ceylannur
Yeni Üyemiz
Seyid onbaşı’nın hayatı
Seyid onbaşı 1889′da Balıkesir’e bağlı Havran ilçesinin Çamlık köyünde dünyaya geldi. 1909′da vatani vazifesini yapmak üzere askere giden Koca Seyid, üç senelik asker iken Balkan harbi patlak verince, birliğiyle birlikte savaşa katıldı. 1913′te Balkan savaşı sona erdi fakat o terhis edilmedi. 1914′te Birinci Dünya Savaşı başlayınca Çanakkale’de topçu eri olarak vazife aldı ve burada tek başına destan yazdı…
Seyid onbaşının 215 okkalık (275 kg) gülleyi bir başına kaldırıp, ağzına sürdüğü topla Ocean zırhlı gemisini boğazın kanlı sularına gömmesi, Çanakkale savaşının dönüm noktasıdır. İkindi çayını İstanbul’da içeceklerini düşünen haçlı zihniyeti, aylarca süren göğüs göğüse mücadeleden sonuç alamayınca, denizden Gelibolu sahilindeki topçu bataryalarını yıkarak ilerlemeyi düşünüyordu. Fakat bu hamleyi yaparken Seyid Onbaşı’yı hesaba katmamışlardı. Düşman saldırısı sırasında kısa bir süre baygınlık geçiren Koca Seyid, kendine geldiği zaman, etrafındaki bütün askerlerin şehit düştüğünü gördü. Düşman donanmasının boğazı geçmek üzere olduğunu görünce kendini toparladı ve tarif edilemez bir kuvvetle, top güllesini sırtladı! Daha önce top mermisi kullanmayan Koca Seyid’in ilk iki hamlesi boşa gitti ama üçüncü top, Ocean zırhlısını delip geçmeye ve düşman askerlerinin, karşılarında koca bir ordu durduğuna inanıp kaçışmalarına yetti. Tek başına koca ordu kadar korku saçan Koca Seyid’in bu kahramanlığı dillere destan oldu. Seyid Onbaşı, savaşın ardından Balıkesir’deki köyüne döndü ve burada mütevazı bir hayat yaşadı. Ömrünün sonuna kadar bir fabrikada hamallık yapan, devletin vermek istediği maaşı kabul etmeyen Seyid Onbaşı, 1939 yılında zatürreden öldüğünde, geriye, “mertlik, iyilik” bıraktı. Havran ilçesindeki Çamlık Köyü’nün adı, artık Kocaseyit Köyü. Seyid Onbaşı’nın burada, halen bir kızı ve 250′ye yakın torunu ikamet ediyor.
Kızı ve torunları Koca Seyid’i anlatıyor
“Babamın mezarını taşıtmadım”
Ayşe Yıkar
(Seyid Onbaşı’nın kızı)
Ayşe nine 98 yaşında. 4 yıldır kısmen felçli, yatağa mahkum, kulakları işitmiyor. Yakın zaman önce geçirdiği ufak bir kazada sağ kolu da kırılmış. İhtiyaçlarını geliniyle oğlu gideriyor. Elini öptük ve dizinin dibine oturduk. Ayşe nine, babası Seyid Onbaşı vefat ettiğinde 15 yaşındaymış. Onun nazarında da babası xçok güçlü, mert ve iyi yürekli’… Ayşe nine de babası gibi, çocukları ve torunlarıyla, mütevazı ve huzurlu bir ömür sürüyor. Fakat Ayşe ninenin, kahraman babasına dair hissettiği özleme, bundan 15 yıl kadar önce acı da eklenmiş. Babasının mezarını Havran ilçesine taşımak isteyen Belediye ile uzun bir süre karşı karşıya kalmış. Tamamen turistik amaç taşıyan bu projenin gerçekleşmesine şiddetle karşı çıkan Ayşe nine, kardeşleri ile birlikte günlerce babasının mezarı başında bekçilik yapıp, göz yaşı dökmüş.
Devlet, son yıllarda sağlığıyla yakından ilgileniyor. Köye, periyodik olarak doktor geliyor ve kontrolünü yapıyor. 65 yaş üstü ihtiyarlık maaşı alıyor.
‘Çocuklarım da dedelerine özeniyor’
Şaban Çabuk
(Seyid Onbaşı’nın torunu)
• Dedeniz Seyid Onbaşı hakkında neler biliyorsunuz?
Dedem buralarda Koca Seyid diye anılır. ‘Koca’ lakabı, pehlivanlıktan gelir. Dedem iki-üç kişinin kaldıramadığı yükü tek başına omuzlarmış. Geçimini hamallık yaparak sağlarmış. Diğer hamallar bir çuvalın altında zorlanırken, dedem iki çuvalı birden, hem de hiç zorlanmadan taşırmış. Tek çuval taşımayı kabullenemezmiş. Çanakkale zaferinde de gemiyi tek seferde değil de üç seferde vurduğu söylenir. Bu demektir ki 215 okka (276 kilo) kg gülleden 3 kere kaldırıp topun ağzına sürmüş.
• Koca Seyidin torunu olmak nasıl bir duygu?
Gurur verici. ‘Ben Seyid Onbaşı’nın torunuyum’ demek kadar güzel bir duygu olamaz. Ama biz bu duyguyu kırgın olarak yaşıyoruz.”
• Neden?
Dedem 1939 yılının Aralık ayında vefat etmiş. Ama daha 5 sene öncesine kadar arayan, soran, mezarını ziyaret eden insanlar yok gibiydi. Gerçi şimdi insanlar geliyor, 18 Mart’larda resmi törenler yapılıyor.
• Yeterli mi bu törenler sizce? Bence yetersiz. Köyün gelişmesi lazım. Burada gelecek nesle dedemi anlatacak bir kültür merkezi yapılmalı. Varsa resimleri bulunup asılmalı. Böyle bir kahraman başka millette olsaydı, bir sürü filmini yapmışlardı. Bizim amacımız meşhur olmak değil, dedemizin önemini anlatmak.
• Bu köyde dedenizden başka Çanakkale’de savaşan var mıymış?
Varmış tabi, ama gidenler geri gelmemiş. O zamanlarda savaşa gitmeyen erkek yokmuş ki zaten.
• Çocuklarınızın Koca Seyid’le arası nasıl? Yaşadığınız bu gurur onlara da yansıdı mı?
Benim iki tane oğlum var. Büyük olana, dedelerinin adını verdik, Seyid. Dedesine o kadar özendi ki, kendisi de asker oldu. Şimdi uzman çavuş kendisi. Buna kendisi karar verdi. Biz de duyunca çok sevindik. Küçük oğlum da askerde.
‘Daha çok Koca Seyid vardır’
Bayram Özçetin
(Seyid Onbaşı’nın torunu)
“Dedem çok mert, yürekli ve kuvvetliymiş. Nerede yapılacak bir iş olsa koşarmış. Odunculuk yaparak geçi-nirmiş. Haklıya haksıza çok
ettiğini söylerler. Parada pulda gözü yokmuş. Zaten olsaydı, savaştan sonra teklif edilen maaşı kabul ederdi. 7-8 yıl cephelerde savaşmış ama bir madalyası bile yok.
Biz de 5-6 yıl önce hatırlandık. Daha düne kadar halimizi hatırımızı soran olmadı. Biz kimseden ekmek, para, mal, mülk istemiyoruz. İstersek zaten dedemizin kemikleri sızlar.
Geçen yıl 18 Mart’ta törenlere katılmak için Çanakkale’ye gittim. Resmimi çekenler çok oldu. Farklı bir duygu Seyid Onbaşının torunu olarak önemsenmek.
Bugün savaş olsaydı, Seyid Onbaşı ne yaptıysa aynısını yapmak için cepheye, hem de en önde koşarım. Velhasıl onun soyundan gelmesem bile aynı duyguları hissederim. Biz sadece Seyid Onbaşının torunu değil, Çanakkale’de, Kıbrıs’ta şehit olan, savaşan herkesin torunlarıyız.
Dünyanın bugün içinde bulunduğu durumu da yakından takip ediyor, üzülüyoruz. Amerika belasını arıyor. Bugün zulme maruz kalan insanlar, dün dedemle omuz omuza savaşmıştı. Bu acı verici bir durum. Ama o gülleyi dedeme kaldırtan Rabbim Amerika’yı da yerle bir edecek inşallah. İnanıyorum ki, bugün işgal altındaki topraklarda yaşayan Müslümanlar arasında da Seyid Onbaşılar vardır. Müslüman olan tüm topraklar Seyid Onbaşıların vatanıdır. Müslümanlar bir araya gelerek yapılan bu haksızlığa karşı birleşmeli.”
Sevgi ve saygı ile
SEYİD ONBAŞI
Edremit’in Çamlık köyünden olan Mehmet Oğlu Seyid Onbaşı
ve arkadaşları Rumeli Mecidiyesini bataryalar sayesinde
korumakla görevliydiler.Düşman bu bataryadan çok çektiği
için Müttefik donanmasından bazı gemilerle bu inanılmaz
bataryayı susturmak üzere yeniden ateşe başlamışlardı.Bu ateş
sırasında sadece Seyid Onbaşı ve arkadaşı Ali kaldı.Bu yaman
onbaşı 270 Kg. ağırlığındaki mermiyi tek başına kaldırıp namluya
sürdü ve Ocean isimli geminin dümen tertibatını bozdu ve denizin
içinde dönüp duran bu gemi nedeniyle diğer gemilerde oradan
uzaklaşmak zorunda kaldılar.Bu kahramanlara
Rahmet eyles
Seyid onbaşı 1889′da Balıkesir’e bağlı Havran ilçesinin Çamlık köyünde dünyaya geldi. 1909′da vatani vazifesini yapmak üzere askere giden Koca Seyid, üç senelik asker iken Balkan harbi patlak verince, birliğiyle birlikte savaşa katıldı. 1913′te Balkan savaşı sona erdi fakat o terhis edilmedi. 1914′te Birinci Dünya Savaşı başlayınca Çanakkale’de topçu eri olarak vazife aldı ve burada tek başına destan yazdı…
Seyid onbaşının 215 okkalık (275 kg) gülleyi bir başına kaldırıp, ağzına sürdüğü topla Ocean zırhlı gemisini boğazın kanlı sularına gömmesi, Çanakkale savaşının dönüm noktasıdır. İkindi çayını İstanbul’da içeceklerini düşünen haçlı zihniyeti, aylarca süren göğüs göğüse mücadeleden sonuç alamayınca, denizden Gelibolu sahilindeki topçu bataryalarını yıkarak ilerlemeyi düşünüyordu. Fakat bu hamleyi yaparken Seyid Onbaşı’yı hesaba katmamışlardı. Düşman saldırısı sırasında kısa bir süre baygınlık geçiren Koca Seyid, kendine geldiği zaman, etrafındaki bütün askerlerin şehit düştüğünü gördü. Düşman donanmasının boğazı geçmek üzere olduğunu görünce kendini toparladı ve tarif edilemez bir kuvvetle, top güllesini sırtladı! Daha önce top mermisi kullanmayan Koca Seyid’in ilk iki hamlesi boşa gitti ama üçüncü top, Ocean zırhlısını delip geçmeye ve düşman askerlerinin, karşılarında koca bir ordu durduğuna inanıp kaçışmalarına yetti. Tek başına koca ordu kadar korku saçan Koca Seyid’in bu kahramanlığı dillere destan oldu. Seyid Onbaşı, savaşın ardından Balıkesir’deki köyüne döndü ve burada mütevazı bir hayat yaşadı. Ömrünün sonuna kadar bir fabrikada hamallık yapan, devletin vermek istediği maaşı kabul etmeyen Seyid Onbaşı, 1939 yılında zatürreden öldüğünde, geriye, “mertlik, iyilik” bıraktı. Havran ilçesindeki Çamlık Köyü’nün adı, artık Kocaseyit Köyü. Seyid Onbaşı’nın burada, halen bir kızı ve 250′ye yakın torunu ikamet ediyor.
Kızı ve torunları Koca Seyid’i anlatıyor
“Babamın mezarını taşıtmadım”
Ayşe Yıkar
(Seyid Onbaşı’nın kızı)
Ayşe nine 98 yaşında. 4 yıldır kısmen felçli, yatağa mahkum, kulakları işitmiyor. Yakın zaman önce geçirdiği ufak bir kazada sağ kolu da kırılmış. İhtiyaçlarını geliniyle oğlu gideriyor. Elini öptük ve dizinin dibine oturduk. Ayşe nine, babası Seyid Onbaşı vefat ettiğinde 15 yaşındaymış. Onun nazarında da babası xçok güçlü, mert ve iyi yürekli’… Ayşe nine de babası gibi, çocukları ve torunlarıyla, mütevazı ve huzurlu bir ömür sürüyor. Fakat Ayşe ninenin, kahraman babasına dair hissettiği özleme, bundan 15 yıl kadar önce acı da eklenmiş. Babasının mezarını Havran ilçesine taşımak isteyen Belediye ile uzun bir süre karşı karşıya kalmış. Tamamen turistik amaç taşıyan bu projenin gerçekleşmesine şiddetle karşı çıkan Ayşe nine, kardeşleri ile birlikte günlerce babasının mezarı başında bekçilik yapıp, göz yaşı dökmüş.
Devlet, son yıllarda sağlığıyla yakından ilgileniyor. Köye, periyodik olarak doktor geliyor ve kontrolünü yapıyor. 65 yaş üstü ihtiyarlık maaşı alıyor.
‘Çocuklarım da dedelerine özeniyor’
Şaban Çabuk
(Seyid Onbaşı’nın torunu)
• Dedeniz Seyid Onbaşı hakkında neler biliyorsunuz?
Dedem buralarda Koca Seyid diye anılır. ‘Koca’ lakabı, pehlivanlıktan gelir. Dedem iki-üç kişinin kaldıramadığı yükü tek başına omuzlarmış. Geçimini hamallık yaparak sağlarmış. Diğer hamallar bir çuvalın altında zorlanırken, dedem iki çuvalı birden, hem de hiç zorlanmadan taşırmış. Tek çuval taşımayı kabullenemezmiş. Çanakkale zaferinde de gemiyi tek seferde değil de üç seferde vurduğu söylenir. Bu demektir ki 215 okka (276 kilo) kg gülleden 3 kere kaldırıp topun ağzına sürmüş.
• Koca Seyidin torunu olmak nasıl bir duygu?
Gurur verici. ‘Ben Seyid Onbaşı’nın torunuyum’ demek kadar güzel bir duygu olamaz. Ama biz bu duyguyu kırgın olarak yaşıyoruz.”
• Neden?
Dedem 1939 yılının Aralık ayında vefat etmiş. Ama daha 5 sene öncesine kadar arayan, soran, mezarını ziyaret eden insanlar yok gibiydi. Gerçi şimdi insanlar geliyor, 18 Mart’larda resmi törenler yapılıyor.
• Yeterli mi bu törenler sizce? Bence yetersiz. Köyün gelişmesi lazım. Burada gelecek nesle dedemi anlatacak bir kültür merkezi yapılmalı. Varsa resimleri bulunup asılmalı. Böyle bir kahraman başka millette olsaydı, bir sürü filmini yapmışlardı. Bizim amacımız meşhur olmak değil, dedemizin önemini anlatmak.
• Bu köyde dedenizden başka Çanakkale’de savaşan var mıymış?
Varmış tabi, ama gidenler geri gelmemiş. O zamanlarda savaşa gitmeyen erkek yokmuş ki zaten.
• Çocuklarınızın Koca Seyid’le arası nasıl? Yaşadığınız bu gurur onlara da yansıdı mı?
Benim iki tane oğlum var. Büyük olana, dedelerinin adını verdik, Seyid. Dedesine o kadar özendi ki, kendisi de asker oldu. Şimdi uzman çavuş kendisi. Buna kendisi karar verdi. Biz de duyunca çok sevindik. Küçük oğlum da askerde.
‘Daha çok Koca Seyid vardır’
Bayram Özçetin
(Seyid Onbaşı’nın torunu)
“Dedem çok mert, yürekli ve kuvvetliymiş. Nerede yapılacak bir iş olsa koşarmış. Odunculuk yaparak geçi-nirmiş. Haklıya haksıza çok
Biz de 5-6 yıl önce hatırlandık. Daha düne kadar halimizi hatırımızı soran olmadı. Biz kimseden ekmek, para, mal, mülk istemiyoruz. İstersek zaten dedemizin kemikleri sızlar.
Geçen yıl 18 Mart’ta törenlere katılmak için Çanakkale’ye gittim. Resmimi çekenler çok oldu. Farklı bir duygu Seyid Onbaşının torunu olarak önemsenmek.
Bugün savaş olsaydı, Seyid Onbaşı ne yaptıysa aynısını yapmak için cepheye, hem de en önde koşarım. Velhasıl onun soyundan gelmesem bile aynı duyguları hissederim. Biz sadece Seyid Onbaşının torunu değil, Çanakkale’de, Kıbrıs’ta şehit olan, savaşan herkesin torunlarıyız.
Dünyanın bugün içinde bulunduğu durumu da yakından takip ediyor, üzülüyoruz. Amerika belasını arıyor. Bugün zulme maruz kalan insanlar, dün dedemle omuz omuza savaşmıştı. Bu acı verici bir durum. Ama o gülleyi dedeme kaldırtan Rabbim Amerika’yı da yerle bir edecek inşallah. İnanıyorum ki, bugün işgal altındaki topraklarda yaşayan Müslümanlar arasında da Seyid Onbaşılar vardır. Müslüman olan tüm topraklar Seyid Onbaşıların vatanıdır. Müslümanlar bir araya gelerek yapılan bu haksızlığa karşı birleşmeli.”
Sevgi ve saygı ile
SEYİD ONBAŞI
Edremit’in Çamlık köyünden olan Mehmet Oğlu Seyid Onbaşı
ve arkadaşları Rumeli Mecidiyesini bataryalar sayesinde
korumakla görevliydiler.Düşman bu bataryadan çok çektiği
için Müttefik donanmasından bazı gemilerle bu inanılmaz
bataryayı susturmak üzere yeniden ateşe başlamışlardı.Bu ateş
sırasında sadece Seyid Onbaşı ve arkadaşı Ali kaldı.Bu yaman
onbaşı 270 Kg. ağırlığındaki mermiyi tek başına kaldırıp namluya
sürdü ve Ocean isimli geminin dümen tertibatını bozdu ve denizin
içinde dönüp duran bu gemi nedeniyle diğer gemilerde oradan
uzaklaşmak zorunda kaldılar.Bu kahramanlara