12- Hıristiyanlık dîni

MURATS44

Özel Üye
Bütün dünyâya, ilm, fen, insâf, temizlik, güzel ahlâk ve medeniyyeti yaydılar. Yunan felsefecilerinin eserlerini ortaya çıkararak, arabîye terceme etdiler. Bunların bozukluklarını isbât etdiler. Dünyâca tanınmış feylesoflardan Hrischfeld, (Hiçbir millet, Arabların islâmiyyeti kabûl etmeleri sebebi ile medenîleşdikleri gibi hızla medenîleşmemişdir) demekdedir. Ortaçağda, hıristiyanlık âlemi, kapkara bir zindân içinde iken ve papazlar dünyâda yaşamayı insanlara zehr ederken, müslimânlar ve müslimânların emri altındaki diğer insanlar râhat, ferâh ve huzûr içinde yaşıyorlardı. Hıristiyanlar, islâm memleketlerindeki zenginliğe kavuşmak, malları, paraları gasb etmek için müslimânlara saldırdılar. Müslimânların elinde bulunan ve kendileri için mukaddes sayılan Kudüsü ele geçirmek behânesi ile Haçlı seferleri tertîb etdiler (1096-1270).
[1] Hanri, 498 [m. 1106] de öldü.
Haçlı seferlerinde, haksız yere, çok müslimânın kanını akıtdılar. Kudüse girdikleri zemân, kendilerinin de i’tirâf etdiği gibi, câmi’lerde öldürülen müslimânların kanı, atlarının karınlarına kadar yükseldi. Hâlbuki, sonra Kudüsü onların ellerinden geri alan Selâhuddîn-i Eyyûbî[1], hıristiyanlara karşı büyük bir âlicenablık gösterdi ve esîr aldığı İngiliz kralı Arslan Yürekli Rişarı (Richard, Coeur de Lion) serbest bırakdı. Gözü dönmüş ba’zı müteassıb hıristiyanlar, Osmânlı İmperatörlüğüne karşı sonradan yapılan seferleri bile, müslimânlara karşı yapılan haçlı seferleri saydılar. 1912/13 deki Balkan harbini, bir Fransız târîhçisi “en büyük haçlı seferi” olarak gösterme küstâhlığında bulunmuşdur. ENDÜLÜS müslimân devleti 897 [m. 1492] de İspanyollar tarafından istîla edildiği zemân, İspanyollar oradaki bütün müslimânları yâ kılıçdan geçirmiş veyâ zorla hıristiyan yapmışdır. Aynı vahşeti Amerikanın yerli ehâlisi İnkalara karşı da, tatbik etdiler. İspanyollar bu zevallı kibar milleti yok etdi.
Hıristiyanların İslâm dînine ve onun yüce Peygamberine karşı yapdıkları korkunç iftirâ ve yalanlar, şimdi de, bütün alçaklığı ile devâm etmekdedir. Hindli Rahmetullah efendi “rahime-hullahü teâlâ” 1270 [m. 1854] senesinde Delhîde ve sonra İstanbulda İngiliz protestan papazları ile yapdığı çeşidli münâzaralarda, hepsini cevâb veremez bir hâlde bırakmış ve papazlar kaçmışlardır. Bu islâm âliminin papazlara karşı kazandığı büyük zaferi ve onlara vermiş olduğu cevâbları kendisi İstanbulda yazmışdır. Bu kitâb, (İzhâr-ül-hak) ismi ile, arabî iki cild hâlinde 1280 [m. 1864] senesinde basılmış, son zemânlarda Mısrda tekrar basdırılmışdır.
 

MURATS44

Özel Üye
Birinci cildinin türkçe tercemesi, aynı ism ile İstanbulda, ikinci cildinin türkçe tercemesi de, (İbrâz-ül-Hak) ismi ile 1293 [m. 1877] de Bosnada basdırılmışdır. İngilizce, fransızca, gücerat, urdu ve fârisî tercemeleri de basılmışdır. Tahrîf edilen (Tevrât) ve (İncîl) kitâblarındaki yalan ve iftirâlara vesîkalar ile cevâb veren kıymetli islâm kitâblarından, Abdüllah-ı Tercümânın arabî (Tuhfet-ül-erîb) kitâbı ve Necef Alînin 1288 [m. 1871] de İstanbulda yazdığı fârisî (Mîzân-ülmevâzîn) kitâbı ve İmâm-ı Gazâlînin “rahmetullahi aleyh” (Erredd-ül-cemîl) kitâbı ve İbrâhîm Fasîh Hayderînin[1] (Es-sırât-ülmüstekîm) kitâbı, Hakîkat Kitâbevi tarafından ofset yolu ile basdırılmışdır.
[1] Selâhuddîn-i Eyyûbî, 585 [m. 1189] de Şâmda vefât etdi.
Muhammed aleyhisselâmın peygamber olduğu kendisine bildirilmeden evvel ve sonra hiç yalan söylemediği, bunun için de, düşmanları arasında bile, (Muhammed-ül-emîn) adı ile meşhûr olduğu, güneş gibi meydândadır. İslâm düşmanlarının taşkınlıkları, gözlerini kör etmiş ve kalblerini o kadar karartmışdır ki, bu açık hakîkati insanlardan saklıyacak kadar alçalmışlardır. Gençleri İslâm düşmanı yetişdirmek için, İslâm dîninde ve Peygamberimizde “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hiçbir kusûr bulamadıklarından, alçakca yalan ve iftirâlar ile, İslâmiyyeti lekelemeğe yeltenmişlerdir. İyi huylarla bezenmeği, kötü huylardan sakınmağı emr eden ve her çeşid insana ve ölülere, hayvanlara işkence, zarar yapılmasını şiddetle men’ eden, insan hakları üzerinde titizlikle durmuş olan yüce bir Peygambere karşı böyle alçak iftirâlar, insanlık için ve hür dünyâ milletleri için yüz kızartıcı, çirkin bir lekedir.
Hıristiyanlar içinde de, papazların zulmlerine, akl ve mantıkdan uzak akîdelerine isyan edenler çıkdı. 923 [m. 1517] de Luther ismindeki papaz, papaya isyân etdi. İncîli Almancaya terceme etdi ve İncîlde bulunmıyan (Papazların evlenmemesi), (Evlenenlerin bir dahâ ayrılmaması), (Günâh çıkarmak) ve (haça tapmak) gibi husûsları hıristiyan dîninden çıkartdı. Böylece 931 [m. 1524] de (Protestan) denilen başka bir hıristiyan mezhebi kurdu. Fekat teslîsi ya’nî (Baba, Oğul ve Rûh-ül-Kuds) esâsını aynen kabûl etdi.
1534 de İngiliz kralı sekizinci Henry de papaya isyân etdi ve onun teşvîki ve zoru ile Anglo-American kilisesi kuruldu. Meşhûr Fransız edibi Voltaire (1694-1778) 1172 [m. 1759] da yazdığı (Candide) adlı eserinde, papazları ve onların yanlış telkîn etdiği ve fen düşmanlığı aşıladığı din akîdelerini ve yapdıkları dürlü hîlekârlıkları dile getirerek onları maskara etmişdi.
 

MURATS44

Özel Üye
Bundan sonra böyle eserler yazan muharrirler, Fransız 1203 [m. 1789] ihtilâlinin yapılmasında büyük rol oynamışlardır. Bu ihtilâlden sonra, papazlar gözden düşmüşlerdir. Ne yazık ki, islâmın büyük düşmanı olan ingilizler, müslimânlar arasında vehhâbî isminde, sapık kimseleri meydâna çıkararak, islâmiyyeti kötü tanıtdıkları için, hıristiyanlar islâmiyyeti kabûl etmek yerine, dinsizliğe sapmışlardır. 1917 de Rusyadaki bolşevik ihtilâli de, dîni ortadan kaldırmağa yeltenmişdir. Fekat zemân geçip ihtilâlin te’sîri azalınca, insanlar yine kendilerine tapacak bir büyük kudret aramağa başlamışlardır. Tanınmış ve Nobel Edebiyyat mükâfâtı kazanmış olan Rus edîbi Solzhenitsyn, (İlk Çember) adlı eserinde, (İkinci Cihan Harbinde komünistlerin reîsi olan Stalin[1] bile Allaha inanmış ve yerlere kapanarak Ondan yardım dilemişdi) demekdedir.
[1] İbrâhîm Hayderî, 1299 [m. 1881] de vefât etdi.
Bugün, hıristiyanlık oldukça tasfiye edilmiş olmasına ve papazların eski nüfûzları kalmamasına rağmen, hıristiyanlar karanlıkdan kurtulmuş değildirler. Artık teslîse inanan hıristiyan az kalmışdır.
Bugün elimize aldığımız batı dilinde yazılı bir ansiklopedide, meselâ Almanların meşhûr BROCKHAUS ansiklopedisinin Îsâ(JESUS) maddesinde (Îsâ çok kerreler kendisinden “Ben bir insan oğluyum” diye bahsetmişdir) diye yazılıdır ki, bu da, okumuş bir hıristiyanın, artık Îsâ aleyhisselâmı Allahın oğlu olarak kabûl etmediğini ortaya koymakdadır. Böyle olan kimselerden islâm dînini incelemek imkânını bulanlar, dalâletden kurtulmakda ve Allahü teâlânın hakîkî dînine kavuşarak, Onun büyük lutflarına nâil olmakdadırlar. İslâmiyyeti incelemek imkânını bulamıyanlar ise, temâmen dinsizleşip ateist olmakda ve dalâlete düşmekdedirler. Bu husûsda müslimânlar arasında, şimdi büyük âlim yetişmemesinin de te’sîri çokdur. Yeni yetişen din adamları, sapık fırkaların te’sîrleri altında kalarak o güzel dinlerinde yükselememekle İslâmiyyeti lâyık olduğu şeklde tanımamakdadırlar. İnsanı, Allahü teâlâya yaklaşdıran, dünyâda râhat ve huzûr ile yaşamasını ve âhiretde de Onun magfiretine kavuşmasını te’mîn eden dînin, islâm dîni olduğu muhakkakdır.
 
Üst Alt