Son Söz….

Muhtazaf

Yardımcı Yönetici (Şair|Yazar)
Yönetici
Son Söz….

Hz.Muhammed sallallahu aleyhi vesellem Sevgili Peygamberimiz; MUHAMMED ALEYHİSSELAM’ın son sözleri.
Alemlerin efendisi, hastalığı ağırlaşıp, şiddetli ağrılarının olduğu gün, Eshabını mescidde toplayıp,
“Ey Eshabım!
Bilmiş olunuz ki, aranızdan ayrılmam yaklaştı. Kimin bende hakkı varsa, benden istesin.
Benim yanımda sevgili olan, benden hakkını istesin veya helal etsin ki, Rabbime ve rahmetine bunları ödemiş olarak kavuşayım” buyurdu. Sonra evine çekildi.
Alemlerin efendisi, artık son anlarını yaşıyordu, mübarek dudaklarından, “Aman! Aman!
Ellerinizdeki kölelerinize iyi davranınız!
Onların üzerlerine elbise giydiriniz, karınlarını doyurunuz.
Onlara yumuşak konuşunuz. Namaza, namaza devam ediniz.
Kadınlarınız ve köleleriniz hakkında Allahü teâlâdan korkunuz!..
Ey Allah’ım! Beni yarlıga! Bana rahmetini ihsan eyle!..
Beni Refik-i ala zümresine kavuştur!..” cümleleri döküldü.
Cebrail aleyhisselam gelince de ona; “Allahü teâlâ kat üç muradım vardır: Biri; ümmetimin günahkarlarına beni şefaatçı etmesi, ikincisi; dünyada yaptıkları günahlardan dolayı onlara azab etmemesi, üçüncüsü; Perşembe ve Pazartesi günleri ümmetimin amellerinin bana arzedilmesidir.” buyurdu.
Cebrail aleyhisselam, Allahü teâlâdan, bu üç arzusunun da kabul edildiği haberini verdi.
Bunun üzerine sevgili Peygamberimiz rahatladı.
Son nefesinde bile “Namaza! Namaza!
Ellerinizdeki kölelerinize...” diye tavsiyede bulunmaktan geri durmamakta idi.
Peygamberimizin en son sözü “Kadınlarınız ve ellerinizdeki köleleriniz hakkında Allah’dan korkunuz!” buyruğu oldu. Rebiül’evvel ayının on ikinci Pazartesi günü kuşluk vakti, Hz. Aişe, şifa bulması için dua edince, Peygamberimiz “Hayır! Ben, Allah’dan, Refik-ı ala zümresine katılmayı Cebrail, Mikail ve İsrafil ile birlikte olmayı dilerim!
Ey Allahım!
Beni, Refik-ı ala zümresine kavuştur!
Ey Allahım!
Bana, rahmetini ihsan et! Beni, Refik-ı ala zümresine kavuştur!” diyerek duaya devam ediyordu.
Sonra, gözü evinin tavanına doğru dikildi ve “Allahım! Beni, Refik-ı ala zümresine kat!” diye dua etti.
Sonra da gözlerini kapadı….
 

Muhtazaf

Yardımcı Yönetici (Şair|Yazar)
Yönetici
Ebu Bekir
Hz. Ebu Bekir’in son sözleri
Hz. Ebû Bekir’in hastalığı ağırlaşmıştı.
Mescide çıkamıyordu artık.
Ziyaretine gelenlere o gece gördüğü rüyasını anlattı:
“Gecenin sonuna doğru uyumuşum. Resûl-i Ekrem’i rüyada gördüm. İki beyaz elbiseyi giymişti. O elbiselerin eteklerini ben tutuyorum. O sırada elbiseler yeşil olup, parlamağa başladı. Bakanların gözlerini alırdı. İki yanında, uzun boylu, gayet güzel yüzlü, nûr elbiseli ve bakanlara neşe veren iki kimse vardı. Resûl-i Ekrem selâm verip musafeha etmekle beni şereflendirdi. Mübârek elini göğsüme koydu. Üzüntüm gitti. “Yâ Ebâ Bekir, seni çok özledik, kavuşma zamanı yaklaştı” buyurdu. Uykuda o kadar ağlamışım ki, evdekiler uyanmışlar. Sonradan bana söylediler. Ben de seni özledim, yâ Resûlallah dedim...”

Rüyasını anlattıktan sonra Eshab-ı kiramın ileri gelenleri ile istişare edip, hazret-i Osman’a şu vasiyeti yazdırdı:

“Ben Ömer ibni’l Hattab’ı hilafete seçtim. Onu dinleyin, ona itaat edin. Sizin için hayırlı olanı tespitte kusur etmedim. Eğer sabır ve adaletle hükmederse beni tasdik etmiş olur. Böyle yapmazsa ben gaybı bilemem, mazurum. Ben ancak hayır murad ettim. Herkes amelinin cezasını bulur. " Kendisinden nasihat istediklerinde,” Yakında size pek ziyade rızık kapıları açılacak. Birkaç günlük ömre aldanıp da yarın Cenab-ı Hakkın huzurunda mahcub olmayın” buyurdu. Hazret-i Ebubekir, halifeliği müddetince, devlet malı olarak yanında, sadece bir köle, bir deve bir de kaftan bulundurmuştur. Vefat etmeden önce kızı Hz. Aişe’ye şunları söyledi: “ Halife olalıdan beri, Müsümanların parasını kullanmadım. Herkesin yediği sıradan yemekleri yedim. Kaba elbiseler giydim. Devletin malı olarak, Müslümanların ihtiyaçlarını görmek için, bir köle, bir deve bir de kaftan kullandım. Vefatımdan sonra bunları Ömer’e gönder.”

Hazret-i Ömer’i çağırıp şunları söyledi:
“Ben ümit ediyorum ki, bu gün vefat ederim. Sen hemen halkı cihada davet eyle! Dinin emrini yerine getirmede sizi hiçbir musibet mani olmasın. Resulullahın vefatında benim ne yaptığıımı gördün. Halbuki insanlara onun gibi bir musibet görmemişlerdi...” Dediği gibi oldu. O günün gecesi akşam ile yatsı arasında hasret kaldığı Resulullaha kavuştu. Son sözü: “ Teveffeni Müslimen ve elhıknî bissalihıyn” (Yusuf/101)yani, Ya Rabbi, Müslüman olduğum halde ruhumu al ve beni salihlere ilhak eyle!” ayeti oldu.


 

Muhtazaf

Yardımcı Yönetici (Şair|Yazar)
Yönetici
HZ.Ömerin son sözleri.
Aç Hz. Ömer, 645 yılının son ayında Ebû Lü’lü Firuz adında Yahudi bir köle tarafından namaz kılarken şehid edildi.
Bu köle Hz. Ömer’e gelip efendisinden alınan verginin çok olduğunu iddia etti. Hz. Ömer, “Senden alınan miktar fazla değildir” dedi.

Hz. Ömer’in bu sözüne razı olmayıp, düşmanlık gösteren Firuz, Hz. Ömer’e kastetmeyi plânladı. Görünüşteki sebep böyle görünmekle beraber işin isası böyle değildi. İran casusu olarak aldığı emri yerine getiriyordu. Hz.Ömer bir gün esnaf teftişinde iken, Firuz’a, “ Duydum ki, senin değirmen yapmanda üzerine yokmuş” deyince, “ Şayet sağ kalırsam, sana öğle bir değirmen yapacağım ki, doğuda ve batıda herkeks ondan bahsedecek” demişti.
Hz. Ömer ‘de, “ Vallahi bu beni tehdit etti” buyurmuştu. Buna rağmen açıkca suç teşekkül etmediği için cezalandırmamıştı.
Hz Ömer ile vergi tartışmasından bir gün sonra elbisesi içine bir hançer saklayıp, sabah namazı vaktinde mescide girdi. Beklemeye başladı. Hz. Ömer safları düzeltip tekbir alarak namaza durur durmaz, Firuz yerinden fırlayıp Hz. Ömer’e arka arkaya altı darbe vurdu. Darbelerden biri karnına isabet etti. Firuz bir kişiyi daha yaralayıp kaçtı ve yakalanmadan önce intihar etti.
Hz. Ömer evine kaldırıldıktan bir müddet sonra ayılıp “Katilim kimdir? diye sordu.
Ebû Lü’lü Firuz olduğu söylenince “Allah’a şükürler olsun ki bir Müslüman tarafından vurulmadım...” dedi.
Ağır öldürücü bir darbe alan Hz. Ömer’e kendisinden sonra oğlu Abdullah bin Ömer’i halife tayin etmesi iistenince, “Bir aileden bir kurban yeter!” buyurdu. Kendinden sonra halife olacak kimsenin tayini için Eshâb-ı kirâmdan, Cennet ile müjdelenenlerden altı kişiyi seçti. Bundan sonra oğlu Abdullah’a “Mü’minlerin annesi Hz. Âişe’ye git ve O’na Ömer İbni Hattab’ın selâmını söyle, müminlerin emiri deme, ben bugün müminlerin emiri değilim. O’na Ömer, sahibinin yanına defnedilmek için izin istiyor de!” buyurdu. Hz. Âişe, izin verince “Bu benim en büyük dileğimdi” buyurarak çok memnun oldu. Vefat ederken oğluna, “Başımı yastıktan al da yere koy, umulur ki, Cenab-ı hak, beni bu halimden dolayı merhamet edip affeder!” Yaralandıktan yirmidört saat sonra kelime-i şehadet getirerek vefat etti…
 

Muhtazaf

Yardımcı Yönetici (Şair|Yazar)
Yönetici
Hazret-i Osmanın Son Sözleri
Dört büyük halifeden Hz. Osman zamanında fitne anarşi hızla yayılmaya başlamıştı.
İslâm düşmanları çeşitli dedikodular çıkararak fitne ve fesadı yaymak teşebbüsüne geçtiler.
Fitnenin ve fesadın en büyük kaynağı Mısır’da idi.
Buradaki fitne hareketini Yemenli bir Yahudi olan Abdullah İbni Sebe adındaki bir münafık yapıyordu.
Kurduğu gizli teşkilâktla cahil ve başı boş Mısır kıbtilerini aldatarak bir çapulcu alayı topladı.
Âsilerden onüçbin kişi Medine-i münevvere şehrini sarmağa kadar ileri gidip halifeye hilâfetden çekilmesini zorladılar.
Hz.Osman ise " Resulullahın bana giydirdiği elbiseyi elimle çıkarmam" buyurdu.
Fakat âsîler ısrarlıydılar.
Hz. Osman’ın evini kuşattılar.
Kuşatma kırk gün devam etti.
Eshâb-ı kirâmın büyüklerinden Abdullah bin Selam hazretleri bu hali şöyle anlatır:
"Kuşatmada altında bulunan Hz. Osman’ı ziyaret etmek üzere yanına gittim.
Bana rüyasını anlattı:
"Kardeşim bu gece rüyamda şu pencereden Resûl-i Ekrem’i gördüm bana "Osman seni muhasara ettiler öyle mi?" diye sordu.
Ben de "Evet yâ Resûlallah" dedim. Resûl-i Ekrem "Seni susuz bıraktılar öyle mi?" diye tekrar sordular. Ben de "Evet yâ Resûlallah" dedim. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem bana bir bardak su verdi ve ben de o suyu içtim. Hatta soğukluğunu göğsümde duyarcasına kandım. Sonra Resûl-i Ekrem bana "İstersen seni onlara galip getirelim. İstersen iftarı bizim yanımızda yap" buyurdu. Ben de Resûl-i Ekrem’in yanında iftarı tercih ettim" dedi.
Hz. Osman âsilere sordu:
" Benim de orada bulunduğum bir zamanda Efendimiz "Ey Şebir dağı dur. Zira senin üzerinde bir peygamber bir sıddık ve iki şehidden başka kimse yoktur" buyurmadı mı? "
Onlar:
"Vallahi doğru söylüyorsun" dediler.
Hz. Osman "Allahü Ekber" diye tekbir aldıktan sonra:
"Kâ’be’nin abbi hakkı için şahid olun ki ben şehidim" dedi.
Şam valisi Muaviye işin ciddiyetini görerek asker gönderme teklifinde bulununca "Hasbünallah ve ni’mel vekil" Allah bana kafidir O ne güzel vekildir buyurdu. Asiler komşu duvarından aşarak içeriye girdiler. Hz.Osman oruçlu olup Kur’ân-ı kerîm okuyordu üzerine saldırıp şehid ettiler. Kan damlaları " Allah sana kâfidir" mealindeki ayet-i kerime üzerine düştü. Son sözü "Yâ Rabbi Ümmet-i Muhammed arasındaki tefrikayı kaldır ve kendilerini birleştir" diye üç kere duâ etmek oldu. Kelimeyi şehadet getirerek vefat etti.
Abdullah bin Selâm diyor ki:
"Hz. Osman bu şekilde duâ etmeseydi kıyamete kadar Müslümanlar bir araya gelemezdi."
 

Muhtazaf

Yardımcı Yönetici (Şair|Yazar)
Yönetici
Hz. Ali'nin Hz. Fatıma'ya son sözleri


Peygamber efendimiz (s.a.v) biricik kızını Hz. Ali'yle (r.a) nikahlamıştı.
Daha doğrusu göklerden gelen bir emirle ALLAH (c.c) onların göklerde çoktan nikahlarını kıymıştı..

Hz. Fatıma (r.a.) son anlarındaydı ,yaşı 20 nin biraz üzerindeydi. Çileli bir hayatın sonuna dogru gelmişti. Özlüyordu, altı ay once gidiveren babasını. Özlemişti hemde çok özlemişti.. İçi yakan bir şekilde. Hz. Alinin yanıbaşında son nefesini veriyordu..

Yıkadılar Hz. Fatıma'yı(r.a) kefenlediler sonra Hz. Ali'ye (r.a) diyorladı ki ''Fatımanın cenazesi hazırdır!''

Bütün Medine yollarda, Medine baki mezarlığında. Sevgililer sevgilisinin kızını defnedecekler..
Hz. Ali (r.a) Mezara giriyor.
''Uzatırmısınız bana Fatıma'yı (r.a) diyor!
Uzatırlar Fatıma'yı (r.a) Zaten naifti, Zaten inceydi, Zaten zayıftı Fatıma (r.a)..
Ve onu mezara doğru uzatırken Hz.Ali(r.a) öylesine ağlıyorduki gözlerinden sicim gibi akıveren yaşlar, Fatımanın(r.a) yepyeni kefenini ıslatıyordu..
Şöyle mırıldanıyordu Hz. Ali (r.a) :

''Sevgilim,senin sevgini karşılayacak bundan sonra bir sevgi yoktur,
Dogrusu, senden gayrısı için şu yürekte bir nasipte olmıyacaktır.
Her ne kadar gözlerimden vucudumdan uzaklaştınsa da
kalbimdesin sürekli ve her dem, yanıbasımdasın..''

Sonra toprağı atacaklardı Fatıma'nın (r.a) üzerine, kalkacak ve toprağa bulaşmış ellerini silkerken Hz. Ali (r.a) :

''Doğrusu dünyada bir tek isteğim kaldı Fatıma (r.a) , babana ve sana ulaşacağım günü özlüyorum''..
Ve hep özledi....
 

Muhtazaf

Yardımcı Yönetici (Şair|Yazar)
Yönetici
Hz. Ali'nin son sözleri.

Esbağ el-Hanzelî der ki:
Hz. Ali'nin yaralandığı gece fecir doğduğu zaman müezzini İbn Teyyah ve Bennac gelip namaza çağırdılar.
Hz. Ali (r.a) ise ağırlaşmış yatıyordu.
İkinci bir defa namaza çağırıldığımızda Hz. Ali yine o haldeydi.
Üçüncü defa tek-rar gelince Hz. Ali kalkarak yürüdü ve şu şiiri okudu:
Ölüm için kolonlarını sağlamca bağla! Muhakkak ölüm sana gelecektir.
Senin sahalarına indiğinde ölümden korkma!
Hz. Ali (r.a) küçük kapıya vardığında, İbn Mülcem Hz. Ali'ye hücum ederek hançerledi.
Bunun üzerine, Hz. Ali'nin kızı Ümmü Gülsüm, dışarı çıktı ve şöyle dedi:
'Benimle sabah namazına ne oluyor?
Kocam müminlerin emîri Hz. Ömer sabah namazında öldürüldü.
Babam Hz. Ali sabah namazında öldürüldü'.
Kureyş'ten olan bir kişiden şöyle rivayet ediliyor:
Hz. Ali'yi (r.a) İbn Mülcem vurduğunda Hz. Ali şöyle haykırdı: 'Kabe'nin rabbine yemin ederim ki kazandım'.
Muhammed b. Ali'den şöyle rivayet ediliyor:
"Hz. Ali vurulduğunda oğullarına vasiyetini yaptı, sonra ruhu kabzoluncaya kadar Lâ ilâhe illâllah'ı tekrar etti".

Oğullarım!
ALLAH'a, O'nun huzurunda veya huzuru dışında bağlılık ve hasyetten ayrılmayın!
Ahirete yaklaşma ve dünyadan uzaklaşma duygusunu kaybetmeyin!
Dünya kayıplarından kedere düşmeyin ve daima hayr işlemeye bakın!
Zalime düsmanlık ve mazluma dostluk gösterin!
Öfke ve yumusaklık halinizde daima hakk kelimesi üzerinde olun!
Genişlik ve darlıkta doğru yoldan sapmayın!
Dost ve düşmanınıza adaletle muamele edin!
Sevinçli ve gamlı anlarınızda iyi his ve ölçülere bağlılık şuurunu kaybetmeyin; ve şiddette, mülayemette, sevinçte kederde ALLAH'tan olun!
Oğullarım!
Bir iş ki dışı şerli ve kerih görünür, fakat sonu cennettir; siz o fiili işleyin!
Bir iş ki dışı güzel ve cazibeli durur, fakat sonu cehennemdir; siz o fiilden kaçının!
Cennet nimetinin aşağısında olan herşey hakir ve kiymetsizdir.
Ahiret azabının aşağısında olan her belâ ise afiyettir.
Ogullarım! Bir insan kendi nefsinin ayıbını görür ve bilirse başkasının ayıbını göremez ve ondan haberi olmaz.
Bir insan ALLAH'ın takdir ve taksimine rıza gösterirse, kayıp ve eksikliklere esef etmez.
Bir insan nefs ve hırs kılıcını çekip havale edecek olursa, akibet o kılıçla kendi maktul düser.
Mümin kardeşi yuvarlansın diye kuyu kazan, akibet o kuyuya kendi düşer.
Başkasının yanlışını büyüten kimse, kendi hatasını unutur.
Bir kimse rey ve tedbirinde gurura kapılacak olursa, hata ve delalete sapmış olur.
Başkasının rey ve fikrinden müstagni davrananlar, yani danışmaya yanaşmayanlar zillete düşer.
Halka kibir gösterenler neticede hakir ve zelil olur.
Bir kimse, serseri ve ipsiz kişilerle düsüp kalkar ve kötülük yerlerine girip çıkarsa iştiraki olmasa bile itham altına girer.
İyiler ve ilim sahipleriyle düşüp kalkanlarsa, yücelir ve sayğı görür.
Mizah ve latifeye düşkün olan hafife alınır.
Kendi fiilleri, sözleri ve amelleri ile mağrur olan, nefsi tarafindan mağdur olur.
Çok söz söyleyen çok hata eder.
Hatası çok olanda edep ve haya azalır.
Edep ve hayası az olanda takva fakirleşir.
Takvası fakirleşenin ise kalbi ölür.
Oğullarım!
Edep mizandır.
iyi ahlak en iyi arkadaştır.
Afiyet on kısımdır ve bunun dokuz kısmı, ALLAH'ın zikri dışında sadece susmak, sükut etmektir.
Bir kısmı ise sefihlerle düşüp kalkmayı bırakmak...
Ogullarım!
Fakirliğin süsü sabır, zenginliğin de şükürdür.
İslâm'dan üstün şeref olamaz.
Zühd ve takvadan üstün keramet olmadığı gibi...
Tövbe ve istigfardan yüksek şefaatçi yoktur.
Vücut afiyetinden güzel elbise olmadığı gibi...
Hırs ve tamah, yorgunluk ve meşakkatin anahtarıdır.
Bu ögütler, nefs tedbirinde, malda ve ahlakta, Kitap ve sünnete tam uygun birer ölçü belirtir.
Hz. Ali (R.A.) bu ögütleri verdikten iki gün sonra aldığı yara yüzünden ruhunu teslim etmiş, cennet
alemine kanat açmıştır.
 

HASAN CAN

Active member
En değerli insanların Allah'a yürürken söyledikleri çok anlamlı , güzel sözler. Okurken tireyerek okudum. Mükemmel bir konu. emeğinize sağlık. Allah razı olsun..
 
Üst Alt