TÜRKOĞLU
Aktif Üyemiz
İki genç iş adamı, yeni projeleri için Osmanlı kaynaklarını incelerken birçok minyatürde yer alan küçük bir detaya dikkat kesilir.
Kahvehanede, evde veya çarşıdaki kalabalığı resmeden minyatürlerde, onca insan arasında iki kişi, üzerinde çok sayıda çukur olan bir tahtanın önüne karşılıklı oturmuş vaziyettedir.
Birçok minyatürde küçük bir ayrıntı olarak yer alan bu tahtanın ne olduğu ve başına oturan iki kişinin ne yaptığını merak ederler. Araştırmaya başlarlar. İşte 4 bin yıllık Türk zeka ve strateji oyunu Mangalanın ortaya çıkması Serdar Asaf ve Serkan Aziz Ceyhan kardeşlerin bu merakının bir sonucu.
1970′lerden sonra unutulan mangala, özellikle Osmanlının son dönemlerinde kahvehanelerde tavla ve satranç kadar yaygın olan bir oyundu.
Mangalanın çağdaşı olduğu diğer oyunlardan farkı, dağdaki çobandan, 70 yaşındaki bilgine, İstanbul’da saraydaki hanım sultandan 6 yaşındaki çocuğa kadar her yaştan ve kültürden insanın oynayabilmesi. Bir başka özelliği ise bu oyun için mekana ve malzemeye bağımlı olunmaması. Toprağa karşılıklı 6 çukur açıldıktan sonra etraftan toplanacak küçük çakıllarla bile oynanabiliyor. Zaten öz Türkçede bu oyunun adı 9 Kumalak. Kumalak, keçi ve koyunların tezeklerine deniliyor. Malum bu hayvanların tezekleri zeytin çekirdeğine benziyor ve bu oyun için iyi bir malzeme! Oyunun Kumalakla oynanması sebebiyle Orta Asya’da Türk çobanları tarafından geliştirdiği kabul ediliyor. Osmanlı’da 9 Kumalak, hareket ettirmek kökünden türemiş olan “mangala” adıyla biliniyor. Literatüre mangala olarak geçen oyuna Anadolu’da her yöre farklı bir isim vermiş; 9 taş, kuyu ve güç oyunu en yaygın kullanılanları. Mangalaya güç oyunu denmesinin sebebi zeka ve stratejiye dayalı bir oyun olması. Basit bir malzemeyle oynanıyor ama askeri stratejiler geliştirmeyi sağlıyor. Zaten Türkler oyunda kullanılan her bir taşa asker, çukurlara otağ adını vermiş.
Mangala gibi oyunlar birçok toplumda var. Fakat Mimar Sinan Güzel Sanatlar Fakültesinden Doç. Dr. Abdulvahap Kara, stratejileri ve kuralları göz önüne alınınca en komplike oyunun Türk Mangalası olduğunu söylüyor.
Türkiye’de Mangalayı oynamayı bilen çok az insan var. Çoğu da yaşını başını almış. Geleneklerinden kopmamış köylerde basit versiyonları biliniyor. Fakat artık kahvehanelerde, evlerde, arkadaş toplantılarında oynanmıyor. Orta Asya’da ise 90′lardan sonra mangala yeniden hatırlanmış. Yaşlılar gençlere öğretmiş. Kazakistan’da 9 Kumalak federasyonu kurulmuş. Turnuvalar düzenliyorlar.
Mangala tahtasında karşılıklı 6′şar çukur var. Oyuncuların kazandığı taşları koyması için iki tane de yanlara büyük çukur açılıyor. Buraya hazine deniyor.
Oyun 48 taş ile oynanıyor. Her çukura 4 tane taş konuluyor. Bunlar hazineye toplanmaya çalışılıyor.
İlk oyuncu istediği çukurdan 4 adet taşı alıyor ve birini aldığı çukura bırakarak sağ tarafa doğru (saat yönünün tersine) dağıtmaya başlıyor. Başladığı çukura taş koymak, Türklerin baba ocağını terk etmeme geleneğinden geliyor.
Oyuncunun elindeki son taş hazinesine denk gelirse oyuncu bir kez daha oynama hakkını elde ediyor.
Oyuncunun elindeki son taş, rakip tarafın herhangi bir çukurundaki taşların sayısını çift yaparsa oyuncu o çukurdaki tüm taşları alarak kendi hazinesine koyar. Çift yapma kuralı, Türk inanç ve devlet sistemi tarihinde ikili anlayışı sembolize ediyor.
Oyunculardan herhangi birinin sırasındaki taşlar bittiğinde oyun sona eriyor.
Oyun bittiğinde hazinesindeki taş sayısı 25 ve daha fazla olanlar kazanıyor. Mangala 5 set olarak oynanıyor.
Gülizar Baki
Kahvehanede, evde veya çarşıdaki kalabalığı resmeden minyatürlerde, onca insan arasında iki kişi, üzerinde çok sayıda çukur olan bir tahtanın önüne karşılıklı oturmuş vaziyettedir.
Birçok minyatürde küçük bir ayrıntı olarak yer alan bu tahtanın ne olduğu ve başına oturan iki kişinin ne yaptığını merak ederler. Araştırmaya başlarlar. İşte 4 bin yıllık Türk zeka ve strateji oyunu Mangalanın ortaya çıkması Serdar Asaf ve Serkan Aziz Ceyhan kardeşlerin bu merakının bir sonucu.
1970′lerden sonra unutulan mangala, özellikle Osmanlının son dönemlerinde kahvehanelerde tavla ve satranç kadar yaygın olan bir oyundu.
Mangalanın çağdaşı olduğu diğer oyunlardan farkı, dağdaki çobandan, 70 yaşındaki bilgine, İstanbul’da saraydaki hanım sultandan 6 yaşındaki çocuğa kadar her yaştan ve kültürden insanın oynayabilmesi. Bir başka özelliği ise bu oyun için mekana ve malzemeye bağımlı olunmaması. Toprağa karşılıklı 6 çukur açıldıktan sonra etraftan toplanacak küçük çakıllarla bile oynanabiliyor. Zaten öz Türkçede bu oyunun adı 9 Kumalak. Kumalak, keçi ve koyunların tezeklerine deniliyor. Malum bu hayvanların tezekleri zeytin çekirdeğine benziyor ve bu oyun için iyi bir malzeme! Oyunun Kumalakla oynanması sebebiyle Orta Asya’da Türk çobanları tarafından geliştirdiği kabul ediliyor. Osmanlı’da 9 Kumalak, hareket ettirmek kökünden türemiş olan “mangala” adıyla biliniyor. Literatüre mangala olarak geçen oyuna Anadolu’da her yöre farklı bir isim vermiş; 9 taş, kuyu ve güç oyunu en yaygın kullanılanları. Mangalaya güç oyunu denmesinin sebebi zeka ve stratejiye dayalı bir oyun olması. Basit bir malzemeyle oynanıyor ama askeri stratejiler geliştirmeyi sağlıyor. Zaten Türkler oyunda kullanılan her bir taşa asker, çukurlara otağ adını vermiş.
Mangala gibi oyunlar birçok toplumda var. Fakat Mimar Sinan Güzel Sanatlar Fakültesinden Doç. Dr. Abdulvahap Kara, stratejileri ve kuralları göz önüne alınınca en komplike oyunun Türk Mangalası olduğunu söylüyor.
Türkiye’de Mangalayı oynamayı bilen çok az insan var. Çoğu da yaşını başını almış. Geleneklerinden kopmamış köylerde basit versiyonları biliniyor. Fakat artık kahvehanelerde, evlerde, arkadaş toplantılarında oynanmıyor. Orta Asya’da ise 90′lardan sonra mangala yeniden hatırlanmış. Yaşlılar gençlere öğretmiş. Kazakistan’da 9 Kumalak federasyonu kurulmuş. Turnuvalar düzenliyorlar.
Türk gibi stratejik düşündüren oyun
Mangala tahtasında karşılıklı 6′şar çukur var. Oyuncuların kazandığı taşları koyması için iki tane de yanlara büyük çukur açılıyor. Buraya hazine deniyor.
Oyun 48 taş ile oynanıyor. Her çukura 4 tane taş konuluyor. Bunlar hazineye toplanmaya çalışılıyor.
İlk oyuncu istediği çukurdan 4 adet taşı alıyor ve birini aldığı çukura bırakarak sağ tarafa doğru (saat yönünün tersine) dağıtmaya başlıyor. Başladığı çukura taş koymak, Türklerin baba ocağını terk etmeme geleneğinden geliyor.
Oyuncunun elindeki son taş hazinesine denk gelirse oyuncu bir kez daha oynama hakkını elde ediyor.
Oyuncunun elindeki son taş, rakip tarafın herhangi bir çukurundaki taşların sayısını çift yaparsa oyuncu o çukurdaki tüm taşları alarak kendi hazinesine koyar. Çift yapma kuralı, Türk inanç ve devlet sistemi tarihinde ikili anlayışı sembolize ediyor.
Oyunculardan herhangi birinin sırasındaki taşlar bittiğinde oyun sona eriyor.
Oyun bittiğinde hazinesindeki taş sayısı 25 ve daha fazla olanlar kazanıyor. Mangala 5 set olarak oynanıyor.
Gülizar Baki