asetazolamid verilir.
Dâfi’-i sü’âl (Béchique) ilâclar, öksürük keserler. (Teshîl-ül-menâfi’)de diyor ki, yaş öksürüğü kesmek için, yüzotuz gram süzülmüş bal hafîf ateşde ısıtılır. İçine bir gram günnük, bir gram damla sakızı konup, karışdırılır. Bunlar eriyince ateşden indirilir. Katılaşmadan önce içine birer gram kavrulup toz edilmiş çörek otu ve hulbe tohumu ve zencefil ve karabiber konup karışdırılır. Sabâh aç karna ve yatarken ve öksürük artınca, bu ma’cûndan bir kahve kaşığı alınır. Yâhud yatarken beş aded karabiber yutulur. Soğukdan olan öksürükde saf bal yimemelidir. Bal, damarları ve adeleyi büzer ve safraya zarar verir. Safra kaşıntıya sebeb olur. Balgam sökmek için, ılık su içmelidir. Sıcak suda günnük eritip içmek ve sabâh aç karna kuru üzüm, bayat ekmek de söker. Kuru öksürük için, hulbe tohumu beş ayrı su ile kaynatılır, her def’asında suyu dökülür. Aynı mikdâr un koyup, süt, şeker ve tereyağı ile ma’cûn yapılır. Sabâh, akşam bir çay kaşığı yinir. Zeytin yağı ve bâdem, muz ve tâze süt, meyan kökü balı iyidir. Hulbe, buy tohmu olup, tâze fasulye gibi olan meyvelerinin içinde, kırmızı, buğday gibi tohumlar bulunur. Fârisîde Şemlîz, fransızcası (Semence fenugrec)dur. Pastırmaların üstüne sürülen çemen ismindeki ma’cûn (sarmısak, kırmızı biber ve buy tohumu unu)dur. Bunun için hulbeye çemen otu da denir. Ekmek ile çemen yimek de öksürüğü keser. Hadîs-i şerîfde, (Ümmetim hulbenin fâidesini bilse, ağırlığı kadar altın verip, satın alırdı) buyuruldu. Teshîlden terceme temâm oldu. Ağız ve buğaz temizliği için, binde üç fenosalîl mahlûlu veyâ (fenol 1 gr, gliserin 10 gr, su 250 gr) ile sabâh ve akşam gargara yapılır. Müsâvî mikdârda (sığır kuyruğu, gelincik, hatmi, kedi ayağı, deve tabanı ve menekşe) çiçekleri karışımına (Espes pektoral) denir. Beş gramı bir litre su ile çay gibi hâzırlanıp içilirse, öksürüğü keser. (Kitâb-ürrahme)de diyor ki, (Öksürük için, Mürrü sâfî, günnük, damla sakızı ve kavrulup toz edilmiş hulbe tohumu birer gram, 120 gram zeytinyağı ile karışdırıp, hafîf ateşde eritilir. Yatarken bir kaşık alınır. Yâhud müsâvî mikdâr mürrü sâfî, hulbe ve şeker tozları karışdırıp, sabâh ve öksürünce, sıcak su ile birer kaşık yutulur. Hulbe tohumu, un, bal karışımı da iyidir. Hulbe, kereviz tohumları ve kimyon tozları karışımından [bir çay kaşığı], aç iken su ile içilince göğüs hırıltısına, mi’de ve karın ağrısına iyi gelir).
 

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
37 — UÇUK: Fransızca (perléche) denir. Alt ve üst dudakların birleşdiği yerde çıkan ufak yaradır. Kabuk bağlar. Ağız hareket edince, kabuk çatlıyarak çok acı yapar. Dâhilî hastalıklardan veyâ mikrobdan hâsıl olur. Mikroba karşı iki gram gümüş nitrat, ya’nî Cehennem taşı, yüz gram inbik suyunda eritilir. Bu eriyik renkli şişede ve karanlık yerde senelerce saklanabilir. Bir pamuğa veyâ tülbende birkaç damla damlatıp, bu yaş bez bir dakîka kadar uçuk üstüne dokundurulur. İki üç gece yatarken bir kerre yapılır. Uçuk temâmen geçer. İlâcı çamaşıra damlatmamalıdır. Siyâh leke yapar. Antibiotikli merhem sürmeli, C ve B12 vitaminleri vermelidir.
38 — DUDAK ÇATLAMASI: Yatarken, yağlı krem ile uğulur.
39 — EL ÇATLAMASI: Kış mevsiminde soğukdan, el, ayak derileri çatlar. Hattâ kanar. Küçük bir şişeye bir limon sıkılır. Üzerine iki misli gliserin konup çalkalanır. Gece yatarken, çatlak yerler bununla uğulur.
40 — KAŞINTI: Kaşıntıya karşı bir fincana, birer kahve kaşığı asid salisilik ve boraks tozları konur. Üzeri çocuk pudrası ile doldurulur. Hepsi bir havanda iyice karışdırılır. Kaşınan yere ekilir. Eczâhânelerde muhtelif ismler ile satılmakdadır. (Doxergane) veyâ (Polaromine) habları ve (Volog) kremi kaşıntıya iyi gelmekdedir. [21. ci hastalıkdaki ilâclardan da almalıdır.]
41 — ARI SOKMASI: Önce, iğnesi, pensle ucundan çekerek çıkarılır. Üç misli sulandırılan amonyakla ıslatılmış pamuk konur. Amonyak yoksa, bir kibrit çöpü yanarken söndürülür. Kıvılcımı kalmayınca, ucu kızgın iken yaraya basdırılır.
42 — YANIK: İnşâat yerinden fındık kadar sönmüş kireç alınır. Bir fincan suile çalkalanır. Durulunca berrak kireç suyu alınır. Üzerine, aynı mikdâr zeytinyağı konur, karışdırılır. Hâsıl olan merhem yanık üzerine sürülür.
43 — ARPACIK: Göz kapakları çapaklanmasını ve arpacık denilen şişi gidermek için, bir cezve suda yarım çay kaşığı asid borik kaynatılır. Sıcak asid borikli suya pamuk batırılır. Sırt üstü yatan hastanın gözü üstüne konur. Soğuyuncıya kadar, iki üç dakîka, göz üstünde durur. Koyarken, pamuğun çok sıcak olması lâzımdır. Antibiotikli göz merhemi de iyidir. Göze ilâc koymak, orucu bozmaz.
Başı açık güneşde, rüzgârda kalanın gözüne kan toplanırsa, sabâh akşam, göze bir damla tâze limon suyu damlatılır. Çok yakarsa da, acı bir dakîkada geçer.
44 — SAÇ DÖKÜLMESİ: (Alopecie) denilen saç dökülmesinin çeşidli sebebleri vardır. Bulaşıcı hastalıkdan, ba’zı ilâclardan, hâmilelik veyâ thyroid salgısının az olmasından ve rûhî bozuklukdan dolayı saç dökülmesi az değildir. Seborrhé [Seborre] denilen yağlı, kepekli saçların dökülmesi de çokdur. Bunların ayrı ayrı tedâvîleri vardır. Müşterek, umûmî bir tedâvî yokdur. Saç dökülmesine karşı, başı esmer sabun, ya’nî yumuşak potas sabunu ile yıkamalıdır. Süleymâniyye kütübhânesi, (Lâleli) kısmında, [3735] sayılı kitâbda diyor ki, (Saçı dökülen kimse, sabâh-akşam başına menekşe yağı sürse, saçı dökülmez ve yenisi gelir. Menekşe veyâ başka çiçeğin yağını yapmak için, fransızca (Dorvault)da diyor ki, yüz gram saf, ya’nî asidsiz zeytinyağı, yirmibeş gram çiçek ile karışdırılır. El ile yoğrulur. Yâhud havanda ezilir. Şişeye koyup ağzı kapanır. Ara sıra çalkalıyarak üç gün güneşde tutulur. Sonra, sıkarak yağı süzülür. Posa sıkılıp yağ iyice alınır. Posa atılır. Bu yağa tekrâr yirmibeş gram çiçek konup, yine üç gün güneşde tutulur. Böylece üç kerre yapılır. On günde kuvvetli çiçek yağı elde edilmiş olur. Yâhud, yüz gram yağa iki gram menekşe esansından koyup çalkalanır. Bunun gibi yapılan lavanta çiçeği yağı ile, baş ovulmasını, doktor Heraud, fransızca (Tıbbî nebâtlar) kitâbında yazmakdadır.
Sinâmeki yaprağı kaynatıp içmek veyâ tozunu yutmak saçı çoğaltır. Hatmi çiçeğini kaynatıp, hamâmda, o su ile saçı yıkasalar, kıl diplerini kuvvetlendirir ve dökülmesini önler. Havuç yaprağı da böyledir).
 

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
(Gâyet-ül-itkân)da diyor ki, (Saç dökülmesi, kan bozukluğundan ise, kan aldırmalı ve müshil ilâclar vermelidir. Za’fiyyet var ise, kuvvetli gıdâ yimelidir. Mersin yaprağı yağı, sakız yağı veyâ lâdün ağacı [cistüs] yağı sürmelidir. İvadne, baldırı kara, gül, biberiye, sakız ağacı yaprakları kaynatılıp, bu su ile kıl biten yerleri yıkamalıdır. Kaysum, ya’nî kara pelin [Aurone] ve kamışkökü, labada, asaron, ya’nî çoban düdüğü, arı ve kirpi külü, fare tersi ve ayı yağı da kaynatıp sürmek veyâ yıkamak, saç dökülmesini önlemekdedir).
45 — ÇIKIK ve BURKULMA: (Nüzhet-ül-ebdân)da diyor ki, insan düşünce veyâ bir yere çarpınca, iğri basınca, oynak kemiği yerinden çıkar. Buna, (çıkık) denir. Fransızcada, (Luxation) denir. Yerinden oynar, fekat çıkmazsa (burkulma) veyâ (Entorse) denir. Her ikisinde de, bu oynak yerini hiç hareket etdirmemelidir. Çıkan kemik başı yavaşça yerine oturtulmalıdır. Bunu oturtması için hemen doktora veyâ çıkıkcıya gitmelidir. Yerine oturunca ve burkulma üzerine kardeş kanı reçinesi, kilermeni, nar kabuğu ve çiçeği, günnük ve delice dânesinin unu ile yumurta akı karışdırıp yapılan lâpa sürülür. Üzeri bezle sarılır. Yetmişbeş gram sarı balmumu ve onbeş gram sakız ve onbeş gram râtinc, ya’nî reçine sıcakda eritilip yapılan lapayı koymak da iyi gelmekdedir. Bunlar bulunamazsa, bir bez üzerine et kıyması serip üzerine karabiber ekilir. Burkulan yer üzerine konup, üzeri sarılır. Ağrı, sızı birkaç sâat sonra kesilmezse, kemikde çatlama veyâ kırık ihtimâli olur ki, hastahâneye götürmelidir. Orada alçıya koyarak tedâvî edilir.
46 — EZİK, BERE, CİLD MORARMASI, BEL TUTULMASI: İnsanın derisi bir yere sıkışınca, ezilince, oraya kan toplanır. Morarır. Çok acır, sızlar. Buna (Ezik) veyâ (Contüsion) denir. Kurşun suyu veyâ (Eaude Goulard) denilen süt gibi beyâz, bulanık su, eczâhânelerde bulunur. Bir gaz bezi bu su ile ıslatılıp, morarmış deri üzerine konur. Acı, sızı birkaç dakîkada kesilir, gider. Kurşun suyu yok ise, bir gaz bezi üzerine (Lasonil) denilen merhem sürüp, deri üzerine koymalı, üzeri sargı bezi ile bağlanmalıdır. Deri yırtılmış, kan çıkmış ise, bunları sürmemeli, yara (Oxigenli su) ile yıkanıp, üzerine (Tetra-cortril) veyâ (Cortril) merhemi sürülüp, üstü (Hansaplast) denilen gazlı bez ile örtülmelidir. Bel tutulması için, tüpden üç santimetre (Lasonil) veyâ (Ben-gay) merhemi çıkarıp, cild üzerine konup, iki avuç ile sürmeli, birkaç dakîka uvmalıdır. Sabâh akşam yapmalıdır.
47 — DİZ KALÇA SIZLAMASI: Soğuk zemânlarda, tavşan tüyünden yapılmış diz örtüsü giyilir. Almanyadan gelmekdedir. Bulunamazsa, kalın yün fanilanın iki kolu omuzdan ayrılıp, bacaklara geçirilir. Hergün, 2-3 incir yimelidir.
48 — ÇİBAN: Deri üzerinde, sivilce, çıban delinmemiş ise, gaz bezi üzerine mercimek kadar siyâh (ihtiyol merhemi) konup sivri yerine kapatılır. Gaz bezi üzerine pamuk konur. Üzeri filaster denilen yapışkan bez şerit ile örtülür. Şeridin iki ucu deriye yapışdırılır. Her akşam hepsi değişdirilir. Birkaç günde çıbanın ucu delinir. Sonra, her açışda, oksijenli su damlatılmış pamukla delikdeki kıyh, cerâhat temizlenip ihtiyol merhemi ile kapatılır. Cerâhat hâsıl olmazsa, gaz bezine beyâz (oksid dü zenk) merhemi koyup, delik üzerine kapatılır. Gaz bezi üzerine filaster şerit konur. Bunlar da her akşam değişdirilir. Birkaç günde tedâvî temâm olur.
49 — AKREB, YILAN SOKMASI: Sokulan yer, aleve tutulmuş veyâ ispirtoya sokup çıkarılmış jilet veyâ bıçak ile hafîf yarılıp, emilir ve tükürülür. Yukarı tarafa birşey sarıp hafîf sıkılır. Yarım sâatdan fazla sıkmamalıdır. Kızgın şey sürmek fâidesizdir. Hemen çok sulu [yüzde on] (Javel suyu) [ya’nî çamaşır suyu] veyâ [yüzdebir] (Permanganat) ile yıkamalı ve yaraya yakın (Serum antiscorbio), (Akreb Serumu) (Serum Anti-Venimeux) ya’nî (Yılan Serumu) deriye veyâ adaleye şırınga etmelidir. Serumun cinsi, yılanın cinsine göre değişir. Mikdârı, hastanın veznine ve aradan geçen zemâna göre değişir. Bir adam için, 20-30 c.c.dir. Önce 10. c.c. yapılıp, 2-3 dakîka fâsıla ile 1 c.c. yaparak, 10 dakîkada temâmlanır. Serum +4 derece serinde 5 sene muhâfaza edilir. Antibiotik ve ağrı kesici ilâc vermelidir. Afyonlu ilâclar verilmez. Lüzûm görülürse (corticoide solouble forte) iğnesi yapılır.
 

VuSLaT

Yönetim
Yönetici
24 sâatde 1-2 gram Hemisuccsinate hydrocortisone uygundur.
Hasta olmamak için ve hastalıkdan kurtulmak için, dört şey yapmak lâzımdır:
1- Fazla yimemeli,
2- Alkollü içkileri hiç içmemelidir.
3- Üzülmemeli, asabîleşmemeli,
4- Vücûdü, eşyâsı, yiyecekleri temiz olmalıdır.
Grip hastalığını yapan virüsün, etrâfımızı çeviren hayvanlarda, bilhassa domuzda bulunduğu ve bunlarda ürediği Amerikada tesbît edilmiş olup, eczâcılık bülteni 1974 senesi, 6. cı sayısında yazılıdır. Evlerde köpek bulundurmamalıdır.
50 — VİTAMİNLER — Hayvan ve nebâtlarda bulunan ve gıdâlar vâsıtası ile insanlara gelen ve yaşamamız için lâzım olan uzvî maddelerdir. Günlük gıdâlarımızla, ağırlıklarının on milyonda biri kadar vitamin almakdayız. Vitaminler, yalnız nebâtlarda teşekkül eder. Hepsinin kimyâ yapıları anlaşılmış olup, ba’zıları sun’î yapılmakdadır. Vitaminler birer büyük harf ile gösterildiği gibi, husûsî ismleri de vardır. Vitaminlerin ilâc olarak kullanıldığı başlıca hastalıklar şunlardır:
A — Bebeklerin, hâmile kadınların ve ihtiyarların za’fiyyet hâllerinde, görme za’îfliğinde, yaraların iyi olmasının gecikmesinde ve tansiyon yükselmesinde.
B Komplex — Mi’de ve hücrelerdeki hazm bozukluğunda.
B1 — Sinir za’fiyyetinde, çarpıntıda, ödemde ve rumatizmada.
B2 — Dil ve deri hastalıklarında, adale gerilmesinde, konjonktivitde, tüberkülozda.
B3 — Hazm yolları iltihâblarında, karaciğer kifâyetsizliğinde, kurşun, barbitürik ve sülfamid zehrlenmesinde.
B4 — Agronülositosda, kan zehrlenmelerinde, rumatizmada.
B6 — Sinir hastalıklarında, adale tesennücünde, ispirto ile ve ispirtolu içkilerle zehrlenmelerde.
B12 — Kansızlıkda, sinir bozukluğunda.
C — Skorbüt ve kanamalarda, soğuğa ve yorgunluğa mukavemeti az olanlarda, rumatizmada, rûh hastalıklarında.
D — Kemik hastalıklarında, tüberkülozda, allergide.
E — Cinsî za’fiyyetlerde, Âyise kadındaki asabî râhatsızlıklarda, kalb ve damar hastalığında, rumatizma ağrılarında.
F ve H1 — Cild hastalıklarında.
H2 — Ateşli cild hastalıklarında, nefes darlığında.
I ve J — Karaciğer za’fiyyetinde.
K — Kanamalarda.
M — Cild sertleşmesi, siyatikde.
N — Zehrlenmelere karşı mukâvemeti artdırır.
O ve T — Hazmsızlıkda, kemik hastalığında.
P — Damar za’fiyyetinde, bâsurda, ödemde, ekzemada.
B2, B6, B12, C ve E vitaminleri, fazla alınırsa, zarar vermez. A vitamininin fazlası, kafada tansiyonu artdırıp, rûhî ve asabî bozukluk yapar ise de, alınmayınca düzelir. B1 fazlası, hassasiyeti bozar. P nin fazlası, tansiyonu düşürür. D nin fazlası, kanda kalsiyumu artdırıp, bulantı, kusma, rûhî ve asabî bozukluk yapar. Fitate de sodyum verilerek, kalsiyumun kana geçmesi azaltılır.
Dervîş Muhammed Nidâî efendinin 986 h. [m. 1578] senesinde yazdığı, türkçe (Menâfi’un-nâs) kitâbında, hastalıklar ve ilâcları uzun bildirilmekdedir. Kitâb altmış bâb, 376 sahîfedir. 33.cü sahîfesinde diyor ki, (Baş ağrısı devâ ile gitmezse, Bekara sûresinin 196.cı âyetini, femen den ev-nüsük kadar yazıp, başında götüre, bi-iznillah şifâ bulur. Başına besmele ve sonuna üskün lillah yazılır). Abdestli olarak ve islâm harfleri ile yazmalıdır.
 
Üst Alt