ceylannur
Yeni Üyemiz
Saygılıyım, çünkü korkuyorum:ezilmiş kişilikler
Yazının uzunluğuna baktığımda okumakta tereddüt ettiğim ama bana bu yazıyı gönderen Hasan kardeşimin “bu yazıyı muhakkak okumalısın” tavsiyesiyle bir çırpıda okuduğum ve zannedersem nasip olunan ölçüde yaşayacağım hayatım boyunca okuyacağımı düşündüğüm bir yazı. Bu siteye konan tüm yazıları özenle seçmekteyiz. Gün’ e hitap eden yazılardan ziyade kalıcılığını ve tadını uzun sürelerce muhafaza eden yazılara yer vermekteyiz sitemizde. İşte bu yazı onlardan bir tanesi. Belkide bir çok kişinin yaşadığı dile getirmekten imtina ettikleri duygu ve düşüncelere tercüman olmuş bir yazı. Özellikle “…..’lar” “….’ler” okumalı gibi bir yönlendirme yapılamayacak kadar güzel anlatılmış ve toplumun herkesimince pay çıkarılmaya müsait bir formatta yazılmış olan bu güzel yazıyı istifadenize sunuyorum…
Kork Ve Otoriteye İtaat Et
KORKU KÜLTÜRÜNDE YETİŞMİŞ insanlarda saygı anlayışı, “kork ve otoriteye itaat et” mantığı üzerine kurulmuştur. Korkunun temel amacı ise, karşı tarafı kontrol edip yönlendirmektir. Saygı isteyenler, sanki siz onlara saygı göstermek zorundaymışsınız gibi, kibirlerinden dolayı saygı isterler. Bu anlayışa sahip insanlar sırf enaniyetlerini tatmin etmek için ellerini öptürürler. Kültürümüzdeki insanlar güçlüye saygı duyar, korkudan dolayı el pençe divan durur, zayıfı umursamaz hatta kaale bile almazlar. Örneğin: Patronları bayat bir espri yapsa, pek komik olmasa bile gülerler. Çünkü insanların güç karşısındaki tavrı budur. Toplumumuzda pek çok insan işten atılma, aç kalma ve gelecek korkularından kaynaklanan menfaate dayalı saygı anlayışı ile patronlarını adeta putlaştırırlar. Bu insanlar saygılı bir üslup geliştirmeye çalışırken, son derece yapay bir kibarlığa bürünürler. Oysaki bir insanın saygı anlayışı, başkalarının kişiliğinden kaynaklanan güzel vasıflara yönelik olmalıdır. “Hürmet istenilmez, verilir.” prensibini, saygı anlayışının temel ilkesi olarak benimsemelidir. Çevrenizdekiler siz hürmete layık olduğunuz için, size hürmet etmeliler. Toplumumuzda saygı kavramı çoğunlukla yaşça küçük olanların üzerine yıkılmıştır. Aslında yaşça küçük olanlar büyüklerine her zaman saygı göstermesini bilirler, yeter ki, siz büyüklüğün hakkını verin. Büyüklüğün hakkı ise tevazudur, kendini sevdirmektir, tatlı dil, güler yüz göstermektir. Bu ahlaka sahip olmayan kişileri, sizde büyük tanımayınız. Onlar kendini büyük zanneden kibirli, küstah küçüklerdir. Siz büyüklüğün hakkını verip küçüğünüze tevazu gösterir, onlara hizmet ederseniz, size iş yaptırmaktan hayâ ederler.
Yazının uzunluğuna baktığımda okumakta tereddüt ettiğim ama bana bu yazıyı gönderen Hasan kardeşimin “bu yazıyı muhakkak okumalısın” tavsiyesiyle bir çırpıda okuduğum ve zannedersem nasip olunan ölçüde yaşayacağım hayatım boyunca okuyacağımı düşündüğüm bir yazı. Bu siteye konan tüm yazıları özenle seçmekteyiz. Gün’ e hitap eden yazılardan ziyade kalıcılığını ve tadını uzun sürelerce muhafaza eden yazılara yer vermekteyiz sitemizde. İşte bu yazı onlardan bir tanesi. Belkide bir çok kişinin yaşadığı dile getirmekten imtina ettikleri duygu ve düşüncelere tercüman olmuş bir yazı. Özellikle “…..’lar” “….’ler” okumalı gibi bir yönlendirme yapılamayacak kadar güzel anlatılmış ve toplumun herkesimince pay çıkarılmaya müsait bir formatta yazılmış olan bu güzel yazıyı istifadenize sunuyorum…
Kork Ve Otoriteye İtaat Et
KORKU KÜLTÜRÜNDE YETİŞMİŞ insanlarda saygı anlayışı, “kork ve otoriteye itaat et” mantığı üzerine kurulmuştur. Korkunun temel amacı ise, karşı tarafı kontrol edip yönlendirmektir. Saygı isteyenler, sanki siz onlara saygı göstermek zorundaymışsınız gibi, kibirlerinden dolayı saygı isterler. Bu anlayışa sahip insanlar sırf enaniyetlerini tatmin etmek için ellerini öptürürler. Kültürümüzdeki insanlar güçlüye saygı duyar, korkudan dolayı el pençe divan durur, zayıfı umursamaz hatta kaale bile almazlar. Örneğin: Patronları bayat bir espri yapsa, pek komik olmasa bile gülerler. Çünkü insanların güç karşısındaki tavrı budur. Toplumumuzda pek çok insan işten atılma, aç kalma ve gelecek korkularından kaynaklanan menfaate dayalı saygı anlayışı ile patronlarını adeta putlaştırırlar. Bu insanlar saygılı bir üslup geliştirmeye çalışırken, son derece yapay bir kibarlığa bürünürler. Oysaki bir insanın saygı anlayışı, başkalarının kişiliğinden kaynaklanan güzel vasıflara yönelik olmalıdır. “Hürmet istenilmez, verilir.” prensibini, saygı anlayışının temel ilkesi olarak benimsemelidir. Çevrenizdekiler siz hürmete layık olduğunuz için, size hürmet etmeliler. Toplumumuzda saygı kavramı çoğunlukla yaşça küçük olanların üzerine yıkılmıştır. Aslında yaşça küçük olanlar büyüklerine her zaman saygı göstermesini bilirler, yeter ki, siz büyüklüğün hakkını verin. Büyüklüğün hakkı ise tevazudur, kendini sevdirmektir, tatlı dil, güler yüz göstermektir. Bu ahlaka sahip olmayan kişileri, sizde büyük tanımayınız. Onlar kendini büyük zanneden kibirli, küstah küçüklerdir. Siz büyüklüğün hakkını verip küçüğünüze tevazu gösterir, onlara hizmet ederseniz, size iş yaptırmaktan hayâ ederler.