Cenâb-ı Hak, kendi azamet ve celâline uygun şekilde ancak insan-ı kâmille bilinir. Onunla görülür, onunla işitilir ve onunla duyulur.Diğer taraftan, insan-ı kâmil de, her şeyi O’nunla görür, O’nunla bilir, O’nunla tutar ve O’na bağlayarak münasebete geçer. Ne var ki, bu görmelerin, duymaların, işitmelerin, işlemelerin, başlamaların ve münasebette bulunmaların asliyet plânında bir tek mümessil»»
Devami...