Sarp yokuşları aşmayı istiyorsak Kur’an’la ilişkilerimizi gözden geçirmeliz.

Ayyüzlüm

Yeni Üyemiz
sarp yokuşları aşmayı istiyorsak Kur’an’la ilişkilerimizi gözden geçirmeliz.

Kalem titrer, sözcükler buğuludur ve kurulan cümlelerin ardında illa ki başka anlamlar aramak adet olmuştur.
Sözcüklerin arkası değil kendileridir kalplere işleyen ve anlatmak istedikleri neyse odur.
Eeee… Senin derdin nedir?
İsteğim şudur:
Kalem titremiştir aklıma gelenleri yazıya dökmekten korktuğu için ve sözcükler buğuludur yazdıklarımı hayata aktaramamaktan dolayı. Gönül yazmak ister, delice dökmek ister içindekileri. Hayata dair ne varsa, hayat dediğin ne anlama geliyorsa, var olanlar ve anlamlar senin hayatının neresindeyse bir bir anlatmak ister kaleme, tüm bunları yazıya döksün diye.
Yazmak zordur, yazdıklarınla yaşamaksa çok daha zordur. Kalem titrer ve bilir ki yazdıkların ve yazmak istediklerin daha önce yazılmış ve söylenmiştir.
Öyleyse sorun nedir?
Sorun bunları kendi ağzından duymaktır.
Haykırmak istersin kâğıda, “Hayat Nedir; Bu Koca Dünya Kim İçin Ve Ne İçin Vardır; Hayata, Dünyaya, Var Olanlara Yüklenen Görevler Nedir” diye.
Kâğıt şişer, kâğıt taşar, kararır, sıkılır ve tüm bunlara sebep kâğıt değil kalbindir, aklındır. Kalbine ve aklına söz geçiremediklerin tam da karşındadır işte. Şimdi ne yapacağını bilemeden çevirmek istersin sayfayı. Yeni bir sayfada bastırılmış duyguların, susturulmuş fikirlerin içini doldurduğu boşluklarla dolu bir hayata katılmak ve o hayatın içinde bir hiç olmak istersin.
Gerçekten istediğimiz bu mudur?
Yani boş bir hayatın içerisinde herhangi biri olmak ve hayat bizi terk ettiğinde hiç olmamış olmak.
Belki birçoğumuz birçok kez istemiştir bu hayatta hiç olmamış olmayı. Ama buradayız, hayatın tam da ortasında, etten kemikten, kanlı canlı. Ve hayat bizden yok olmamızı değil ona gerçek anlamını katmamızı beklemektedir sabırla.
Öyleyse silkinmemiz gerekir. Tabi, birçoğumuz hayata yön vermeyi, onu değiştirmeyi beceremeyebilir ama en azından çoğumuzun yapabileceği bir şey vardır ki o da Hayatı Anlamaktır.
Hayatı anlamak, onda anlam bulmak baktığın yere göre değişecektir. Önemli olan doğru yerde durabilmek ve oradan bakabilmektir hayata. Bu kadar laf kalabalığından sonra başta kendimizin ve sonra diğerlerinin nereden ve nasıl baktığını anlamaya çalışmalıyız hayata.
Hayat nedir?
Hayat, ekmektir.
Hayat, nefes almaktır.
Hayat, eğlenmektir.
Hayat, kazanmaktır.
Hayat, öğrenmektir.
Evet, hayat hepsinden ve sayamadıklarımızdan birazdır. Ama en önemlisi hayat, doğruya hizmet etmek, Hak’ka yönelmek, O’nun rızasını kazanabilmektir. Ve bunlar müslümanım diyen bizlerin aldığı nefeslerin sebepleridir.
Allah’ın rızasını kazanmamızı sağlayan her şey hayattır. Gerisi boşluk, gerisi karanlık, gerisi O’nun dışındaki her şeydir işte. Rabbimize ulaşmak, O’nun rızasını kazanmak, O’nun sevdiklerinin arasında olabilmek adına ne varsa hayatı anlamlı kılanlar bunlardır.
Peki, nasıl ulaşabiliriz tüm bunlara?
Kur’an’la ve sünnetle.
Hayatı anlamlı kılana ulaşmak, Rabbimizin rızasını kazanmak, O’nun istediği bir hayatı yaşayabilmek için bir rehberdir Kur’an.
Hayat Kur’an’dır, Kur’an Rabbe giden yoldur. Bu yol sarptır, sabır ister ama sonu aydınlıktır, sonu müjdedir ve sonu Allah sevgisidir.
Bu yol sarptır dedik ya Bilir misin nedir bu Sarp Yokuş?
Kur’an’ın ağzından, Rabbimizin onda bize öğretmeye çalıştıklarından birkaç ayetle özetlemeye çalışalım bu sarp yokuşu.

“Bilir misin nedir o sarp yokuş?

(O,) boynunu (günah zincirinden) kurtarmaktır;

yahut (kendi) aç iken (başkasını) doyurmaktır,

yakını olan bir yetimi,

yahut toprağa uzanıp kalmış olan (yabancı) bir yoksulu,

ve imana ermişlerden ve birbirine sabrı ve merhameti tavsiye edenlerden olmaktır.

İşte böyleleri dürüstlüğe ve erdemliliğe erişmiş olanlardır;

Bizim mesajlarımızın doğruluğunu inkâra şartlanmış olanlar ise kötülüğe batmış kimselerdir,

üzerlerine salınmış ateş (ile)”. (90- 12, 20)

“Boynunu günah zincirinden kurtarmak” inanın çok zor olabilir bu zamanda. Hoş ben başka zaman görmedim ve başka bir yerde ve başka bir zamanda yeniden gelmeyeceğimi biliyorum dünyaya ama yinede günaha takılmadan, ona bir kez olsun buluşmadan yaşayabilmenin zorluğunu biliyor ve düşünebiliyorum.
Günah modern çağın serbestliklerinde, günah Kur’an’a bin dört yüz sene öncesinin şartlarına uygun kitap gözüyle bakanların zihniyetlerinde ve yaptıklarında, günah uyandıktan uyuyana kadar bin bir çeşidiyle hayatımızın tamda ortasında.
Ama zaten dedik ya sarptır bu yokuş diye. Biz Müslümanların zorluklara katlanması, kitabına sımsıkı sarılması gerekir. Bu sayede zorların kolay olduğu görülebilir. Günahlardan kaçabilmenin mümkün olduğu görülebilir.
Bizi günahlardan koruyacak içimizdeki Allah korkusu ve O’nun kitabının söyledikleri olabilir ancak.
“Yahut kendi aç iken başkasını doyurmaktır, yakını olan bir yetimi yahut toprağa uzanıp kalmış olan bir yoksulu”. Ekmeğin aslanın midesine düştüğünü, bir kuruşun bile çok değerli olduğunu düşünerek, yalnızca kendimizi kurtarmaya çalışarak fakirin daha fakir, zenginin daha zengin bir hal aldığı günümüzde Müslümanların birbirleriyle olan yardımlaşmalarının istenilen oranda olmasa da ilerlemekte olduğunu düşünmem benim şahsi fikrimden ötesi değildir.
Elbette birbirimize yaptığımız yardımlar daha çok olmalı, yalnızca kutsal zamanlarla sınırlı kalmamalıdır. Ama parayı ilah edinen insanlar arasından sıyrılmaya çalışarak bir şeyler yapmaya çalışanları da görmezden gelmek onlara haksızlık olacaktır.
“Kendi aç iken başkasını doyurmak” her yiğidin harcı olmasa da her Müslüman’ın harcı olmalıdır. Her Müslüman ailesini, komşularını, çevresindekileri ve ihtiyacı olan herkesi düşünmek zorundadır ki böylelikle bu sarp yokuşu biraz daha tırmanabilsin, biraz daha yol kat edebilsin.
“Ve imana ermişlerden ve birbirine sabrı ve merhameti tavsiye edenlerden olmak”. Sabrın acziyet olarak algılandığı modern toplumumuzda ne kadarda değerli bir öğüttür bu.
Her konuda sabredebilmenin hem insan olarak hem de Müslüman olarak bize katabileceklerini düşünmek çok fazla zamanımızı alacaktır. Sabır ve merhamet bizi diğerlerinden ayıracağı gibi Rabbimiz katında da güzel vaatlere ulaşmamızı sağlayacaktır
Sabır ve merhamet bugün biz Müslümanları bulunduğu acziyetlerinden kurtarmak için bir anahtardır, asla bir güçsüzlük, bıkkınlık belirtisi değildir. Yeter ki biz Müslümanlarda sabır ve merhametten bunları anlamayalım ve hiç yılmadan, yorulmadan sabrın ve merhametin bu sarp yokuşta bizleri yukarılara taşımasına izin verelim.
“İşte böyleleri dürüstlüğe ve erdemliliğe erişmiş olanlardır”.
Sarp yokuşu aşmak yalnızca bunlarla sınırlı değildir. Kur’an bütünüyle bu konuda bize rehberdir. Bizi her türlü zorluklardan kurtarabilecek bir öğüt vericidir. Azabı ve müjdeyi aynı anda hatırlatarak vazgeçmeyi adet haline getiren bizleri her an hazır ve tetikte tutmayı amaçlamayan bir hatırlatıcıdır.
Kur’an müslümanım diyenler için onları Rablerine ulaştırabilecek her şeydir. Öyleyse bizler Rabbimizin rızasını kazanmayı, sarp yokuşları aşmayı istiyorsak Kur’an’la ilişkilerimizi gözden geçirmeli ve hayatın her anında ona sımsıkı sarılabilmeliyiz.
Umulur ki böylelikle Rabbimiz bizi sevdiği kulları arasına kabul etsin

(Mustafa TOLGA)
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

HASAN CAN

Active member
Çok güzel ve anlamlı , değerli bir paylaşım olmuş.Defalarca okunmayı hakediyor .emeğine sağlık.Allah razı olsun
 
Üst Alt