İki kalp konuşuyordu. Biri:
“Nasıl geçiyor hayatın?” diye sordu. Diğeri:
“İşler kesat. Bizimkinin uyanacağı yok. Ne namaz, ne oruç, ne zekât… İslendik, pislendik, paslandık işte. Ya sen?”
“Benim de durumum pek farklı değil. Ama yine de ümitliyim.”
“Nasıl yani?”
“Her gece bir pişmanlık tohumu, bir tövbe damlası düşüyor içime. O, bir parça rahatlatıyor beni.”
“Bir damlayla ne olur ki?”
“Öyle deme. O, bir damla değil ki… O, bir deniz benim için. Onu içime katıp büyütüyorum. ‘Allah’ım, bu küçücük damlayı ummana çevir.’ diyorum.”
Damlanın duâsı, büyük olur. Bir damlayı denize çevirebilir Rabbim. Ve bir gün kalbin duâsı kabul olur İnşâallah.
***
Kalbimizi yaratan Allah, kalbimizden geçenleri de bilir. Elbette bilir. Cevap da verir…