Ya DUA etmeseydim

HASAN CAN

Active member
http://4.bp.blogspot.com/-8QUMd2_EZyU/UwijdbaG1zI/AAAAAAAAUf8/FjzQtoKsBhc/s1600/1656061_10151859252817352_312191246_n.jpg


Deniz kenarına oturmuş, gözlerini de ilerdeki bir noktaya dikmişti. Belki de bir saattir öylece duruyordu.

Onun bu hâli, alışveriş için balıkçı sandallarının kıyıya dönmesini bekleyen bir ihtiyarın dikkatini çekti. Yaşlı adam, seke seke onun yanına gidip:

- Merhaba delikanlı!. dedi. Bu gün deniz çok harika değil mi?...

Küçük çocuk, başını çevirmeden;

-Adam, çocuğun yanına oturup:

-Küçük çocuk, ona cevap vermedi. Ve kıyıdan uzaklaşan topunu daha iyi görebilmek için, hemen yanındaki tümseğe çıktı. Yaşlı adam, sakin bir ses tonuyla:

Çocuk, büyük bir sevinçle:

- Dua etsem topum geri gelir mi? diye sordu. Denize düştüğü yeri bilir mi?

- Allah isterse eğer, ona öğretir!. dedi ihtiyar. Topun geri gelmese de, duaların sevabı sana yeter.

Küçük çocuk, yaşlı adamın sözlerini biraz düşündükten sonra, her okuduğunda dedesinden bahşiş kopardığı duaları ard arda sıraladı. Daha sonra da, topun dönmesi için Allah’tan yardım istedi. Ama üzüntüsü azalmamıştı.

O topa bir sürü para harcamış, bayram parasını bile ona katmıştı.
Şimdi artık tek şansı, bazen olduğu gibi, rüzgârın âniden yön değiştirmesiydi. Ama deniz çok büyüktü, topu ise küçücük.

Akşam üstü hava biraz daha sertleşti. Ve güneş batmak üzereyken sandallar döndü.

Çocuk, eve gitmek istemiyordu. Bu yüzden de ihtiyarla birlikte oyalandı. Yaşlı adam, hep aynı balıkçıdan alışveriş yapardı.

Sonunda onu bulup:

-Sandaldaki adam, bir kova içindeki balıkları gösterip:

- Zaten ancak o kadarcık tutmuştum, dedi. Denizde “av” diye bir şey kalmadı.

- Dua etmeyi denediniz mi? diye atıldı çocuk. Ümidinizi sakın kaybetmeyin!.

Balıkçı için her şey tesadüftü. Bunun için de “rasgele” derlerdi.

Ama şimdi bir şey hatırlamıştı. Yıllar yılı unuttuğu bir şeyi. Çocuğun yanaklarını okşarken:

- Dua ha!. diye mırıldandı. O zaman tutar mıyım?

-Bunu yeni öğrendim. Balıkçı, böyle bir sözü ilk defa duyuyordu.
Başını ağır ağır sallayarak:

-Çocuk, bu sözlerden çok hoşlanmıştı.Artık topun gitmesine üzülmüyordu. Yanındaki yaşlı adam ona bir göz kırparken, balıkçı tekrar sandala yöneldi ve ağların üzerindeki eski örtüyü açtı.

Bir top vardı orada. Henüz ıslak olduğundan, ışıl ışıl parıldayan bir futbol topu. Balıkçı, onu çocuğa uzatıp:

- Öğretmenlerin hakkı hiç ödenmez!. dedi. Bunu biraz önce denizde buldum!.

Küçük çocuk, rüyada olmalıydı. Hiç beklenmedik şeylerin yaşandığı bir rüya. Aceleyle sağa sola bakındı. Ama her şey gerçekti. Balıkçı da, sandal da, ihtiyar da…

Topu ise, işte ellerindeydi. Ona sıkıca sarılıp:

--Ya dua etmeseydim ne olurdun o zaman?

 
Üst Alt