Sukhoi ( Suhoy) SU-57

BULUT

Aktif Üyemiz
Yönetici
Sukhoi Su-57 (Rusça: Сухой Су-57) (ПАК ФА, Перспективный авиационный комплекс фронтовой авиации; PAK FA, Perspektivny aviatsionny kompleks frontovoy aviatsii) Rusya Federasyonu Hava Kuvvetleri için Sukhoi tarafından geliştirilen 5.nesil savaş uçağıdır.
tb

T-50, PAK FA programı için Sukhoi tarafından tasarlanan öncül üretim uçakların (bu mümkün olmakla birlikte üretim uçakları için bu adla anılacaktır) adıdır. Uçağın hayalet uçak özellikli, tek kişilik, çift motorlu jet avcı uçağı olması ve Rusya'ya hizmette ilk operasyonel hayalet teknolojisini kullanacak uçak olması planlanmaktadır. Bu hava üstünlüğü ve saldırı görevleri için tasarlanmış çok maksatlı bir savaşçıdır. Avcı uçağı süper seyir, görünmezlik, süper manevra özelliğinde ve savaş uçağı gelişmiş aviyonikleri ile önceki nesilleri aşmakta yanı sıra yer ve deniz savunması için tasarlanmaktadır.

Bu uçak Rus hava kuvvetlerindeki Su-27 ve Mig-29'un yerini alması için tasarlanmıştır. Hindistan da 25 milyar dolarlık bir antlaşma ile 250 adet Su-57 varyantı almayı ve Rusya ile beraber üretmeyi planlamış ancak daha sonra projeden çekildiğini açıklamıştır Denk karşıtları arasında Amerikan F-22 uçağı olan T-50 ilk uçuşunu 29 Ocak 2010'da yapmıştır. Rusya bu uçaklardan 200 adet üretmeyi planlamaktadır. İlk üretilen uçağın Rus Hava Kuvvetleri'ne 2016 geç döneminde ya da 2017 başlarında teslim edilmesi planlanmaktadır. Yeni bir tasarım motor geliştirilme aşamasındadır ve öncül üretimler ve ilk üretim için geçici motorlar Su-27 ailesi tarafından kullanılan AL-31F'nin son derece yükseltilmiş bir türevi teslim edilmiştir. Uçağın 35 yıl kadar bir hizmet süresine sahip olması bekleniyor.

Geliştirme

Kökenleri

1980'lerin sonlarında, Sovyetler Birliği 1990'larda hizmete girmesi amaçlanan yeni nesil uçaklar için bir ihtiyaç ana hatlarını belirlemiştir. I-90 Projesi tasarlanmıştı (Rusça: Истребитель, Istrebitel, "The Fighter" Türkçe: Savaşçı) ve önemli yer saldırı yeteneklerine sahip avcı uçağının gerekli olduğuna karar verildi, sonunda cephe hattında taktik havacılık hizmeti için MiG-29s ve Su-27S görev alacaktı. Bu gereksinimleri karşılamak için tasarlanmış izleyen bir program, MFI başlatılmış (Rusça: МФИ, Многофункциональный фронтовой истребитель, Mnogofunksionalni Frontovoy Istrebitel, "Multifunctional Frontline Fighter", Çok İşlevli Cephe Hattı Savaş Uçağı), Mikoyan seçilerek sonunda MIG 1.44 geliştirilmeye başlanmıştı. MFI katılımcısı olmayan Sukhoi S-37 ile yeni nesil savaş uçağı teknolojileri geliştirmek için 1990'lı yılların başında kendi programını başlatmış olsa da, daha sonra bu uçak Su-47 olarak adlandırıldı. Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından fon eksikliği ile MiG 1.44 programı sürekli ertelendi ve öncül üretimin ilk uçuşu dokuz yıl planlamanın gerisinde 2000 yılına kadar gerçekleşmedi. MiG 1.44 sonradan iptal edildi ve yeni nesil savaş uçağı için yeni bir program olan PAK FA başlatılmıştır. Program gereksinimleri Eurofighter Typhoon ve F-22 Raptor gibi Batılı savaş uçağı yeteneklerini yansıtıyordu. Sukhoi, Mikoyan ve Yakovlev'in katılımcı olduğu 2002 yılındaki bir yarışmanın ardından, Sukhoi yeni uçağı PAK FA ile birinci seçildi.

PAK FA'nın gelişimsel riskleri azaltmak için ilişkin maliyetleri dışarı yayılmış olarak ve bunun yanı sıra teknoloji ve bazı özelliklerde, itki ve aviyonik olarak, önceki nesil savaş uçakları arasındaki uçurumu kapatmaya yarayacak proje, Sukhoi Su-35S uçağı ve Su-27'nin gelişmiş bir türevinde uygulanmıştır.[18][19] Novosibirsk Uçak Üretim Birliği (NAPO), Komsomolsk-on-Amur Uçak Üretim Birliği (KnAAPO) ile birlikte Komsomolsk-on-Amur'da yeni çok maksatlı avcı uçağının imalat ve son montajında görev almaktadır. 2003 yılında düzenlenen bir yarışma sonrasında, Tekhnokompleks Bilimsel ve Üretim Merkezi, Ramenskoye Alet Yapı Tasarımı Bürosu, Tihomirov Alet Tasarımları Bilimsel Araştırmalar Enstitüsü (NIIP), Yekaterinburg'da yerleşik Ural Optik ve Mekanik Tesisi (UOMZ), Nizhny Novgorod'da yerleşik Polet şirketi ve Moskova Merkez Bilimsel Araştırma Radyo Mühendisliği Enstitüsü PAK-FA'nın aviyonik paketinin geliştirilmesi için seçildi. NPO Saturn geçici motorlar için baş yüklenici oldu; Saturn ve MMPP Salyut kesin olarak ikinci kademe motorlar için yarışacaktır.

8 Ağustos 2007 tarihinde, Rus Hava Kuvvetleri Başkomutanı Alexander Zelin uçuş testlerinin başlayacağını, programın geliştirme aşamasının tamamlanmış olduğunu ve ilk uçağın yapımının tamamlandığını, 2009 yılına kadar da üçüncü beşinci nesil uçağın hazır olacağı bilgisini Rus haber ajansları aracılığıyla paylaştı. 2009 yılında, uçağın tasarımı resmen kabul edildi.

Alımı

2007 yılında, Rusya ve Hindistan ortaklaşa Hindistan'ın Beşinci Nesil Savaş Uçağı Programını (FGFA) geliştirme kararı aldılar. 2010 yılı Eylül ayında, Hindistan ve Rusya her ülkede $ 6 milyar dolar yatırım ile bir ön tasarım sözleşmesi üzerinde anlaşmaya varılmış olduğunu bildirdi; FGFA uçağının geliştirilmesinin 8-10 yıl sürmesi bekleniyordu. Ön tasarım üzerinde anlaşma Aralık 2010'da imzalanacaktı.

Rus Hava Kuvvetleri'nin 2016 yılında teslim edilmesi planlanan ilk toplu 150'den fazla PAK FA uçağını, tedarik etmesi bekleniyor. Hindistan, Beşinci Nesil Savaş Uçağı (FGFA) programının bir parçası olarak değiştirilmiş bir tür PAK FA edinmeyi planlamaktadır. Başlangıçta 166 tek koltuk ve 44 çift koltuklu türevlerini satın almayı planlıyordu, ancak bu 130-145 tek koltuklu uçağa düşürüldü ve 45-50 çift koltuklu uçak gereksinimi 2014 yılında bırakıldı. Rus Savunma Bakanlığı'nın planı, 2016 sonrasında 2012'den sonra ilk 10 değerlendirmedeki örnek uçak ve daha sonra 60 standart üretim uçağı satın alma planlanıyordu.

Aralık 2014'te, Rus Hava Kuvvetleri, 2020 yılına kadar 55 uçak almayı planladı. Rusya'nın Savunma Bakan Yardımcısı Yuri Borisov, daha karmaşık uçak üretmek için üreticinin yeteneği ile birlikte PAK FA üretiminin yavaşlatılacağını, ülkenin bozulan ekonomisi nedeniyle ilk 12 jetin siparişinin azaltıldığını 2015 yılında belirtilmiştir.

Rus Hava Kuvvetleri Başkomutanı Viktor Bondarev, PAK FA'da tüm çalışmalar tamamlandıktan sonra, 2017 yılında seri üretime geçileceğini belirtti. Uçağın karmaşıklığı ve yükselen maliyetler nedeniyle, Rus Hava Kuvvetleri dördüncü nesil Sukhoi Su-27 ve Su-35S uçaklarından oluşan büyük filoları bakım altında tutacaktır.

Uçuş testleri

2009 yılı Ağustos ayında, Alexander Zelin, motordaki ve teknik araştırmalardaki sorunların çözümsüz kaldığını kabul etmiştir. 28 Şubat 2009'da, Mikhail Pogosyan, gövdenin neredeyse bitmiş olduğunu ve ilk öncül üretimin Ağustos 2009 itibarıyla hazır olması gerektiğini açıklamıştır. 20 Ağustos 2009 tarihinde, Pogosyan, ilk uçuşun yıl sonuna kadar yapılacağını söylemiştir. Moskova merkezli Stratejiler ve Teknolojiler Analiz Merkezi Başkan Yardımcısı Konstantin Makiyenko, ticari üretimin "gecikmeler ile" beş ila on yıl zaman alacağını da sözlerine eklemiş ve uçağın olası ilk uçuşunu 2009 Ocak veya Şubat ayı içinde yapacağını belirtmiştir.

Başbakan Yardımcısı Sergey İvanov, ertelenen uçuş testlerinin ilk denemelerinin 2010 yılında başlayacağını Aralık 2009'da duyurmuştur. İlk uçuş testi başarıyla 24 Aralık 2009 tarihinde tamamlanmıştır. T-50 Uçuş testi 29 Ocak 2010'da, ilk öncül üretim T-50-1 uçağı ile başladı. Rusya Federasyonu'nda Kahraman Pilot Sergey Bogdan tarafından yönlendirilen uçağk 47 dakikalık uçuşunu Rusya'nın Uzak Doğusu'nda KnAAPO'nun Dzemgi Havaalanı'nda gerçekleştirdi.

İkinci T-50'nin ilk olarak 2010 sonlarında uçuş testinin başlatılması kararlaştırılmıştı; bu erken 2011 yılına kadar ertelendi. 3 Mart 2011'de, ikinci T-50, 44 dakikalık test uçuşunu tamamladı. İlk iki prototipte radar ve silah kontrol sistemleri yoktu; ilk uçuşta 2011 ve 2012 yıllarında üçüncü ve dördüncü uçak, tamamen işlevsel test uçağı olmaktaydı. 14 Mart 2011'de T-50, Komsomolsk-on-Amur yakınlarında bir test menzilinde süpersonik uçuş gerçekleştirdi. T-50'nin 2011 MAKS Havacılık Gösterisi'nde ilk kez halka gösterimi, Rusya Başbakanı Vladimir Putin'in katılımıyla oldu. 3 Kasım 2011'de, T-50'nin 100. uçuşunu gerçekleştirdiği bildirildi. 20'den fazla test uçuşu takip eden dokuz ay içinde yapılmıştır.

22 Kasım 2011'de, Sergey Bogdan tarafından yönlendirilen, üçüncü öncül üretim, T-50-3, Komsomolsk-on-Amur bölgesindeki KnAAPO Havaalanında ilk uçuşunu yaptı. Uçak havada bir saat geçirdi ve temel kararlılık ve güç kaynağı testlerine tabi tutuldu. Bu bir pitot tüpünden yoksun bir şekilde diğer öncül üretimlerden farklıydı. O anda test uçağı 14. gösteri uçuşu 2015'te bekleniyordu. T-50-3 bir AESA radarı ile uçan ilk öncül üretim oldu. Başlangıçta 2011 yılı sonu için planlanan bu uçuş Ağustos 2012 yılında meydana gelen ve mevcut radarın karşılaştırılabilir verimini gösteriyordu.

Dördüncü öncül üretim 12 Aralık 2012'de ilk uçuşunu yaptı ve bir ay sonra Moskova yakınlarındaki diğer üç test uçağına katıldı. 2013 yılı sonu itibarıyla, beşinci öncül üretim 27 Ekim 2013 tarihinde ilk uçuşunu yaptı; bu uçuş ile beş T-50 prototipi 450 kezden fazla uçuş gerçekleştirdi. Durum testi için ilk uçak, 21 Şubat 2014 tarihinde teslim edildi. Ancak Rus Hava Kuvvetleri uçağın performans parametrelerinin bazılarını test etmek için VVS olanaklarından yoksundu.

Beşinci öncül üretim T-50 '055' ciddi bir şekilde Haziran 2014'te indikten sonra bir motor yangını dolayısıyla hasar gördü. Uçak bitmemiş, altıncı prototip bileşenleri eksiltilmeksizin son durumuna getirilmiştir.

Altıncı öncül üretim 27 Nisan 2016 tarihinde ilk uçuşunu yaptı.

Tasarım

Genel bakış

PAK FA 5. nesil çok görevli bir uçaktır ve Rus Hava Kuvvetleri için ilk operasyonel hayalet uçak olacaktır. Bilgilerinin sınıflandırılmış olmasına rağmen, Sukhoi şirketi ve Savunma Bakanlığı bünyesindeki kaynaklar açıkça, uçağın, süper manevra kabiliyetli, süperseyir özellikli, kompozit malzemeleri büyük miktarlarda içerecek ve aktif faz dizili radar ve sensör füzyonu gibi gelişmiş aviyoniklere sahip bir hayalet uçak olacağını belirtmiştir.

T-50'nin birleşik kanat gövde yapısındadır ve her yatay hareketi ve dikey dengeleyicileri içermektedir; dikey dengeleyiciler ayak ucunda içeri doğru uçağa hava freni olarak hizmet vermektedir. Uçak itki vektörü barındıran, başlıca ileri kök uzantıları tarafından oluşturulan girdapları kontrol etmek için tasarlanmış ayarlanabilir öncü girdap denetleyicilerine (LEVCONs) sahiptir ve sistem vektör itişinde başarısız olursa düzeltme sağlamak ve hızlı bir koltuk kurtarma da dahil olmak üzere saldırı davranışında yükseklik açısını arttırabilir. Nozüller gelişmiş vektörel uçuş kontrol sistemi ve itişte uçak kalkışını dirençli hale getirir ve düşme, rotadan çıkma durumlarında yüksek manevrada, uçağa kobra manevrası olarak bilinen saldırı manevralarında, çok yüksek açıları gerçekleştirmek için ve Bell manevrasında birlikte düz dönüşlerde küçük irtifa kaybı ile düz dönmeler yaptırır. Uçağın yüksek seyir hızı ve normal çalışma irtifasında önceki nesillere oranla daha önemli kinematik bir üstünlük vermesi bekleniyor.

T-50'nin yapısal ağırlığının %25'i ve dış yüzeyinin %70'ini kapsayan kompozitleri yoğun kullanımı kolaylaştırır. Silahlar kanat köküne yakın motor yerine ve daha küçük şişkin, üçgen kesitli iki tandem ana silah koylarında yerleştirilmiştir. İç silah taşıyıcıları dış sürüklemeyi ortadan kaldırır ve dış taşımaya kıyasla daha yüksek performans sağlar. Gelişmiş motorları ve aerodinamiğiyle T-50, süper seyir için art yakıcılar kullanmadan süpersonik uçuşu sürekli etkinleştirebilir. Yüksek yakıt yükü ile birlikte T-50'nin 1.500 km'den fazla bir süpersonik menzili vardır ve bu Su-27'nin iki katından daha fazladır. T-50'nin tasarımında Sukhoi, F-22'in sınırlamaları olduğu düşünülen söylentilere göre kendi yetersizliklerinde dönüş ve sapma anlarında ve motorların arasındaki silah koyları için bir alan eksikliğini ve kabini kurtarma için karışıklıklarda, başarısız itişlerde itki vektörü kullanmaktadır.

Görünmezlik

T-50 Rus Hava Kuvvetleri hizmetinde ilk operasyonel görünmezlik teknolojisi kullanan uçak olacaktır. F-22 gibi diğer görünmez uçaklara benzer şekilde, gövdesi onun radar kesitini (RCS) azaltmak için biçimli kenar uyumu içermektedir; kanat ve kontrol yüzeyleri ve yüzey panelleri tırtıklı ön ve arka kenarları dikkatle radar dalgalarını yansıtabilir yön sayısını azaltmak için birkaç belirli açıda hizalanmıştır. Silahlar uçak iskeletinin içinde silah koylarında taşınır ve antenler uçağın görünmezliğini korumak için kaplama yüzeyindeki boşluklarda bulunmaktadır. IRST mahfaza kullanılmadığı zaman geriye dönük olan ve arka onun radar geri dönüş azaltmak için radar emici malzeme (RAM) ile işlenir. Motor yüzü, motor fanı ve giriş kılavuz kanatları (IGV) önemli RCS katkısını maskelemek için kısmi kıvrımlı girişin çoğunu gizler (ama hepsini değil). Uçak, tüm açılardan gizlenme için motor fanı önünde F/A-18E/F uçağında kullanılanlara benzer prensipte radar engelleyici barındırmaktadır. Uçak radar dalgalarını emer ve kaynağına geri yansımasını azaltmak için RAM kullanır, kanopi kokpit pilotun radar dönüşünü en aza indirmek için bir kaplama ile işlem görür.
Su-57
Su-57
Su-57
Su-57
T-50'nin tasarımda ileri yarımkürede en belirgin özellikleri RCS azaltıcı ön görünmezliği vurgulu; arka gövde şekillendirmede çok daha az görünmezlikte F-22 ile karşılaştırıldığında radar için iyileştirilmiştir. Uçak iskeletinin şekli ve uçakların RAM birleşik etkisinin, Su-27'nin otuz katından daha küçük bir değerde uçağın RCS'sini azalttığı tahmin edilmektedir. T-50'nin görünmezlik özellikleri hakkında Sukhoi patenti yaklaşık 0.1-1 metrekarelik uçağın ortalama RCS'sine değinir. Ancak, diğer görünmez uçaklar gibi, T-50'de düşük gözlenebilirlik ölçüsü, yüksek frekansta (3 ila 30 GHz) radarlara karşı başta genellikle etkilidir. Rayleigh saçılımı ve yankılama etkileri, hava radarları ve erken uyarı radarları kullandığında düşük frekanslı radarların T-50'nin fiziksel boyutunu algılamak için daha olası olduğu anlamına gelmektedir. Bununla birlikte bu radarlar, aynı zamanda büyük bir yığılmaya duyarlıdır ve daha az hassastır.

Motor
Motor
Motor
Seri üretim öncesi T-50 ilk üretimleri motor olarak, NPO Saturn üretimi bir çift izdeliye 117 veya AL-41F1 kullanmaktadır. Yakından Su-35S tarafından kullanılan Saturn 117S motoruna bağlı 117 motoru, Su-27 ailesi AL-31'in son derece gelişmiş ve güncel bir çeşididir. 117 motor kuru itki 93.1 kN (21,000 lbf), artyakıcı ile 147.1 kN (33,067 lbf) itki üretir ve 10.5:1 ağırlık oranında bir itkiye sahiptir. Motorlar tam donanımlı bağımsız sayısal motor kontrol (FADEC) ve manevra kabiliyeti ile yol tutuşunu kolaylaştırmak için uçuş kontrol sistemiyle bütünleştirilmiştir.

İki 117 motoru, dönme eksenleri Su-35S'in ağızlık düzenlemesinin benzeri bir açıda eğimli olarak vektörel itki kuvveti (TVC) nozüllerini içermektedir. Bu yapılandırma uçağın, üç dönme ekseninde, saha, rotadan çıkma ve dalgalanma anlarında vektörel itki üretmesine izin verir. İtki vektörü ile kendileri sadece bir düzlemde çalışabilir nozüller; uçağın her bir motor nozülünden farklı vektörel belirleme ile dalgalanma ve sapma üretmeye izin verir. Motor, girişi artmış ses üstü verimlilikte ve yabancı nesne enkazının motorlar tarafından yutulmasını önlemek için geri çekilebilir örgü ekranları için değişken gaz giriş rampaları içermektedir. 117 motoru kızılötesi ve RCS azaltma tedbirlerini de içermektedir. 2014 yılında, Hindistan Hava Kuvvetleri açıkça güvenilirlik ve 117 motorlarının performansı üzerinde endişelerini dile getirdi; 2011 Moskova Hava Gösterisi sırasında, T-50 kalkışı iptal etmek için uçak zorunlu bir kompresör hız kesilmesi yaşadı.

2020'de T-50'nin, ileriye yönelik üretiminde, izdeliye 30, 117'nin yerini alacaktır ve yeni tasarımlı motor olarak bilinen daha güçlü bir motor ile donatılmış olacaktır. NPO Saturn ve MMPP Salyut bu kesin ikinci kademe motor sağlanması için yarışmaktadır. 117 ile karşılaştırıldığında, yeni güç kaynağı artan itkiye ve yakıt verimliliği ile daha fazla güvenilirlik ve daha düşük maliyetliliğe sahip olacaktır. Izdeliye 30 böylece kendinden önceki modele kıyasla parça sayısını azaltarak, 117'den daha az fan ve kompresör aşamalarına sahiptir. Motor yaklaşık 107 kN (24.050 lbf) kuru itki ve 167 kN (37.500 lbf) kadar artyakıcılı itki üretmek için tasarlanmıştır. Tam ölçek geliştirme, 2011 yılında başlayan motorun kompresörü Aralık 2014 yılında tezgâh sınamasına başladı. İlk test motorlarının 2016 yılında tamamlanması planlanmaktadır ve uçuş sınamasının 2017 yılında başlaması öngörülmektedir. Yeni güç kaynağı uçak iskeletinin en az düzeyde değişiklikleri ile 117 için öylesine olacak şekilde tasarlanmıştır.

Silahlanma

T-50'nin, iki art arda dizili (tandem) her biri yaklaşık 4,6 m (15.1 ft) uzunluğunda ve 1,0 m (3.3 ft) genişliğinde ana iç silah koyları ve kanat köküne yakın gövde altında çıkıntılı iki küçük üçgen kesitli silah yuvası bulunmaktadır. İç silah taşıyıcıları uçağın görünmezliğini önemli ölçüde korur ve böylece dış depolamada performanslarına göre hareket ile ilgili (kinematik) performansı koruyarak hava devingenliğinde (aerodinamik) sürüklenmeyi azaltır. T-50'nin yüksek seyir hızının önemli ölçüde selefine kıyasla silah etkinliğini artırması bekleniyor. Vympel ana koylarıyla: UVKU-50L füzeler için 300 kg (660 lb) ağırlıkta ve UVKU-50U, 700 kg (1,500 lb) ağırlığa kadar ağır toplar için iki fırlatma füzeatarı geliştiriyor. Uçağa içten dışa doğru LEVCON köküne yakın, 9A1-4071K (GSH-301) 30mm top eklemlenmiştir.

T-50'nin hava-hava muharebesi için, iki ana silah koylarında dört görsel-aralık-ötesi füze ve kanat kök silah koylarında iki kısa menzilli füze taşıması bekleniyor. Birincil orta menzilli füze etkin radar güdümlü K-77M (izdeliye 180) AESA arayıcısı ve konvansiyonel arka kanatlarda yükseltilmiş R-77 çeşididir. Kısa menzilli füze, kızılötesi güdümlü ("ısı arayan") K-74M2 (izdeliye 760), iç taşıma için azaltılmış kesitli yükseltilmiş R-74 çeşididir. Yenilenen tasarımda kısa menzilli füze atanmış kodu K-MD (izdeliye 300) sonunda K-74M2 yerine geliştirilmektedir. Füzeler, her bir ana silah koyunda iki ile yapılabilir görsel-aralık-ötesi geniş izdeliye 810 için uzun menzilli uygulamaları içerir.

Ana koylar aynı zamanda Kh-38M olarak bilinen hava-yer füzelerini, yanı sıra birden fazla 250 kg (550 lb) KAB-250 veya 500 kg (1,100 lb) KAB-500 hassas güdümlü bombaları barındırabilir. Uçağın Kh-35UE (AS-20 "Kayak") gemi-savar füzesi ve Kh-58UShK (AS-11 "Kilter") radyasyon-savar füzesinin daha geliştirilmiş ve değiştirilmiş türevlerini taşıması bekleniyor. Görünmezlik gerekmeyen görevlerde T-50, altı harici sabit noktada depolama yapabilir. PAK FA baş tasarımcısı Alexander Davydenko, PAK FA ve FGFA'da Brahmos'un türevi ses üstü seyir füzesi kurulumunun bir olasılığı olduğunu; bir ya da iki tür Brahmos füzesinin yoğun ağırlıkta gerçekleştirilebilir olduğunu söyledi.

Pilot kabini

T-50, iki 38 cm (15) Su-35S düzenine benzer temel çok işlevli LCD ekranlardan oluşan bir cam kokpite sahiptir. Kokpit etrafına yerleştirilmiş üç küçük kontrol paneli ve ekranından oluşur. Pilot kabini, geniş açılı baş üstü ekran (30°, 22°) (HUD), Moskova merkezli Geofizika-NV üretimi NSTsI-V kaska ekli yeni bir görüş ve görüntüleme sistemine ve ZSh-10 kaskına sahiptir. Birincil kontroller denetim kolu ve gaz kolunun bir çiftine sahiptir. Uçak kıç bölümde ileri sürgülü ve yerinde kilitleme ile iki parçalı gölgelik kullanır. Gölgelik uçağın görünmezliğini geliştirmek için özel bir kaplama ile işleme tabi tutulur.

T-50, NPP Zvezda üretimi K-36D-5 fırlatma koltuğu ve g limit karşıt sistemi ve oksijen üreten sistemi içermektedir, SOZhE-50 yaşam destek sistemini kullanır. 30 kg (66 lb) oksijen üreten sistem sınırsız oksijen kaynağını pilota sağlayacaktır. Yaşam destek sistemi bir seferde en fazla 30 saniye boyunca 9-g manevra yapan pilotlara destek sağlayacak ve yeni VKK-17 kısmi basınç giysisi 23 km irtifada güvenli atım sağlayacaktır.

Aviyonikler

Ana aviyonik sistemleri, Sh121 çok işlevli bütünleşik radyo elektronik sistemi (MIRES) ve 101KS Atoll elektro optik sistemidir. Sh121, N036 Byelka radar sistemi ve L402 Himalaya elektronik karşı önlem sisteminden oluşur. Tikhomirov NIIP Enstitüsü tarafından geliştirilen N036, ana burna ekli N036-1-01 X bandında etkin elektronik taramalı dizi (AESA) radarı veya aktif faz dizili radarından (Rusça: Активная фазированная антенная решётка, Aktivnaya Fazirovannaya Antennaya Reshotka, АФАР, AFAR) Rus adlandırmada, 1,552 T/R modülleri ve artan açısal kapsamada ileri gövde yanaklarına gömülü 358 T/R modülleri ile iki yan görünümlü N036B-1-01 X-band AESA radarlarından oluşur. Giyside sadece N036Sh Pokosnik (Reaper, Türkçe: Orakçı) dost-düşman tanılama sistemi değil, aynı zamanda elektronik harp amaçlı işlemek için kullanılmayan kanadın öncü uzantılarında iki N036L-1-01 L bandı alıcı ve vericileri vardır.

Radar, pilot yükünü azaltmak ve uçaklar arasında bilgi paylaşımı için yeni bir veri bağlantısı kullanacaktır. T-50, tüm bölgedeki diğer dost uçakların yanı sıra hava ve yer tabanlı kontrol noktaları ile veri paylaşımında güvenli iletişim bağlantıları kullanacaktır. 2012 yılında, N036 radar yer sınamaları üçüncü T-50 uçağında başladı. KNIRTI enstitüsü tarafından yapılan L402 Himalaya elektronik karşı önlem (ECM) paketi kendi dizileri ve N036 radar sisteminin her ikisini kullanır. Onun dizilerinden biri iki motor arasındaki sırt iğnelerine eklemlenmiştir. Sistem 2014 yılında uçağın üzerine eklendi.

UOMZ 101KS Atoll elektro-optik sistemi, 101KS-V kızılötesi aramasını içerir ve taret kokpitin önünde sancak tarafına eklemlenmiştir. Bu sensör ile tespitler ve kimlik belirlemeleri yapılabilir ve eş anlı havadan birden fazla hedefi izlenebilir. 101KS-O kızılötesi karşı önlem sistemi, sırt omurgası ve ileri gövde üzerine eklenmiş tarete ev sahipliği yapan sensörleri vardır ve ısı arayan füzelere karşı lazer tabanlı önlemler kullanır. Atoll kompleksi ayrıca 101KS-U ultraviyole füze ikaz sensörleri ve 101KS-N konumlandırma ve hedefleme podunu içerir.

Diğer sürümler

Aleksey Fedorov, daha küçük bir savaşçı (F-35 ile karşılaştırılabilir) üretmek için üzerinde beşinci nesil teknolojileri uygulayarak ağır avcı sonrasına kadar herhangi bir kararda beklenmesi gerektiğini söyledi.

Kazalar

10 Haziran 2014'te, beşinci uçan öncül üretim, T-50-5, indikten sonra ciddi bir motor yangınında hasar gördü. Pilot sağ salim kurtulmayı başardı. Sukhoi savaş uçaklarının tamir edileceğini belirtti ve yangının "T-50 test programının zamanlamasını etkilemeyeceğini" söyledi.

Özellikleri (T-50)

sukhoi-info.jpg


Sukhoi şirketi ve Savunma Bakanlığı bünyesindeki kaynaklar açıkça, uçağın, süper manevra kabiliyetli, süperseyir özellikli, kompozit malzemeleri büyük miktarlarda içerecek ve aktif faz dizili radar ve sensör füzyonu gibi gelişmiş aviyoniklere sahip bir hayalet uçak olacağını belirtmiştir. Bu noktada tasarımı tamamen düşük görünürlüğe odaklanmış, Düşman hava savunma katmanlarından sızarak, cephe gerisindeki hedefleri vurmak (Deep Strike) amacıyla üretilmiş F-35 gibi uçaklarla mukayese edilmesi doğru olmayacaktır. Ayrıca Rusya’nın sahip olduğu en sofistike, entegre ve düşük band radarlar ile donatılmış hava savunma sistemleri ABD’yi savaş uçağı üretiminin merkezine düşük görünürlük odağını koymasına yol açmıştır. SU-57’nin yapısal ağırlığının %25’i ve dış yüzeyinin %70’ini kapsayan bölümü kompozit malzemelerden üretilmiştir. Bazı iddialara göre SU-57’in radar yansıması (RCS) büyük ebadına rağmen F-15SE (Silent Eagle) ile F-18 Super Hornet arasında bir yerde olduğu söylenmektedir. Fakat bu nokta, düşük görünürlüğün modern bir savaş uçağının hava-hava muharebesinde hayatta kalma becerisini sağlayan birçok unsurdan sadece bir tanesi olduğunu belirtmek doğru olacaktır. Bu konuyu burada kapatarak SU-57’in düşük görünürlüğündeki zafiyeti telafi edecek 8 benzersiz yeteneği ...


1-SU-57’in Yanak Radarları

Yanak Radarı
Yanak Radarı
F-22 için bir dönem planlanan fakat hayata geçmeyen yanak radarları, SU-57 ön burun kısmında kanopi altında yer almaktadır. Bu X-band radarlar uçağın ana N036 Byelka radarını destekleyerek pilotun farkındalığını arttırmaktadır. Yanak radarları ayrıca pilotun “Beaming” olarak adlandırılan taktik manevrayı gerçekleştirmesine olanak vermektedir. Beam manevrası eğer karşınızdaki uçak Pulse Doppler (Darbe) radara sahip ise etkilidir. Bu taktiği anlamak için Pulse Doppler radarın çalışma prensiplerini anlamak gerekmektedir. Basit bir şekilde ifade etmek gerekirse gönderilen sinyal frekansı ile cisimlerden yansıyan sinyal frekansı arasındaki kaymayı ölçen radarlardır.

Radar sinyalini yansıtan eğer bir yeryüzü şekli ise, bir önceki radar taramasıyla en son radar taraması arasındaki görece yer değişimi sıfırdır. Eğer aksine hareketli bir hedef ise otomatik olarak mesafe değişimi olacaktır. Bu noktada eğer hareket halindeki nesne radar kaynağı ile arasındaki mesafe değişimini kontrol edip azaltabilirse veya tamamen sıfırlayabilirse radar kaynağının kendisini sabit bir nesne olarak algılamasına sebep olabilir. Radar kullanan pilotlar karada hareket eden yüksek hızlı araçları ekranlarında görmek istemez. Bazı radarlar siyah ekranlarında bu cisimleri göstermez. F-16 V radarının orijinal ayarlarında bu hız limiti 60 knot dır. Almanya’daki yüksek otoban hız limitleri nedeniyle bu hız filtresinin daha yüksek olduğunu düşünebiliriz. Bu taktik yanıltma özellikle radar kaynağı yüksek irtifada konumlanması halinde etkili olabilir. SU-57 Pulse Doppler radara sahip hedefe uzun menzilli BVR füzelerini ateşledikten sonra 90° dönerek, radar ile kendisi arasındaki mesafe değişimini düşürerek düşman radarının filtre ettiği kör alanda radar kaynağının kendisini yeryüzü şekli ya da yüzeyde hareket eden bir cisim olarak algılayarak radar ekranında göstermemesine neden olabilmektedir. Bu esnada yanak radarı ile hedefi takip eden Su-57 gönderdiği füzeyi hedefe mid-course (yarı yol) yönlendirmesi yapmaya devam edebilmektedir. Pulse Doppler radarın bu handikabı modern AESA radarlarda azaltılmış olsa da 3. taraf sensör ve radarlar ile desteklenmeyen uçaklara karşı muharebe alanlarında halen kullanılan bir taktikdir.

2-L-band Kanat ve X-band Kuyruk Radarları

L-band Kanat ve X-band Kuyruk Radarları
L-band Kanat ve X-band Kuyruk Radarları
SU-57’nin sahip olduğu X-band kuyruk radarı pilotun durumsal farkındalığını artıran bir diğer kabiliyettir. Uçak bu radar sayesinde muharebe alanından çekilirken dahi kendisini takip eden uçakları izleyebilir gerektiğinde angaje olabilmektedir. Byelka Aktif Faz Dizinli (AESA) radarı benzeri nano-teknoloji unsurları ile geliştirdiği N036B-1-01 Kanat Radarları Su-57 için geliştirilmiş bir radar sistemi olmasına rağmen SU-35S’lerde kullanılmaya başlanmıştır. N036B-1-01 radarının teknolojisinin en büyük özelliği düşük görünürlüklü uçakların aşil topuğu olan L-Band ile çalışmasıdır. Çünkü F-22 ve F-35 gibi uçakların radar dalgalarını emerek yansıtmayan ve belli süreler ile yenilenmesi gereken RAM kaplamaları sadece X-Band radarlara karşı yansıma sağlamayacak şekilde geliştirilmiştir. L-Band radarları çok düşük frekanslı radarlardır ve silahlara hedefleme veya rehberlik sağlayacak kadar doğruluklu ve güçlü değildir. Bunun için hala daha yüksek frekanslı X-Band gibi bir radara ihtiyaç vardır.

N036B-1-01 L-band antenlerin problemleri
  1. Sadece mesafe ve yatağı belirleyebilir, yüksekliği belirleyemezler.
  2. Modern radarlar kendisine L-Band aydınlatma yapıldığını, kendi tespit edilmeden çok uzaktan algılayabilir (aynı şey herhangi bir radar için de geçerlidir)
  3. HARM (Yüksek Hızlı Anti-Radar Füzesi) özellikleri ile donatılmış yeni nesil AA (hava-hava) füzeleri bu frekansları da hedefleyecek şekilde geliştirilmiştir.
3-Fotonik Radar (ROFAR)

Fotonik Radar
Fotonik Radar
Beşinci nesil programların tümü Gan tabanlı AESA radarına yatırım yaparken, Ruslar bu trendi kırmaya ve Fotonik Radar veya Radyo Optik Faz Dizili Radar olarak adlandırılan tamamen yeni ve nispeten gelişmiş bir radar geliştirmeye karar verdiler. Özellikle düşük görünürlüklü uçaklara karşı etkili olan bu yeni teknoloji hakkında henüz çok şey bilmiyoruz. Batı, mikroelektronikte liderliğini korurken Ruslar, batıdaki gibi güçlü bir AESA radarı yapmak için mikroelektronikte teknolojik yeteneklere sahip değiller, bu nedenle AESA radarların seri üretiminde zorlanmaktadırlar. Ancak fotonik teknolojiler açısından, Rusların bir kozu var gibi görünmektedir.

Rus fotonik okulu, dünyanın en iyilerinden biri olarak kabul edilmektedir. 2020’lerin başlarında, Rusya’nın beşinci nesil SU-57 savaş uçaklarında, aktif radyo-optik aşamalı dizi teknolojisini kullanarak fotonik tabanlı bir radar sistemi elde edebilir. Fotonik, optik ile çok yakından ilişkilidir ve fotonik radar, gelişimin ilk aşamalarındadır. Geleneksel EM dalgaları yerine algılamak için lazer darbeleri kullanırlar. Bu, özellikle hareketli nesnelerin hız hesaplaması ile nesnelerin daha iyi izlenmesine yardımcı olur. Bu tip radar sistemleriyle ilgili problemler, radarın kapsam alanı (geleneksel radardan daha az) ve faz gürültüsüdür. Ancak, lazer darbelerinin kullanımı, ultra yüksek bant genişliğine (dolayısıyla büyük miktarda bilgi) ve radar boyutunda küçülmeye avantajlarına sahiptirler.

4-IRST (Infared Serch and Track / Kızılötesi Arama ve Takip )

Kızılötesi Arama ve Takip
Kızılötesi Arama ve Takip
SU-57’in gelişmiş IRST sensörü geleneksel olarak uçağın burun kısmında kanopinin tam önünde yer almaktadır. Uçağın düşük görünürlüğüne oldukça olumsuz katkıda bulunan sensör, Rus uçaklarının düşük görürlüklü uçaklara karşı en büyük kozlarından biridir. Yüksek irtifalardaki havanın daha soğuk olması nedeniyle etkisi artan IRST, hedef uçakların motor çıkışlarında ve sürtünme nedeniyle gövdelerin sahip oldukları termal izi tespit edebilmektedir.

Modern savaş uçakları hedeflerini yaydıkları IFF (Dost düşman tanıma) benzeri radyo frekansları üzerinden de takip ve tespit etme yeteneği kazanmışlardır. IRST sayesinde pilotlar radar ve elektronik emisyon yayan sistemlerini kapatarak elektronik olarak görünmez haldeyken dahi hedefi takip ederek angaje olma taktik avantajına sahiplerdir. F-22 gibi birçok konuda taktir ettiğimiz hava üstünlük uçağı halen IRST gibi bir sensöre sahip değildir. F-35’in sahip olduğu EOTS (Elektro optik hedefleme sensörü) ile uzun menzilden hava araçlarını tespit ve tanımlama, lazer güdümlü bombalar için hedefleme gibi bir dizi kabiliyetlere sahiptir. IRST sensörlerinin genel kullanımını ilk olarak gerçekleştiren Rus Hava Kuvvetleri, bu sensörleri uzun yıllardır kullanmaktadır. Tasarımının odağında sadece Hava-Hava muharebeleri olan ve uzun yıllar boyunca edinilmiş tecrübeler ile geliştirilmiş Rus 101KS-V sensörü ile EOTS gibi birçok amaç için geliştirilen bir sensörü mukayese etmek doğru olmayacaktır.

5-Kızıl ötesi önleme sistemleri


SU-57, F-22 ve F-35 gibi uçağın çevresine dağılmış bir dizi RWR ve LWR füze tespit sistemlerine sahiptir. Fakat SU-57’nin kanopisinin arkasında ve uçağın altında yer alan küçük lazer karşı önleme sistemi 101KS-O sayesinde kendine doğru gelen kızıl ötesi güdümlü füzelere gönderdiği lazer ışınları ile kör ederek füzenin rota dışına çıkmasına neden olabilmektedir. SU-57 sahip olduğu N101KS elektro optik suit, füze algılama, IRST ve kızıl ötesi önleme sistemlerin içinde barındırmaktadır.

SU-57’in her prototipinde göremediğimiz bu yeni soft-kill sistem eğer verimli çalışıyorsa AIM-9X ve benzeri kızıl ötesi tarayıcılı füzelere karşı uçağa önemli bir avantaj kazandırmıştır. Batıdan 40 yıldır görmeye alıştığımız Flare ve BOL-IR gibi kızıl ötesi karşı önleme sistemleri yanında, savaş uçağına yerleştirilecek kadar minimize edilmiş benzeri bir soft-kill sistem görmemiştik. Daha önce Rus helikopterlerinde ve kargo uçaklarında görülen daha büyük sistem, Rusya’nın Suriye de tecrübe ettiği Manpad tehlikesine karşı geliştirilmiş olmakla birlikte, SU-57 üzerinde hava-hava füzelerine karşı nasıl bir performans göstereceği merak konusudur.

6-Zorlu pistlere iniş

SU-57 5.nesil sofistike bir uçak olarak geliştirilmiş olmasına rağmen güçlü iniş takımları ve çamurlukları ile dikkat çekmektedir. Mig-29 ve bazı Su-27 lerde gördüğümüz hava girişlerindeki kapakları SU-57’de de görmekteyiz, bu kapaklar uçak taksi pozisyonundayken zeminden motora zarar verebilecek yabancı cisimleri çekmesini önlemek amacıyla kullanılmaktadır. Güçlü iniş takımları ve çamurluklar bize F-22’nin aksine SU-57’nin zorlu pistlere iniş yapabileceğini gösteriyor. Aslında Sovyet döneminden kalan bakımsız hava alanları incelendiğinde bu bir zorunluluk haline gelmektedir.

7-3D Thrust kontrol

3D itiş kontrol gerçek farkını havanın ince olduğu, kanatların yeterince dümen vermediği yüksek irtifalarda göstermektedir. İt dalaşında (WVR) SU-57 Batılı rakiplerini alt edebilecek kapasitedir. Bu nedenle böyle bir karşılaşmadan F-35 gibi geri çekilmeyeceği söylenebilir. Batı Dünyasının hava şovlarının en çok aranan itiş kontrollü Rus uçakları, sahip oldukları potansiyelin bir kısmını sergilemekte ve izleyicileri büyülemektedirler. F-22 aşağı ve yukarı olmak üzere aynı yönde hareket eden iki yönlü (2D) itiş yönlendirmesine sahipken, SU-57’nin birbirinden bağımsız farklı yönlere hareket edebilen 3D itiş kontrole sahiptir. Uçak üstün manevra kabiliyetine sahip olsa da çok keskin manevralar uçağın manevra enerjisini düşürerek pilotu için tehlikeli bir durum yaratabilir.

8-Silah Havuzu


SU-57 düşük görünürlüklü uçaklar arasında eşşiz bir tandem silah havuzuna sahiptir. Kapasitesi hakkında henüz kesin bilgilere sahip olmamakla birlikte gövde içinde 6-8 adet hava-hava füzesi yada geçtiğimiz günlerde deneme atışı görüntüleri yayınlanan 4 adet KH-59MK2 Cruise füzesi kapasitesine sahip olduğunu söyleyebiliriz. SU-57’nin ön silah havuzunun derinliğine göre ramjet motorlu füzeleri taşıması yada daha fazla hava-hava füzesi taşıması mümkün olabilir, fakat bunu kesin olarak söylemek için uçağın tandem silah havuzu hakkında daha fazla resim ve bilgi şimdilik bulunmamaktadır.

21. Yüzyılın hava-yer saldırı profili artık belirgin bir şekilde değişmeye başlamıştır. Örneğin koalisyon hava kuvvetlerinin Suriye rejimine yönelik yaptıkları son hava saldırısında görebileceğimiz gibi hedefin üzerinde yada irtifaya göre yakınında bırakılan lazer güdümlü bombaların yerini düşman HSS menzilinin dışından bırakılan hemen hemen her savaş jetinden atılabilen seyir füzeleri (cruise missile) almaya başlamıştır. Türkiye’nin SOM seyir füzesi serisi ile elde ettiği kazanım, Türk Hava Kuvvetleri’nin 21. yüzyılda TF-X ile birlikte vurucu gücünü korumasının sağlayacaktır. SU-57’nin en ilgi çeken silah havuzu, uçağın kanatları altında yer alan pylon (Silah istasyonu) şeklindeki çıkıntılardır. Bu çıkıntıların deniz kabuğu gibi açılan kısa menzilli füzeler için kanat içi silah havuzu oldukları iddia edilmektedir. Henüz bu silah havuzlarının açık haldeyken bir fotoğrafını görmüş değiliz.

Genel olarak değerlendirdiğimizde, Rusya kısıtlı ekonomik kaynakları ile elinden gelenin en iyisini yaptığı açıkça görülmektedir. Düşük görünürlük performansı, rakip uçaklar kadar iyi olmasada sahip olduğu diğer kabiliyetler SU-57 pilotunun hava-hava muharebelerinde hayatta kalmasına yardımcı olacaktır. 5. Nesil olarak adlandırılan kavram, içinde bir çok unsur bulunduran bir kabiliyetler toplamıdır. Düşük görünürlük bu kavramı oluşturan bir çok yetenekten sadece bir tanesidir. Bir hava-hava muharebesinde, kendi uçağının yeteneklerini en iyi tanıyan ve bunu geliştirdiği taktikler ile en iyi kullanabilen pilot hayatta kalacaktır. Pilotun yeteneklerini geliştirmesi ancak uzun yıllar gerektiren bir eğitim süreci ve uzun uçuş saatleri ile mümkündür. Bu nedenle Hava Kuvvetleri idamesi ekonomik, saatlik uçuş maliyetleri kabul edilebilir uçaklara yönelmelidir.

Düşük görünürlük kabiliyetini çok fazla ön plana çıkarılarak herşeyin önünde tutmak çok doğru değildir. Her geçen gün gelişen kızıl ötesi tespit kameraları, modern düşük band radarlar ile stealth uçakların savaş alanındaki düşük görünürlüğü azalmaktadır. SU-57 5. nesilin birçok kabiliyetini bünyesinde barındıran ve bunlar arasında bir denge sağlamaya çalışmış bir uçaktır. Aslında havada düşük görünürlüğün yarattığı farka bir örnek vermek gerekirse, Pulse doppler X-Band radar karşısında SU-27 baş yönünden 90 mil’den tespit edilebilirken SU-57 35 mil’den, F-22 ise 10 mil’den daha yakın mesafeye gelmeden tespit edilememektedir. SU-57’in sahip olduğu sensör ve ağ merkezli harp kabiliyetlerin seviyesi hakkında kesin bilgilere sahip değiliz fakat, F-22 gibi uçaklar Link-16 gibi kendilerini diğer koalisyon uçakları ile iletişim kurarak elektronik olarak açık edecek bağlantı kanalları kullanmamaktadır. Bu noktada SU-57 ve F-22 gibi hava üstünlük uçakları sessiz bir avcı olmayı tercih etmektedirler. SU-57’yi değerlendiren bu yazımız sonucunda projeyi başarısız bir 5. nesil uçak olarak görmek yanlış bir yaklaşım olacaktır. SU-27’nin SU-35’e gelene kadar geçirdiği evrim göz önüne alındığında SU-57’in önümüzdeki yıllarda gelişmeye devam edeceğini söylemek doğru olacaktır.

 
Üst Alt