Tarih içinde bazı Müslümanlar İslam’ın sembolik ve mistik yönüne ağırlık vermiş ve İslam’ı bu boyuttan değerlendirmiş, böylece insanları bu gün de cezbeden tasavvuf ortaya çıkmıştır. Tasavvufi anlayışlar, farklı tarikatların ortaya çıkmasına neden olmuştur.
Tarikat, gidilen yol anlamına gelir ancak bununla daha çok tasavvufî eğilimlerde takip edilen yol kastedilir.
Fıkhî mezhepler ibadet ve muamelatların şekil ve şartları kısmıyla ilgilenir. Örneğin: Oruç kimlere farzdır? Namazı bozan şeyler nelerdir? Hac ibadetinin şartları nelerdir gibi. Ancak bu ibadetlerin bir de mânâ boyutu vardır. Neden oruç tutuyoruz? Orucun davranışlarımıza olumlu etkileri nelerdir? Namazdaki duaların ve hareketlerin derin anlamları nelerdir gibi. İşte bu ikinci kısım sorularla tasavvuf ilgilenir. Tasavvufun amacı sadece bilgi vermek değil, İslam’ın amaçladığı noktaya ulaşabilmek için insanı eğitmek, onun niyetini, ahlâkını, düşüncesini, inancını saflaştırmaktır. Tarih içinde bu yolda yürüyen büyük tasavvufçular çıkmış, kendi meşreplerine ve tarzlarına göre tasavvuf anlayışı ve yöntemler belirlemişler bunlar da zaman içinde tarikatlar adı altında ekolleşmiştir.
Geleneksel toplum örgütlenmesinde tarikatlar önemli rol üstlenmişler, esnaf, işçi, çiftçi vb. meslekler, aldıkları tarikat terbiyesiyle büyük teşkilatlar gibi organize olmuşlardır. Müslüman toplum örgütlenmesi tarikatlarla gerçekleştiğinden hiçbir tarikata üye olmayan kişilere şüpheyle bakılmış, hoş görülmemiştir.
Zamanla modern toplum örgütlenmesi Müslüman toplumlarda yaygınlaştığından tarikatlar da eski etkisini kaybetmişlerdir.
Ne yazık ki tarih içinde tarikat adı altında İslam’ın asla onaylamayacağı gruplaşmalar da meydana gelmiş, bunlar insanları yanlış yönlendirmişler ve yararları bir tarafa, pek çok zararları olmuştur. Bu yüzden İslam alimleri insanların din hakkında sağlam bilgi sahibi olmadan tarikatlara bağlanmalarını hoş görmemişlerdir.
Ülkemizde de yaygın olan belli başlı tarikatlar şunlardır: Nakşibendîlik, Kadirîlik, Rufâîlik, Alevilik-Bektaşilik
Tarikat, gidilen yol anlamına gelir ancak bununla daha çok tasavvufî eğilimlerde takip edilen yol kastedilir.
Fıkhî mezhepler ibadet ve muamelatların şekil ve şartları kısmıyla ilgilenir. Örneğin: Oruç kimlere farzdır? Namazı bozan şeyler nelerdir? Hac ibadetinin şartları nelerdir gibi. Ancak bu ibadetlerin bir de mânâ boyutu vardır. Neden oruç tutuyoruz? Orucun davranışlarımıza olumlu etkileri nelerdir? Namazdaki duaların ve hareketlerin derin anlamları nelerdir gibi. İşte bu ikinci kısım sorularla tasavvuf ilgilenir. Tasavvufun amacı sadece bilgi vermek değil, İslam’ın amaçladığı noktaya ulaşabilmek için insanı eğitmek, onun niyetini, ahlâkını, düşüncesini, inancını saflaştırmaktır. Tarih içinde bu yolda yürüyen büyük tasavvufçular çıkmış, kendi meşreplerine ve tarzlarına göre tasavvuf anlayışı ve yöntemler belirlemişler bunlar da zaman içinde tarikatlar adı altında ekolleşmiştir.
Geleneksel toplum örgütlenmesinde tarikatlar önemli rol üstlenmişler, esnaf, işçi, çiftçi vb. meslekler, aldıkları tarikat terbiyesiyle büyük teşkilatlar gibi organize olmuşlardır. Müslüman toplum örgütlenmesi tarikatlarla gerçekleştiğinden hiçbir tarikata üye olmayan kişilere şüpheyle bakılmış, hoş görülmemiştir.
Zamanla modern toplum örgütlenmesi Müslüman toplumlarda yaygınlaştığından tarikatlar da eski etkisini kaybetmişlerdir.
Ne yazık ki tarih içinde tarikat adı altında İslam’ın asla onaylamayacağı gruplaşmalar da meydana gelmiş, bunlar insanları yanlış yönlendirmişler ve yararları bir tarafa, pek çok zararları olmuştur. Bu yüzden İslam alimleri insanların din hakkında sağlam bilgi sahibi olmadan tarikatlara bağlanmalarını hoş görmemişlerdir.
Ülkemizde de yaygın olan belli başlı tarikatlar şunlardır: Nakşibendîlik, Kadirîlik, Rufâîlik, Alevilik-Bektaşilik
- Tasavvuf ne demektir?
- Tarikat ne demektir? Amacı nedir?
- Tarihte, tarikatın toplumdaki işlevi neydi?
- İlkemizde yaygın olan belli başlı tarikatlar, hangileridir?
- Tarikatların olumlu ve olumsuz yönlerini tartışmaya var mısınız canlar?