Soykırımın adı: Srebrenitsa
Srebrenitsa Soykırımının 18. yıl dönümünde düzenlenen anma töreninde kimlikleri yeni tespit edilen 409 kurbanın cenazesi toprağa verildi. o kanlı günü anmak için on binlerce kişi, o gün yaşanan o anları unutturmamak için 3 günden bu yana 'Ölüm yürüyüşü'ne katıldı.
VİDEO İÇİN TIKLAYIN
GALERİ İÇİN TIKLAYIN
Avrupa'da, İkinci Dünya Savaşı'nın ardından yaşanan en büyük insanlık trajedisi olarak kabul edilen ve 8 bin 372 Boşnak erkeğin katledildiği Srebrenitsa soykırımının 18. yıl dönümü kapsamında Potoçari Anıt Mezarlığı'nda gerçekleştirilen törende, 409 kurbanın cenazesi, kılınan namazın ardından gözyaşları arasında toprağa verildi.
Türkiye'yi Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik'in temsil ettiği törenlere, kurban yakınlarının yanı sıra, dünyanın farklı ülkelerinden birçok vatandaş ve üst düzey devlet yetkilisi katıldı. Törenler kapsamında, ilk olarak, Srebrenitsa soykırımı anıtına ülkeleri temsil eden yetkililer çelenk bıraktı ve saygı duruşunda bulundu. Törene katılan Ömer Çelik, soykırım anıtına çelenk bıraktıktan sonra kurbanların isimlerinin yer aldığı alanı gezdi ve kazılan mezarları ziyaret etti.
Tarihte kara bir leke
Bosna Hersek Üçlü Devlet Başkanlığı Konseyi'nin Boşnak üyesi Bakir İzzetbegoviç, törende yaptığı konuşmada, Srebrenitsa'nın her zaman dünya tarihinin kara bir lekesi olacağını söyledi.
İzzetbegoviç, "Bugün, 18 yıl önce katledilen 407 Boşnak erkeğini ve iki kız kardeşimizi toprağa vereceğiz. Bugün burada 4 babayı da oğullarıyla birlikte toprağa veriyoruz" diye konuştu. Bugün defnedilen kurbanların arasında, en küçük soykırım kurbanının da olduğunu hatırlatan İzzetbegoviç, "Anne ve babası, bebeklerine isim vermeye bile fırsat bulamadı" dedi.
Srebrenitsa soykırımında katledilen 14 yaşındaki iki çocuğun da bugün toprağa verildiğini belirten İzzetbegoviç, sözlerine şöyle devam etti:
"Geçen 18 yıl boyunca kendimize hep aynı soruyu soruyoruz: Onların suçu neydi? Normal insan varlığı için günlerce süren sistematik katliamlar akıl alacak bir şey değildir. Akrepler adlı Sırbistan özel polis birliği mensuplarının aç ve sussuz Srebrenitsalı çocuklara sıktığı kurşunlar, modern dünya medeniyetinin kalbine de sıkılmıştır. Bu farklı bir boyut da bütün bunların BM bünyesinde görev yapan Hollandalı askerlerin gözlerinin önünde olmasıdır. Belki de sadece Hitler'in toplama kamplarında kurbanların masumiyeti, suçlular tarafından bu kadar acımasızca ezildi."
ÖLÜM YÜRÜYÜŞÜ
Srebrenitsa'daki soykırımdan kaçan kurbanların, orman yolunu kullanarak geçtiği güzergahta geleneksel olarak düzenlenen 'ölüm yürüyüşü', binlerce kişinin katılımıyla gerçekleşti Tarihler, 11 temmuz 1995 gösterdiğinde Srebrenitsa'nın işgal edilmesi üzerine soykırımdan kaçan kurbanlar orman yolunu kullanarak tuzla kentine ulaşmaya çalışıyordu. 'Ölüm yürüyüşü' olarak adlandırılan bu yolculuk 3 gün sürdü. O günden bu yana her yıl ayni tarihte bu güzergahta ölüm yürüyüşü düzenleniyor. Yürüyüş, binlerce kişinin katılımıyla başladı.
Türkiye'nin yanı sıra İspanya, Hırvatistan, Almanya, ve Avrupa'nın diğer ülkelerinden binlerce kişi, Srebrenitsa'dan kaçanların kullandığı "ölüm yolu"nda buluştu. Nezuk kasabasında sabah saatlerinde toplanan binlerce kişi, marşlar eşliğinde yürüyüşe geçti. Katılımcılar, sıcak havaya aldırış etmeden, ellerinde Bosna-Hersek bayraklarını sallayarak yollarına devam etti. Yürüyüşü hem binlerce günahsız sivilin hem de kardeşimin hatırasını yaşatmak açısından önemsiyorum dünyanın farklı noktalarından gelerek 17 yıl önce yaşanan insanlık trajedisine karşı tek vücut olan katılımcılar, benzer acıların bir daha yaşanmamasını istiyor.
Yürüyüş, bugün Srebrenitsa Soykırımı anma etkinliklerinin yapılacağı Potoçari Mezarlığı'nda sona erecek. Potoçari'ye ulaşmak için her gün 35 kilometre yol kat eden katılımcılar, 3 günü yolda geçirdi. Geceleri, ormanlık alanlardaki konaklama noktalarında geçiren katılımcılar, bugün merkeze ulaşacak. Ayrıca, soykırımdan kaçmak için 'Ölüm yolu'nu kullanarak sağ kalmayı başarabilenler, yaşadıklarını anlatacak. O kanlı ve acı dolu yılları bir hatırlayalım. Bosna-Hersek'teki savaşta Temmuz 1995 yılında 8 bin erkek katledildi. Avrupa'nın göbeğinde yaşanan bu katliama kimse ses çıkarmadı, görmezden geldi. Binlerce aile, binlerce anne evlatsız kaldı.
Avrupa'nın İkinci Dünya Savaşından sonra yaşadığı en büyük trajedi olan Srebrenitsa Soykırımı, ülkenin doğusunda yer alan, bir zamanlar doğal güzellikleri ve şifalı kaplıcalarıyla ünlü kentin sosyal yapısını altüst etti.
Boşnak aileleri erkeksiz, çocukları babasız, anneleri evlatsız bırakan bu soykırımın acısı, aradan geçen 17 yıla rağmen hiç dinmedi. Bir zamanlar evlat ve eşleriyle mutlu hayatları ansızın yok edilen ve hayatta yapayalnız kalan Srebrenitsalı annelerin her birinin hayati ayrı bir hikaye, her birinin yaşadığı olaylar insanin kanını donduruyor. Mutlu hayatlarının yok edildiği kente her şeyi göze alarak dönen, burada her türlü tehditle karşılaşan, yıkılmış ve harabe edilmiş evlerinin tek gözlü bodrumlarında yaşamak zorunda bırakılan bu anneler, hayata küsmek yerine, acılarını yüreklerine basarak, hakli davalarını dünyaya anlatmak için çaba harcıyor.
Yaşadıkları topraklara dönerek sönen ocaklarına tekrar hayat veren bu anneler sayesinde Srebrenitsa kurbanları toplu bir şekilde Potoçari mezarlığına gömülerek, burası adeta uçsuz bucaksız 'Beyaz zambaklar ülkesi' haline getirildi ve soykırım burada tescillendi. Her biri ayrı tarihte çocuklarını doğuran, her biri farklı yaşta olan bu annelerin en büyük özelliği, hepsinin ayni tarihte yakınlarını kaybetmesi ve hepsinin bu olayın ardından hayatta yapayalnız kalması. Ancak bu anneler hayata küsmek yerine, hakli davalarını dünyaya anlatmak için dernekler kurdu ve sosyal hayatin içine girdi. Bu annelerin çığlıkları sayesinde BM ve Lahey'deki Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi, 2004 yılında Srebrenitsa'yı 'Soykırım' olarak tanımak zorunda kaldı. Bosna-Hersek'in doğusunda bulunan Srebrenitsa, BM'nin 'Güvenli bölge' ilan ettiği Saraybosna, Bihaç, Gorajde, Zepa, Tuzla gibi yerlerden biriydi.
Srebrenitsa'nın bu özelliğinden dolayı komşu bölgelerden de mülteci akını olmuş ve katliam öncesinde 45 bine yakin bir nüfus Srebrenitsa'da toplanmıştı. Srebrenitsa'daki Boşnak erkek ve 14 yaş üstü çocuklar, Bosnalı Sırp birliklerinin komutanı Ratko Mladiç'e bağlı birliklerce sığındıkları Hollandali birliklerin elinden alınarak otobüslere ve kamyonlara doldurulup götürüldükleri ormanlık alanlarda, kapatıldıkları fabrikalarda katledildi. Cenazeleri ise toplu mezarlara gömüldü. Srebrenitsa yakınlarında bulunan 13 ayrı toplu mezarda binlerce Boşnak erkeğine ait ceset bulundu.
Srebrenitsa katliamından sorumlu tutulan iki Sırp lider Radovan Karaciç ile Ratko Mladiç, halen Lahey'deki uluslararası eski Yugoslavya Savaş Suçları Özel Mahkemesi'nde yargılanıyor. Srebrenitsa katlıamı BM ve Lahey Adalet Divani tarafından 'Soykırım' olarak kabul edildi. Ancak Boşnaklar, 'soykırımın' sadece Srebrenitsa'da değil, tüm Bosna'da yapıldığının kabul edilmesini istiyor.
Kaynak: DHA
Srebrenitsa Soykırımının 18. yıl dönümünde düzenlenen anma töreninde kimlikleri yeni tespit edilen 409 kurbanın cenazesi toprağa verildi. o kanlı günü anmak için on binlerce kişi, o gün yaşanan o anları unutturmamak için 3 günden bu yana 'Ölüm yürüyüşü'ne katıldı.
VİDEO İÇİN TIKLAYIN
GALERİ İÇİN TIKLAYIN
Avrupa'da, İkinci Dünya Savaşı'nın ardından yaşanan en büyük insanlık trajedisi olarak kabul edilen ve 8 bin 372 Boşnak erkeğin katledildiği Srebrenitsa soykırımının 18. yıl dönümü kapsamında Potoçari Anıt Mezarlığı'nda gerçekleştirilen törende, 409 kurbanın cenazesi, kılınan namazın ardından gözyaşları arasında toprağa verildi.
Türkiye'yi Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik'in temsil ettiği törenlere, kurban yakınlarının yanı sıra, dünyanın farklı ülkelerinden birçok vatandaş ve üst düzey devlet yetkilisi katıldı. Törenler kapsamında, ilk olarak, Srebrenitsa soykırımı anıtına ülkeleri temsil eden yetkililer çelenk bıraktı ve saygı duruşunda bulundu. Törene katılan Ömer Çelik, soykırım anıtına çelenk bıraktıktan sonra kurbanların isimlerinin yer aldığı alanı gezdi ve kazılan mezarları ziyaret etti.
Tarihte kara bir leke
Bosna Hersek Üçlü Devlet Başkanlığı Konseyi'nin Boşnak üyesi Bakir İzzetbegoviç, törende yaptığı konuşmada, Srebrenitsa'nın her zaman dünya tarihinin kara bir lekesi olacağını söyledi.
İzzetbegoviç, "Bugün, 18 yıl önce katledilen 407 Boşnak erkeğini ve iki kız kardeşimizi toprağa vereceğiz. Bugün burada 4 babayı da oğullarıyla birlikte toprağa veriyoruz" diye konuştu. Bugün defnedilen kurbanların arasında, en küçük soykırım kurbanının da olduğunu hatırlatan İzzetbegoviç, "Anne ve babası, bebeklerine isim vermeye bile fırsat bulamadı" dedi.
Srebrenitsa soykırımında katledilen 14 yaşındaki iki çocuğun da bugün toprağa verildiğini belirten İzzetbegoviç, sözlerine şöyle devam etti:
"Geçen 18 yıl boyunca kendimize hep aynı soruyu soruyoruz: Onların suçu neydi? Normal insan varlığı için günlerce süren sistematik katliamlar akıl alacak bir şey değildir. Akrepler adlı Sırbistan özel polis birliği mensuplarının aç ve sussuz Srebrenitsalı çocuklara sıktığı kurşunlar, modern dünya medeniyetinin kalbine de sıkılmıştır. Bu farklı bir boyut da bütün bunların BM bünyesinde görev yapan Hollandalı askerlerin gözlerinin önünde olmasıdır. Belki de sadece Hitler'in toplama kamplarında kurbanların masumiyeti, suçlular tarafından bu kadar acımasızca ezildi."
ÖLÜM YÜRÜYÜŞÜ
Srebrenitsa'daki soykırımdan kaçan kurbanların, orman yolunu kullanarak geçtiği güzergahta geleneksel olarak düzenlenen 'ölüm yürüyüşü', binlerce kişinin katılımıyla gerçekleşti Tarihler, 11 temmuz 1995 gösterdiğinde Srebrenitsa'nın işgal edilmesi üzerine soykırımdan kaçan kurbanlar orman yolunu kullanarak tuzla kentine ulaşmaya çalışıyordu. 'Ölüm yürüyüşü' olarak adlandırılan bu yolculuk 3 gün sürdü. O günden bu yana her yıl ayni tarihte bu güzergahta ölüm yürüyüşü düzenleniyor. Yürüyüş, binlerce kişinin katılımıyla başladı.
Türkiye'nin yanı sıra İspanya, Hırvatistan, Almanya, ve Avrupa'nın diğer ülkelerinden binlerce kişi, Srebrenitsa'dan kaçanların kullandığı "ölüm yolu"nda buluştu. Nezuk kasabasında sabah saatlerinde toplanan binlerce kişi, marşlar eşliğinde yürüyüşe geçti. Katılımcılar, sıcak havaya aldırış etmeden, ellerinde Bosna-Hersek bayraklarını sallayarak yollarına devam etti. Yürüyüşü hem binlerce günahsız sivilin hem de kardeşimin hatırasını yaşatmak açısından önemsiyorum dünyanın farklı noktalarından gelerek 17 yıl önce yaşanan insanlık trajedisine karşı tek vücut olan katılımcılar, benzer acıların bir daha yaşanmamasını istiyor.
Yürüyüş, bugün Srebrenitsa Soykırımı anma etkinliklerinin yapılacağı Potoçari Mezarlığı'nda sona erecek. Potoçari'ye ulaşmak için her gün 35 kilometre yol kat eden katılımcılar, 3 günü yolda geçirdi. Geceleri, ormanlık alanlardaki konaklama noktalarında geçiren katılımcılar, bugün merkeze ulaşacak. Ayrıca, soykırımdan kaçmak için 'Ölüm yolu'nu kullanarak sağ kalmayı başarabilenler, yaşadıklarını anlatacak. O kanlı ve acı dolu yılları bir hatırlayalım. Bosna-Hersek'teki savaşta Temmuz 1995 yılında 8 bin erkek katledildi. Avrupa'nın göbeğinde yaşanan bu katliama kimse ses çıkarmadı, görmezden geldi. Binlerce aile, binlerce anne evlatsız kaldı.
Avrupa'nın İkinci Dünya Savaşından sonra yaşadığı en büyük trajedi olan Srebrenitsa Soykırımı, ülkenin doğusunda yer alan, bir zamanlar doğal güzellikleri ve şifalı kaplıcalarıyla ünlü kentin sosyal yapısını altüst etti.
Boşnak aileleri erkeksiz, çocukları babasız, anneleri evlatsız bırakan bu soykırımın acısı, aradan geçen 17 yıla rağmen hiç dinmedi. Bir zamanlar evlat ve eşleriyle mutlu hayatları ansızın yok edilen ve hayatta yapayalnız kalan Srebrenitsalı annelerin her birinin hayati ayrı bir hikaye, her birinin yaşadığı olaylar insanin kanını donduruyor. Mutlu hayatlarının yok edildiği kente her şeyi göze alarak dönen, burada her türlü tehditle karşılaşan, yıkılmış ve harabe edilmiş evlerinin tek gözlü bodrumlarında yaşamak zorunda bırakılan bu anneler, hayata küsmek yerine, acılarını yüreklerine basarak, hakli davalarını dünyaya anlatmak için çaba harcıyor.
Yaşadıkları topraklara dönerek sönen ocaklarına tekrar hayat veren bu anneler sayesinde Srebrenitsa kurbanları toplu bir şekilde Potoçari mezarlığına gömülerek, burası adeta uçsuz bucaksız 'Beyaz zambaklar ülkesi' haline getirildi ve soykırım burada tescillendi. Her biri ayrı tarihte çocuklarını doğuran, her biri farklı yaşta olan bu annelerin en büyük özelliği, hepsinin ayni tarihte yakınlarını kaybetmesi ve hepsinin bu olayın ardından hayatta yapayalnız kalması. Ancak bu anneler hayata küsmek yerine, hakli davalarını dünyaya anlatmak için dernekler kurdu ve sosyal hayatin içine girdi. Bu annelerin çığlıkları sayesinde BM ve Lahey'deki Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi, 2004 yılında Srebrenitsa'yı 'Soykırım' olarak tanımak zorunda kaldı. Bosna-Hersek'in doğusunda bulunan Srebrenitsa, BM'nin 'Güvenli bölge' ilan ettiği Saraybosna, Bihaç, Gorajde, Zepa, Tuzla gibi yerlerden biriydi.
Srebrenitsa'nın bu özelliğinden dolayı komşu bölgelerden de mülteci akını olmuş ve katliam öncesinde 45 bine yakin bir nüfus Srebrenitsa'da toplanmıştı. Srebrenitsa'daki Boşnak erkek ve 14 yaş üstü çocuklar, Bosnalı Sırp birliklerinin komutanı Ratko Mladiç'e bağlı birliklerce sığındıkları Hollandali birliklerin elinden alınarak otobüslere ve kamyonlara doldurulup götürüldükleri ormanlık alanlarda, kapatıldıkları fabrikalarda katledildi. Cenazeleri ise toplu mezarlara gömüldü. Srebrenitsa yakınlarında bulunan 13 ayrı toplu mezarda binlerce Boşnak erkeğine ait ceset bulundu.
Srebrenitsa katliamından sorumlu tutulan iki Sırp lider Radovan Karaciç ile Ratko Mladiç, halen Lahey'deki uluslararası eski Yugoslavya Savaş Suçları Özel Mahkemesi'nde yargılanıyor. Srebrenitsa katlıamı BM ve Lahey Adalet Divani tarafından 'Soykırım' olarak kabul edildi. Ancak Boşnaklar, 'soykırımın' sadece Srebrenitsa'da değil, tüm Bosna'da yapıldığının kabul edilmesini istiyor.
Kaynak: DHA