TÜRKOĞLU
Aktif Üyemiz
Tuğ, Türk Hakan ve Hanlarının bağımsızlığını, konumlarını simgelerdi. Türkler, İslamiyet öncesinde ve sonrasında tuğ kullanmışlardır.
Süslü atkuyruğu uzun bir sopaya ya da mızrağa geçirilir, ucuna altın yaldızlı bir top; ya da ayça takılırdı. At kuyrukları özenle kesilerek seçilir, temizlenir, ala boyanır, taranır ve ak ve kara renkteki at kuyruklarından saçaklarla süslenirdi. Top; güneşi, Hilal; ayı, at kuyrukları da güneşin ışınlarını temsil ederdi.
Tuğlar savaşlar başladığında kaldırılır ve savaş bitmeden indirilemezdi.
Tuğların takıldığı mızrakların uzunlukları 5-6 metre kadar olurdu ve savaş alanının her yerinden görülmesi istenilirdi. Tuğlar da tıpkı kös, mehteran gibi askeri heyecanlandıran, coşturan bir araç olarak kullanılırdı.
Hemen hemen Asya milletlerinin çoğu tuğ kullanmışlarsa da tuğu bulan da, ilk kullanan da Türklerdir.
Eski Türklerde tuğun sayısı hanın büyüklüğüne göre artardı. Kağanın 9 tuğu olurdu.
Tuğlar bayrakla birlikte aynı direğe bağlı olarak da kullanılmışlardır. Osmanlı İmparatorluğunun kullandıkları bayraksız tuğ’lardır.
Göktürk tuğlarının başlıklarında kurt başı olup kağanların Otağının önüne dikilirdi.
Bu eski Türk geleneği Anadolu’ya da taşındı. Selçuklular ve Osmanlılar tuğ kullanmışlardır. Selçuklu sultanı tarafından Osman Bey’e bağımsızlık Fermanı ile birlikte bağımsızlığı simgeleyen tuğ, sancak ve davul gönderilmişti. Osmanlı İmparatorluğu 2. Mahmut‘a kadar tuğ kullandı.
Bugün bu tuğları Topkapı Sarayında ve Askeri Müze‘de hala görebilmek mümkündür. Osmanlı İmparatorluğunda sefer ve törenlerde Sultanın, vezir ve sancak beylerinin konumlarını tuğlar simgelerdi.
Sultanların tuğlarına Tuğ-u Hümayun denilirdi. Osmanlılarda savaştan 60 gün önceden Padişah Tuğları uygun yerlere dikilir ve bu Tuğlar savaş hazırlığı işareti sayılırdı. Sultan sefere çıkarken yapılan bir törenle tuğ da sefere çıkarılırdı. Padişahlar 18. yüzyıldan itibaren sefere gitmediklerinden, Tuğları yalnız saraya dikilirdi.
Süslü atkuyruğu uzun bir sopaya ya da mızrağa geçirilir, ucuna altın yaldızlı bir top; ya da ayça takılırdı. At kuyrukları özenle kesilerek seçilir, temizlenir, ala boyanır, taranır ve ak ve kara renkteki at kuyruklarından saçaklarla süslenirdi. Top; güneşi, Hilal; ayı, at kuyrukları da güneşin ışınlarını temsil ederdi.
Tuğlar savaşlar başladığında kaldırılır ve savaş bitmeden indirilemezdi.
Tuğların takıldığı mızrakların uzunlukları 5-6 metre kadar olurdu ve savaş alanının her yerinden görülmesi istenilirdi. Tuğlar da tıpkı kös, mehteran gibi askeri heyecanlandıran, coşturan bir araç olarak kullanılırdı.
Hemen hemen Asya milletlerinin çoğu tuğ kullanmışlarsa da tuğu bulan da, ilk kullanan da Türklerdir.
Eski Türklerde tuğun sayısı hanın büyüklüğüne göre artardı. Kağanın 9 tuğu olurdu.
Tuğlar bayrakla birlikte aynı direğe bağlı olarak da kullanılmışlardır. Osmanlı İmparatorluğunun kullandıkları bayraksız tuğ’lardır.
Göktürk tuğlarının başlıklarında kurt başı olup kağanların Otağının önüne dikilirdi.
Bu eski Türk geleneği Anadolu’ya da taşındı. Selçuklular ve Osmanlılar tuğ kullanmışlardır. Selçuklu sultanı tarafından Osman Bey’e bağımsızlık Fermanı ile birlikte bağımsızlığı simgeleyen tuğ, sancak ve davul gönderilmişti. Osmanlı İmparatorluğu 2. Mahmut‘a kadar tuğ kullandı.
Bugün bu tuğları Topkapı Sarayında ve Askeri Müze‘de hala görebilmek mümkündür. Osmanlı İmparatorluğunda sefer ve törenlerde Sultanın, vezir ve sancak beylerinin konumlarını tuğlar simgelerdi.
Sultanların tuğlarına Tuğ-u Hümayun denilirdi. Osmanlılarda savaştan 60 gün önceden Padişah Tuğları uygun yerlere dikilir ve bu Tuğlar savaş hazırlığı işareti sayılırdı. Sultan sefere çıkarken yapılan bir törenle tuğ da sefere çıkarılırdı. Padişahlar 18. yüzyıldan itibaren sefere gitmediklerinden, Tuğları yalnız saraya dikilirdi.