Ayyüzlüm
Yeni Üyemiz
TAKVA ELBiSESi
Rabbimiz yarattığı milyonlarca varlık içinden seçip ayırarak, sadece insanoğlunu ahsen-i takvim üzere, en güzel sûrette, eşref-i mahlûkat olarak yarattı. Onu; akıl, iz’an, idrak gibi pek çok vasıfla tezyin etti. Pek çok istidat ile teçhiz ederek mükerrem kıldı.
Sonra;
İmtihan etmek için insanı dünyaya gönderdi. Âdem -aleyhisselâm-’dan bugüne kadar milyonlarca insanın dünyaya gelişi, hep bu imtihan için oldu. Dünyaya her gelen kul, bu imtihanı verip gitti.
Şimdi de sıra bizde. Biz de öncekilerle aynı imtihanı yaşıyoruz.
Unutmamalı ki;
İnsanlık tarihi boyunca bu imtihanın mevzuu; hem hayra hem şerre mütemayil olan akıl, iz’an, idrak gibi istidatların nasıl kullanılacağı şeklinde tecellî etti. Her insanın birinci vazifesi, dünya adı verilen bu muazzam imtihan dershanesi içinde, bir ömür Cenâb-ı Hakk’a lâyıkıyla kul olma testinden başarıyla geçmek oldu.
Bu büyük imtihanda;
Cenâb-ı Hak bizi kendimizle baş başa bırakmadı. Muvaffak olmamız için katından kitaplar gönderdi. Sözlerin en sağlamı, en güzeli, insanı en doğru olana hidayet eden Kur’ân-ı Kerîm’i lutfetti.
Ayrıca;
İlâhî mesajları tebliğ ve beyan edip bize bizzat rehberlik etmeleri için en muazzam insan terbiyecileri olan peygamberleri de rahmetinin eseri olarak ihsan eyledi. Hiçbir bedel ödemeden bizlere -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’e ümmet olma nimetini bahşetti. Ne kadar şükretsek az.
Bu bakımdan hem şükürde hem de dünya imtihanında muvaffak olabilmek çok mühim. Cenâb-ı Hak bu hususta başarılı olabilmenin yegâne yolu olarak Kur’ân-ı Kerim’de mûtenâ bir hayat tarzı gösteriyor:
TAKVÂ HAYATI
Kul olarak hayatın özü ve mânâsı takvâ iledir. Takvâ hayatı yaşamak demek; Cenâb-ı Hakk’a dost olabilmek, cenneti kazanabilmek, cennetin güzelliklerinden, derinliklerinden, ilâhî ikramdan anlayabilecek bir kalbe dünyada sahip olabilmek demektir. Bu bakımdan takvânın hakikati; kalbi tasfiye etmek sûretiyle onu kalb-i selîm/tertemiz bir gönül, kalb-i münîb/Allâh’a yönelen bir kalp kıvamına eriştirmektir. Çünkü insan ancak bu şekilde Cenâb-ı Hakk’a vâsıl olur.
Takvâ; dünya ve âhiret saadetimiz için öyle mühim bir husustur ki, Allah Teâlâ Kur’ân-ı Kerîm’in 258 yerinde iç dünyamıza takvâ ile hitap etmekte, muhtelif kalıplarda takvâ sahibi olma talimatını bizlere vermektedir. Kısaca Cenâb-ı Hak; itikatta, ibadette, muâmelâtta yani hayatın her safhasında, hattâ her nefeste takvâ sahibi olmamızı arzu etmektedir.
Takvâ ne demektir?
Takvâyı Hak dostları türlü türlü şekillerde tarif ettiler. Takvâ lügatte; kaçınmak, korunmak, varlığı her türlü fenalıklardan himaye etmek mânâsındadır. Bu mânânın özü de;
HAKK’IN HİMAYESİ
Istılahta takvâ; yasaklarından kaçınmak, emirlerine sarılmak sûretiyle Cenâb-ı Hakk’ın himayesine girmek, Allâh’a sığınmak demektir. O, celâl sahibi Yüce Allâh’ın gazabından ve azâbından korkarak, rahmetinin gölgesine girmeye gayret etmek demektir. Bunun için de nefsanî arzuların köreltilmesi ve rûhânî istidatların inkişaf ettirilmesi zarurîdir.
Diğer bir ifadeyle takvâ;
İki cihan saadetimize vesile Kur’ân ve sünnetteki yüce talimatları; aile hayatı, ticarî hayat, içtimaî hayat… ezcümle hayatın her safhasına intikal ettirmektir.
Diğer bir ifadeyle takvâ;
Dinî hükümleri heyecan, vecd ve istiğrak içinde îfâ edebilmektir. Yani Allâh’ın emir ve yasaklarına riayette titizlik göstermek, bilhassa günahlardan şiddetle kaçınmaktır.
Sonra;
İmtihan etmek için insanı dünyaya gönderdi. Âdem -aleyhisselâm-’dan bugüne kadar milyonlarca insanın dünyaya gelişi, hep bu imtihan için oldu. Dünyaya her gelen kul, bu imtihanı verip gitti.
Şimdi de sıra bizde. Biz de öncekilerle aynı imtihanı yaşıyoruz.
Unutmamalı ki;
İnsanlık tarihi boyunca bu imtihanın mevzuu; hem hayra hem şerre mütemayil olan akıl, iz’an, idrak gibi istidatların nasıl kullanılacağı şeklinde tecellî etti. Her insanın birinci vazifesi, dünya adı verilen bu muazzam imtihan dershanesi içinde, bir ömür Cenâb-ı Hakk’a lâyıkıyla kul olma testinden başarıyla geçmek oldu.
Bu büyük imtihanda;
Cenâb-ı Hak bizi kendimizle baş başa bırakmadı. Muvaffak olmamız için katından kitaplar gönderdi. Sözlerin en sağlamı, en güzeli, insanı en doğru olana hidayet eden Kur’ân-ı Kerîm’i lutfetti.
Ayrıca;
İlâhî mesajları tebliğ ve beyan edip bize bizzat rehberlik etmeleri için en muazzam insan terbiyecileri olan peygamberleri de rahmetinin eseri olarak ihsan eyledi. Hiçbir bedel ödemeden bizlere -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’e ümmet olma nimetini bahşetti. Ne kadar şükretsek az.
Bu bakımdan hem şükürde hem de dünya imtihanında muvaffak olabilmek çok mühim. Cenâb-ı Hak bu hususta başarılı olabilmenin yegâne yolu olarak Kur’ân-ı Kerim’de mûtenâ bir hayat tarzı gösteriyor:
TAKVÂ HAYATI
Kul olarak hayatın özü ve mânâsı takvâ iledir. Takvâ hayatı yaşamak demek; Cenâb-ı Hakk’a dost olabilmek, cenneti kazanabilmek, cennetin güzelliklerinden, derinliklerinden, ilâhî ikramdan anlayabilecek bir kalbe dünyada sahip olabilmek demektir. Bu bakımdan takvânın hakikati; kalbi tasfiye etmek sûretiyle onu kalb-i selîm/tertemiz bir gönül, kalb-i münîb/Allâh’a yönelen bir kalp kıvamına eriştirmektir. Çünkü insan ancak bu şekilde Cenâb-ı Hakk’a vâsıl olur.
Takvâ; dünya ve âhiret saadetimiz için öyle mühim bir husustur ki, Allah Teâlâ Kur’ân-ı Kerîm’in 258 yerinde iç dünyamıza takvâ ile hitap etmekte, muhtelif kalıplarda takvâ sahibi olma talimatını bizlere vermektedir. Kısaca Cenâb-ı Hak; itikatta, ibadette, muâmelâtta yani hayatın her safhasında, hattâ her nefeste takvâ sahibi olmamızı arzu etmektedir.
Takvâ ne demektir?
Takvâyı Hak dostları türlü türlü şekillerde tarif ettiler. Takvâ lügatte; kaçınmak, korunmak, varlığı her türlü fenalıklardan himaye etmek mânâsındadır. Bu mânânın özü de;
HAKK’IN HİMAYESİ
Istılahta takvâ; yasaklarından kaçınmak, emirlerine sarılmak sûretiyle Cenâb-ı Hakk’ın himayesine girmek, Allâh’a sığınmak demektir. O, celâl sahibi Yüce Allâh’ın gazabından ve azâbından korkarak, rahmetinin gölgesine girmeye gayret etmek demektir. Bunun için de nefsanî arzuların köreltilmesi ve rûhânî istidatların inkişaf ettirilmesi zarurîdir.
Diğer bir ifadeyle takvâ;
İki cihan saadetimize vesile Kur’ân ve sünnetteki yüce talimatları; aile hayatı, ticarî hayat, içtimaî hayat… ezcümle hayatın her safhasına intikal ettirmektir.
Diğer bir ifadeyle takvâ;
Dinî hükümleri heyecan, vecd ve istiğrak içinde îfâ edebilmektir. Yani Allâh’ın emir ve yasaklarına riayette titizlik göstermek, bilhassa günahlardan şiddetle kaçınmaktır.
(devamı var)
OSMAN NURİ TOPBAŞ
OSMAN NURİ TOPBAŞ